Senede bir gün !
Yazımı yazmak için bilgisayar başına geçtiğimde ne yazayım diye düşündüm ve muhtemelen çok okunmayacağını tahmin ettiğim bir yazı kaleme almaya karar verdim. Down Sendromlu çocuklarımız. Sahte diploma yazabilirdim, malum gündem içinde son derece popüler. Ya da turban yazabilirdim. KKTC-Türkiye ilişkilerini konu edebilirdim. Hangi bakanın diploması sahte ya da hangi vekillerin diploması sahte diye bir başlık atabilirdim ve eminim ki bugün yazacağım yazıdan daha fazla okunurdu. Kimse kimsesiz çocukları okumak istemez, kanseri okumak istemez. Ne yazık ki toplumun mayası dedikodu üzerine kurulur ve dedikodu yazarsanız okunur. Kendi programlarımdan biliyorum ; konuklu programlarım tek başıma yaptığım programlarımdan her zaman daha az izlenir, izleyici eleştiren programcıyı izlemeyi tercih eder; yapı budur. Okuyucu da dedikodu ve iddialara dayalı yazıları okumayı tercih eder. Ama olsun ben bugün down sendromlu çocukları yazacağım.
Bu çocukların hepsi birbirine benzer, gördünüz mü anında anlarsınız down sendromlu olduklarını ya da özel ilgiye muhtaç çocuklarımız vardır bu çocuklara bir farkla. Devletin sınavı çok büyüktür bu olaylar karşısında. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bu çocuklarımızın gerekli eğitimlerini alabilmeleri noktasında çok ama çok görev düşüyor.
Aileler içinde büyük bir kabustur özel ilgiye muhtaç çocuklarımız. Anne babalar öldükten sonra bu çocuklar ne yapacak, hayatlarını nasıl sürdürecekler, bakımlarını kim üstlenecek. Ondan dolayı dedim ya devlete çok ama çok önemli görevler düşüyor. Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek bir basın açıklaması yaptı ve yanılmıyorsam 28’i kadın 27’si erkek down sendromlu yetişkin var. Kaç down sendromlu çocuk var onu bilmiyoruz, sanırım bakanlık bir sayı belirten bir açıklama yapmadı.
Hiç kolay iş değil. Down sendromlu bir evladınız varsa hayatınız kaydı demektir, sürekli o çocukla ilgilenmeniz ve onun geleceği ile kaygılanmak zorundasınız. Özel eğitim merkezleri var ama yeterli değil. Devlet bu konuda elinden geleni yapıyor ama yine yeterli değil. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu ailelerin de sosyalleşebilmesi için bu çocukları bırakabilecekleri bir merkez tasarladıklarını açıkladı umarım erken zamanda vücut bulur ve sadece bir söz olarak kalmaz.
Devlet bu çocukların anne babaları hayattan göçüp gittiği zamanda ortada kalmaması için huzur evi gibi bir kurum inşa etmeli onları sahiplenmelidir. Bu tür yurttaşlarımız kandırılmaya da müsaittirler. Hatırlamayacaksınız belki ama bir süre önce bir kız ve erkek kardeş zihin özürlü olmalarından dolayı üzerlerine tapulu mallara başkaları usulsüzce el koymuş ve zimmetlerine geçirip satmaya kalkmışlardı. Tabii olay yargıya taşındı ve tutuklandılar. Bu iki kardeşin üzerine ölen anne babasından hayli mal kalmıştı. Dediğim gibi devlet baba bu tür çocukları ilerde yetişkin de olduklarında her türlü sahiplenmeli ve barındırmalıdır ki yaşamları boyunca bir mağduriyet yaşamasınlar. Devlet son derece önemlidir, Sosyal Güvenlik Bakanlığı son derece önemlidir.
Evet dostlar yazının sonuna geldik; down sendromlu çocuklarımız ve kardeşlerimiz için , özel ilgiye muhtaç çocuklarımız için yılda bir kez hatırlanan bir gün olmamalı. Her sene onlarca mesaj yayınlanır, bu mesajlardan ne onların bir haberi var ne de ilgileri var. Asıl ilgi devletin her zaman onlara göstereceği ilgidir.
************************
HASAN NİHAT ERDURANIN YORUMU ÖNEMLİ
Hemene hemen hergün daimi izleyicilerimizden biridir Hasan Nihat Erduran. Hatta aynı programları eş zamanlı izler ve yorumlar yapar. Bizim programların olmazsa olmazıdır. Eski Karayolları Dairesi Müdürü. Bilgili de bir adamdır. Birleşmiş Milletlere takmasıyla biliriz Hasan abiyi. Çok önemli bir paylaşım yapmış. Ondan izin alarak sosyal medyada kalmaması için köşeme taşıyorum.
4 Mart 1964....186 no lu kararda Dr F.Küçük imzası yoktur...kilit ordadır.
Veto yetkisini nerede kullanacaktı C.Bşk.Mv.?
Diğer kararlar bundan sonra alındı ve tümü da aleyhimizedir.
Devleti Ruma bırakan bu karardır!
Halbuki tarihi kronoloji haklılığımızın ve Rum Yunan iştahının isbatıdır.
1571 fetih,1821 isyanı,1878 kira(hukuki),1914 hukukun ilgası,1921 birinci plebisit enosis talebi,1931 isyanı Vali konağı,1955 Grivas eokası,1958 direniş tmt,1963 enosis denemesi,1967 Köfünye ve ihtar uçuşu Yunan askerlerini BM gözü önünde geri çekti, peyderpey geri yolladı EOKB ile de 15 Temmuz 1974 junta ile enosis ilanı.
Suçüstü defalarca yakalananlara yaptırım yok ve biz 61 yıldır diskrimine,3 nesil ambargo, izolasyon delerek ekonomik zorluklarla boğuştuk.
Tutar tarafları yoktur, zaman aleyhimize işler...içimiz oyulur, zayıf halkalar koparılır, gençler bilhassa havuç kimlik pasaportlarla konfora yöneltilir, iş çevreleri yama Yeşil hat Tüzüğü ile yemlenir, STÖ'lere workshoplarla konfor, beyin yıkamalar taxfree sağlanır.
Maliye, Dışişleri hesap sormaz, soramaz, küçük ülke çünkü, her aileden birileri çıkar diye bu döngüde...!
Erozyon kayıplar artar biz direnişi zaaflarımızla kaybederiz! Dünyanın da zerre zırnık umurunda değiliz! Hepsi kendi siyasi, Milli, ekonomik menfaatleri peşinde koşarken.
Hukuk farklı... buradan yola çıkıp haklılığımızı iç hukuk dış hukuk yollu tırtıklaya tırtıklaya göstermek durumundayız!
Konulara TC açıklarımızı kapatarak, projelerle destekle sahip çıkabilir...Bunlar pansuman tedavilerdir...Esas KKTC'nin kendi kurumları ile kendine yeterli olması olmalıdır, halkına güven ve refah sunarak kurumsallaşması olmalıdır.
Hukukçular TC+KKTC strateji belirleyip sakin sessiz çalışmalıdırlar.
BM den medet ummak boşunadır.
İki ekonomi sürdürülebilir eşit olmadan anlaşmak mümkün değildir, olası bir anlaşmada ozmosis yok oluş kaçınılmazdır...Veeee TÜRKİYE kaybeder.
Belki son kalanlarımız vuruşur yok olur ama KIBRIS da geri gelmemek üzere gider biter filim! Bıçak kemiğe dayandı, iç dış kan kaybı çok fazladır ve BM'nin KKTC'den kovulması, ara bölgede yasaklanmasına doğru gidiyoruz!
Kolay gelsin.
*****************
Günün Sözü
Bir güzellik yap kendine. Sadece sahip olduklarını düşün, mutlu ol onlarla. Sahip olmadıkların üzülsün seninle olamadıklarına.
Paul Auster

Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.