Ercan’ı Açacak Yemeği Pişirecek Şef?

Yayın Tarihi: 03/01/22 07:00
okuma süresi: 7 dak.

Tam yemeklerden alımımı aldım dolu dizgin gidiyordum ki bizim Rasıh Reşat, aklımı bozdu. Eski, ekşimiş bir yemeği sofraya getirdi. Geçen gün,  “Maraş’ı Uruma verelim, o da bize Ercan’I açsın” darbı meseli üstüne bir çaşitleme yayınladı. Demesi var…

Yıllar önce çok iyi çalıştığım bir konu olduğu için, susarsam çatlarım. Mesele nedir? Buyurun konuşalım:

İkinci Dünya Savaşı biterken, barış döneminde dünyada sivil havacılığın nasıl düzenleneceğine dair, ABD'nin Chicago kentinde bir konferans düzenlendi. O günden beridir, dünyanın sivil havacılığı, o konferansta alınan kararlara göre sürdürülüyor. 1944 tarihli Chicago Konvansiyonu... Söz konusu konvansiyon, devletlerin egemenliklerinin, ülke üstündeki hava sahalarına da etkin olduğunu ve bu alanlardan geçmek ya da bu bölgelere sefer yapabilmek için, ilgili devletin izninin gerektiğini, karar altına alır.  Chicago Konvansiyonu, "savaş halinde bile bu kuralların geçerli olduğunu" karar altına almış, "askeri işgal"in bile bunu değiştirmeyeceğini vurgulamıştır! (Madde 10)

Kıbrıs Cumhuriyeti, henüz Türkler de devlette temsil edilmekteyken, (1962 yılında) Chicago Konvansiyonu'na taraf olmuştur.

13 Şubat 1975'te Ercan Havaalanı'nın açılmasından birkaç gün sonra, BM'deki "Kıbrıs Cumhuriyeti Daimi Temsilcisi", BM Genel Sekreteri ve bütün üyelere birer yazı ile başvurarak, "Kuzey Kıbrıs'ta illegal bir havaalanı ile Türkiye arasında illegal bir havayolları şirketi (KTHY) tarafından, illegal seferler düzenlenmekte olduğunu bildirmiş ve engellenmesini talep etmiştir. Güney Lefkoşa bununla yetinmemiş, ayrıca otuz farklı ülke ile de "illegal" havaalanının tanınmaması konusunda anlaşmalar yapmış, "egemenliği"ni kayıt altına aldırmıştır.

Nitekim ICAO (International Civil Aviation Organization)  29.12.1986'da, Kuzey Kıbrıs havaalanlarını, uluslararası havaalanı olarak kaydetmeyi, Chicago Konvansiyonu'nun 10. Maddesini gerekçe göstererek,  reddetmiştir.

Uluslararası Sivil Havacılık Organizasyonu (ICAO) bu kurallarla çalışmaktadır. Nitekim, 21.12.1967'de Nijerya'nın itirazı üstüne, savaş yoluyla ayrılan Biafra'ya yapılan seferleri, ICAO durdurmuştur.

Ama öte yandan bu, bir "devlet"in tanınmamış olması, o "devlet"in hava trafiği dışında tutulması anlamına gelmez! Hollanda, İsveç ve Avusturya havayolu şirketleri, Demokratik Almanya'yı tanımazdan yıllar önce, Doğu Almanya havaalanlarına tarifeli seferler düzenlemişlerdir. Alman şirketleri de Makedonya'yı tanımadan, Skopje'ye sefer düzenlemekteydiler…Lufthansa, Eritre'nin bağımsızlığı tanınıp, Chicago Konvansiyonu'na taraf olmadan, haftada iki kez, başkent Asmara'ya tarifeli seferler düzenlemekteydi.

Bu nasıl olur? IATA (Uluslararası Hava Trafiği Birliği) aracılığıyla… IATA, 1945'te Montreal'de kurulmuş bir NGO'dur! Sivil Toplum Örgütü……Üyeleri, devletler değil, havacılık şirketleridir… Görevleri de uçuşların güvenliğini, şirketler arası ve ICAO ile ilişkileri, düzenlemektir. IATA'nın üyelerine "Kuzey Kıbrıs'a sefer yapın" demek yetkisi yoktur ama Avrupa'dan Türkiye'ye touch down yaparak Ercan'a ulaşan seferleri mümkün kılan, THY'nin IATA ile yaptığı anlaşmalardır.

Bu konuda en güzel örnek, Taipei Havaalanı’dır.

Almanya, Çin Halk Cumhuriyeti'ni tanıyınca, Taiwan denilen Çin Cumhuriyeti'ni tanımaktan vazgeçer ve Lufthansa da Taipei'ye yaptığı seferleri durdurur. Çünkü Çin Halk Cumhuriyeti, Formoza (Taiwan) adasının, kendisinin işgal edilmiş bir parçası olduğu iddiasını hâlâ sürdürmektedir! Ve Almanya'nın kıta Çin'inde paha biçilmez çıkarları vardır. Ne var ki Lufthansa, 20 yıl uçmadığı Taipei'ye 1993'te tekrar sefer yapmaya başlar! Mandarin Airlines da 20 yıl sonra tekrar Frankfurt Havaalanı’na iner.… O zamandan beri, 20’den fazla ülke, tanımadıkları Taiwan ile tarifeli hava trafiğini sürdürüyorlar. Chicago Konvansiyonuna göre, bu uçuşların Çin Halk Cumhuriyeti izni ile yapılması gerekir. Beijing Hükümeti ise 1993'te yayınladığı bir bildiri ile buna izin vermediğini, ilân etmiştir. Ne var ki koca Çin, Taiwan'a uluslararası tarifeli uçuş yapılmasına engel olamamaktadır. Her ülke aynı yolu izlemese de herkes, Taiwan hava sahasının, Çin'in egemenlik sahası olduğunu kabul ettiğini söyleye söyleye, Taipei'ye tarifeli sefer yapmaya, 1993'ten beri devam ediyor. Çin de utangaçça "iznim yok" diyememeye!

ICAO, uluslararası hukuk ve söz konusu konvansiyon açısından aynı durumda olan Taipei Havaalanı'nı, "Taibei City/Taibei Intl AP, China" adıyla, tanıyor. Gerekçe, "Beijing Hükümeti'nin egemenlik hakları saklı kalmak üzere", söz konusu ülke ve hava sahası üzerinde de facto kontrolün Taipei hükümetinde olmasıdır. Ama, Taiwan'a yapılan tarifeli/tarifesiz uçuşların şartları, şunlardır:

  1. Taipei'ye yapılan uçuşlar, Çin Cumhuriyeti hükümeti ile yapılan politik anlaşmalara değil, kişisel, ticari ve ekonomik çıkarlara bağlıdır.
  2. Havayolu şirketleri Taipei'ye tarifeli seferler yapan bütün devletler, Çin Cumhuriyeti hükümeti ile hiçbir politik ilişki içine girmeyeceğini ve "Tek Çin" devletini tanıdıklarını bildiren birer deklerasyon yayınlamışlardır.
  3. Uçaklar hiçbir ulusal amblem, bayrak v.s. taşımamakta, Taipei'ye mülkiyeti devlete ait ulusal havayolları değil, onların alt şirketleri uçmakta, uçuşlar devletten devlete değil, şirketler arası ilişkilerle düzenlenmektedir.

Taipei havaalanına yapılan uçuşlar, ICAO'dan çok; IATA'nın düzenlediği uçuşlar şeklinde devam etmektedir. Ama bu şartlarda!

Ha bunları kabul ederseniz, bir şey vermeye gerek yok! Ercan zaten dibine kadar açıktır. Maraş falan da istemez… ”Bizim egemenimiz güney Lefkoşa’daki hükümettir” diye yazın imzalayın, Ercan’a paraşütle göktaşı bile iner… Hem Anastas masada, hem de Dimitri Mağusa’da yüzümüze karşı, “Bu bizim egemenlik meselemizdir, ısrar etmeyin!” demediler mi?

Ya öyle iner, ya da doğrudan egemenliğini reddettiğini ilan edersen inebilir… Yoktur başka yolu…


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Doç. Dr. N. BERATLI yazıları