Mehmet Darbaz: "İhtiyat Sandığı hacklendi” gibi söylemler mesnetsiz ve abartılı

İhtiyat Sandığı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Darbaz, “Sistemin teknik gerekçelerle denetlenmesi gereken bir süreçte, ‘İhtiyat Sandığı hacklendi’ şeklindeki mesnetsiz ve abartılı açıklamalar kurumun güvenliğine zarar verirken, milyonlarca liralık kamu kaybı riski doğurmaktadır” diyerek hack iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

İhtiyat Sandığı Dairesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Darbaz, kurumun mevcut dijital altyapısı, yazılım sistemi, güvenlik zaafiyeti iddiaları ve yazılım hizmet sağlayıcısı ile ilgili tartışmalara yönelik detaylı bir açıklama yaptı.
Darbaz, İhtiyat Sandığı Dairesi’nin KKTC yasaları, tüzükleri ve yönetmelikleri ile yönetilen, kamuya hizmet eden anayasal bir kurum olduğunu vurgulayarak, “Kurumumuz hukukun üstünlüğünü, şeffaflığı, hesap verebilirliği ve kurumsal sadakati temel ilke edinmiş, tüm işlemlerini bu çerçevede yürütmektedir” dedi.
Yönetim Kurulu’nun yasal görev tanımına dikkat çeken Darbaz, kurulun yalnızca politika belirlemek, stratejik kararlar almak ve fon yönetimini yürütmekle yükümlü olduğunu belirtti.
Görev süresi boyunca alınan kararların %97’sinin oybirliğiyle alındığını kaydeden Darbaz, kurumun dijitalleşme hedefleri doğrultusunda yapısal iyileştirmeler gerçekleştirildiğini ifade etti.
Darbaz, yaklaşık 33 yıldır kurumun yazılım hizmetini sağlayan Dormen Bilişim ile ilgili yaşanan sorunları aktararak, kullanıcı şikayetleri ve sistemsel zafiyetler nedeniyle iç üretim kapasitesinin artırılması yönünde adımlar atıldığını açıkladı.
Bu kapsamda sözleşmeli olarak iki yazılımcı istihdamına karar verildiğini belirten Darbaz, sistemde tespit edilen küçük çaplı bir güvenlik açığının derhal kapatıldığını ve gerekli önlemlerin alındığını kaydetti.
Darbaz, Dormen Bilişim’in bu gelişmenin hemen ardından müdürün bilgisi dahilinde hızlı bir şekilde toplantılar düzenlediğini ve 1 milyon dolar bedelli güvenlik yazılımı ile her yıl için 200 bin dolarlık bakım ücreti önerdiğini belirtti.
Yönetim Kurulu’nda bu teklifin detaylı teknik analiz yapılmadan alınamayacağına karar verildiğini kaydeden Darbaz, Hür-İş Federasyonu temsilcisi Ahmet Serdaroğlu’nun teklife dair ısrarlarının kurulda dikkatle değerlendirildiğini ifade etti.
Bu süreçte herhangi bir şirketle doğrudan ilişki kurmak yerine Dijital Dönüşüm ve E-Devlet Kurumu ile temasa geçildiğini belirten Darbaz, kurumun sisteminde bağımsız bir güvenlik firması aracılığıyla analiz yapılmasına karar verildiğini bildirdi.
Darbaz, “1992’de COBOL dili ile yazılan ve yalnızca geçici yamalarla sürdürülebilir hâle getirilmeye çalışılan mevcut yazılım sistemi artık yetersizdir,” diyerek, güvenlik risklerine dikkat çekti.
Dormen Bilişim’in başka bir kamu kurumundaki güvenlik açığını iyi niyetle bildirmesine rağmen İhtiyat Sandığı’ndaki benzer bir durumda bu yaklaşımı göstermediğini ifade eden Darbaz, bu durumu samimiyetten uzak ve çelişkili bir tutum olarak değerlendirdi.
Gündeme gelen güvenlik zaafiyetinin “siber saldırı” olarak kamuoyuna yansıtılmasını da eleştiren Darbaz, bu tür ifadelerin gerçeği gölgelediğini ve kuruma zarar verdiğini vurguladı.
“İhtiyat Sandığı hacklendi” gibi söylemlerin mesnetsiz ve abartılı olduğunu belirten Darbaz, bu tür açıklamaların doğurabileceği maddi kayıpların işçi ve emekçileri doğrudan etkileyebileceğine dikkat çekti.
Darbaz, Ahmet Serdaroğlu’nun Yönetim Kurulu toplantılarına katılım düzeyinin düşük olduğunu belirterek, yüksek bütçeli bir yazılım alımı gündeme geldiğinde gösterdiği ısrarın dikkat çekici olduğunu ifade etti.
26 Haziran’daki kurul toplantısının kayıtlı CD’sinin kaybolduğunu ve konunun ilgili kolluk kuvvetlerine bildirildiğini aktaran Darbaz, olayla ilgili adli sürecin devam ettiğini söyledi.
Son olarak Darbaz, “Görevini 23 yılı aşkın süredir kuruma hizmet ederek yürüten ve son 1,5 yıldır müdürlük görevini büyük bir özveriyle sürdüren müdürümüze yönelik saygı sınırlarını aşan tutum ve sözlü müdahaleleri kabul etmemiz mümkün değildir” dedi.
Darbaz, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
“Sayın Hür-İş Federasyonu Başkanı Ahmet Serdaroğlu’nun sergilediği tutumu esefle karşılıyor; tüm tarafları sağduyuya, kurumlara ve insanlara saygılı davranmaya davet ediyoruz.”
Darbaz'ın tam açıklaması şöyle:
"Değerli basın mensupları, kıymetli kamuoyu,
İhtiyat Sandığı Dairesi; KKTC yasaları, tüzükleri ve yönetmelikleri ile yönetilen, kamuya hizmet eden anayasal bir kurumdur. Kurumumuz; hukukun üstünlüğünü, şeffaflığı, hesap verebilirliği ve kurumsal sadakati temel ilke edinmiş, tüm işlemlerini bu çerçevede yürütmektedir. İhtiyat Sandığı yalnızca bugünü değil, gelecek nesilleri de ilgilendiren ciddi bir sosyal güvenlik fonudur. Yönetim Kurulumuz da bu bilinçle, anayasal ve yasal yetkileri dâhilinde faaliyet göstermektedir.
Yönetim Kurulu’nun görev tanımı yasalarla belirlenmiştir. Kurumun ita amiri Müdür’dür. Yönetim Kurulu, kurumun iç işleyişine müdahale etmeden; politika belirlemek, stratejik kararları almak ve fon yönetimini yürütmekle yükümlüdür. Bu görevler dışında hiçbir Yönetim Kurulu üyesi, yasalarla tanımlı yetkilerin dışına çıkmamış, çıkması da mümkün değildir. Yönetim Kurulu başkanının atanma şekli de yasalarla açıkça belirlenmiş olup, İhtiyat Sandığı Yasası’nın 12. maddesi uyarınca Bakanlar Kurulu kararıyla gerçekleştirilmiştir.
20 aydır yürüttüğüm bu görev süresince, Yönetim Kurulu kararlarımızın %97’si oybirliğiyle alınmış; kurumsal birlik, verimlilik ve dijitalleşme hedefleri doğrultusunda çok sayıda yapısal iyileştirme gerçekleştirilmiştir.
Kamuoyunun da yakından bildiği üzere, Haldun Dormen Bilişim Çözümleri Ltd. yaklaşık 33 yıldır kurumumuza yazılım hizmeti sağlamaktadır. Ancak bu süreçte kurumumuzun gelişen teknolojiye ayak uydurmakta zorlandığı, birçok kullanıcı ve paydaştan İhtiyat Sandığı Dairesinin yazılım sistemi hakkında alınan şikâyet ve geri bildirimle de sabittir. Dormen Bilişim’e sağladığı yazılım hizmeti karşılığında her ay yaklaşık 6.000 Euro ödeme yapılmaktadır. Ancak çalışanlarımızın ve paydaşlarımız olan muhasipler ve işverenlerin bu sistemi kullanırken sürekli olarak yaşadığı sorunlardan kaynaklı şikayetler, sistemsel zaafiyetler ve yaşanan kullanıcı zorlukları, artık dış hizmet yerine iç üretim kapasitesinin geliştirilmesini kaçınılmaz hâle getirmiştir.
Bu çerçevede, bilgi işlem altyapımızı güçlendirmek amacıyla sözleşmeli olarak 2 yazılımcı istihdam edilmesine karar verilmiştir. Söz konusu istihdam kararı, dışa bağımlılığı azaltmak, kurumsal üretim kapasitesini artırmak ve bilgi güvenliğini güçlendirmek amacıyla alınmıştır.
İhtiyat Sandığı Dairesi olarak bilgi işlem birimimizi güçlendirmek amacıyla, sözleşmeli olarak iki yazılımcı istihdamı için münhal açılmış ve bu süreçte sistem üzerinde tespit edilen küçük çaplı bir zaafiyet, derhal Daire Müdürümüze bildirilmiştir. Müdürümüzün anında verdiği talimat ile sistemdeki bu açık kapatılmış, gerekli önlemler hızla alınmış ve sistemin normal işleyişi yeniden sağlanmıştır. Bugün itibarıyla kurum sistemimizde bilgimiz dahiline getirilen herhangi bir güvenlik sorunu bulunmamaktadır.
Bu süreci teknik açıdan yönetme sorumluluğu kurumumuzda iken, bu gelişmenin hemen ardından Dormen Bilişim Şirketi’nin, müdürümüzün bilgisi dâhilinde ancak olağanüstü bir hızla hareket ederek geniş katılımlı toplantılar düzenlemesi ve İhtiyat Sandığı’na yüksek maliyetli bir güvenlik yazılım ve donanımı önerisi sunması dikkat çekmiştir. Sunulan bu öneride belirtilen bedel, 1 milyon Amerikan Doları yazılım ve donanım maliyeti ve her yıl için 200 bin Amerikan Doları bakım ücretidir. Söz konusu teklif, Yönetim Kurulumuzda açık ve şeffaf biçimde gündeme getirilmiştir.
Yönetim Kurulumuzda yer alan Hür-İş Federasyonu temsilcisi Sn. Ahmet Serdaroğlu’nun, bu yazılımın derhal ihaleye çıkarılarak satın alınması yönündeki yoğun ısrarı, kurul üyeleri tarafından dikkatle dinlenmiş; ancak kurulun diğer üyeleri bu derece yüksek maliyetli ve stratejik bir kararın detaylı teknik analizler yapılmadan alınamayacağını savunarak, konunun daha derinlemesine araştırılması ve nihai kararın objektif teknik veriler ışığında şekillendirilmesini kararlaştırmıştır.
Bu noktada, bugüne dek birçok hizmet alımını profesyonelce ve şüpheden uzak biçimde yöneten Yönetim Kurulumuz, herhangi bir özel şirketle doğrudan ilişki kurmak yerine, bu alanda devletimizin yetkili ve teknik otoritesi olan Dijital Dönüşüm ve Elektronik Devlet Kurumu’na başvurmayı yerinde ve sorumlu bir adım olarak görmüştür. Zira bu büyüklükte ve stratejik önemdeki bir yazılım sisteminin, araştırma ve ön inceleme yapılmadan, yalnızca beyanla alınması ne kamusal denetim ilkeleriyle ne de kaynakların etkin kullanımıyla bağdaşmaktadır.
Dijital Dönüşüm ve Elektronik Devlet Kurumu Başkanlığı nezdinde yapılan görüşmede, tarafımıza iletilen ilk teknik değerlendirme, böyle bir durumda bağımsız bir güvenlik firması aracılığıyla sistem üzerinde detaylı bir zafiyet testi ve analiz raporu alınması gerektiği yönündedir. Kurum olarak bu süreci başlatma kararı almış bulunmaktayız. Bu raporun amacı, şu iki sorunun yanıtını resmî ve teknik olarak ortaya koymaktır:
-
İhtiyat Sandığı Dairesi’nin kullandığı ve Dormen Bilişim tarafından sağlanan mevcut yazılım sistemlerinde herhangi bir güvenlik açığı veya yapısal zafiyet var mıdır?
-
İhtiyat Sandığı Dairesinin kullanacağı güvenli ve sürdürülebilir bir sistem için hangi yazılım ve donanım altyapılarına ihtiyaç duyulmaktadır?
Bu analiz ışığında, kurumumuzun doğru ve sürdürülebilir teknolojik kararlar alması mümkün olacaktır.
Burada dikkatle altını çizmek isterim ki; kurumumuzun mevcut yazılım altyapısı, ilk olarak 1992 yılında COBOL dili ile üretilmiş olup, 33 yıldır sadece geçici yamalarla sürdürülebilir hâle getirilmeye çalışılmıştır. Yaşanan küçük çaplı zafiyetin temel nedenlerinden biri de, artık yamaların bu sistemi taşıyamayacak düzeye gelmiş olmasıdır. Teknik uzmanlar tarafından da kabul edilmektedir ki, günümüz dijital tehditlerine karşı bu altyapının yetersiz kalması son derece doğaldır.
Üstelik tarafımıza ulaşan bilgilere göre, hiçbir yazılım firması – Dormen Yazılım Şirketi de dahil – mevcut haliyle bir sistemin tüm güvenlik altyapısını denetleyip, açık olup olmadığını objektif şekilde belgelendirme yetkinliğine sahip değildir. Bu nedenle, dış bağımsız bir güvenlik denetimi zorunlu hâle gelmiştir.
Güvenlik analizine dair bu kararlı adımımızı tamamlayan önemli bir diğer gelişme ise şudur: KKTC'de hali hazırda faaliyete geçirilen, Türkiye Cumhuriyeti desteğiyle inşa edilen ve Dijital Dönüşüm ve E-Devlet Kurumumuza bağlı olan Kamu Entegre Veri Merkezi, İhtiyat Sandığı Dairesi gibi kamu kurumlarının hiçbir ücret ödemeden, son teknoloji yazılım altyapılarını güvenli biçimde çalıştırabilecekleri bir platform sunmaktadır.
Bu merkezin altyapısı sayesinde:
-
Kullanılan altyapı için güvenlik lisansı veya bakım ücreti ödenmeyecek,
-
Kurumumuzun dijital güvenliği en üst düzeyde korunacak,
-
Kamu kaynakları etkin ve sorumlu şekilde yönetilmiş olacaktır.
Bu durum, Dijital Dönüşüm ve E-Devlet Kurumu Yasası’nın geçici 1. maddesinde açıkça düzenlenmiş olup, tüm kamu kurumlarının sistemlerinin 2 yıl içerisinde Kamu Entegre Veri Merkezine taşınması zorunluluğu yasal bir hüküm hâline gelmiştir. Bu kapsamda İhtiyat Sandığı’nın dijital dönüşüm ihtiyaçları da bu merkez üzerinden karşılanabilecektir.
Kamu kaynaklarının korunması, işçinin ve emekçinin alın terinin gözetilmesi gerektiğini sıkça dile getiren Hür-İş Federasyonu Başkanı Sn. Ahmet Serdaroğlu’nun, kamu kaynakları vasıtası ile ücretsiz ve güvenli bir sistem kullanılabilecekken, yaklaşık 1 milyon dolarlık yazılım/donanım ve her yıl 200 bin dolarlık bakım ücreti içeren bir sistemin acilen alınması yönündeki ısrarının gerçek nedenlerini kamuoyuna açıklaması şeffalık ilkesi gereği yerinde olacaktır.
Yönetim Kurulu üyelerimize yönelik bu konuda oluşturulmaya çalışılan baskı ortamı, şeffaflık ve kamu yararına dayalı karar alma kültürümüzle bağdaşmamaktadır. İhtiyat Sandığı Dairesi, bu konuda teknik gereklilikleri, objektif raporları ve kurumsal sorumluluğu esas alarak karar verecektir. Kamu yararı dışında hiçbir saik, karar alma sürecimize yön veremez.
Yönetim Kurulumuz gündeminde ele alınan konulardan biri de, Dormen Bilişim yöneticisinin Yönetim Kurulu huzurunda ifade ettiği bir durumdur. İlgili kişi, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’nun bilgi işlem sisteminde tespit ettiklerine dair iddia ettikleri bir zafiyetin iyi niyetli olarak kurum yetkililerine iletildiğini ve bu sayede ilgili açığın giderildiğini yönünde beyanda bulunmuştur. Yönetim Kurulu olarak, başka bir kuruma ait bir sistemde tespit edilen bir açığın, ilgili kurumla kamu yararı gözetilerek ivedi şekilde karşılıksız olarak paylaşılması ve bunun kamu yararına bir güvenlik katkısı olarak değerlendirilmesi gerektiği yönünde açık bir duruş sergilemekteyiz. Bu tür teknik bilgilendirme süreçlerinin, herhangi bir suçlama veya zanla ilişkilendirilmesini doğru bulmuyoruz. Konu üzerine yürütülen görüşmede, Sayın Serdaroğlu’nun ise söz konusu durumun herhangi bir ihbar veya bildirim gerektirmediğini ifade ettiği, toplantı kayıtlarında yer almaktadır.
Ne var ki, aynı iyi niyetli yaklaşımın, Dormen Bilişim tarafından geliştirilen ve halen İhtiyat Sandığı’nda kullanılan yazılım sistemine yönelik olarak tespit edilen bir güvenlik açığı karşısında gösterilmemesi, samimiyetten uzak dikkat çekici bir çelişki yaratmaktadır.
Zira söz konusu sistemdeki bir güvenlik zafiyeti, kurumumuz dışındaki uzman kişiler tarafından tespit edilerek tamamen iyi niyetle ve ivedilikle Daire Müdürlüğümüze bildirilmiş; müdürlüğümüz tarafından derhal gerekli teknik müdahale gerçekleştirilmiş ve açık kısa sürede kapatılmıştır. Bu durum, sistemin güvenliği açısından olumlu bir refleksle çözüme kavuşturulmuş olmasına rağmen, aynı çevreler tarafından kamuoyuna “siber saldırı” ya da “hackleme” gibi gerçeklikten uzak ve abartılı ifadelerle yansıtılmıştır.
İronik olan ise, başka bir kamu kurumunda tespit ederek bildirikleri benzer bir zafiyetin, Dormen Bilişim yetkilileri tarafından iyi niyetli bir bildirim olarak takdir edilmesi, ancak İhtiyat Sandığı’nda yaşanan ve aynı şekilde raporlanan bir durumun ise kamuoyuna suç isnadı şeklinde yansıtılmasıdır. Bu çifte standart, yalnızca teknik değerlendirme ilkesine değil, kurumsal etik anlayışına da aykırıdır.
Bu nedenle, sistemsel bir açık hızlıca kapatılmışken, konunun kamuoyuna çarpıtılmış biçimde sunulması yalnızca gerçeği gölgelemekle kalmamakta; kurumumuzun itibarına ve dijital güvenliğe yönelik güven algısına da zarar vermektedir.
Kamuoyunun bilmesi gereken temel ve değiştirilemez gerçek şudur: Mevcut yazılım sistemi, İhtiyat Sandığı’nın kayıt güvenliğini ve veri bütünlüğünü sürdürülebilir şekilde sağlayabilecek yeterliliğini kaybetmiştir. Bu durum yalnızca teknik bir değerlendirme değil, aynı zamanda kurumun dijital güvenliği açısından da ciddi bir alarm niteliğindedir. Söz konusu yazılımın yapısal zaaflar içerdiği artık yadsınamaz bir gerçektir. Bu gerçek, hiçbir suni gündem, çarpıtılmış iddia veya manipülatif söylemle gölgelenemez ve kamuoyunun doğru bilgilendirilme hakkı bu tür girişimlerle ihlal edilemez.
Buna rağmen, sistemin teknik nedenlerle denetlenmesini talep etmek yerine, kamuoyuna “İhtiyat Sandığı hacklendi” şeklinde mesnetsiz ve abartılı bir iddiayla çıkılması, kurumumuzun güvenliği ve saygınlığı açısından ciddi riskler doğurmaktadır. Bu tür sorumsuz açıklamaların doğuracağı en büyük zarar, teknik olarak sistemlerin geçici olarak durdurulması veya online hizmetlerin askıya alınması sonucunda, İhtiyat Sandığı’nın uğrayabileceği milyonlarca liralık potansiyel maddi kayıptır.
Bu tür bir zarar, yalnızca kurumu değil; bu kuruma emek ve alın teri ile katkıda bulunan binlerce işçiyi ve emekçiyi doğrudan etkileyecektir. Ne yazık ki, işçi ve emekçinin haklarını korumayı savunduğunu ifade eden Hür-İş Federasyonu Başkanı Sn. Serdaroğlu ve mevcut yazılımın yüklenici firması olan Dormen Bilişim yetkilileri açısından bu riskler, kamuoyuna yansıttıkları açıklamalarda dikkate alınmamış görünmektedir.
İhtiyat Sandığı Dairesi olarak bizler, herhangi bir teknik zafiyeti örtbas etmeksizin, şeffaf biçimde ele alarak; hem kurumsal sistemlerimizin iyileştirilmesini hem de kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini esas alıyoruz. Sorunları çözmek için çaba göstermek yerine, kurumu itibarsızlaştırmaya yönelik beyanların kimseye fayda sağlamayacağı da aşikârdır.
Hür-İş Federasyonu Başkanı ve aynı zamanda İhtiyat Sandığı Yönetim Kurulu üyesi olan Sayın Ahmet Serdaroğlu’nun, kurul toplantılarına katılım düzeyi hakkında kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi önem arz etmektedir. 2024 yılı içerisinde gerçekleştirilen toplam 28 Yönetim Kurulu toplantısının yalnızca 10’una, 2025 yılı içerisinde yapılan 14 toplantının ise sadece 5’ine katılım sağlanmıştır. Bu durum, Sayın Serdaroğlu’nun İhtiyat Sandığı Dairesi’nde ele alınan konulara ilişkin genel bilgilere hâkimiyetini sınırlı kılmakta; karar alma süreçlerine aktif katılımını kısıtlamaktadır.
Toplantılara istikrarlı katılım göstermeyen bir Yönetim Kurulu üyesinin, 1 milyon Amerikan Doları değerindeki bir yazılım sistemi alımı gündeme geldiğinde özel olarak toplantıya katılım sağlayarak, söz konusu sistemin derhal ihale edilmesi yönündeki yoğun ısrarı, kurulun diğer üyeleri tarafından dikkatle değerlendirilmiştir. Bu yaklaşım, katılım eksikliği nedeniyle birçok kritik gündeme vakıf olmayan bir üyenin, stratejik ve yüksek bütçeli bir konuya bu denli müdahil olması açısından dikkat çekicidir.
Aynı toplantıda Dormen Bilişim Şirketi’nin yöneticisi tarafından, başka bir kamu kurumuna ait bilgi işlem sisteminde tespit edilen bir zafiyetin, ilgili birime iyi niyetle bildirildiği ve bu sayede giderildiği yönünde açıklamada bulunulmuştur. Bu beyan, Yönetim Kurulu tarafından da bir güvenlik bildirimi ve sorumluluk çerçevesinde değerlendirilmiştir. Konu üzerine yürütülen görüşmede, Sayın Serdaroğlu’nun ise söz konusu durumun herhangi bir ihbar veya bildirim gerektirmediğini ifade ettiği, toplantı kayıtlarında yer almaktadır.
Ancak aynı değerlendirme hassasiyetinin, İhtiyat Sandığı Dairesi’nin kullandığı ve Dormen Bilişim tarafından geliştirilen yazılımda üçüncü kişilerce tespit edilip iyi niyetle müdürlüğümüze bildirilen bir zaafiyet karşısında gösterilmemesi; aksine bu teknik durumun “siber saldırı” gibi mesnetsiz ve abartılı söylemlerle kamuoyuna taşınması, çelişkili bir tutum olarak değerlendirilmiştir.
Yönetim Kurulu olarak bizim sorumluluğumuz, teknik veriler ve kamusal fayda doğrultusunda karar almak; kamu kaynaklarını isabetli ve şeffaf şekilde kullanmaktır. Bu çerçevede, sadece belli başlı toplantılarda yer alarak yüksek meblağlı yatırımları acil ve tartışmasız şekilde savunmak yerine, sürece sürekli katılım gösteren üyelerin ortak aklı ve devletimizin yetkili teknik kurumlarının yönlendirmeleriyle hareket edilmesinin kamu yararına daha uygun olduğu açıktır.
Bunlara ek olarak, 26 Haziran tarihli Yönetim Kurulu toplantısında yapılan tartışmaların kayıt altına alındığı CD’nin, içerisindeki bilgilere ihtiyacım olması sebebi ile tarafımdan talep edildiğinde, kaybolduğu tarafıma bildirilmiştir. Söz konusu olay, müdürümüz tarafından vakit kaybetmeksizin ilgili kolluk kuvvetlerine bildirilmiş olup, konuyla ilgili adli süreç halen devam etmektedir.
Bu gelişmeler, kamu kurumlarında uzun süre aynı görevi yürüten kişilerin zaman içinde gelişen ilişki ağları ve sorumluluk hassasiyetleri açısından objektifliğin zedelenebileceği riskini de ortaya koymaktadır. Bugün kamuoyuna yansıyan ve üzülerek takip ettiğimiz bazı açıklama ve davranışların, bu arka planla birlikte değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz.
İhtiyat Sandığı Dairesi’nin kurumsal itibarını ve çalışma barışını gözeten Yönetim Kurulu olarak, kurumsal işleyişe ve yönetime yönelik eleştirilerin ifade özgürlüğü sınırları içinde kalmasına saygı duymaktayız. Ancak, bu çerçevenin dışına çıkan, kurum çalışanlarına karşı yöneltilen sert, kişisel ve küçük düşürücü nitelikteki yaklaşımları kabul etmemiz mümkün değildir. Görevini 23 yılı aşkın süredir kuruma hizmet ederek yürüten ve son 1,5 yıldır müdürlük görevini büyük bir özveri ve liyakatle sürdüren kurum müdürümüze yönelik saygı sınırlarını aşan tutum ve sözlü müdahaleler, kurumsal ilkelerimizle bağdaşmamaktadır.
Bu noktada, eleştirinin ötesine geçen, kurumu ve çalışanlarını hedef alan söylemleri ve yöntemleri doğru bulmadığımızı açıkça ifade ediyoruz. Herkesin ifade hakkı olduğu kadar, her kamu görevlisinin de görevini huzur içinde ve itibarını koruyarak sürdürebilme hakkı vardır.
Bu sebeple, sendikal sorumluluk çerçevesiyle bağdaşmadığını düşündüğümüz son açıklamalar nedeniyle Sayın Hür-İş Federasyonu Başkanı Ahmet Serdaroğlu’nun sergilediği tutumu esefle karşılıyor; tüm tarafları sağduyuya, kurumlara ve insanlara saygılı davranmaya davet ediyoruz."
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.