Cemre İpçiler: Tehdit bir gazetenin kapısına kadar dayanmadan önlemek devletin görevidir

Avukat Cemre İpçiler, sosyal medya hesabı üzerinden gazetecilerin tehdit edilmesine yönelik açıklamalarda bulunarak, “Devletin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden gelen yükümlülüklerini ihmal ettiğini söylemek için basın emekçilerinin sistematik olarak tehdit ediliyor olması yeterlidir” dedi.

İpçiler, “Kıbrıs'ın kuzeyinde son zamanlarda basın emekçilerine yönelik tehditler sıklaşmış, “sistematik” olarak nitelendirilmeye yakın bir duruma gelmiştir. Bilindiği üzere Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), iç hukukumuzun bir parçasıdır” ifadelerini kullandı.

Cemre İpçiler, açıklamasının devamında ise şunları kaydetti:

“Gazetecilerin şiddet ve/veya şiddet tehdidine maruz kalmasıyla ilgili devletin pozitif ve negatif yükümlülükleri, Yaşam Hakkı (md.2), İşkence Yasağı (md.3), İfade Özgürlüğü (md.10) maddelerinden kaynaklanmaktadır.

AİHM'in Özgür Gündem v. Türkiye (2000), Dink v. Türkiye (2010) ve sair kararları, ilgili maddelerin uygulamasına ışık tutmaktadır.

Örneğin, Özgür Gündem v. Türkiye (2000) kararında AİHM, devletin yalnızca basın faaliyetlerine müdahale etmemekle yetinemeyeceğini (negatif yükümlülük), üçüncü kişilerin tehdit ve saldırılarına karşı gazetecileri korumaktan da sorumlu olduğunu (pozitif yükümlülük) ortaya koymaktadır.

Kıbrıs'ın kuzeyinde adı ister “Türk İntikam Tugayı“ olsun, ister Casperlar ya da Speedy Gonzalesler, gazetecilere ölüm tehdidi yapacak birileri varsa bunun istihbaratını temin etmek, bu tehdit bir gazetenin kapısına kadar dayanmadan önlemek devletin görevidir.

Aksi takdirde, gazetecilere karşı sıklaşan ve sistematik hale gelmekte olan şiddet tehditlerinin doğuracağı caydırıcı etki (“chilling effect“) bile başlı başına devletin ifade özgürlüğüne yönelik pozitif yükümlülüklerinin ihmali sayılacaktır.”