YAŞAM
okuma süresi: 6 dak.

Kazım Koyuncu veda edeli 19 yıl oldu: Müzisyen, Karadenizli; hepsinin ötesinde devrimci

Kazım Koyuncu veda edeli 19 yıl oldu: Müzisyen, Karadenizli; hepsinin ötesinde devrimci

Devrimci sanatçı Kazım Koyuncu’nun hayata vedasının üzerinden üzerinden 19 yıl geçti. Albümlerinde Türkçenin yanı sıra Hemşince, Lazca ve Gürcüce eserlere de yer veren Koyuncu, şarkıları ve kişiliğiyle milyonların sevgisini kazandı. Hayata henüz 33'ünde veda eden sanatçı kendini, "Ben bir müzisyenim, ondan sonra biraz Karadenizliyim, ama hepsinin ötesinde ben bir devrimciyim" sözleriyle tanımlamıştı.

Yayın Tarihi: 25/06/24 11:20
okuma süresi: 6 dak.
Kazım Koyuncu veda edeli 19 yıl oldu: Müzisyen, Karadenizli; hepsinin ötesinde devrimci

"Şair ceketli çocuk" olarak tanınan, devrimci sanatçı Kazım Koyuncu’nun ölümünün üzerinden 19 yıl geçti.

Müzisyenliğinin yanı sıra söz yazarlığı ve oyunculuk da yapan Koyuncu, Türkçenin yanı sıra Hemşince, Lazca ve Gürcüce eseleri de seslendirdi.

Koyuncu, Karadeniz Sahil Yolu inşaatına karşı Rize ilinin Fındıklı ilçesinde düzenlenen eylemlere de destekte bulunmuştu.

Bir röportajında "Ben bir müzisyenim, ondan sonra biraz Karadenizliyim, ama hepsinin ötesinde ben bir devrimciyim. Ve gerçekten doğru bildiğim bir şeyi en azından çok zorlanırsam ortaya koymaktan çekinmem" ifadelerini kullanmıştı.

2004 yılında kanser teşhisi konulan devrimci sanatçı, 25 Haziran 2005'te hayata gözlerini yumdu. 

MANDOLİNLE MÜZİĞE BAŞLADI

Koyuncu, 7 Kasım 1971'de Artvin'in Hopa ilçesine bağlı Yeşilköy'de dünyaya geldi.

Çocukluğunda babaannesinden masallar, "Kemençeci Yaşar" lakabıyla tanınan Yaşar Turna'dan türküler dinleyerek büyüyen Koyuncu'nun babası Hopa'da bakkallık ve berberlik yaparak ailesinin geçimini sağladı.

Koyuncu, çocukluk günlerine dair yaptığı bir açıklamada, "Kitap okuyan babamdan kaynaklı olarak, diğer çocuklardan farklı oldum" diyerek, babasının özelliklerinin kendisine yansımasını ifade etmişti.

Müziğe ortaokuldayken babasının aldığı mandolinle başlayan sanatçı, 1989'da köyünden ayrılarak, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde eğitimine devam etti.

Kazım Koyuncu, üniversite yıllarında müzik çalışmalarına ağırlık verirken, 1992'de Ali Enver ile "Dinmeyen" müzik grubunu kurarak ilk profesyonel çalışmalarına imza attı.

KENDİ TARZINI OLUŞTURDU

1993'te okulu bırakarak sadece müzik yapmaya karar veren Koyuncu, bir dönem tiyatro oyunlarına müzik hazırladı, Karadeniz müziğini rock müzikle birleştirip kendi tarzını oluşturdu. Arkadaşlarıyla "Zuğaşi Berepe" grubunu kuran sanatçı hem yeni grubuyla hem de "Dinmeyen" grubuyla çalıştı.

Grubuyla ilk albümü "Va Mişkunan"ı (Bilmiyoruz) 1995'te yayınlayan ve yeni tarzıyla müzikseverlerin beğenisini kazanan sanatçı, Dinmeyen grubuyla 1996'da "Sisler Duvarı" albümünü, Zuğaşi Berepe ile 1999'da "İgzas" adlı ikinci albümü müzikseverlerle buluşturdu.

"VİYA" 2001'DE MÜZİKSEVERLERLE BULUŞTU

Karadeniz müziğinin sert ve duygusal yapısını eserlerine taşıyan Koyuncu'nun, "Dido" adlı şarkısının da yer aldığı ilk kişisel albümü "Viya!", 2001'de müzik marketlerde yerini aldı.

"Gülbeyaz" dizisinin müziklerini yapmaya başladığı 2002'de daha çok tanınan ve konser programları da artan sanatçı, 2004'te ikinci solo albümü "Hayde"yi çıkardı.

Albümlerinde Türkçenin yanı sıra Hemşince, Lazca ve Gürcüce eserlere de yer veren Koyuncu'ya 2004'te kanser teşhisi konuldu.

Doktorların fazla yorulmaması gerektiğini söylemesine rağmen konserlerine devam eden ve son konserini 4 Şubat 2005'te Taksim'deki Yeni Melek Gösteri Merkezi'nde veren Koyuncu'nun "Ha kanser ha konser" sözleri akıllarda kaldı.

Devrimi düşlüyorsan ona göre yaşarsın. Yürüyüşün farklı olur. Bakkala, manava başka türlü davranırsın. Bunun için sana kimse puan yazmaz tabii ama anlarlar; orada birisi farklı yürüyordur.

"ŞAİR CEKETLİ ÇOCUK" OLARAK TANINDI

Türkiye'nin her bölgesinde ve yurt dışında da yoğun hayran kitlesine sahip olan ve "Şair Ceketli Çocuk" olarak da tanınan sanatçı, bir açıklamasında, "Çocukken şiirle güzel oynuyordum. Şairlerle çok uğraşıyordum. Bir ceket yaptırmak istedim o zamanlar, İstanbul'a gelirken, şair ceketi..." ifadelerini kullanmıştı.

Sanatçı Koyuncu, verdiği bir röportajda her şeyin gençken yapılabileceğine inandığını belirterek, şunları anlatmıştı:

"Belirli bir yaştan sonra, hayatla bire bir bağlantı içerisine girdikten sonra o hayata bir şey katamayacağımızı düşüyorum. Bu biraz ağır bir konuşma olabilir ama askerliğini bitirmiş, evlenmiş, çocuk sahibi olmuş, çalışan bir insan risk almaz. Çok bağımsız çok acayip fikirler kurup onların peşinden gitmez. Oysa hayatı bir ileriye götüren şey hayallerimiz. Hayallerimizi gerçekleştiren şey ise cesaretimiz. Gençken insan cesur olabiliyor. Ben onların hayatını çok önemsiyorum. Çünkü hayat oradan yeni bir şekil alabilir. Onların fikirlerinden, yanlışlarından ve doğrularından hayat bir yere ulaşabilir. Yetişkinlerin doğrularıyla gençlerin yanlışları arasında çok büyük bir fark yok yani en kötü olasılıkla yetişkinlerin yaptıkları doğrular kadar önemlidir, gençlerin yanlışları."

33 YAŞINDA HAYATA GÖZLERİNİ YUMDU

Koyuncu, yakalandığı kanser hastalığı nedeniyle 25 Haziran 2005'te tedavi gördüğü hastanede 33 yaşındayken hayatını kaybetti. Cenazesi dünyaya geldiği Yeşilköy'deki köy mezarlığına defnedildi.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.