İÇ HABERLER
okuma süresi: 8 dak.

Holguin, Kıbrıs Postası’na konuştu: Liderler toplumun genelinden gelen sese kulak vermeli, diplomasiye şans tanımalı

Holguin, Kıbrıs Postası’na konuştu: Liderler toplumun genelinden gelen sese kulak vermeli, diplomasiye şans tanımalı

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kişisel Özel Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar, Kıbrıs Türk basınında ilk kez Kıbrıs Postası’ndan Ulaş Barış’a konuşarak önemli açıklamalarda bulundu.

Yayın Tarihi: 14/05/24 08:00
okuma süresi: 8 dak.
Holguin, Kıbrıs Postası’na konuştu: Liderler toplumun genelinden gelen sese kulak vermeli, diplomasiye şans tanımalı
Özel Haber

Görev süresine başlamasının üzerinden 4 ay geçtiğini anlatan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kişisel Özel Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar, bu sürede çok sayıda sivil toplum örgütü, iş dünyası ve toplumların çeşitli kesimlerinden kişilerle görüşme yaptığını vurgulayarak, geçmişte yaşanan olumsuzluklara rağmen çoğunluğun artık normal bir ülkede yaşamak istediğini, liderlerin de demokrasinin özü sayılan bu sesi dinlemek zorunda olduğunu söyledi.

Son ziyareti sırasında yaptığı üçlü görüşme çağrısının Ersin Tatar tarafından reddedilmesine şaşırdığını söyleyen Holguin, ondan önce Ankara’da görüştüğü Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ise konularla ilgili çok daha açık görüşlü olduğunu ifade etti.

Diyaloğun ve diplomasinin sorunları çözmede hayati önem taşıdığını anlatan tecrübeli diplomat, toplumların anomali ve belirsizlik içinde yaşamayı hakketmediğini belirterek, kendisinin de aktif katkıda bulunduğu Kolombiya barış sürecinin başarısıyla birlikte ülkenin huzurlu bir ortama kavuştuğunu anlattı.

Hem kendisinin hem de Genel Sekreter Guterres’in, Kıbrıs sorunu konusunda ümitlerini kaybetmediğini vurgulayan Maria Holguin, bir çözüm için çalışmaya devam edeceklerini ve raporunu da adada yaptığı temaslar ışığında, tarafsızlığını koruyarak yazacağını belirtti.

Maria Holguin’in Kıbrıs Postası’na verdiği cevaplar şöyle:

Son ziyaretinizde, liderlerle yaptığınız görüşmelerin ardından sivil toplum ve diğer taraflar arasında ortak bir zemin olduğundan bahsettiniz ve liderlerin bu sesi dinlemeleri gerektiğini vurguladınız. Sizce bu kökten gelen talep liderleri harekete geçirecek mi? Kıbrıs'ta toplum odaklı bir süreç başlatılabilir mi?

Ada genelinde, yaşanan hayal kırıklıklarına ve acı dolu geçmişe rağmen, insanlar endişelerini giderecek ve gelecek için kendilerine umut verecek bir yol istiyorlar. Son dört ay içerisinde sivil toplumdan, gençlerden, iş dünyasından ve sıradan insanlardan duyduğum şey, gerçekliğin değişmesini ve normal bir ülke haline gelmeyi istedikleridir. Bu bağlamda, liderler ve siyasi aktörler tabandan gelen sesleri dikkate almanın demokrasinin özü olduğunu anlamalıdır.

Türk tarafının BM kriterlerinin dışında bir çözümü desteklemesine rağmen, Kıbrıslı Türk lider Ersin Tatar ile yaptığınız görüşmenin ardından Tatar, görev sürenizin 4 Temmuz'da sona ereceğini ve taraflar arasında ortak bir zemin olmadığını belirterek, yazacağınız rapordan bir beklenti içerisinde olduğunu, adil olmanız gerektiğini ifade etti. Türk tarafının açıkça BM kriterlerinin dışında bir çözümü savunmasına rağmen, adil bir rapor beklentisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Raporumu siyasi yelpazede ve toplumların genelinden gördüklerime dayanarak hazırlayacağım. Her iki taraf da görevimin tarafsızlığını çok ciddiye aldığımı bilmeli ve gerçeği adil ve doğru bir şekilde yansıtma taahhüdümden emin olmalıdır. İlerlemenin bir yolu olarak iki lider, iki müzakereci ve 5+1 toplantısı şeklinde görüşme çağrısında bulundum. Bu Kıbrıs halkları için asgari bir jesttir.

Ersin Tatar, üçlü toplantı önerinizi reddetti. Ancak, Ankara'daki Türk Dışişleri Bakanı ile yaptığınız görüşmenin ardından bu öneriyi yaptığınızı varsayıyorum, bu nedenle bu adımı Ankara'dan bir tür onayla attınız. Aldığınız yanıt sizi şaşırttı mı? Türk Dışişleri Bakanlığı ile Tatar yönetimi arasında nüanslar olduğunu düşünüyor musunuz? Ayrıca, Türkiye'nin 5+1 toplantısı önerisine olumsuz baktığına dair raporlar var. Bu iddialar doğru mu?

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile yaptığım görüşmelerde beni açık fikirli bir şekilde dinlemeye istekliydi. Taraflarla görüşmeye devam ettiğim sürece herhangi bir spesifik öneri hakkında yorum yapmayacağım çünkü umudumu kaybetmiş değilim. Ancak Sayın Ersin Tatar'ın üçlü bir toplantı yapılmasını reddetmesine şaşırdığımı itiraf etmeliyim çünkü diplomasiye bir şans vermeliyiz. Diyaloğun her zaman gerekli olduğuna inanıyorum çünkü diyalog köprüler kurar ve kapılar açar. Birikmiş hayal kırıklıkları ve çarpıtmaların iyileştirilmesi gerekiyor. Sorunların çözümünde ilk adım her zaman diyalogdur çünkü insanlar süregelen belirsizlikler ve anomaliler olmadan yaşamayı hak ediyor.

Daha önce, Kolombiya'daki barış süreçlerinin başarılı olmasında önemli bir rol oynadınız ve batı yarımküredeki en acil sorunlardan birini ele aldınız. Bu konu ile Kıbrıs sorunu arasında benzerlikler ve farklılıklar görüyorsunuz?

Her ülkenin ve her toplumun farklı olduğunu biliyorum. Bununla birlikte, Kolombiya'da 50 yıldır çatışma vardı. Siyasi irade ve cesarete sahip bir lider, barışı adaletle dengeleyen bir anlaşma imzalayana kadar önceki barış çabaları hep başarısız oldu. Çatışma bölgelerinde sıkışıp kalmış 7 milyon kurban ve 12 milyon insan vardı. Kolombiya barış süreci son derece olumluydu çünkü on yıllar boyunca sivillerin, askerlerin ve polislerin öldürülmesini durdurdu. Ve burada gerçeklik tamamen farklı.

Türkiye'nin Kıbrıs sorununun çözümünde önemli bir rol oynayacağını biliyoruz. Erdoğan'ın son zamanlardaki yumuşama politikasına, Yunan Başbakanı Miçotakis’in, Türkiye'ye yapacağı ziyarete ve iki ülke arasındaki son zamanlardaki yumuşama atmosferine bakacak olursak bunun Kıbrıs sorununun çözümüne olumlu bir etkisi olur mu?

Komşu ülkeler arasındaki ilişkilerin her zaman en zor ilişkiler olduğuna inanıyorum, bu nedenle hükümetlerin birbirlerinin çıkarlarını anlamalarını teşvik etmek üzere diyaloga girdiklerini görmek olumludur. Tüm temaslarım ve ziyaretlerim sonrasında, Yunanistan'ın yanı sıra uluslararası toplumun da taraflar arasında kalıcı bir çözüme yönelik görüşmelerin yeniden başlatılmasını güçlü bir şekilde desteklediğini söyleyebilirim. Ancak, daha önce de söylediğim gibi, asıl mesele liderlerin Kıbrıs halkının taleplerine kulak verecek siyasi iradeye sahip olup olmadıklarıdır.

Dünya neredeyse tamamının federal çözümü desteklediği ve BM kriterlerini kabul ettiği bir yerde Kıbrıs sorununun çözülememesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Uluslararası toplum bu konuda gerekli adımları mı atıyor? Değilse, ne yapılmalı?

Uluslararası toplumun rolü, Kıbrıs'ta liderlerin öncülüğünde ileriye dönük ortak fayda sağlayacak bir yol bulunması yönündeki çabaları desteklemektir. Ancak unutmamalıyız ki ileriye dönük bu yol üzerinde anlaşmaya varmak liderlerin sorumluluğundadır. Kararlar ulusal düzeyde alınır ve uluslararası toplum bu kararlara saygı duyar. Kıbrıs örneğinde, BM Genel Sekreterleri, zaman içinde, sürdürülebilir bir çözüm için tarafları bir araya getirmek üzere zaman ve siyasi irade harcamışlardır. Genel Sekreter Guterres, her gün kendisine meydan okuyan çalkantılı bir dünyanın ortasında olmasına rağmen, Kıbrıs'ta elverişli bir ortam yaratmaya kararlıdır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.