İÇ HABERLER
okuma süresi: 6 dak.

Tufan Erhürman: Tatar’ın ayrıştırıcı dili cumhurbaşkanlığı makamına yakışmıyor

Tufan Erhürman: Tatar’ın ayrıştırıcı dili cumhurbaşkanlığı makamına yakışmıyor

CTP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın söylemlerini eleştirerek ayrıştırıcı üslubun ne anayasal ne de siyasi anlamda makama uygun olmadığını söyledi. Erhürman, çözüm odaklı ve takvimli bir müzakere süreci çağrısında da bulundu.

Yayın Tarihi: 22/07/25 15:57
okuma süresi: 6 dak.
Tufan Erhürman: Tatar’ın ayrıştırıcı dili cumhurbaşkanlığı makamına yakışmıyor

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman, Kıbrıs Postası TV’de Ulaş Barış’ın hazırlayıp sunduğu 'Gündem' isimli programa konuk oldu.

Programda ilk olarak geçen hafta gerçekleşen New York Zirvesi'ni değerlendiren Erhürman, toplantıdan beklentisinin en başından beri düşük olduğunu, ancak diplomasinin tamamen kopmamasını olumlu bir gelişme olarak değerlendirendi.

Bölgesel gelişmelere de değinen Erhürman, Türkiye ile Avrupa Birliği ve özellikle Yunanistan arasında son dönemde görece gelişen ilişkilerin yanı sıra bu yıl gerçekleşen uluslararası zirvelerin, resmi ve kapsamlı bir çözüm müzakeresinin önünü açabilecek köprüler oluşturabileceğini ifade etti.

"TATAR'IN AYRIŞTIRICI ÜSLUBU, NE ANAYASAL NE DE SİYASİ ANLAMDA CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINA YAKIŞMIYOR"

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın New York zirvesi sonrası yaptığı açıklamaları da eleştiren Erhürman, Tatar’ın özellikle 20 Temmuz’da ve diğer ziyaretlerinde toplumda ayrışma yaratacak bir dil kullandığını belirtti. Erhürman, bu üslubun Cumhurbaşkanlığı makamına ne anayasal ne de siyasi anlamda yakışmadığını söyledi.

Tatar’ın açıklamalarında doğrudan kendisine ve yaklaşan seçimlere atıf yaptığını belirten Erhürman, bu söylemlerin “makamın ağırlığıyla bağdaşmadığını” vurguladı.

"MÜZAKERE OLSUN DİYE DEĞİL, ÇÖZÜM OLSUN DİYE MÜZAKERE İSTİYORUZ

“Biz müzakere olsun diye değil, çözüm olsun diye müzakere istiyoruz” diyen Erhürman, müzakere metodolojisine dair ön koşullarını yineledi.

Kendilerinin de boşa müzakere etmek istemediklerini yineleyen Erhürman, en önemli sorunlardan bir tanesinin kapsamlı bir çözüm modelinden ziyade belirsizlik yaratan metodoloji olduğuna dikkat çekti. Zaman sınırlı ve takvimli bir sürecin gerekliliğine işaret eden Erhürman, bunun Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından da dile getirildiğini, sonuç odaklı bir sürecin ancak bu şekilde mümkün olacağını kaydetti.

Erhürman, müzakere süreci ve metodolojisine dair ön koşullarını şu şekilde sıraladı:

  1. Başlangıç ve bitiş tarihi belli, takvimlendirilmiş bir süreç.

  2. Berlin'de kaldığımız yerden devam edilmesi; zaman kaybının önlenmesi.

  3. Siyasi eşitliğin pazarlık konusu yapılmaması.

  4. Sürecin sonuç odaklı olması; Kıbrıslı Türklerin yeniden belirsizliğe değil, izolasyonların kalkmasına giden bir sürece girmesi.

Erhürman, bunun sadece partilerinin değil, Birleşmiş Milletler’in sözü olduğunu belirterek, başlayacakları müzakerenin sonucu her ne olursa olsun, Kıbrıslı Türklerin izolasyonlarının kaldırılacağı bir amacı taşıyacağını söyledi.

"KIBRIS TÜRK HALKI MERKEZİ YAPIDAKİ YETKİLERİYLE, ADANIN TÜMÜNÜN GELECEĞİ HAKKINDA DOĞRUDAN  SÖZ HAKKINA SAHİP OLACAK"

Güç paylaşımı konusuna da değinen Erhürman, sahadaki gerçekliğin gevşek federasyona işaret ettiğini belirtti. Kıbrıslı Rumların da bu modele yakın durduğunu ifade eden Erhürman, bu yapıda merkezi hükümetin sınırlı yetkilere sahip olacağını ve iki kurucu devletin kendi bölgelerinde egemen politikalar geliştirebileceğini söyledi.

Gevşek bir federal modelde, kurucu devletlerin kimsenin müdahalesi olmadan kendi bölgelerinde egemen biçimde politika üretebileceğini vurgulayan Erhürman, ortak merkezi yapının ise sınırlı yetkilere sahip olacağı bir modelden söz etti.

Erhürman, merkezi yapının muhtemel yetki alanlarını ise şu şekilde sıraladı:

  • Deniz yetki alanları

  • Hidrokarbon kaynakları

  • Enerji

  • Güvenlik

  • Deniz ticareti ve uluslararası ticaret yolları

Federal bir yapıda, bu alanlarda Kıbrıslı Türklerin de siyasi eşitlik temelinde yetki sahibi olmasının toplumun yararına olacağını belirten Erhürman, bu sayede adanın geleceğinde Kıbrıs Türk halkının doğrudan federal yetkilerle söz hakkına sahip olunacağını vurguladı.

"TÜRK TEZİ OLAN FEDERASYONA 'AZINLIK TEZİ' DEMEK, TÜRKİYE'NİN, DENKTAŞ'IN ŞİMDİYE KADAR AZINLIĞIMIZI SAVUNDUĞU ANLAMINA GELİR"

Tatar'ın federasyona 'azınlık tezi' demesi hakkında da değerlendirmede bulunan Erhürman, federasyonun bir Türk tezi olduğunu hatırlatarak, "Türk tezi olan federasyona "Azınlık Tezi" demek, Rauf Raif Denktaş başta olmak üzere, şimdiye kadar görev yapmış tüm Kıbrıslı Türk liderler ve Türkiye'nin şimdiye kadar azınlığımızı savunduğu anlamına gelir" dedi.

Coğrafi, iki bölgeli federasyonun Türkiye tarafından Bülent Ecevit’ten Annan Planı’na kadar desteklendiğini belirten Erhürman, "Federasyon Kıbrıslı Türkleri azınlık yapacaktır" açıklamasının çok yanlış olduğunu vurguladı.

Siyasi eşitliği güvence altına alan 1977-79 Doruk Anlaşmalarına işaret eden Erhürman, bu zirve sayesinde Kıbrıslı Türklerin iki bölgeli bir federasyon halinde azınlık olmayacağını ifade etti.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.