EkoFin

Yrd. Doç. Dr. Şükrü UMARBEYLİ
sukruumarbeyli@hotmail.com
Yrd. Doç. Dr. Şükrü UMARBEYLİ

“Reel Faiz” neden önelidir?

Yayın Tarihi: 29/04/24 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Enflasyonist ortamlarda aslında iki tür faiz vardır. Bunlardan biri nominal yani görünen faiz diğeri ise reel faiz denilen gerçek faizdir. Bu faiz enflasyonun anaparayı aşındırması ile değişmektedir. Kısaca reel faiz, görülen faizden anaparanın enflasyondan aşınılarak düşmesi ile ortaya çıkmaktadır. Enflasyon her türlü gelirinizi aşındırır ve düşürür. Reel getiri için aslında bugünden vadeye kadar olan dönemde enflasyonun üzerinde elde edilecek getiriden bahsederiz. Yani nominal faiz oranı için yine o dönem yaşanan enflasyon oranını düştüğümüzde elde edilen reel getiriyi buluruz.

Nominal faizden, reel faizi hesap etme formülü hesaplamanız açısından bir örnek ile açıklayalım:  (1+ faiz yüzdesi) bölü (1+ enflasyon yüzdesi) eksi 1 = reel faiz yüzdesi.  

Yıllık nominal faiz % 10; yıllık enflasyon % 20 ise yıllık olsun.

Reel faiz = (1+0.10 / 1+0.20) - 1 = Reel faiziniz  - % 0. 083 olur. Yani negatif kazanç elde etmiş olursunuz. Aslında paranız enflasyonist ortamda erimiş durumdadır.

Tam tersini yaparsak yıllık nominal faiz % 20; yıllık enflasyon % 10 ise yıllık olsun. Reel faiz = (1+0.20 / 1+0.10) - 1 = Reel faiziniz % 0.091 olur. Kazanç pozitif elde etmiş olursunuz. Enflasyondan yüksek faiz olduğundan enflasyondan sonra yine para kazanmış durumdasınız. Şimdi de anapara aşınması yöntemiyle, faizi tekrar hesap edelim ve böylece sağlamasını da yapmış olalım. 100 bin liralık, 365 günlük % 20 faizli devlet para tahvili aldınız. Yıllık enflasyon % 10 oldu. Yılsonunda 20 bin lira faiz aldınız. Elinize geçen reel faiz kaç bin liradır ve bunun yüzdesi kaçtır?

Evet, bir bakalım, anaparanız % 10 enflasyonla 10 bin aşınmıştır. %20 faizden 10 bin anapara aşınmasını çıkarırsak, geriye 10 bin lira reel faiz kalır. Faiz yüzdesini bulmak için: 100 bin liranızın karşılığı enflasyon etkisi ile şimdiki değeri 110 bin liraya ulaşmış durumdadır. 10 bin faiz / 110 bin anapara = % 0.091olarak yine ayni sonuca ulaşırız.

Piyasaya baktığımız zaman genellikle enflasyon yükselince bu faizlere de yansıyarak faizlerin de paralel olarak yukarı yönlü olmasını sağlıyor. Nedenini nominal ve reel faiz açısından bir bakarak anlayalım. Yukarıda da anlattığım gibi reel faizi nominal faiz oranından arındırarak buluruz. Enflasyon ile faiz oranı ayni seviyede olduğu takdirde bu ne demek? Reel faiz yani gerçek faiz sıfır seviyesinde gerçekleşti demektir. Böylece bankadaki para değerlenmemiş olur. Dolayısı ile enflasyon üzerinde bir faiz oranı ile reel faiz getirisi pozitif ve anlamlı olur. Bunun yanında faizlerin yükselmesi tüketici ve üreticilerin finansman maliyetlerini artıracağından dolayı finansman olanaklarını zorlaştıracaktır. Ama diğer taraftan da baktığımızda faizlerin yükselmesi kur artışının önünü kesmektedir. Yabancıların TL getirisi karşısındaki iştahının da artması ile döviz girişleri sonucu kurlarda gevşeyerek aşağı yönlü yol alıyor.

Enflasyon, fiyatlar genel seviyesinde artışı ifade etmektedir. Geçmiş dönemi içeren bir veridir. Oysa para alırken ya da para verirken konuşulan faiz oranları geleceğe yönelik ve nominal dediğimiz ana para üzerine konulan rakamın tamamını kapsamaktadır.

Aslında makul reel faiz oranı ekonominin iç ve dış dengesini sağlayan ve enflasyondaki düşüşün sürekliliğini sağlayan bir parasal duruş belirleyicisidir. Ondan dolayıdır ki reel faiz ülkeler için bakılırken referans olarak alınan emsallerdir. Bunun yanında kredilerin de iç ve dış dengesinin sağlıklı bir şekilde devam etmesi için makul bir reel faiz göstergesi olması gerekmektedir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Yrd. Doç. Dr. Şükrü UMARBEYLİ yazıları