İÇ HABERLER
okuma süresi: 16 dak.

Ersoy: Erdoğan'ın iki devlet dayatmasına karşı direnmek gerekiyor

Ersoy: Erdoğan'ın iki devlet dayatmasına karşı direnmek gerekiyor

Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy, Türkiye'nin Kıbrıslı Türklerin iradesinin üstünde bir irade olmadığını söyleyerek, "Erdoğan'ın iki devlet dayatmasına karşı direnmek gerekiyor" dedi.

Yayın Tarihi: 12/09/25 09:07
okuma süresi: 16 dak.
Ersoy: Erdoğan'ın iki devlet dayatmasına karşı direnmek gerekiyor
A- A A+

Erdoğan'ın iki devlet dayatmasına karşı direnmek gerektiğini belirten Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy, Türkiye'nin Kıbrıslı Türklerin iradesinin üstünde bir irade olmadığını söyledi. Ersoy, Türkiye'nin kendi siyasetini dayatmak yerine, ikna mekanizmalarını kullanması gerektiğini vurguladı. Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy, Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan ve Parti Meclis Üyesi Kamil İpçiler, Emeğin Gündemi programına katılarak Bağımsızlık Yolu’nun cumhurbaşkanlığı seçim ile ilgili kararını değerlendirdiler.

“MEVCUT SİYASAL İKLİM İKİ ADAYLI VE TEK TURLU BİR SEÇİM ATMOSFERİ OLUŞTURDU”

Ersoy, parti meclisindeki tartışmalarda sokak nabzını tutmaya, toplumsal dinamikleri gözlemlemeye ve seçim sonrası mücadelede konumlanma öngörüleri geliştirmeye çalıştıklarını ifade etti. İki adaylı ve tek turlu bir seçim atmosferinin oluşmasının, parti açısından zorlayıcı bir süreç olduğunu dile getirdi. Bu durumun demokrasi kültürünün yerleşmesi, siyasetin sola çekilmesi ve adaylar üzerindeki belirsizliklerin kaldırılması açısından olumlu bulunmadığını ekledi.

Partinin temel prensibinin, her seçime kendi programını savunmak amacıyla kendi adayıyla girmek olduğunu belirten Ersoy, bu prensibin cumhurbaşkanlığı, genel veya yerel seçimlerde de geçerli olduğunu vurguladı. Seçimlerle elde edilecek makamların, sokakta yürütülen programatik mücadeleye destek olması perspektifini koruduklarını söyledi. Ancak, mevcut siyasal iklimin bu genel yaklaşımdan farklı bir yola ittiğini belirtti.

“İKİ EŞİT EGEMEN DEVLET VEYA KKTC'NİN TANITILMASI SİYASETİ KIBRISLI TÜRKLERİ GÖRÜNMEZ KILDI”

Ersoy, mevcut atmosferi etkileyen temel sürükleyicileri iki ana başlıkta topladı. Ersoy, 2020'deki müdahaleler, "iki eşit egemen devlet" veya "kktc'nin tanıtılması" siyasetinin Kıbrıslı Türkleri görünmez kılacak hale getirmesi, ekonomik ve sosyal sorunların katlanarak artması gibi nedenlerle halkta ciddi bir öfke biriktiğini ve bu öfkenin mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'a yöneldiğini belirtti. Bu atmosferin, Tufan Erhürman'ın somut bir program, hedef veya kurucu bir siyaset ortaya koymasına gerek kalmadan destek bulmasına ve muğlak bir siyaset izlemesine zemin hazırladığını vurguladı.

“İKİ TURLU SEÇİME GİDİLSEYDİ FEDERASYON SAVUNUSU ÜZERİNDEN SEÇİM YARIŞI YÜRÜTECEKTİK”

Ersoy, bu koşullar altında iki turlu bir seçime girilseydi, kendi siyasetleriyle, federasyon savunusu üzerinden bir yarış yürütebileceklerini anlattı. Ancak, birinci turda aday çıkarmaları halinde federasyon adayı oylarından oy çalacakları ve bunun sonucunda federasyon adayıyla mı yoksa iki devletli adayla mı çatışmaya girecekleri sorusunu sorduklarını belirtti. Bu belirsizlikler ve karmaşık seçim süreci hesaplamaları nedeniyle aday çıkarmama kararı aldıklarını açıkladı.

“SANDIĞA GİTMEMEK REJİMİ REDDETMEK ANLAMINA GELMİYOR, SADECE "YOK SAYILMIŞ" OLUNUYOR”

Boykot konusuna da değinen Ersoy, boykotun "egemenlerin işbirliği yapanlara" faydalı olacağını, rejimden rahatsızlık duyan insanların sandığa gitmemesinin egemenleri rahatsız etmeyeceğini söyledi. Sandığa gitmenin sadece oy kullanmak olmadığını, politik süreçleri bir bütün olarak algılamak ve uzun vadeli mücadele stratejileri geliştirmekle ilgili olduğunu vurguladı. Sandığa gitmemenin rejimi reddetmek anlamına gelmediğini, sadece "yok sayılmış" olunacağını belirtti.

“FEDERASYON SAVUNUSU KIBRISLI TÜRKLERİ DAHA GÖRÜNÜR KILIYOR”

Ersoy, "iki devletlilik" siyasetinin Kıbrıslı Türkleri yok ettiğini ve onları birer özne olarak sildiğinin altını çizdi. Federasyonu savunmanın ise Kıbrıslı Türklerin daha görünür ve saygın olmasını sağladığını belirtti. Ersin Tatar'ın "iki devlet" siyasetinin samimiyetsizliğini, geçtiğimiz beş yıl içinde kktc'nin tanıtılması yönünde tek bir girişim dahi olmamasından anladıklarını söyledi. Bu durumun, Türkiye'nin çizdiği hattın bir propaganda aracı olduğunu gösterdiğini ifade etti.

“KIBRIS SORUNUNDA MÜCADELEYİ SADECE MÜZAKERE MASASIYLA SINIRLI TUTMAMALIYIZ, SOKAĞA VE GÜNLÜK SORUNLARA YAYMAMIZ GEREKİYOR”

Federasyonu savunan, Birleşik Kıbrıs'ı savunan kesimlerin bir araya gelerek bu konuları daha fazla tartışması gerektiğini vurgulayan Ersoy, Kıbrıs sorununun sadece federasyoncu bir adayın seçilmesiyle çözülemeyeceğini belirtti. Kıbrıslı Elen liderliğinin de samimi bir federasyon istemediğini, onların da "takiye" yaptığını savundu. Maraş'ın iadesi, güven artırıcı önlemler gibi somut adımların önemine değinerek, mücadeleyi sadece müzakere masasıyla sınırlı tutmamak gerektiğini, sokağa ve günlük sorunlara yaymak gerektiğini ifade etti.

“ERDOĞAN'IN İKİ DEVLET DAYATMASINA KARŞI DİRENMEK GEREKİYOR, KIBRISLI TÜRKLERİN İRADESİNİN ÜSTÜNDE BİR İRADE TANIMIYORUZ”

Erdoğan'ın iki devlet dayatmasına karşı direnmek gerektiğini belirten Ersoy, Türkiye'nin Kıbrıslı Türklerin iradesinin üstünde bir irade olmadığını söyledi. Ersoy, Türkiye'nin kendi siyasetini dayatmak yerine, ikna mekanizmalarını kullanması gerektiğini vurguladı. Erdoğan'ın BM'de kktc'yi tanıma çağrısı yapmasının anlamsız olduğunu, bunun yerine Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden bir karar çıkarması ve kktc ile eşit, egemen bir devlet gibi davranması gerektiğini dile getirdi.

Dünyada kusursuz bir demokrasinin bulunmadığını, demokrasinin ilerleyen, gerileyen, inişli çıkışlı bir süreç olduğunu belirten Ersoy, rejime duyulan öfke nedeniyle boykotun bir duygu olarak anlaşılabileceğini söyledi. Ancak siyasal anlamda edilgen bir tutum olduğunu ve kurtarıcı bekleyen bir tavır olarak görüldüğünü ifade etti. Sandığa gitmenin rejimi meşrulaştırdığı düşüncesinin doğru olmadığını, yaşamın diğer alanlarında da bu rejimin kurallarını kullandığımızı hatırlattı.

Son olarak, seçimlerin iki turlu muhteviyatının ortadan kaldırılmasının Tatar'ın arzusu olduğunu ve bunun Tufan Erhürman etrafında bir kenetlenme yarattığını söyledi. Bu durumun, alternatif adayların ortaya çıkmasını engellediğini ve siyasetin daha da sağa kaymasına neden olduğunu belirtti. Demokrasi kültürüne bu tür tartışmaları katmanın önemine işaret etti.

ÖZKIZAN: NET OLARAK TATAR’IN KARŞISINDAYIZ

Bağımsızlık Yolu Parti Meclisi'nde ve parti dışındaki geniş çevrelerde yoğun tartışmaların ardından cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarmama kararı aldıklarını belirten Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan, bu kararın arkasındaki gerekçeleri ve partinin siyasi duruşunu Bağımsızlık Yolu'nun yayın geleneğiyle aktardı. Özkızan, "İki elimiz kanda da olsa aday çıkarırız" prensibiyle hareket ettiklerini vurgulayarak, bu kararın onlar için ne kadar zorlayıcı olduğunu ifade etti.

Özkızan, Türkiye'deki seçimlerin genellikle ilk turda sonuçlanmasının aksine, Kıbrıs'ın kuzeyindeki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin nadiren ilk turda bittiğini hatırlattı

Bu istisnai durumun, partileri de aday çıkarma konusunda zorladığını dile getiren Özkızan, "Biraz da kucağımızda bulduğumuz bir durumdu. İstemeye istemeye kabullendiğimiz bir durumdu," şeklinde konuştu. Özkızan, Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP), Halkın Partisi (HP) ve diğer bazı sağ çevrelerin de aday çıkarmama kararı aldığını hatırlatarak, seçimin iki adaylı bir yapıya dönüşmesinin dışarıdan gelişen bir durum olduğunu belirtti.

“ÖNEMLİ OLAN TATAR’IN GİTMESİ”

Bağımsızlık Yolu olarak net bir duruş sergilediklerini vurgulayan Özkızan, "Biz net olarak Tatar'ın karşısındayız dedik ve dedik ki; yani kime oy vereceğinizi size söylemiyorum belki ama kime oy vermeyeceğinizi söylüyorum. Tatar'a oy vermeyin. Çünkü önemli olan, as olan bizim için Tatar'ın gitmesidir dedik," ifadelerini kullandı.

“ERHÜRMAN'A FEDERASYONU SAVUNDUĞU NOKTASINDA TAM BİR GÜVEN DUYMUYORUZ”

Tufan Erhürman'ın adaylığına ilişkin ise Özkızan, net bir destek beyan etmediklerini belirtti. Erhürman'ın federasyonu savunduğu noktasında tam bir güven duymadıklarını belirten Özkızan, "İnanmıyoruz diyecek kadar net bir federasyon karşıtlığı zaten tabii ki görmüyoruz Erhürman'da ama gönül rahatlığıyla inanıyoruz diyebilecek kadar da rahat değiliz," dedi. Ancak, Erhürman'ın destekçilerinin büyük çoğunluğunun federal bir çözüme taraftar olduğunu ve Erhürman'ın cumhurbaşkanlığı durumunda federal çevrelerden gelecek baskının önemli olacağını öngördüğünü belirtti.

Özkızan, federasyon fikrinin önemine dikkat çekerek, "Federasyonu savunmak demek Kıbrıslı Türklerin bir çözüm istediğini, Kıbrıslı Türklerin bu durumun değişmesini istediğini ifade etmektir," dedi. Mevcut durumun devamından memnuniyet duyan Ersin Tatar'ın aksine, Kıbrıslı Türklerin çoğunluğunun mevcut durumdan yaka silktiğini ve başka bir şey istediğini savundu. Özkızan, çözüm iradesinin canlı tutulması gerektiğini vurgulayarak, "Bizim A planımızda, B planımıza, C planımızda çözümdür.

“ERDOĞAN TÜRKİYE’DE DE KIBRIS’IN KUZEYİNDE DE POPÜLERLİĞİNİ YİTİRDİ”

Ersin Tatar'ın Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile olan ilişkisine de değinen Özkızan, Erdoğan'ın Kuzey Kıbrıs'ta ve Türkiye'de popülerliğini kaybettiğini iddia etti. "Erdoğan'a bel bağlarsanız üzüleceksiniz," diyen Özkızan, Türkiye devletinin politikalarını sorgusuz sualsiz kabul etmenin, sağ kesimden gelenler için dahi hayra alamet olmadığını belirtti.

“BOYKOT SİYASAL TAVRI OLARAK YETERSİZ, ASIL OLAN SİYASAL PROGRAMLAR VE UZUN VADELİ MÜCADELE”

Seçimlerde sandığa gitmemenin rejime duyulan öfkeyi ifade edebileceğini kabul eden Özkızan, ancak bunun siyasi bir tavır olarak yetersiz kaldığını savundu. Boykotun insanları edilgenleştirdiğini ve çözüm bekleyen bir tavra ittiğini belirten Özkızan, "Sizin vicdanınızı rahatlatacak bir araç değildir. Sandığa gidip oy verdiğinizde, ayriyeten rejimi meşrulaştırmış olmuyorsunuz.” dedi.

Özkızan, hayatın diğer alanlarında olduğu gibi seçimlerde de boykotun tek başına bir anlam ifade etmediğini, asıl olanın siyasal programlar ve uzun vadeli mücadele stratejileri olduğunu sözlerine ekledi.

İPÇİLER: BAĞIMSIZLIK YOLU İKİ DEVLETLİ SİYASETİN KARŞISINDA, FEDERASYONCU BİR NOKTADA

Bağımsızlık Yolu Parti Meclisi Üyesi Kamil İpçiler, Bağımsızlık Yolu'nun ideolojik bir parti olması sebebiyle genellikle oy birliği ile kararlar aldığını ancak bu konunun parti içinde yoğun tartışmalara yol açtığını ifade etti. Hem Ersin Tatar'ın temsil ettiği siyasi duruşun hem de karşısındaki adayın muğlak tavrının bu tartışmaları derinleştirdiğini belirten İpçiler, parti meclisi ve parti üyelerinin halkın nabzını yoklayarak en paralel kararı almaya çalıştığını söyledi.

“EN BÜYÜK SIKINTI FEDERASYON FİKRİNİ NET BİR ŞEKİLDE TEMSİL EDECEK BİR ADAYIN OLMAMASI”

Bağımsızlık Yolu'nun temel yaklaşımının adaylardan ziyade fikirlere değer vermek olduğunu vurgulayan İpçiler, partinin iki devletli siyasetin karşısında olduğunu ve federasyoncu bir noktada durduğunu belirtti. Ülkedeki yolsuzluk ve ekonomik bunalım gibi sorunlara da dikkat çeken İpçiler, en büyük sıkıntının savundukları federasyon fikrini net bir şekilde temsil edecek bir adayın olmaması olduğunu dile getirdi. Tufan Erhürman'ın açıklamalarında federasyon söyleminden kaçınmasının bu belirsizliği artırdığını ifade eden İpçiler, Erhürman'ın federasyon fikrini sahiplenmesi durumunda Bağımsızlık Yolu'nun destekleyici çizgisinde yer alacağını belirtti.

“HALK BU SEÇİMİ 2020'NİN BİR RÖVANŞI OLARAK GÖRÜYOR VE ERSİN TATAR'IN TEMSİL ETTİĞİ ZİHNİYETLE HESAPLAŞMAK İSTİYOR”

İki turlu seçimlerde siyasi sözü olan partilerin mutlaka yer alması gerektiğini düşündüklerini belirten İpçiler, aday çıkarmama kararının temelinde 2020 seçimlerinde yaşanan "kirli işler" ve "skandalların" yarattığı algının bulunduğunu aktardı. Halkın bu seçimi 2020'nin bir rövanşı olarak gördüğünü ve Ersin Tatar'ın temsil ettiği zihniyetle hesaplaşma isteğinin ön planda olduğunu ifade etti.  

İpçiler, Bağımsızlık Yolu olarak bu seçimi 2020'nin bir "3. turu" olarak görmediklerini, zira 2020'deki gibi net bir ayrımın bu seçimde federasyon ve iki devletlilik arasında belirgin olmadığını savundu. Tufan Erhürman'ın federasyon söylemlerini hatırlayarak bu noktada bir netlik kazanmasını umduklarını belirtti.

“ERSİN TATAR TOPLUM LİDERLİĞİ YAPMADI EMİR ALIP TALİMAT UYGULADI”

Ersin Tatar'ın cumhurbaşkanlığı döneminde toplum liderliği yapmadığını ve emir aldığı talimatları uyguladığını eleştiren İpçiler, Tatar'ın Kıbrıslı Türkleri sürekli olarak aşağıladığını ve görünmez kıldığını savundu. İki devletliliğin ise gerçeklik payı olmayan, sadece AKP'nin çıkarlarını korumaya yönelik bir söylem olduğunu belirtti.

“ERHÜRMAN’IN DURUŞU MUĞLAK”

Öte yandan, İpçiler, Erhürman'ın açıklamalarındaki federasyon kelimesinin sayısının Ersin Tatar'ın açıklamalarından daha az olduğunu, duruşunun muğlak olduğunu ve "takiye" yaptığını düşündüklerini belirtti. Erhürman'ın seçmen kitlesine göre farklı söylemler benimsediğini ve net bir duruş sergilemediğini ifade eden İpçiler, bu durumun hayal kırıklığı yaratabileceği endişesini taşıdıklarını dile getirdi.

“BOYKOT EGEMENLERİN İŞİNE YARAR, OY KULLANMAK FEDERASYONCU CEPHEYE GÜÇLÜ MESAJ VERİR”

Boykotun bir seçenek olmadığını belirten İpçiler, boykotun halkın iradesini yeterince temsil etmediğini ve egemenlerin işine yarayabileceğini vurguladı. Sandığa giderek oy kullanmanın, federasyoncu cepheye güçlü bir mesaj vereceğini ve Kıbrıslı Türklerin iradesini gasp eden yaklaşımlara karşı bir cevap olacağının altını çizdi. Boykotun "kurtarıcı bekleyen edilgen bir tavır" olduğunu ve etkisiz kaldığını ifade etti.

Bağımsızlık Yolu olarak temel mücadelenin federasyon mücadelesi olduğunu yineleyen İpçiler, Tufan Erhürman'ın bu mücadelede kendilerine bir zemin oluşturup oluşturamayacağını yakından takip edeceklerini belirtti. Ersin Tatar'ın mevcut durumdan memnun olduğunu ve bir yol haritası sunmadığını, Erhürman'ın ise şartlar koşarak müzakere masasına oturmaya yanaştığını ifade etti.

Son olarak İpçiler, halkın umutlanma potansiyelinin yüksek olduğunu ancak bu umudun doğru bir fikir ve irade arkasında filizlenmesi gerektiğini vurgulayarak, Kıbrıslı Türklerin kendi kaderini belirleme iradesine sahip çıkması gerektiğini belirtti.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.