Derinya’daki konutlar kimin olacak?

Derinya'da toplu konut meselesi de tıpkı Maraş'ın açılması gibi anlaşılamayan bir durum...

Zannediliyor ki bazı şeylerin yıllardır yapılma/ması "yapılamadığı" için...

Biz bunları kolayca yaparız, anlayışı ile bunun getirdiği özgüven Kıbrıs sorunu gibi -ki emsali yok- meselelerde yapılan her manevranın sonucu, etkisi vardır prensibini unutturuyor.

Maraş'ı açacağız, dedik.

Güzel.

Açtık mı gerçekte?

Olan, askeri statü gölgesinde, muayyen saatlerde kontrollü-kayıtlı geçiş…  

Döndük dolaştık ve neticede ne dedik?

Maraş'ta meselenin "mülkiyet meselesi" olduğunu söyledik...

Sanki Kıbrıs'ta başka bir mesele, sorun varmış gibi…

Madem ki egemenlik var, mülkiyet sorunu nasıl var?

Kavramsal kargaşanın ötesinde çelişkilerimizi kayda geçiriyoruz mütemadiyen...

Maraş'ı mülkiyet üzerinden okumak bütün tezlerimizi çökertmiyor mu?

İki ayrı devlet, egemenlik tezinden söz ediyoruz; Mülkiyet egemenliğin bir unsuru değil mi?

Maraş'ta mülkiyet sorununu kabul dersek, Girne'de, Karpaz'da da kabul edilir.

Kapitalist devletin esası mülkiyet güvenliği...

Başarısız devletlerde mülkiyet sorunu vardır.

Derinya'da sosyal konut projesi, müjdesi de tüm olup bitenlerin bir tezahürü...

Maraş’a “kentsel dönüşüm” kıvam-tadında bakmanın sonuçları…

**

Bir şeyler yapmak isteniyor...

İyi ve güzel de bir zemine oturtulamıyor.

Ötesi o zemin, kayma ihtimaline göre kısa dönemde devamlı değiştiriliyor...

Sosyal konut hakkında soruluyor işte;

Derinya'da sosyal konut için konuşulan yerler Vakıf malı değil mi?

Eğer öyle ise Vakıf arazisine tapu mu verilecek yoksa Evkaf bu tezinden vaz mı geçti?

Yani bir tür zilliyet, kiracılık ilişkisi mi kurulacak?

Asıl soru, bu konutlar nereye yapılacak!

Bunu da bir anlayan yok!

Öte yandan Ersin Tatar’ın Başbakan olduğu dönemin hükümetinde görev yapan İçişleri Bakanı bu konutlar ile ilgili bir de lansman-tanıtım yapmış, proje benim diyor.

Ayşegül Baybars, o lansman için “dikilecek ağacına kadar bu ülkenin yasalarına, imarına uygun bir projeydi” diyor…

Kıbrıs'ta işleri başta esasen siyasi olmak üzere hiçbir sorumluluğu olmayan, ünvanı da olmayan bir reklamcı tadında yaparsanız olacağı bu ve benzeri basit sorular karşısında tatmin edici bir şekilde susmak olacaktır!

**

Ayrıca zaten toplu konut Kıbrıslı Türklerin bildiği, yaptığı bir şey...

Üstelik içinde bulunduğumuz bu coğrafyada herkesten önce “uygulayabildiği” bir şey…

Bunlar Kıbrıs ile ilgili temel kaynaklardandır;  Hakkı Atun'un anılarını cilt 1'den açın okuyun…

Göçmenköy'de neyin nasıl yapıldığını anlatıyor Atun...

TOKİ'ye gerek var mı yok mu, yanıtını biraz öğrenmeye çalışırsanız idrak edebilirsiniz...