Trump'ın başkan yardımcısı adayı Vance’in Ortadoğu meselelerine dair görüşleri neler?
İran'a karşıtı, İsrail ile barışı ve Suriye'den askeri olarak çekilmeyi destekliyor
ABD’de Cumhuriyetçi Parti'nin 5 Kasım’da yapılacak başkanlık seçimlerindeki resmi adayı Donald Trump'ın başkan yardımcısı adayı olarak Ohio Senatörü J.D. Vance'in seçilmesi sürpriz değildi. Basın kaynaklarına göre Trump, seçim kampanyası çerçevesinde özellikle de babalarını Vance'i seçmeleri için şiddetle teşvik eden oğulları Eric ve Donald ile yaptığı birçok tartışmanın ardından onu seçmeye karar verene kadar Vance'in adı nispeten uzun bir süredir gündemdeydi.
Vance, Cumhuriyetçi Parti içinde kısa bir siyasi kariyere sahip. Cumhuriyetçi bir senatör olarak ABD Senatosu'nda sadece iki yıl görev yapan Vance, siyasete resmi olarak girmeden ve katı muhafazakâr iç ve dış politikaları savunan tutumlara sahip bir Cumhuriyetçi politikacıya dönüşmeden çok önce kamuoyu önünde Cumhuriyetçi Parti’nin muhafazakar tutumlarına ilişkin bir sicile sahipti.
Vance’in bu tutumlar, gerek iç politika çerçevesinde vergiler, kürtaj, ekonomi ve askeri harcamalar konusunda olsun, gerekse dış politika çerçevesinde Rusya-Ukrayna savaşı, NATO ve ABD’nin Ortadoğu'daki rolünün nasıl ele alınacağı konusunda olsun, Trump'ın tutumlarıyla büyük ölçüde örtüşüyor.
Trump gibi Vance de ‘ekonomik korumacılığı’, yani Çin'den ithal edilen mallara yüksek gümrük vergileri uygulanmasını ve ‘siyasi izolasyonizmi’, yani ulusal güvenlik çıkarlarını doğrudan ve gerçekten etkilemediği sürece ABD'nin diğer ülkelerin sorunlarına ve çatışmalarına karışmamasını savunuyor. ABD'nin artık Asya'ya odaklanmasını ve Çin'in artan ekonomik ve jeopolitik ‘tehdidiyle’ yüzleşmesi çağrısında bulunuyor.
Vance, Ortadoğu ile ilgili ilk deneyimini liseden mezun olduktan sonra, üniversiteye gitmeden önce 2005 yılında ABD Deniz Piyadeleri'nde Silahlı Kuvvetler Halkla İlişkiler Ofisi'nde savaş muhabiri olarak yaklaşık altı ay görev yaptığı Irak'ta edindi. Irak deneyimini, hayatının belirleyici bölümü olarak tanımlayan Vance, çünkü bu deneyimin kendisine gelecekteki yaşamında bir sorumluluk ve amaç duygusu verdiğini belirtiyor.
Vance’in ABD'nin Ortadoğu’daki askeri varlığını azaltmak, İran'la mücadele etmek ve İsrail'e güçlü ve açık destek vermek gibi konulardaki görüşleri, Trump'la neredeyse aynı.
Trump-Vance ikilisinin Beyaz Saray'a gelmeleri, ABD ordusunun Suriye ve Irak'ın kuzeydoğusundan çekilmesi için daha güçlü bir resmi baskı anlamına gelecek.
Trump’ın başkan yardımcısı adayı genel olarak ABD ordusunun Ortadoğu’ya gönderilmesine ve uzun süre orada kalmasına karşı çıkıyor. ABD'nin bölge ülkelerinde (Suriye, Irak ve daha önce Afganistan'da) ucu açık bir şekilde kalmasının ülkenin savunma bütçesine mali açıdan pahalıya mal olduğunu ve bu durumun Amerikan karşıtı duyguları körüklediğini, daha fazla sorun yarattığını, çözüm getirmediğini ve ABD'nin arzu ettiği hedeflere ulaşılmasını engellediğini savunuyor.
Vance, ABD ordusunun bölgeye spesifik, kısa ve kesin hedefli olarak gönderilmesi gerektiğine ve örneğin DEAŞ’la mücadele için ABD özel kuvvetlerinin gönderilmesi ya da gelişmiş insansız hava araçları (İHA) kullanılarak El Kaide'nin izlenmesi gibi konularda başarı ya da başarısızlığın teknik olarak ölçülebileceğine inanıyor. Vance’e göre ordu özellikle askerlerinin düşman güçler için açık hedef haline geldiği Irak veya Afganistan'daki ‘demokrasinin inşası’ projesinde olduğu gibi uzun vadeli siyasi projeler için kullanılmamalı.
Trump-Vance ikilisinin Beyaz Saray’a gelmesi, ABD güçlerinin Suriye ve Irak'ın kuzeydoğusundan çekilmesi için ABD’den daha güçlü bir resmi baskı yapılması anlamına gelecek. ABD ordusunun Suriye'den çekilmesi, Türkiye'nin oradaki çıkarlarına hizmet edecek ve PKK'nın Suriye'deki etkisini önemli ölçüde zayıflatacak. Bu da Türkiye'nin PKK'nın Suriye’deki uzantısı olarak gördüğü Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) etkisinin zayıflamasına yol açacak.
Trump, 2019 yılının sonlarında henüz Beyaz Saray'dayken ABD ordusunun Suriye'den çekilmesi kararı aldı. Ancak hem resmi kurumlardan hem de siyasi çevrelerden güçlü bir muhalefetle karşılaştı. Bu yüzden karar uygulamadan çekildi ve sadece asker sayısı azaltıldı.
Vance, İran topraklarındaki askeri operasyonlar için ABD güçlerini kullanmadan İran'la yüzleşilmesi gerektiğini savunan Cumhuriyetçi bir şahin.
Vance, İran topraklarındaki askeri operasyonlar için ABD güçlerini kullanmadan İran'la yüzleşilmesi gerektiğini savunan Cumhuriyetçi bir şahin. Eski ABD Başkanı Barack Obama yönetimini 2015 yılında İran ile nükleer anlaşma imzaladığı için eleştirmiş ve Trump'ın 2018 yılında anlaşmadan çıkma kararını desteklemişti. Vance, Trump'ın 2017-2021 yılları arasındaki başkanlık döneminde İran'a karşı izlediği azami baskı politikasına da destek verdi.
Vance'in ABD'nin çıkarlarına yönelik bir tehdit olarak İran'la nasıl mücadele edilmesi gerektiğine dair görüşü, ciddi ekonomik yaptırımlar, İran'ın yayılmacı çabalarından etkilenen bölge ülkeleri ve genel olarak Körfez ülkeleriyle bölgesel ortaklıklar ve İran'a yönelik diplomatik çabalardan oluşuyor ve askeri eylemi ya da rejim değişikliği gibi yöntemleri desteklemiyor. Çoğu Cumhuriyetçi gibi o da İran'ın yarattığı tehlikenin nükleer silahlar ve balistik füzeler geliştirmesinin yanı sıra özellikle oluşturduğu ya da desteklediği milis gruplar aracılığıyla bölgede istikrarı bozucu davranışlarda bulunmasında yattığına inanıyor.
Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığı habere göre Vance, İsrail-Filistin çatışmasıyla ilgili olarak ABD’nin Gazze’de Hamas'a karşı eylemlerine son verene kadar İsrail'e güçlü bir askeri destek sağlamasından yana ve bunu barışın ön koşulu olarak görüyor. Ancak Vance, barış ile ABD’nin mevcut Demokrat Parti yönetiminin yapmaya çalıştığının aksine ABD’nin İsrail'e dayatılan bir politika olarak iki devletli çözümü kastetmiyor.
Trump gibi Vance de İsrail-Filistin ihtilafını çözmenin en iyi yolunun siyasi teşvikler olduğuna ve bunu da İsrail'in iki ülke arasında olası bir normalleşme ve yaşayabilir bir Filistin devletinin kurulması için Suudi Arabistan'ın şartlarını yerine getirmesine dayanan bir Suudi Arabistan-İsrail süreci üzerinden yapılması gerektiğine inanıyor. Önümüzdeki dönemde Beyaz Saray'a Cumhuriyetçi bir yönetimin gelmesi, muhtemelen önceki Trump yönetimi tarafından Filistin-İsrail ihtilafını çözmenin bir yolu olarak benimsenen ve Suudi Arabistan'ın yaşayabilir, bağımsız bir Filistin devleti kurulmadan dahil olmayı reddettiği ‘İbrahim Anlaşmaları’ sürecinin yeniden canlandırılması anlamına gelecek.
Vance, başkan yardımcısı adayı olarak duyurulmasının ardından yaptığı ilk açıklamalarda İbrahim Anlaşmaları sürecinin yeniden canlandırılması çağrısında bulundu ve Biden'ın dünyayı daha tehlikeli hale getiren politikalarını eleştirdi.
Vance'in İsrail'e verdiği desteğin, dış politikada bazı kararsızlıkları olmasına kapıyı aralayan dini bir yönü de var. Bir keresinde kendisine, İsrail'e verdiği açık ve güçlü desteğin aksine, Rusya’nın saldırganlığına karşı Ukrayna'yı neden şartlı ve ihtiyatlı bir şekilde desteklediği soruldu. Trump'ı destekleyen pek çok Amerikalı Hıristiyan Evanjelik'in inancından farklı olmayan bir yanıt veren Vance, “Bu ülkedeki (ABD) çoğu insan kurtarıcılarının - ki ben de bir Hıristiyanım - Akdeniz'deki bu küçük toprak parçasında doğduğuna, öldüğüne ve yeniden dirildiğine inanıyor” ifadelerini kullandı.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.