Ersin Tatar: Çözümsüzlüğün adayı Erhürman’dır

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, CTP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman'ı "halkın temel insan haklarına erişimini engelleyen Rum zihniyetine yakın" olmakla suçladı, "Çözümsüzlüğün adayı Erhürman’dır" dedi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman'ın her şeyi federasyona dayalı bir çözüm sonrasına endeksleyen yaklaşımıyla halkın temel insan haklarına erişimini engelleyen Rum zihniyetine ne kadar yakın olduğunu ortaya koyan söyleyerek, "Çözümsüzlüğün adayı Erhürman'dır" dedi.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, gündeme ilişkin yazılı değerlendirme yaptı. Kıbrıs konusunun 62 yıldır uluslararası gündemde olan ve 62 yıldır BM Güvenlik Konseyi’nin ajandasında duran bir mesele olduğuna işaret eden Tatar, “Adada 62 yıldır iki ayrı yapı vardır. 51 yıldır iki ayrı devlet, iki ayrı halk, iki ayrı demokrasi vardır. Eskimiş, tüketilmiş ve Rum tarafı dışında Kıbrıs Türkü’ne hiçbir fayda getirmemiş içi boş federasyon çözümsüzlüğü ile karşı tarafın tutum değiştireceğini varsaymak naif bir yaklaşımdır” ifadelerini kullandı.
Rum yönetiminin, sözde Kıbrıs Cumhuriyeti adıyla ve adanın tümünü temsil ettiği iddiasıyla, AB üyesi de olarak büyük bir konfor alanında yaşadığına dikkat çeken Tatar, şöyle devam etti:
“Kıbrıs Türk Halkı izolasyon ve ambargolar altında her türlü zorluğa maruz kalırken Rumlar, gasp ettikleri ortaklık devletinin arkasında sinmiş şekilde KKTC’nin ve dolayısıyla Halkımızın zayıflayacağı bir zamanı kollamaktadır.
Çünkü mevcut statüko, mevcut çözümsüzlük anlayışı tamamen Rum tarafının çıkarınadır. Kendi içinde hiçbir aykırı ses çıkmasına izin vermeyen Rum yönetimi, sadece zamana oynayarak ve Kıbrıs Türk Halkı içinde bir bölünme olabilir mi diye bekleyerek maksimum kazanç elde etme hesabı içindedir.
Ne yazık ki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Halkımıza yalan söylemeyi artık adet haline getirmiş bir aday, oy uğruna, eskimiş ve tüketilmiş federasyoncu çözümsüzlüğü sanki yeniymiş gibi dile getirmektedir. Federasyoncu çözümsüzlüğe dönüş, Rum tarafının halkımızı sadece kendi yararına olan sonucu belli bir siyasi oyuna razı etme çabasından başka bir şey değildir.
Bu sözde seçenek bir daha açılmamak üzere kapanmıştır. Bu pozisyon nettir. İlgili tüm taraflar da bunu bilmektedir. İki devletli yeni vizyonu ortaya koyduğum dönemimde BM Genel Sekreteri sayın Guterres bizzat inisiyatif alarak üç zirve düzenlemiştir. Rum lider de bunu bile bile o zirvelerde yerini almıştır.
Ancak geldiğimiz aşamada karşımızda, tüketilmiş ezberlere dönmeyi sanki yeni bir şey söylüyormuş gibi pazarlamaya çalışan denenmiş bir anlayış ve daha önce ilk turda elenmiş bir aday vardır.
Egemen eşitlik ve eşit uluslararası statümüzün teyidi ile ancak yeni ve resmi bir süreç başlayabilir. Bu konuda da ne demek istediğimizi ve bu teyidin nasıl gerçekleşeceği konusundaki pozisyonumuzu net bir biçimde ortaya koyduk.
62 Yıldır engellenen temel insan haklarımızın yeniden tesisine yönelik ortaya koyduğumuz 3D’nin; Doğrudan Temas, Doğrudan Ticaret ve Doğrudan Uçuş, sağlanmasıyla bunun gerçekleşebileceğini söyledik. Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün en önemli nedeni olan iki taraf arasındaki statü eşitsizliğinin dengelenmesi, ancak uluslararası toplumun 3D’yi hayata geçirme girişimleriyle mümkün olabilir.
Rumların onayıyla irade sahibi olunacağı anlayışı ise daha baştan sorunludur. Her şeyi çözüm sonrasına erteleyen, Rum’un iznine tabi olmayı ‘siyaset’ diye savunan anlayışın vaat ettiği tek şey, karanlık ve belirsiz bir gelecekten ibarettir.”
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Ben federasyon ismine değil, modelinin tüketilmiş olmasına işaret ediyorum” ifadesini kullanarak, Rumların, Kıbrıs Türk halkıyla eşitlik temelinde angajmana girmek istemediğini söylediğini, bunu da sadece kendisi değil, BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan’ın da raporuna yazdığına işaret etti.
Rum tarafını ne gücü, ne yönetimi, ne de zenginliği ve refahı Kıbrıs Türk halkıyla paylaşmak istemediğini, işin özünün de esasının da bu olduğunu belirten Tatar, şunları kaydetti:
“Tüm bu yaklaşımlar içinde sayın adayın belki de tek gerçekçi ifadesi ‘Türkiye Cumhuriyeti ile istişare etmeden adım atılmaz’ sözüdür. Bu konunun milli dava olduğunun kabul edilmesi kendisinin sanal alemden gerçekliğe dönüşü olarak da algılanabilir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin pozisyonunu ve KKTC ile ilgili siyasetini anlamak için kapalı kapılar ardına bakmaya gerek yoktur. Türkiye Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan, BM Genel Kurulu’nda dünyanın bütün devlet ve hükümet başkanlarının önünde açıkça ‘Federasyon defteri bizim için artık bir daha açılmamak üzere kapanmıştır’ demiştir.
Tüm bu gerekçelerle değerlendirildiğinde sayın adayın yeni diye vurguladıkları iki devlet politikasından geri dönülmesi, egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü haklarının ortadan kaldırılmasıdır. Bu bir vizyon değişimi değil, rayı olmayan bir yola tren koymaya çalışmaktır.
Öte yandan sayın adayın, Türkiye Cumhuriyeti’nin en üst seviyede ortaya koyduğu siyaseti eğip bükmeye çalışmasını da tebessümle karşıladım. Anavatan her platformda KKTC’nin tanınmasını, devletimizle diplomatik, ekonomik ve kültürel ilişkiler kurulmasını teşvik etmekte ve çağrıda bulunmaktadır. Durum bu kadar açıkken bunu kendi federasyoncu çözümsüzlüğünün bir enstrümanı olarak göstermeye çalışmak ciddiyetle bağdaşmaz.
Bir diğer husus ise sayın adayın karma evliliklerden doğan çocuklarımızı dahi seçim malzemesi haline getirmesidir. İşin esası, bu sorunun tümüyle Rum tarafının gayrı insani ve her şeyi siyaset konusu yapan, ‘sadece al ve hiç verme’ hesabına dayalı ırkçı ve ayrımcı anlayışından kaynaklanmasıdır. Bunlar bilinmesine rağmen Rum tarafına hiçbir eleştiri getirmemesi bu konudaki samimiyetsizliğinin de bir ifadesidir.
Kısacası sayın aday, her şeyi federasyona dayalı bir çözüm sonrasına endeksleyen yaklaşımıyla halkımızın temel insan haklarına erişimini engelleyen Rum zihniyetine de ne kadar yakın olduğunu ortaya koymaktadır. Bu anlayışıyla çözümsüzlüğün adayı Erhürman’dır.”
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.