Bilge Azgın: Kıbrıs Cumhuriyeti’ni nasıl ele geçirdiğinizi ve Kıbrıslı Türklere yaptığınız katliamları itiraf edin

Siyaset bilimci Bilge Azgın, Başpiskopos Makarios’un ölüm yıl dönümünde düzenlenen anma töreninde yapılan konuşmalar ve Kıbrıs sorununa dair açıklamalar üzerine sosyal medya hesabından bir paylaşım yaptı.

Disi Başkanı Annita Dimitriu, Eğitim Bakanı Mihaliudu ve Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis’in törende bir araya geldiğini belirten Azgın, Eğitim Bakanı Mihaliudu’nun, “Başpiskopos Makarios'un mirasının bugünkü ve gelecek nesiller için önemli bir rehber olduğunu, Makarios’un özgür ve müreffeh bir Kıbrıs hayal ettiğini” söylediğini aktardı.

Cumhurbaşkanı Hristodulidis’in ise Kıbrıs sorununa ilişkin müzakerelerin, 2017 yılında Crans Montana’da kaldığı yerden yeniden başlamasına vurgu yaptığını kaydeden Azgın, bunun üzerine Mihailidu’nun, “çözümün; ülkenin yabancı askerlerden, garantörlük koşullarından ve müdahale haklarından kurtarılması gerektiğini” ifade ettiğini belirtti.

Azgın, Makarios’un Londra-Zürih antlaşmalarına itirazını hatırlatarak, bunun nedeninin daha sonra bizzat Makarios tarafından “ENOSIS için bir sıçrama tahtası” olarak görülmesi olduğunu vurguladı.

“Peki bu ENOSIS dedikleri büyük ideali gerçekleştirmek için ne yaptılar?” diye soran Azgın, Akritas Planı’nın hazırlandığını ve bu plan doğrultusunda 1963 yılında Kıbrıslı Türklerin kurucu ortaklıktan dışlandığını, anayasal haklarını korumaya çalışan Türklerin ise “isyancı” ve “terörist” ilan edildiğini ifade etti.

21 Aralık gecesi devlet hastanesinde iki Kıbrıslı Türkün kurşuna dizildiğini, 24 Aralık’ta ise Küçük Kaymaklı katliamının gerçekleştirildiğini dile getiren Azgın, Niyazi Kızılyürek’in kitabında aktardığına göre Makarios’un bu saldırılar üzerine “Şimdi artık biz de Sampson’u ödüllendireceğiz” dediğini yazdı.

Aynı gün gerçekleşen Kumsal baskınını ve ardından 26 Aralık’ta Girne Boğazı’na düzenlenen saldırıyı hatırlatan Azgın, 12 Ocak 1964’te Ayvasıl’daki toplu mezardan çıkarılan 21 Kıbrıslı Türk’ü anımsatarak, bu olayların planlı katliamlar olduğunun altını çizdi.

Tüm bu olayların “toplumlar arası çatışma” olarak nitelendirilmesine de tepki gösteren Azgın, “Bu olaylarda siz iki toplumun birbiriyle kavga ettiğini mi görüyorsunuz? Yoksa bir tarafın eline silah alıp diğer tarafın hanesine tecavüz ederek sivil gözetmeksizin katliam gerçekleştirdiğini mi görüyorsunuz?” ifadelerini kullandı.

Rum tarafının 1964 yılında Londra’da düzenlenen toplantıdaki kırmızı çizgisinin Garanti ve İttifak Antlaşmalarının feshi ve “tek oyla çoğunluk sistemi” olduğunu belirten Azgın, azınlık haklarıyla yetinilmesinin istendiğini söyledi.

1965 yılında üç Türk milletvekilinin Meclis’e dönme çabalarının da reddedildiğini aktaran Azgın, Klerides’in “tek oy çoğunluk sistemini meclisten geçirdik, buna uyacaksanız gelin” dediğini ifade etti.

Bugün de benzer zihniyetin devam ettiğini dile getiren Azgın, Hristodulidis’in “Sıfır Asker, Sıfır Garanti” söylemine tepki göstererek, şu ifadeleri kullandı:

“Avrupa’nın 20 senedir askeri güvenlik ile ilgili kendine ne hayrı olmuş da daha önce EOKA’cıların katliamlarından geçmiş Kıbrıslı Türklere hayrı olacak? Sevgili Hristodulidis’in ‘Sıfır Asker, Sıfır Garanti’ şiarını görüşmeyi ben kabul ediyorum… Ancak bir şartla! İlk önce siz nasıl Kıbrıs Cumhuriyeti’ni gayri yasal bir şekilde ele geçirdiğinizi ve bunu yaparken de Kıbrıslı Türklere uyguladığınız katliamları tüm dünyaya anlatıp itiraf edeceksiniz!”

Azgın, bu olayların dünya tarafından bilinmediğini, bilinçli yalanlarla Kıbrıslı Türklerin kafalarının karıştırıldığını belirterek, “O zaman sizinle aynı masaya oturup ‘Sıfır Asker, Sıfır Garanti’ konularını konuşabiliriz…” dedi.