Tufan Erhürman: Kıbrıslı Rumlar müzakerelerde ayak sürürse, mevcut statükoya dönülmeyecektir

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, son dört buçuk yılı Kıbrıslı Türkler için kayıp dönem olarak nitelendirerek, bu sürecin Hristodulidis’in avantaj sağladığı bir dönem olarak tarihe geçtiğini söyledi. Erhürman, "Kıbrıslı Rumlar müzakerelerde ayak sürürse, mevcut statükoya dönülmeyecektir" dedi.

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, son dört buçuk yılı Kıbrıslı Türklerin geleceği açısından kayıp bir dönem olarak nitelendirdi, bu dönemin, Hristodulidis’in "at koşturduğu" bir süreç olarak tarihe geçtiğini ifade etti.
Kıbrıs sorunuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan ve “Eğer Kıbrıslı Rumlar müzakerelerde ayak sürürse, mevcut statükoya dönülmeyecektir” diye konuşan Erhürman, 2025 yılında gerçekleştirilecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de önemine işaret etti.
Haber Kıbrıs Web TV’de Ali Baturay’ın konuğu olan ve Kıbrıs sorunuyla ilgili konuşan Erhürman, bölge açısından güvenlik, enerji ve deniz yetki alanlarının birbiriyle bağlantılı olduğunu belirtti.
Bu bağlantının içerisinde ticaret yolları meselesinin de olduğuna dikkat çeken Erhürman, “Bu konular hem ada hem bölge hem de dünya açısından son derece önemli. Önemli olduğu için de gerginlik potansiyeli barındırıyor” dedi.
Erhürman, “Söz konusu olgular ortadayken, ya şu an bulunduğumuz gibi devam ederiz ve çözümsüzlük bir çözüm olarak algılanır ya da farklı bir yol belirleriz. Hidrokarbonu nasıl paylaşacağımız belirsiz; enerjide İsrail-Güney Kıbrıs-Yunanistan projesi sıkıntı yaratmaya devam edecek. Ticaret yolları da aynı şekilde problem oluşturacak. Böyle olduğu sürece gerginlik devam edecek, kalıcı barıştan bahsedemeyeceğiz ve istikrar sağlanamayacak. Bu durum, tüm taraflar için sıkıntı yaratacaktır” diye konuştu ve kalıcı barış ile bölgede istikrarın önemine işaret etti.
“Kendi hareket hattımızı belirlerken neyi amaçladığımızı da netleştirmeliyiz” diyen Erhürman, adanın ve bölgenin istikrara kavuşması durumunda hem Kıbrıslı Türklerin hem de Kıbrıslı Rumların hidrokarbon zenginliğinden ve enerjiden yararlanacağını dile getirdi.
“BM GÜVENLİK KONSEYİ KARARLARI ORTADA”
“Geleceği planlıyorsanız, nasıl bir gelecek tahayyül ettiğiniz de belli olmalıdır” ifadelerine yer veren Erhürman, “İki devletli çözüm” tezini hukuken defalarca anlattıklarını kaydetti, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararlarına işaret etti.
Bu kararların değişme potansiyeli taşımadığını defalarca vurguladıklarını anımsatan Erhürman, “Eğer kuzeyde başka, güneyde başka bir devlet olduğu kabul edilecekse, o zaman güneyde bulunan hidrokarbon kaynakları sadece Güney Kıbrıs’a ait olacak. Deniz yetki alanları konusunda gerilim daha da ileri taşınacak. Türkiye Cumhuriyeti’ni de ticaret yollarının dışında bırakmaya yönelik adımlar atılacak” dedi.
"Neden güneydeki hidrokarbondan vazgeçiyorum?" sorusunun da yanıtsız kalacağını vurgulayan Erhürman, böyle bir durumda bölgedeki istikrarsızlığının da devam edeceğini dile getirdi.
“Bizim aradığımız yöntem, Türkiye ve Kıbrıslı Türkler açısından, şu anda olduğu gibi Kıbrıs Rum liderliğinin tek başına karar alamayacağı bir yapı olmalıdır” diye konuşan Erhürman, Kıbrıslı Türklerin ve garantör ülke olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin onayı olmadan bir şey yapılmaması gerektiğinin altını çizdi.
“KIBRISLI TÜRKLERİN VE TÜRKİYE’NİN DIŞLANMAYA ÇALIŞILMASI TAMAMEN SİYASİDİR VE BUNU KIRMAMIZ GEREKİYOR”
“Ortak karar alma bilinci yerleşmelidir. Kıbrıslı Türklerin ve Türkiye’nin dışlanmaya çalışılması tamamen siyasidir ve bunu kırmamız gerekiyor. Kıbrıslı Rumların da bunun farkına varması gerekir. Çünkü bu kırılma onların da lehinedir” diye konuşan Erhürman, “Hristodulidis şu anda bana güven vermiyor, samimiyetine inanmıyorum. Ancak bu güvensizlikle hareket etme noktasında değilim” dedi ve CTP olarak durdukları yerle hedeflerinin belli olduğunu belirtti.
“Kıbrıslı Türkler kadar müzakereler tarihini iyi bilen yoktur” diyen ve Crans-Montana’da yaşananlardan söz eden Erhürman, Kıbrıs Rum liderliğinin hazmetmekte en fazla zorlandığı konunun siyasi eşitlik olduğuna vurgu yaptı, “Siyasi eşitliğin içinde dönüşümlü başkanlık vardır. Federal devlet organlarında bir karar alınacaksa, en az bir Kıbrıslı Türk’ün oyu da orada olmak zorundadır” ifadelerine yer verdi.
“EĞER KIBRISLI RUMLAR MÜZAKERELERDE AYAK SÜRÜRSE, MEVCUT STATÜKOYA DÖNÜLMEYECEKTİR”
Masaya oturmak için dört ön şartlarının olduğunu anımsatan Erhürman şöyle devam etti:
“Siyasi eşitliğin gayri resmi toplantıda önceden kabul edilmesi. Ben bunun pazarlığını yapmam, çünkü bu bir BM Güvenlik Konseyi kararıdır. Eğer Güvenlik Konseyi kararlarında olan hususlar tartışmaya kapalıysa, siyasi eşitlik de tartışmaya kapalıdır. Hristodulidis bunu şu ana kadar kabul etmedi, ancak DISY ve AKEL ile yaptığımız görüşmelerde, onların siyasi eşitliğin tartışma konusu olmadığını söylediklerini duyduk. Ancak Hristodulidis bunu açıkça doğruluyor mu? Bunu duymak zorundayız. Müzakerelerin takvimli olması. Başlamadan önce bunun belirlenmesi gerekiyor. Sonuç odaklı bir süreç yürütülmesi. Daha önce kabul edilenlerin tekrar pazarlık konusu olmaması ve sıfırdan başlanmaması gerekiyor. Başlangıçta taahhüt edilmesi gereken bir diğer konu da şudur: Eğer Kıbrıslı Rumlar müzakerelerde ayak sürürse, mevcut statükoya dönülmeyecektir”
“ÖN ŞART DEĞİL, BM’NİN VERDİĞİ SÖZLER”
Bunların aslında birer ön şart değil, BM’nin verdiği sözler olduğunun altını çizen Erhürman, “BM, kendi sözlerine sahip çıkmalıdır” ifadelerini kullandı.
“Eğer Hristodulidis bunları kabul edip masaya oturursa, süreci ilerletiriz. Ancak "Bunları kabul etmiyorum" derse, o zaman "Çözüm isteyen taraf benim" iddiasını bir kenara bırakmalıdır. Bilgi varsa, karar almak kolaydır; bilgi yoksa, sloganlarla konuşulur ve karar zorlaşır” diyen Erhürman, müzakereler tarihiyle ilgili bilgiler de verdi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin, hidrokarbonlar, deniz yetki alanları ve güvenlik gibi konularda "Rumlar ne isterse yapsın" gibi bir düşünceye sahip olduğunu düşünmediğini dile getiren Erhürman, “Doğru olan, bu konularda Kıbrıslı Türklerin ve garantör ülke olarak Türkiye’nin de söz hakkına sahip olmasıdır” dedi.
“Kıbrıslı Türkler zaman içinde özne olma kapasitesini kaybediyor. Ancak Kıbrıslı Rumlar da kaybediyor. İstikrarsızlık yüzünden kaybediyorlar. Hidrokarbon meselesi kaç senedir konuşuluyor ama hâlâ paraya dönüştürülemedi” diye konuşan Erhürman, “Kıbrıslı Türklerin geleceği açısından kayıp dört buçuk yıl var. Hristodulidis’in “at koşturduğu” bir dönem olarak tarihe geçti” dedi ve önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin önemine işaret etti.
Anlık düşünmekten çıkıp ileriye bakmaları gerektiğini belirten ve “Bizim kurduğumuz hayal, çocuklarımızın göreceği hayaldir” ifadelerine yer veren Erhürman, “Önümüzde sandık var. İrademizi gösterecek, kararımızı vereceğiz. Bunun ne kadar önemli bir dönüm noktası olduğunu unutmamalıyız” diyerek sözlerine son verdi.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.