Şampiyon Meleklerin aileleri büyük acının 2’nci yılında: Her gün 6 Şubat’a uyanıyoruz
![Şampiyon Meleklerin aileleri büyük acının 2’nci yılında: Her gün 6 Şubat’a uyanıyoruz](http://ww2.kibrispostasi.com/imagecache/headline_mobile/news/v/v2/v2yeniproje15_1739089825.jpg)
6 Şubat 2023’te Adıyaman’daki Grand İsias Otel’in enkazında çocuklarını kaybeden aileler, ikinci yıl dönümünde adalet mücadelesini sürdürüyor. “Deprem kader değil” diyen aileler, çocuklarının anısını yaşatmaya devam edeceklerini vurguluyor.
![Şampiyon Meleklerin aileleri büyük acının 2’nci yılında: Her gün 6 Şubat’a uyanıyoruz](http://ww2.kibrispostasi.com/imagecache/newsimage/news/v/v2/v2yeniproje15_1739089825.jpg)
Gazimağusa, voleybol turnuvasına katılmak için Adıyaman’a giden Gazimağusa Türk Maarif Koleji kafilesinin acısına uyandı 6 Şubat 2023 saat 04.17’de...
Güle oynaya, heyecan ve sevinçle ülkelerini temsil etmek için Adıyaman’a giden sporcu çocuklar, öğretmenler ve aileler, Adıyaman Grand İsias Otel’de karanlığa gömüldü.
Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerde, 72 cana mezar olan Adıyaman’daki Grand İsias Hotel’de konaklayan Gazimağusa Türk Maarif Koleji kafilesinden 35 Kıbrıslı Türk sporcu, öğretmen ve ailelerden oluşan “Şampiyon Melekler”, ihmaller yüzünden enkaz altında kaldı.
35 canın hayatını kaybettiği otelden geriye tarifsiz acı, çaresizlik, özlem ve “kahır” kaldı. İki yıldır acıyı ilk günkü gibi yaşayan aileler, her gün 6 Şubat’a uyanıyor…
Aileler, adaleti sağlamak, mücadeleye devam edebilmek, çocuklarının ve eşlerinin adını yaşatmak, en önemlisi de yaşamaya devam edebilmek için Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği çatısı altında toplanarak, birbirine kenetlendi.
Adıyaman Grand İsias Otel’de eşlerini, evlatlarını kaybeden aileler, büyük acının ikinci yıl dönümünde TAK’a konuştu.
ÇİĞDEM SABANCI: MUSTAFA BENİM HAYATTAKİ EN DEĞERLİ VARLIĞIMDI, ONU ÖYLE BİR ÜLKEYE GÖNDERDİĞİM İÇİN ÇOK ÜZGÜNÜM
Depremde oğlu Mustafa Sabancı’yı kaybeden Çiğdem Sabancı, çocukları Adıyaman’a 3 Şubat’ta gönderdiklerini hatırlatarak, “3 Şubat’ta çocuklarımızı Adıyaman’a göndereli iki yıl oldu. Bizim için 2 yıl gibi değil, sanki dün gibi. Her gün 6 Şubat’a uyanıyoruz.” dedi.
Ailelerin hep bir arada olduklarını ve olmaya devam edeceklerini söyleyen Sabancı, çocukların adaletini sağlamak için mücadeleye devam edeceklerini söyledi.
“DEPREM KADER DEĞİL…
Sabancı, şöyle konuştu:
“Deprem kader değil. Davadan olası kast kararı çıksaydı, bir sonraki İsias veya Kartalkaya olayı yaşanmayacaktı. Bizim çocuklarımız geri gelmeyecek. Bizim mücadelemiz bir daha bu tür olaylar yaşanmaması için. Türkiye bu yüzden uyanmalı. En büyük amacımız çocuklarımızın anısını yaşatmak, yaşatmaya devam etmek... Mustafa benim hayattaki en değerli varlığımdı, onu öyle bir ülkeye gönderdiğim için çok üzgünüm ve onu çok seviyorum.”
AYŞE GÜLER AKIN: KARA ŞUBAT GAZİMAĞUSA’NIN, HATTA TÜM KIBRIS’IN KARA ŞUBATI
“Ocak ayında Kıbrıs’taki şampiyonlukla başlayan kara şubat yeniden geldi. Bizim her günümüz artık 6 Şubat.” diyen Doruk ve Alp Akın’ın annesi Ayşe Güler Akın da, “Kara şubat Gazimağusa’nın, hatta tüm Kıbrıs’ın kara şubatı. Bu gerçek artık hep bu şekilde olmaya devam edecek.” şeklinde konuştu.
Aileler olarak birbirine kenetlendiklerini, artık kalan ömürlerinde çocuklarının anılarını yaşatmaya çalışacaklarını vurgulayan Akın, “Artık bununla yaşayacağız. Hepimiz için çok zor. Çocuklarımızın sevinci hüzne dönüştü. İki oğlum ve tüm Şampiyon Melekler artık bizimle değiller. Onları anmaya, yaşatmaya devam edeceğiz. Adalet yerini bulana kadar mücadeleye devam edeceğiz.” dedi.
Akın sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çok üzgünüm, nefes alamaya, güçlü şekilde durmaya devam edeceğiz. Çok güzel ailelerdik, bu aileler 6 Şubat’la en dipte kaldılar. Çocuklarımız, canlarımız en güzel yerdeler şu an, onların gücüyle biz dipten çıkmaya çalışıyoruz. Her gece, çocuklarımıza bir gün daha yaklaşıyoruz.”
Akın, ailelerin birbirinden aldığı gücü ise şöyle anlattı:
“Enkazda çocukları beklerken kimse konuşmuyordu. Birbirimizin gözüne bakarken, herkes birbirini anlıyordu. Ağzımızdan bir kelime çıkmıyordu. Biz aileler konuşmadan aynı şeyleri hissediyoruz.”
Çocuklarını getirirken, uçakta “Şampiyon Melekler” kelimesini duyduğunu anlatan Ayşe Güler Akın, “Gerçekten onlar melek ve şampiyon melek. Onları çok güzel anmaya, yaşatmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.
AFET AKTUĞRALI: ACININ BİTMEYEN BİR ŞEKLİ
Yaşadıkları acıyla artık bir aile olduklarını ifade eden Aras Aktuğralı’nın annesi Afet Aktuğralı, şunları söyledi:
“Biz bir aile olduk, o ailenin gücüyle güçlükleri aşmaya çalışıyoruz. Tek başımıza başka bir coğrafyaya gidip adalet arasak güçlü olamazdık. Tek başınıza kabir tertiplemek çok zordur. Hep birlikte hareket etmek bize güç veriyor. Her gün uyanır uyanmaz başka bir şey hatırlıyoruz. Bazen anneler kendi çocuğunu rüyasında görmek için dua eder, ama başka birinin çocuğunu görür. Sadece kendi çocuklarımızı düşünmüyoruz, her birini düşünüyoruz. Bugün eşim uyanır uyanmaz yarın Kağan Selim’in doğum günü olduğunu hatırladı mesela... Biz her gün aynı duyguları hep birlikte yaşıyoruz. Acının bitmeyen bir şekli…”
MELTEM EKİZ: ÇOCUKLAR GÖREV VERMİŞ GİBİ
Oğlu Aykan Ekiz’i kaybeden anne Meltem Ekiz de, “Sanki çocuklarımız onların gücünü, başarılarını yaşatmamız için bize görev vermiş gibi hissediyorum” dedi.
ŞENİZ ARKAR: HEYECANLI VE GURURLUYDU ÇOCUKLARIMIZ…
“Her gün başka bir olay aklımıza geliyor ve başka başka duygular, acılar yaşıyoruz.” diyen Fahri Arkar’ın annesi Şeniz Arkar, şöyle konuştu:
“Ben yolcu etmeye gidemeyeceğim için o gün havalimanına götürmek için Fahri’yi Esra (Özberkman) almıştı. O gün Fahri abisini aldı diye Sahil’in yüzündeki heyecan gözümün önünden hiç gitmedi. Gidecekleri için heyecanlı ve gururluydu çocuklarımız.”
SENA BUNDAK TOPUKÇUĞLU: MERT’İ GÖNDERİRKEN SARILAMADIK BİLE
Mert Niyazi Topukçuoğlu’nun annesi Sena Bundak Topukçuğlu da, şöyle devam etti:
“Mert’i gönderirken sarılamadık bile. Anne gidiyorum geleceğim zaten, gelince sarılırız dedi. Çünkü çok heyecanlıydılar. Otobüsün camından el salladık birbirimize. Eşimle 1 Şubat’ta görüşmüşlerdi en son. Eşim onu teşhiste öpebildi…”
AHMET CAN YENİÇERİ: İNSAN ÇOCUĞUNA VEDA EDEBİLİR Mİ?
Depremde kızı Ecem ve eşi Bedriye Yeniçeri’yi kaybeden Ahmet Can Yeniçeri, duygularını şöyle ifade etti:
“İnsan çocuğuna veda edebilir mi?.. Aslında biz 3 Şubat’ta kaybetmişiz onları ama 6’sında yüzleştik gerçekle... En kötüsünü yaşadık adaletsizlik, bir çaresizlik….”
Eşini ve kızını kaybettikten sonra bilmediği birçok duyguyla yüzleşmek zorunda kaldığını söyleyen Yeniçeri, “Babayken hiç bilmediğim halde annelik de yapmak zorunda kaldım…” şeklinde konuştu.
FATOŞ KARASEL
Eşi Ali Karasel’i kaybeden Fatoş Karasel, eşiyle gitmeden önce tekrar tekrar vedalaştıklarını söyleyerek, “Sanki bize veda etmiş gibi gitti.” dedi.
OZAN DAĞLI: BENİM TUTUNACAK BİR DALIM YOKTU. KİMSEM KALMAMIŞTI, SİZLER BENİM AİLEM OLDUNUZ
Depremde iki kızı ve eşini kaybeden Ozan Dağlı da, eşi ve çocuklarını Adıyaman’a nasıl uğurladığını anlattı. Dağlı, “Ben sıradan hepsine sarılıp öptüm. Nazife gitmeden bir kez daha çağırıp öptü beni. Ayrılış mutsuzluğunu, acısı hissettim giderken...”
Depremden sonra özellikle kendisinin tutunacak bir dalının kalmadığını söyleyen Dağlı, “Ama sizler benim ailem oldunuz, yalnız yapamazdım...” dedi.
“BU ACI, BU EKSİKLİK, ÇARESİZLİK, HASRET VE ÖZLEM GEÇMEYECEK…”
Kendilerini tatmin edecek bir adaletin olmadığını söyleyen Dağlı, şöyle devam etti:
“Kahkahaları kulaklarımda… Bu acının tarifi yok gerçekten. Gerçekler her gün yeniden tokat gibi çarpıyor yüzümüze. Bu acı, bu eksiklik, çaresizlik, hasret ve özlem geçmeyecek. Bunu ancak yaşayan anlayabilir. Bunu da sabrederek, savaşarak yapmak zorundayız ve yapmaya devam edeceğiz.”
“KAHIR KELİMESİ GİRDİ LÜGATİMİZE... SAVAŞ GİBİ BİR KATLİAM OLDU AMA BU BİR SAVAŞ DEĞİLDİ”
“Kahır kelimesi girdi lügatimize. Savaş gibi bir katliam oldu ama bu bir savaş değildi.” diyen Afet Aktuğralı, şöyle devam etti:
“Herkesin kayıpları olur, herkesin ailesinden biri, sevdikleri ölür. Herkesin bir acısı olur. Ama bu öyle bir acı ki, onlarca yıl geçse de hiç hafiflemeyecek bir kahırdır. Biz şimdi kendimize geliyoruz ve daha fazla hissediyoruz. Türbülans etkisinde kahır ve hasret... Bu etki son duruşmadan sonra oldu.”
Kızı Nehir Çevik’in depremden iki gün önce anneannesinde olduğunu anlatan Safiye Çevik, kızının o otele hiç gitmek istemediğini söyledi.
SERAP İŞ: ÇOK ÜZGÜNÜM, ÇOK ÖFKELİ VE KIRGINIM...
Depremde oğlu Kağan Selim İş’i kaybeden Serap İş de, “Çok üzgünüm, çok öfkeli ve kırgınım. Adalet için mücadeleye devam edeceğim. Cehalet sonucu yapılan katil bir bina bizi evlatlarımızdan kopardı. Çocuklarımızın ahlaksızlığın kurbanı olmalarına müsaade etmeyeceğim.” ifadelerini kullandı.
Adalet mücadelesi ve ortak acının aileleri bir arada tuttuğuna işaret eden İş, mücadeleyi dernek çatısı altında sürdürmek zorunda olduklarını, başka türlü yaşayabileceklerini düşünmediğini dile getirdi; şöyle konuştu:
“ADIM ADIM BÜYÜMESİNE ŞAHİT OLMAK GURUR VERİCİYDİ”
“Oğlum istediği için onu Adıyaman’a gönderdim yoksa hiç göndermek istemedim. Onun gözlerindeki mutluluğa şahit oldum. Direnemedim gitmesi karşısında. Ben de onunla gitmek istedim ama o istemedi, nasılsa birkaç gün sonra geleceğini söyledi. Ama 6 Şubat’tan sonrası olamadı. Yaşasaydı 15 yaşındaki olacaktı benim oğlum. Adım adım büyümesine şahit olmak gurur vericiydi. Birkaç gün önce babasıyla orta ikide olduğunu ve çok çabuk büyüdüğünü konuşup üzülmüştük. Biz bunları konuşurken benim çocuğumun sayılı günleri kalmış, biz bundan habersizdik. Duygularımız o kadar yoğun ki, kelimelerle anlatabileceğimizi sanmıyorum. Evimizde büyük bir boşluk, sessizlik, her bir köşedeki iz her gün yüzümüze çarpıyor. Her geçen gün ona bir adım daha yaklaşmak benim için çok büyük bir huzur.”
RUŞEN YÜCESOYLU KARAKAYA: GÜÇLÜ OLMAYA, MÜCADELE ETMEYE MECBURUZ
Depremde kızı Selin’i kaybeden Ruşen Yücesoylu Karakaya “Kim ne derse desin bizler amacımızdan asla vazgeçmeyeceğiz.” dedi.
Güçlü olmaya, mücadele etmeye mecbur olduklarını vurgulayan Ruşen Yücesoylu Karakaya ise, Grand İsias ve Grand Kartalkaya'da yapılan usulsüzlüklerle bir sürü masum çocuk ve insanın hayatını kaybettiğini söyledi.
Kartalkaya aileleri ile de iletişim içinde olduklarını ve onların sosyal medyada “#başkacanımızyok” diyerek sürdürdükleri mücadelelerinde her zaman yanlarında olacaklarını dile getiren Karakaya, yine aynı şekilde “#isiasortakdavamız”da da tüm amacın bir daha böyle ölümlerin yaşanmaması için adalette emsal kararların alınması olduğunu vurguladı.
“KAMU GÖREVLİLERİ İÇİN AÇILACAK CEZA DAVASINA DA YİNE HEP BİRLİKTE TEK YÜREK OLARAK KATILACAĞIZ”
Karakaya, kamu görevlileri iddianamesinin şubat ortası gibi yazılacağını çünkü savcının tüm ifadeleri alma işleminin tamamlandığını belirterek, şöyle devam etti:
"Adıyaman'da kamu görevlileri için açılacak ceza davasına da yine hep birlikte tek yürek olarak katılacağız. İstinaf mahkemesinin otel sahipleri, mimar ve mühendislerine verilen bilinçli taksir kararını onaylamaması gerek. Yargılamanın istinaf mahkemelerinde tekrar yapılması ve suçluların müebbet hapis ile cezalandırılmaları gerek.”
İSTİNAF İÇİN 26 ŞUBAT’TA KADAR BAŞVURUDA BULUNMASI GEREK
Gerekçeli kararın ise avukatlara 7 Şubat’ta tebliğ edildiğini ifade eden Karakaya, avukatların istinaf için 26 Şubat’a kadar başvuruda bulunması gerektiğini söyledi.
Karakaya, bu süre içerisinde avukatlarla toplantılar yaparak, dilekçelerini istinaf mahkemesine vereceklerini, mücadelelerinin istinaf mahkemesi boyutunda devam edeceğini sözlerine ekledi.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.