Tuz koktu, değişim kapıda!
UBP’de Meclis Başkanlığı seçimiyle su yüzüne çıkan parti içi muhalefet, her geçen gün biraz daha belirginleşiyor. Hükümet şimdilik yoluna devam ediyor gibi görünüyor ama bu gidişin nereye kadar süreceği meçhul. Küçük ortak YDP'nin ani, çoğu zaman da tehditkâr çıkışları ise hükümetin istikrarını iyiden iyiye zorluyor. Tüm bu siyasi kaosun ortasında en temel ve en gerçekçi soru şu: Vatandaş ne istiyor? Cevabı net: Değişim. Farklı bir yönetim, yeni bir yol haritası... Erken seçim kaçınılmaz görünüyor. Ancak bu seçimi öteleyen çok güçlü bir faktör var: Ankara’nın seçim istememesi.
Türkiye’nin bu yaklaşımını tamamen haksız bulmak doğru olmaz. Ancak halkın güvenini kaybetmiş bir yapının, sadece dış destekle ayakta kalmaya çalışması da ülkeye faydadan çok zarar getiriyor. Sokağa çıktığınızda halkın nabzı açık. Ümitsizlik hâkim ama seçim ihtiyacı artık ertelenemeyecek noktada. Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası zaten bir dalga yaratacağı aşikâr; bu dalga erken seçimi beraberinde getirecek. * UBP’nin seçim ikliminden uzak durmak istemesinin belki de en önemli sebebi, CTP’nin ve özellikle Tufan Erhürman’ın yükselişi. CTP’nin iktidara yürüyüşündeki en büyük handikap ise her zaman olduğu gibi Türkiye ile ilişkiler konusu. Ama bu kez tablo farklı. Erhürman, hem Türkiye ile kavga etmeyen hem de bağımsız duruşunu koruyan bir profil çiziyor. "Diklenmeden dik durmak" tanımının karşılığı adeta. Parti içindeki marjinaller hariç, geniş bir desteği arkasına almış durumda. TDP’nin CTP’ye açık desteği ise bu süreci daha da güçlendirdi.
Bu ittifak, solda uzun zamandır hayali kurulan birlikteliğin ilk somut adımı olabilir. Zira solda her seçimde yaşanan parçalanmışlık, en çok sağın işine yaramış, değişim isteyen halkı sandıkta cevapsız bırakmıştı. Bu defa işler değişebilir. Ancak vatandaş sadece siyasetten değil, ekonomiden de bıkmış durumda. Örneğin seyrüsefer ücretleri…
Hukuksuzca yapılan zam sonrası geri adım atıldı ama fazla ödeme yapan vatandaşın parası iade edilmedi. Devlet, kendi alacağını kuruşu kuruşuna tahsil ederken, vereceği borçları "unutmuş" gibi davranıyor. Ne bir açıklama, ne bir çözüm... Bu vurdumduymazlık, hiçbir devlete yakışmaz.
13. maaş tartışmaları da erkenden başladı. Bankalar çoktan reklamlara başladı bile: “Maaşınızı şimdiden alın!” Evet, 13. maaş aslında sadece bir maaş. Ancak memurdan esnafa kadar ekonomiye nefes aldıran, piyasayı canlandıran bir kaynak. Ancak her yıl olduğu gibi yine aynı belirsizlik: “Bu yıl ödenecek mi?” Ülke yönetimi, artık ne zaman seçim olacağından çok, bu seçimin neden bu kadar geciktiğini sorgulayan bir noktaya geldi. Sokağın diliyle söyleyelim:
Tuz koktu. Ve halk, sessiz bir çoğunluk olarak sandığı bekliyor.
…
NOT: Kısa bir ara, 8 Temmuz Salı günü yine bu sayfada olacağız...

Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.