GÜNEY KIBRIS
okuma süresi: 11 dak.

Kıbrıs Yeşiller Partisi: “Akan Kürşat meselesi zekamızla alay ediyor; Şölenin pek çok suç ortağı var”

Kıbrıs Yeşiller Partisi: “Akan Kürşat meselesi zekamızla alay ediyor; Şölenin pek çok suç ortağı var”

Güney Kıbrıs’taki Yeşiller Partisi, Akan Kürşat davasına takipsizlik verilmesi sonrası “Gerçekten tek tanık Gary Robb muydu?” sorusunu yöneltti.

Yayın Tarihi: 02/03/24 13:10
Güncelleme Tarihi: 02/03/24 15:55
okuma süresi: 11 dak.
Kıbrıs Yeşiller Partisi: “Akan Kürşat meselesi zekamızla alay ediyor; Şölenin pek çok suç ortağı var”

Güney Kıbrıs’taki Yeşiller Partisi oldukça ilginç bir basın açıklaması yaptı.

KKTC Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı’nın “Akan Kürşat için çektiği acıları" ifadesine de değinilen açıklamada, “Gerçekten tek tanık Gary Robb mu?” sorusu da yöneltildi.
 Yeşiller Partisi, davanın geri çekilmesiyle ilgili basın toplantısı düzenledi  ve basın bildirisi yayımladı…

 “Tüm bu süreç zekamıza hakaret etmeye yönelik basit bir girişimdir. Son birkaç haftanın genel seyri gerçekten ilginç…” ifadeleri kullanılan Kıbrıs Yeşiller Partisi’nin Birinci Başkan Yardımcısı Kyriacos Tsimilis’in Akan Kürşat’ın akıbeti ile ilgili “sürecin de kritik izdüşümlerini” hatırlatan basın açıklaması şöyle;

“BECERİKSİZ BİR SİYASİ MANEVRA…”

“Önceki gün yaşanan gelişme, mahkemenin sanığı her türlü suçlamadan aklamasıyla birlikte, sadece işgal altındaki Kıbrıs Rum mallarının satışına karışan bir kişinin değil, onun aracılığıyla işgal altındaki topraklardaki tüm mal satma sisteminin aklandığı, beceriksiz bir siyasi manevra olarak tanımlanabilir.

Bu özel faaliyet (satış, kira, ipotek, reklam, ilgili bir anlaşmanın imzalanması, vb.), en azından ilgili mevzuatın 130(I)/2006 sayılı Kanun ve özellikle 303A maddesi ile değiştirildiği 2006 yılından bu yana Ceza Kanunu kapsamında ağır bir suç olarak sınıflandırılmaktadır…”

“GÖRÜNEN O Kİ BU BÜYÜK ŞÖLENİN PEK ÇOK SUÇ ORTAĞI VAR…”

“Akan Kürşat’ın İtalya'da tutuklandığı haberinin duyulması üzerine Kıbrıs Türk toplumunda büyük bir kargaşa yaşandı. Görünen o ki büyük şölenin pek çok suç ortağı var. Siyasi arenanın büyük bir bölümündeki tepkiler tipiktir ve "ideolojik" yaklaşımlardan bağımsız olarak suç ortaklığı göstergelerini doğrular niteliktedir.

 Pek çok kişi Türkiye'nin sözde tazminat komitesini güçlendirmesi ve böylece kendisine başvurmak zorunda kalan Kıbrıslı Rumların mülklerini cüzi bir meblağ karşılığında daha kolay satın alabilmesi için çağrıda bulunmakta gecikmedi. Amaç, meşru mal sahiplerinin mülklerinden uzaklaştırılmasını 'yasallaştırmak' ve vurguncuların sunulan fazla kârdan faydalanmalarını sağlamaktır.

Söz konusu Kıbrıslı Türk'ün 30 Aralık 2023 tarihinde İtalya'da tutuklanması, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Kıbrıs mevzuatının ve uluslararası sözleşmelerin belirli hükümlerini kullanma konusundaki - uzun yıllardır - inkar edilemez ama aynı zamanda açıklanamaz eylemsizliğini, ihmalini ve hareketsizliğini bir kez daha vurgulamıştır. Bu etkinlik, bunca yıldır yapılmayanların önünü açarak, devam etmekte olan işgal suçuna son vermek için gecikmiş -belki de son- bir fırsat olabilir…”

“CUMHURBAŞKANINA SPESİFİK TAVSİYELERDE BULUNDUK…”

“Kıbrıs Hükümeti'nin yıllar boyunca hiçbir şey yapmadığı ve her halükarda artık yasalar çerçevesinde hareket etmesi gerektiği resmi olarak kabul edildi. Bu durum, Ulusal Konseyi toplama talebimizin ardından Cumhurbaşkanı ile yaptığımız son görüşmede de teyit edildi. Bu toplantıda Sayın Cumhurbaşkanına spesifik tavsiyelerde bulunduk.

Bunların arasında Kıbrıs Cumhuriyeti'nin diplomatik temsilciliklerinden, özellikle de yasadışı alıcıların geldiği ülkelerdeki diplomatik temsilciliklerden acilen bilgi alınmasına ihtiyaç vardır. Mümkün olan yerlerde mevcut ikili anlaşmalardan yararlanmak ve ilave ikili anlaşmaları teşvik etmek. A. Symeou'nun mal varlıkları konusunda bir komite kurulması önerisinden yararlanılması. Nihayet mevzuatı uygulamak!

Belki de Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından şu ana kadar atılan tek adım, Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesinde, işgal altındaki mülklerin muhtemel alıcılarını, yasaya göre bunun yedi yıla kadar hapis cezası gerektiren bir suç olduğu konusunda bilgilendiren çok açık bir duyurudur. Bu suçları işlemeye teşebbüs etmek bile beş yıl hapis cezasını gerektirmektedir…”

“GERÇEKTEN TEK TANIK GARY ROBB MU?”

“Hukuk Servisi'nin, tek tanığın (gerçekten tek tanık o muydu?) ölümü nedeniyle ifade vermemesine gösterdiği gerekçe, tanık olması amaçlanmasına rağmen neden ilk etapta ifade vermediği sorusunu gündeme getirmektedir.

Sıradan vatandaşlar, bu tür suçların zaman aşımına uğramasının bu şekilde mi mümkün olduğunu merak ediyor. Akan Kürşat’ın  Kıbrıslı Rum avukatının (başkaları tarafından da benimsenen) mülkiyet konusunun çözüm bağlamında ele alınması gerektiği yönündeki görüşünü de dinledik.

Bu yaklaşım, bir çözüme ulaştığımızda mülkiyet meselesinin sadece sahada kesin olarak şekillenmekle kalmayacağı, aynı zamanda çözümün şeklini de büyük ölçüde belirleyeceği gerçeğini anlaşılmaz bir şekilde göz ardı etmektedir.

“HASAN ESENDAĞLI’NIN MESLEKTAŞI İÇİN ÇEKTİĞİ ACILAR…”

“Aynı zamanda, Kıbrıslı Türk avukatların başkanının, meslektaşının İtalya'da tutuklanmasından bu yana çektiği acılar hakkında yaptığı açıklama da dikkat çekicidir. Küstahça, yasal mal sahiplerine bu kararın kendileri için zararlı olmadığı, çünkü sözde tazminat komitesine itiraz edebilecekleri, yani mallarını satarak 'haklarını alabilecekleri' konusunda güvence vermeye çalıştı. Aynı gün işgal altındaki topraklarda, yasadışı Timpou havaalanı bölgesinde, görünüşe göre çoğunlukla yeni yerleşimciler için 30.000 nüfuslu bir kasaba inşa etme niyetiyle ilgili bir şikayet vardı! Bu arada işgal altındaki topraklardan da Kıbrıs Cumhuriyeti'ni insan hakları ihlalleri nedeniyle kınayan sesler yükselmeye başladı. Artık hiçbir şey bizi etkilemiyor!”

“HER İKİ TARAFTA DA ÇOK SAYIDA KİŞİNİN OLAYA KARIŞTIĞINI İZLİYORUZ”

“Aynı zamanda Trikomos, Girne, Akanthios, Agios Ambrosios, Mağusa, Livonia'nın betonlaşmasını ve Karpaz'ın daha da tehdit edilmesini izliyoruz…”

“Özellikle BM Genel Sekreteri'nin Kişisel Elçisi'nin beklenen ikinci ziyareti öncesinde derhal harekete geçilmesi zorunludur. Devam etmekte olan suçun örtbas edilmesine son verilmelidir. İşgal hattının her iki tarafında da çok sayıda kişinin olaya karıştığı görülmektedir….”

“DAVANIN "MUTLU" BİR ŞEKİLDE SONUÇLANACAĞINA DAİR KENDİSİNE VERİLEN SÖZLER TEMELİNDE AŞILDIĞINI TAKDİR EDİYORUZ…”

“O dönemde tutuklanan Kürşat’ın tutuklanmasına değil ama Merkezi Cezaevinde cezasını çekmesine yönelik ilk itirazlarının, davanın "mutlu" bir şekilde sonuçlanacağına dair kendisine verilen sözler temelinde aşıldığını takdir ediyoruz….”

KEFALETLE SERBESTİYET… RUM CEZAEVİNDE YATMAYA İTİRAZ VE ARDINDAN …

“Ve daha sonra Kıbrıs'a döndüğünde tutuklanmadı, kefaletle serbest bırakıldı. Bu durum hiçbir zaman açıklanmadı! Her iki taraf da onun kendi isteğiyle mahkemeye çıkacağından emindi. Sonunda "haklılığını" kutlayacağını bildiği için endişelenmesine de gerek yoktu.

O dönemde tutuklanan Kürşat’ın  tutuklanmasına değil ama cezasını Merkezi Cezaevinde çekmesine yönelik ilk itirazlarının, davanın "mutlu" bir şekilde sonuçlanması için kendisine verilen sözler temelinde aşıldığını takdir ediyoruz. Ve daha sonra, Kıbrıs'a döndüğünde, tutuklanmadı ama kefaletle serbest bırakıldı. Bu durum hiçbir zaman açıklanmadı! Her iki taraf da onun kendi isteğiyle mahkemeye çıkacağından emindi. Sonunda "haklılığını" kutlayacağını bildiği için endişelenmesine de gerek yoktu.

Yasadışı yerleşim politikaları Cenevre Sözleşmeleri ve Roma Statüsü kapsamında "insanlığa karşı suç" olarak kabul edilmektedir. Bu iğrenç eylemler sadece doğrudan saldırı altındaki belirli bir topluluğu değil, aynı zamanda insanlığın değerlerini de hedef almaktadır. Bir yerde bu tür suçların işlenmesine izin verilmesi, diğer yerler için de tehlikeli bir emsal teşkil etmektedir. Kıbrıs halkı bu zulümleri ilk elden tecrübe etmiş ve bunun sonucunda Kıbrıslıların önemli bir kısmı mülteci durumuna düşmüştür…”

KIBRISLILAR BİRLİĞİ BAŞKANI ÖZ KARAHAN TARAFINDAN YAPILAN AÇIKLAMA

Kıbrıslılar Birliği Başkanı Öz Karahan tarafından yapılan açıklama da ise özetle “Yasadışı yerleşim politikaları Cenevre Sözleşmesi ve Roma Statüsü kapsamında "insanlığa karşı işlenen suçlar" olarak kabul edilmektedir. Bu iğrenç eylemler sadece doğrudan saldırı altındaki belirli bir toplumu değil, aynı zamanda insanlığın değerlerini de hedef almaktadır. Bir yerde bu tür suçların işlenmesine izin verilmesi, diğerleri için tehlikeli bir emsal teşkil etmektedir. Kıbrıs halkı bu zulmü ilk elden tecrübe etmiş ve Kıbrıslıların önemli bir kısmının mülteci konumuna düşmesine neden olmuştur. Akan Kürşat'ın tutuklanması, işgal altında kurulan konfor alanının çökmeye başladığı korkusuyla statükodan nemalanan tüm "ideolojik" yelpazedeki Kıbrıslı Türk siyasi elitini sarstı. Ancak Kıbrıs Devleti'nin tutumuyla bu gerçekliğe itiraz etmediği ortaya çıktı. Akan Kürşat'ın tutukluluğu sırasında, işgal altındaki bölgelerde yasadışı Türk yerleşimcilerin varlığı nedeniyle baskı gören sıradan Kıbrıslı Türklerin, devletleri Kıbrıs Cumhuriyeti'nde yeniden umut bulduklarını vurgulamak çok önemlidir. İronik bir şekilde, Kıbrıslı Türklere haklar ve fırsatlar sunarak Kıbrıs Cumhuriyeti ile aralarındaki uçurumu kapattığını iddia eden aynı hükümet, işgal altındaki bölgelerdeki siyasi elitlere gösterdiği hoşgörü ile umutlarını yitirmelerine neden olmaktadır… Dün, işgal dikenli tellerinin her iki tarafında, adanın siyasi elitleri tarafından korunan ya da göz yumulan bu suç şebekelerini ancak halkın iradesinin dağıtabileceğini kanıtlamıştır. ” ifadelerine yer verildi.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.