Ne yaptın Sibel Hanım?..

Bu iş çok iyi yerlere gitmiyor…

Kıbrıs Türk halkı önceki akşam iradesine dokunulmaması konusunda önemli bir mesaj verdi!

Hem içeriye hem de dışarıya…

Ama bazıları bunu Anavatan düşmanlığı olarak yansıtmak için elinden geleni yapıyor!

Diyorlar ki;

Bayrağını al da gel…

Belli ki yine vatan millet ve bayrak meselesine çevirmeye çalışacaklar!

Anlayamadıkları ise şu;

Kıbrıs Türk halkı Anavatan düşmanı değildir…

Konu tamamen siyasidir!

İradeye sahip çıkma meselesi…

Hatırlarsanız geçmişte bir bayrak milliyetçiliği yaşanırdı, en büyük bayrağı sallayan en büyük milliyetçi sayılırdı!

O günler çok ama çok geride kaldı…

…

Okullarda türban krizinde en büyük sürprizi Sibel Tatar yaptı…

Hem de böyle bir süreçte!

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine 7 ay kadar süre var, Ankara Ersin Tatar’a tam destek veriyor ama eşi Sibel Tatar öyle bir açıklama yapıyor ki ortalık toz duman…

Büyük cesaret doğrusu!

Böyle bir açıklamadan sonra Tatar’ların evinde neler konuşuldu, hangi yorumlar yapıldı bilemeyiz ama eşinin bu söyleminden sonra Ersin Bey'in küplere bindiğini az çok tahmin edebiliriz…

Umarız da kavga fazla şiddetli olmamıştır!

Tatar coşup da eşini kırmamıştır…

Aksine bununla gurur duyup en azından bir Kıbrıslı ailenin genel duygularına tercümanlık yaptığı için teşekkür edip minnetini dile getirmiştir!

…

Sibel Hanım'ın hükümetin aldığı bir karara gösterdiği tepkinin elbette bir de bedeli olacaktır…

Bu sadece Tatar ailesi ile değil toplumun genelini de etkileyecektir!

Kim bilir belki de artık zaman bedel ödeme zamanıdır…

Bedel ödenmemesi halinde hiçbir kazanımın elde edilemeyeceği de aşikardır!

Ama bunu Türkiye düşmanlığı ya da karşıtlığı olarak kamuoyuna yansıtmak da tehlikeli bir sürecin başlangıç noktası haline gelecektir…

Tabii ki Erhan Arıklı biraz daha olgun davranıp geri adım atmazsa!

…

Arıklı ay sonunda Büyükelçilik önünde destek mitingi yapacakmış…

Dikkat ediniz bu mitingi hükümet ortakları değil sadece YDP yapacak!

Bayrak şart tabii ki…

Tek bayrak sevdalısı kendisi diğerleri sanki de bayrak düşmanı!

Toplumu bölmeye, kışkırtmaya çalışmanın dik alası…

Dedik ya bayrak edebiyatı artık çok eskilerde kaldı!

Bunu açıkladıktan sonra kamuoyunun ortak düşüncesi ‘yalakalık’ oldu…

Kusuru bakmasın ama öyle bir algı yaratmaya çalışıyor!

Bunun tehlikeli boyutlarını da düşünmek zorunda aksi halde toplumsal barış kültürüne büyük zarar verecektir…

…

Tüzük değişikliği ve eylemlerden sonra Bakan Nazım Çavuşoğlu hedef tahtası haline getirildi, beklenen bir gelişmeydi…

Millet yüklendikçe yükleniyor!

Hükümet kendisinin oyununa gelmiş yorumları yapılıyor…

Bir kere şu gerçeği kabul etmek gerek;

Bu konudaki talimat Bakana değil hükümetin başına yapılmıştır…

O da bu konuda karar üretilmesi için talimat vermiştir!

Tek bir kişiyi sorumlu tutmak yanlışa yanlış eklemekten başka bir şey değildir…

…

“Artık buralıyım…”

“12 yaşında bu ülkeye geldiğimde ne alışık olduğum sokaklar ne de alışık olduğum insanlar vardı çevremde ilk hissettiğim o yabancılık ve geri gitme isteğimi asla unutamam...Ama bu his sadece okullar açılıncaya kadar sürdü...benim gibi minik yüreklerle bir araya geldiğimde burası da benim evim olabilir duygusu yüreğimde büyümeye başladı. Zamanla, yabancılık soldu. Limon çiçeği en sevdiğim koku olurken, "napan komşu" seslenmesi beni buralı yaptı...artık sadece buraya gelen biri değildim. Bu ülkenin hikâyesine bir satır olarak ben de katılmıştım...Sevdiğim, güldüğüm, çalıştığım, mücadele ettiğim her gün beni bu toprağa biraz daha dokudu. Bu ülke bana yalnızca bir çatı değil, bir yürek oldu. Bir kimlikten öte, bir aidiyet oldum...Bir yerden geldim ama artık buralıyım...ve burası benim içimde. Çünkü bazen ait olmak, doğduğun yerde değil, sevdiğin yerdedir. Ve sevgiyle kurulan bağ, sınır bilmez. Kalbin yeni vatanı olur kimi şehirler, kendi gibi hissettiği bir “ev” kurar insan...

LÜTFEN AMA LÜTFEN BİZİ AYRIŞTIRMAYA ÇALIŞANLARA İZİN VERMEYİN...”

(Zeynep KAYA)