Şartlar değişti mi?

Yayın Tarihi: 26/04/24 07:00
okuma süresi: 4 dak.

Annan Planı, Kıbrıs’ı birleştirilmeyi hedefleyen, Birleşmiş Milletler planıydı.

Adını, BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan'dan almıştı.

Eş zamanlı referandumlar, 24 Nisan 2004'te yapıldı.

Üzerinden 20 yıl geçti.

Türk tarafından % 64,91 oranında “EVET” oyu çıkarken, Rum tarafından % 75,38'i “HAYIR” oyu çıkmıştı.

Bu sonuçla plan reddedilmişti.

Annan planının tartışılmaya başlandığı dönem, askerlik görevimi yapıyordum.

2002 yılıydı, yedek subay, çavuş olarak askerliğimi yaparken, tartışmalar arttı.

Askerlik görevi 16 aydı.

2003 yılı içinde, tam tarihi hatırlamıyorum ama bir sabah askerliğin kısaltıldığı ile ilgili haberi, arkadaşlarla, radyodan dinlemiştik.

Askerliğimi bitirmeye 8 ay varken, süre 4 aya düşmüştü.

Bu olayın ardından, bu defa gerçekten bir şeyler olacak galiba diye kendi aramızda konuşup, değerlendirmeler, yorumlar yapıyorduk.

Her görüşten insan vardı, herkes bir fikir yürütüyordu, ancak bir belirsizlik ve bundan sonra ne olacak endişesi de yaşanıyordu.

Annan planı ile ilgili malum sonuç ortaya çıkınca, Kıbrıs sorunu ile ilgili olarak çok zor bir dönem sonuçsuz kalırken, yine yaratacağı etki ve sonuçları kestirilemiyordu.

Planı reddeden taraf, yoluna devam etmiş, hatta ödül almış, planı kabul eden taraf, bugün hala, aynı zorlukları yaşıyor.

Tarafları bir kez daha yazmama gerek yok.

Açık ve net, zorlayıcı, bedel ödeten bir “tercih sonucu” olmazsa, hiçbir girişimin başarı şansı yok.

23 Nisan 2003 yılında, kapıların açılması, karşılıklı geçişlerin başlaması, çok başka bir konu.

Bu ülkede doğan, ataları, anne babası bu ülkenin farklı yerlerinde yaşayan, hatıraları, özlemleri, aidiyeti olan binlerce insan, kendi ülkesinin her tarafını görmeli, görebilmeli.

Karşılıklı geçişlerin başlaması, iki toplumun iletişim kurması için önemliydi.

Herkes yerini yurdunu görsün, eski dostlar birbirini ziyaret etsin, ilişki kursun, çok çok önemli.

Bunların hepsi, siyasetten de, ekonomik etkilerden de daha kıymetlidir.

Bu konuyu ayrı bir yere yazıyor ve önemsiyorum.

Geride kalan 20 yıl, Annan başarısızlığının sebeplerini ortaya çıkarmaya yardımcı oldu mu?

Kıbrıs’ın kuzeyinde hala tartışılıyor, ancak güneyde böyle bir hava yok.

Bugün, aynı şartlarda yeni bir süreç başlasa, 20 yıl öncesindeki sonuç çıkar mı, çıkmaz mı?

20 yılda şartlar değişti, bugün adına inanç var mı?

Elbette bunları kestirmek çok zor, Annan planı iki taraflı onay almış olsaydı, bugün Kıbrıs adası nasıl bir ortamda olurdu, kimse bilemez.

Kendi içimizde sorgularken, Annan planındaki tercihimizi, uluslararası alanda avantaja çeviremedik, çevirmedik.

Kıbrıs sorununun, iki taraflı, ötesinde çok taraflı bir sorun olduğunu kabul etmemek, zor tarafın Kıbrıs Rum liderliği olduğunu görmemek, sorunu iç siyasete malzeme yapmaktan öteye götürmez.

Türk tarafı, Kıbrıs Türk liderliği, bugünkü tüm politikasını değiştirse, karşı taraf tezlerinden vaz geçer mi?

Esas mesele bu değil midir?

Türkiye, AB ilişkileri Kıbrıs sorununu ile direk bağlantılı, bu açık tartışmasız böyle.

Bu sorun çözülmeli, kapanmalı ve yeni bir dönem başlamalıdır.

Kıbrıslı Türkler için belirsizlik bitmelidir.

Siyasi eşitliği kabul edildiği, zaman sınırlamasının ve çözüme ulaşılamaması durumunda, sorumluluk sahibi tarafın bedeline katlanacağı bir süreç olmazsa olmazdır.

Gerisi kendi içimizde, suçlama, tek taraflı çözüm üretme, popülizme yeni bir halka ekleme, iç siyasete de malzeme yapmaktır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.