Halk adamı olarak gelmişti, halkına düşman olarak gidecek

Yayın Tarihi: 28/04/22 12:29
okuma süresi: 5 dak.

Saray’dan bana yönelik yapılan açıklamanın hangi kalemden çıktığını bilmeyenimiz yok. Kalemin kime ait olduğu değil kimi temsil ettiği ve kimin adına yazıldığıdır.

Cumhurbaşkanı’nın beni şikayet etmediğini anlatmaya çalışan bu açıklama aslında itiraflarla dolu.

Yalan söylediğimi ifade ederken, kendi yaptıklarımda hatayı aramam gerektiğini söylüyor. Halbuki açıklama baştan aşağı yalanlarla dolu. 

Bunlar hepsi Ersin Tatar’ın hanesine yazılır. Halkla hesaplaşması elbette ki olacak bir gün. Kendi yurttaşı, hatta akrabası olan bir gazeteciyi şikayet eden ve susturulmasını talep eden Cumhurbaşkanı kime neler yapmaz diyeceğim ama görüyorsunuz zaten nelerin yapıldığını, nelerin yaşandığını.

Tatar’ın ve gözüne yeniden girmeye çalıştıklarının benimle ilgili yapmak istedikleri şey açık. Susturamayacaklarını biliyorlar ancak beni marjinalleştirerek yazdıklarımın kıymetini azaltmaya çalışıyorlar. Geleneksel olarak kendisini ve Türkiye’yi eleştiren gazetecilerle beni aynı kefeye koydurup, o tarafa beni itmek, akılları sıra, ‘zaten Rasıh Rumcu, zaten Rasıh Türkiye düşmanı’ diyerek eleştirilerimi anlamsızlaştırmak istiyorlar. Meslektaşlarımı o kalıplara sokmaya çalışmasına şiddetle karşı çıkarken, benim o kalıplara sığmayacağımı sadece buradakiler değil, Anadolu’dakiler de biliyor. Boşuna uğraşmayın.

Seçilen gün de anlamlı.

Şener Levent’in karikatür davasında Türkiye’de hapse mahkum olduğu gün.

Hesaba bak.

Kafaya bak.

Operasyona bak.

Şener Levent ile beni aynılaştırmak. Bunu ne ben kabul ederim, ne de Şener abi. Ne de ikimizi de yıllardır okuyanlar.

Halbuki bir hafıza olsa, KKTC Mahkemelerinin verdiği, ‘Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başına işenmesini resmeden karikatürün ifade özgürlüğüdür, hakaret değildir’ kararına ben tepki göstermiş ve bunu söyleyenlerin photoshop ile Erdoğan’ın fotoğrafını oradan çıkarıp kendi fotoğraflarını yerleştirmeleri ve sosyal medyada paylaşmaları halinde ancak inandırıcı olabileceklerini ifade ettiğim hatırlanır, bu operasyonun bana sökmeyeceğini birileri söylerdi. Arşivler yalan söylemez. Bir bakmak yeterli olurdu.

Bu konuda Şener Levent ve davanın Avukatı Tacan Reynar bana bozulmuşlardı, hatta tepki de almıştım. Fikrim aynı.

Ersin Tatar’ın beni şikayet etme geleneği yeni değil.

Ersin Tatar’ı her eleştirdiğimde, yazım yayınlandıktan 45 dakika sonra rahmetli Halil Falyalı beni arardı. "Yapma yahu Ersin Abi’ye gene" diye telefonu açar, biraz konuşur kapatırdık telefonu. Tatar, Falyalı’nın beni korkutacağını ve susturacağını düşündüğü için her yazıdan sonra şikayet etmesi gelenek haline gelmişti. Hatta 6-7 kez bunu yaşadıktan sonra sürece öyle bir alışmıştım ki, rahmetli bir yazıdan sonra beni aramayınca ben onu arama ihtiyacı hissetmiştim. Ne oldu Tatar beni sana şikayet etmekten vaz mı geçti diye sormak için.

Saldırı ile hakaretin, eleştiri ile el ele yürüyemeyeceğini hep söyledim, söylerim.

Peki, Cumhurbaşkanlığı açıklamasına ne demeli bu noktada.

Cumhurbaşkanlığı açıklamalarını Ersin Tatar adına kaleme alanın bu konudaki reputasyonu ne durumdadır. Yeni nesil bilmez ama bilenler bilir.

Beni ya da Tatar’ı eleştiren diğer gazetecileri, tırnak içerisinde gazeteci diye nitelendirmesi bana ve meslektaşlarıma hakaret değil de nedir?

Vallahi ben 30 yıllık gazeteciyim. Beni tarif ederken tırnak içerisinde gazeteci diye tarif ediyorsa, bir buçuk yıllık ve bu süreçteki sicili ortada olan bir cumhurbaşkanı için hangi noktalama işaretini kullanmamız gerektiğini siz söyleyin.

Kendisini eleştirenlerin bazı çevreler tarafından organize ve finanse edildiğini yazıyor ya, "Ersin Tatar’ın ağzı", bizi birden 90’lı yıllara döndürüyor.

"Ersin Tatar’ın ağzı" diyorum çünkü her kelimesini Ersin Tatar’dan biliyorum.

Tatar, çıkıp, "ben yapmadım. Vallahi de yapmadım, billahi yapmadım" dese de, oradaki her hareket onun hareketidir nazarımda.

Gerçi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti’nin başı olarak, ülkede her şey onun sorumluluğudur.

Bu sorumluluğu daha ne kadar süreyle kaldırabileceği ya da daha ne kadar süreyle bu sorumluluklardan kaçarak makamda oturabileceğini zaman gösterecek elbette.

Halk adamı diye gelmişti, halkına düşman olarak gideceği kesindir.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları