Aslı Murat: Yasama dokunulmazlığı suç işleme özgürlüğü değildir!

Avukat Aslı Murat, Ulusal Birlik Partisi (UBP) Milletvekili Emrah Yeşilırmak’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmaması yönelik karara ilişkin sosyal medya hesabı üzerinden bir açıklama yaptı.

Aslı Murat, “UBP vekili Emrah Yeşilırmak hakkında yürütülen soruşturma, yükseköğretim sisteminde yaşanan derin yapısal sorunların bir parçası olarak ortaya çıkmıştır. Olaya konu üniversite hakkında, “usulsüz-haksız-yasa dışı” şekilde diploma temin ettiği yönünde ciddi iddialar vardır” ifadelerini kullandı.

Murat, “Hatta Yeşilırmak gibi dokunulmazlığı olmadığı için, aynı durumdaki bazı kişilerin yargı süreci de başlamıştır. Söz konusu fiiller, ağır suç kapsamındadır. Bu da konunun ciddiyetini ve ‘siyasi bir oyun’ olmadığını ortaya koymaktadır” dedi.

“Tabii ki masumiyet karinesini de her daim akılda tutmak gerekir” açıklamasını yapan Murat, şöyle devam etti:

“Zaten dokunulmazlığın kaldırılması da kişinin suçlu olarak tanımlanmasına neden olmayacaktır. Sadece benzer konumdaki diğer şahıslar gibi yargılanmasının önü açılacaktır. Dokunulmazlık, milletvekilinin görevini yaparken siyasi baskılara karşı korunması içindir. Ancak bu, vekilin her durumda yargıdan muaf olacağı anlamına gelmez.”

“HERKES HUKUK ÖNÜNDE EŞİTTİR”

Herkesin hukuk önünde eşit olduğunu vurgulayan Aslı Murat, “Eğer ciddi bir suç iddiası varsa, yargı önünde değerlendirilmelidir. Meclis’in rolü, yargının yerini almak değil, yargının işini yapmasına engel olmamaktır” açıklamasını yaptı.

"YARGI, SİYASAL KAYGILARLA ETKİSİZLEŞTİRİLMEMELİ"

Aslı Murat, açıklamasının devamında ise şunları kaydetti:

“Yeşilırmak için kurulan komitedeki UBP’li vekiller tarafından varılan çoğunluk kararı, Meclis İç Tüzüğü’nün ilgili maddelerine bakıldığında, hukuki temelden yoksundur. Polis ve Başsavcılık, siyasi saiklerle ve hukuk dışı bir soruşturma neticesinde mi bu sonuca varmıştır?  Yanıtlanması gereken en net sorulardan biri de budur. Siyasi kaygılarla, parti ve hükümet içi dengeleri bozmamak adına alınan bu karar, hem hukuk devletine, kuvvetler ayrılığına hem de toplumun adalet duygusuna ciddi bir darbe vurmuştur. Dokunulmazlık, suç işleme özgürlüğü değildir, yargıdan kaçış zırhı hiç değildir. Eğer suç teşkil eden bir eylem varsa, yargı önünde hesap verilmesi gerekir. Yargı, siyasal kaygılarla etkisizleştirilmemelidir. Komitenin çoğunluğunun verdiği karar, hukukun üstünlüğüne ve kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırıdır. Bu karar, sadece siyasetçiler için değil, topluma yönelik tehlikeli bir mesaj taşımaktadır. "Milletvekiliysen, hiçbir koşulda yargı önüne çıkmazsın" gibi bir algı yaratmak, demokrasinin temellerini sarsacaktır.”