“This is for you, NARİN” (Bu senin için NARİN)

Yayın Tarihi: 17/09/24 07:00
okuma süresi: 4 dak.

Gözümün önünden hiç gitmeyen en büyük bakış.

6 Mart 1981. Sıradan bir Cuma sabahı. Baharın geç geldiği bir yıl. Soğuk. Almanya. Lübeck Eyaleti. Saat 10 suları. 

Dünyanın tüm duyarlı insanlarının konuştuğu olayın üçüncü duruşması başlamış ve sanık Klaus Grabowski yargıç karşısındaki yerini almıştı. Sanığın bu ilk davası değildi. Çünkü önceden küçük çocuklara cinsel taciz suçundan yargılanmış birisiydi. Bu kez o kadarla da kalmamış, henüz 7 yaşında olan küçük Anna’ya cinsel saldırı gerçekleştirmiş ve ardından onu öldürmüştü.

Anna, Marianne Bachmeier’in üçüncü kızıydı. 

Marianne 1966 yılında, henüz 16 yaşındayken, ilk kızını doğurmuştu. Bu çocuğu daha bebekken, kendisi bakamayacak kadar küçük olduğu için evlatlık vermek zorunda kaldı. Ancak 18 yaşına geldiğinde, o zamanki erkek arkadaşından tekrar hamile kaldı. Kendisi yine küçüktü. Ancak bu kez başına bundan daha kötüsü geldi. ikinci çocuğuna hamileyken ve doğumuna üç hafta kala, Marianne tecavüze uğradı. İkinci çocuğunu da, daha bebekken evlatlık olarak vermek zorunda kaldı. 1973 yılına gelindiğinde Marianne'in üçüncü kızı olan Anna dünyaya geldi. 

Marianne, Anna'yı tek başına büyüttü.

*

Marianne'in kızı Anna Bachmeier, 5 Mayıs 1980 günü henüz yedi yaşındayken, kedilerle oynamak için girdiği bahçeden, 35 yaşındaki Klaus Grabowski tarafından kaçırılıp, cinsel saldırıya uğradı ve ardından Grabowski tarafından boğularak öldürüldü. Grabowski işlediği cinayetin ardından, küçük Anna’yı bağlayıp bir kutuya koyduktan sonra bir su kanalın kıyısına attı. 

Grabowski'yi ihbar eden kişi kendi nişanlısı oldu.

Klaus Grabowski cinsel suçlardan daha önce mahkum olup, 1976 yılında kimyasal kastrasyona tabi tutulmuştu. Ancak daha sonra kastrasyonu tersine çevirmek için hormon tedavisi gördüğü ortaya çıkacaktı. 

6 Mart 1981 günü, davanın üçüncü duruşma gününde, sanık Grabowski yargılanmaya başlandığı sırada, Lübeck Bölge Mahkemesi'nin salonuna alınan küçük Anna’nın annesi Merianne, pardesüsünün cebinden sakince çıkardığı Beretta marka tabancayı kızının katili olduğunu itiraf eden Klaus Grabowski’ye yöneltti ve tetiği ardı ardına 8 kez şekti. Bu mermilerden 7’si Grabowski'ye isabet etti. Grabowski öldü.

Görevliler Marianne’in tabancayı tuttuğu sağ elini kavrayıp aşağıya doğru indirirken Marianne, salona öyle bir baktı ki! Bakışları bir hayatın, baştan sona bir cani tarafından değişmesinin tanığı gibiydi. Hiçbir şeyin, hiçbir anlamı taşımadığı ve artık taşımayacağı bir an’ın bakışı…

Bu, hayatın hiçbir şeyliğini taşıyan bakışını, 46 yaşında Kanser’den ölene kadar korudu. 

*

Genç bir öğrencim, bana şöyle bir soru sordu: “Bir bebek anne karnındayken ve hiç bir günahı yokken vefat ederse, direkt cennete mi yerleşir? Eğer böyleyse, neden o bebek seçilmiş olur?” Bu soru bana Anna’yı hatırlattı. Unutmuştum. 

Ama minik NARİN’i hatırlatmadı. ÇÜNKÜ ONU UNUTMADIM. Bir şeyin Narin’i hatırlatmasına gerek yok. Çünkü, kimi ölümlerin ardından, geriye sadece “hiçbir şey” kalıyor ve bu her şey oluyor.

*

1983 yılında başlatılan bir çalışma soncunda bir tiyatro oyunu olarak çalışılan "This is for you, Anna" (Bu senin için Anna), 1984 yılında prömiyerini yaptı. 

Yani; bir oyun yazıldı ve bir oyun oynandı. Bu oyun ne yazık ki gerçek hayatlar üzerinden bir yerlerde hala oynanmaya devam ediyor.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Nilgun Zirek17/09/24 11:50
Hepimizin kendince iyi ve kötü yanları vardır. İnsanları iyi kötü diye sınıflandırmayı sevmem, kime göre iyi kime göre kötü? Bir ince çizgi dışında. Çocuğa istismar ve cinayeti. Bunu yapanın herşeyden önce kendi insanlığını katlettiğini düşünüyorum. Hele o anne! Kelimelerin tarifleyemeyeceği acıdır evlat acısı, hele ki bu şekilde. Bu acı sadece O nu değil, insan olan herkesin yüreğini yakar, yakmalı.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları