Niyazi Kızılyürek: İki devletli çözüm Türkiye’nin çıkarlarıyla çelişiyor!

Eski AP Vekili Niyazi Kızılyürek, Kıbrıs’ta iki devletli çözüm modelinin Türkiye’nin bölgesel çıkarlarıyla ters düştüğünü belirtti. Kızılyürek, bu politikanın Güney’in dilediği gibi silahlanmasına ve İsrail ile diğer bölge aktörleri aracılığıyla çevreleme politikaları yürütmesine yol açabileceğini; bunun da hem Türkiye hem de Kuzey Kıbrıs için yeni ve ciddi jeopolitik kaygılar doğuracağını söyledi.

Eski Avrupa Parlamentosu Vekili Niyazi Kızılyürek, Kıbrıs Postası TV’de yayınlanan ve Ulaş Barış’ın sunduğu “Gündem” programına konuk oldu.
Programda ilk olarak Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluşu hakkında değerlendirmelerde bulunan Kızılyürek, dönemin liderleri yüzünden devlet ile özdeşleşme yaşanmadığını ifade etti. Bir tarafta Kıbrıslı Rum liderliğinin Enosis talebi, diğer tarafta ise Kıbrıslı Türk liderliğinin ayrılıkçı talepleri olduğunu ifade eden Kızılyürek, 1964 çatışmalarının en büyük motivasyonunun bu talepler olduğunu söyledi. En nihayetinde iki tarafın da isteğinin yerine gelmediğini ifade eden Kızılyürek, 1964'te Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Kıbrıslı Rumların eline geçtiğini dile getirdi.
"KIBRISLI TÜRKLER DEVLETSİZ BİR KONUMA DÜŞERKEN, KIBRISLI RUMLAR ENOSİS'İ İSTEMENİN TÜRKİYE TARAFINDAN MÜDAHALE DOĞURACAĞINI FARK ETTİ"
Bu karardan itibaren bir devletin ortağı olan Kıbrıslı Türklerin, devletsiz bir konuma düştüğünü ifade eden Kızılyürek, öte yandan Kıbrıslı Rumların Enosis istemenin Türkiye tarafından müdahaleye neden olabileceğini kavradıklarını belirtti. Özellikle de 1974'ten itibaren Kıbrıslı Rumların Kıbrıs Cumhuriyeti'ni içselleştirmeye başladığını, devlet bilinci ve milliyetçiliğinin alevlenmeye başladığını, gerek bayrak gerekse de devlet kurumlarının Kıbrıslı Rumlar tarafından Enosis yerine tercih edilmeye başlandığını ifade etti.
Tüm bu gelişmelerin Kıbrıslı Rumların Annan Planı’na neden hayır oyu verdiklerinin sebebi olduğunu ifade eden Kızılyürek, Kıbrıslı Rumların geliştirdiği Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tek başlarına yönetme isteklerinin, kapsamlı çözüme karşı çıkma sebeplerini açıkladığını ifade etti. Kıbrıslı Türk toplumunun ise hukuksal olarak uluslararası arenada özne olma özelliğini kaybetmediğini, günümüzde hâlâ Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti'nden doğan haklarının bulunduğunu söyledi. Kızılyürek, Birleşmiş Milletler'in adanın kuzeyiyle ilgili aldığı kararların toplumu değil Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yani devletin tanınmasını engellediğini ifade etti.
"BUGÜN TÜRKİYE, GAZZE'DE TRUMP'IN PLANINI ONAYLAYAN BİR POZİSYONDA; KIBRIS'TA OLASI BİR DIŞ MÜDAHALE İLE ÇÖZÜM BASKISI OLUŞMASININ ÖNÜNDE BİR ENGEL YOK"
Dünyada yaşanan gelişmeleri de değerlendiren Kızılyürek, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin dönemin konjonktürü ile NATO ve bölge aktörleri tarafından dıştan bir çözüm modeli olduğunu ifade ederken, günümüzde ise Amerikan Birleşik Devletleri'nin bölgesel olarak etkisini artırdığını belirtti. Türkiye'nin Gazze’de Trump'ın planını onaylayan bir pozisyonda olduğunu ve tüm bu gelişmeler ışığında Türkiye'nin İsrail ile ilişkilerinin gelişmesinin ve hatta Kıbrıs'ta olası bir dış müdahale ile çözüm baskısının oluşmasının önünde bir engel olmadığını ifade etti.
2016 yılında ilk Trump döneminde, İsrail lobisinin çabalarıyla Türkiye'yi çevreleyen Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs'ın ortaklığında bir enerji koridorunun oluştuğunu ifade eden Kızılyürek, Türkiye'yi dışarıda bırakacak herhangi bir adımın jeopolitik bir gerilimi tetiklediğini, Kıbrıs sorununun bu gelişmeler çerçevesinde problemin bir ortağı haline geldiğini söyledi. Bu bağlamda olası bir çözüm çabası için Kıbrıs'ta müzakerelerin yeniden gündeme gelebileceğini ifade etti.
"İSRAİL, YUNANİSTAN VE GÜNEY KIBRIS'TA ADANIN KALICI BÖLÜNMESİNİ İSTEYEN CİDDİ LOBİ GRUPLARI VAR"
“İsrail'in Kıbrıs'ta federal bir çözüm istemediğini biliyoruz” ifadelerini kullanan Kızılyürek, 2016’da enerjide başlayan jeopolitik gerilimin Crans Montana’ya dinamit yerleştirdiğini söyledi. İsrail’in olası bir federal çözümde Kıbrıs’ta Türkiye’nin söz hakkına sahip olacağını düşündüğünü ifade eden Kızılyürek, İsrail’in ve Yunanistan’daki birçok lobi grubunun Güney’de Kıbrıslı Rumların, Kuzey’de ise Kıbrıslı Türklerin egemen olmasından fayda sağladığını belirtti.
“Kıbrıs Cumhuriyeti” üzerinden ikili ilişkilerin hedeflendiğini kaydeden Kızılyürek, iki devletli çözümün İsrail ve Yunanistan tarafından desteklendiğini ancak bunun milli politika olarak sunulmasının çelişkili olduğunu ifade etti.
"YUNANİSTAN, JEOSTRATEJİK İLİŞKİLERİNİ İSRAİL İLE Mİ YOKSA TÜRKİYE İLE Mİ KURMAK İSTİYOR?"
Kızılyürek, Türkiye’nin Avrupa Birliği’nde çok somut isteklerinin olduğunu, bu nedenle Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın her fırsatta Rum Yönetimi Lideri ile görüşmeler yaptığını ifade etti. Sorulması gereken asıl sorunun “Yunanistan, jeostratejik ilişkilerini İsrail ile mi yoksa Türkiye ile mi kurmak istiyor?” olduğunu belirten Kızılyürek, Helenlerin yanıtlaması gereken asıl sorunun ise İsrail ile kurulacak ortaklığın kendi çıkarlarıyla ilişkili olup olmadığını sorgulamak olduğunu söyledi.
"MEVCUT DURUMDA 'KIBRIS CUMHURİYETİ'Nİ SADECE KIBRISLI RUMLARIN YÖNETİYOR OLMASINDAN ÖTÜRÜ, YUNANİSTAN'DA KIBIRS'IN KALICI BÖLÜNMESİ İSTEYEN GRUPLAR ARTIYOR"
Yunanistan’da Kıbrıs’ta kalıcı bir bölünmeyi Yunan çıkarları açısından faydalı bulan bir kesimin olduğunu ve bu kesimin giderek büyüdüğünü ifade eden Kızılyürek, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin şimdiki haliyle ikinci bir Helen devleti olarak görüldüğünü belirtti. Olası bir federal çözüm ile Kıbrıslı Türklerin bu devlete ortak olmasının Yunan çıkarlarına ters etki edebileceğini söyledi.
"BUGÜN STATÜKO NEDENİYLE, GÜNNEY KIBRIS TÜRKİYE'NİN BÜTÜN BÖLGESEL KAYGILARINDAN FAYDALANIYOR"
Tarihte yaşananlara da dikkat çeken Kızılyürek, Türkiye'nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni desteklemesinin en büyük sebebinin Kıbrıslı Türklerin söz sahibi olması ve Türkiye'nin çevrelenmesini engellemek olduğunu ifade etti. Bugün ise statükonun tüm bu çekinceleri yeniden doğurduğunu belirten Kızılyürek, Güney Kıbrıs’ın silahlandığını, limanlarına yabancı kuvvetlerin geldiğini ve ayrılıkçı politikanın tüm bu kaygıları yeniden doğurduğunu söyledi.
"İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM MODELİ TÜRKİYE'NİN ÇIKARLARIYLA TERS"
Kıbrıs'ta self determinasyonun ayrı değil ortaklık üzerine kurulu olduğunu ifade eden Kızılyürek, iki devletli çözüm modelini savunmanın Türkiye’nin çıkarlarıyla ters orantılı olduğunu söyledi. Eski Rum lider Anastasiadis’in Guterres belgesini gömmek için iki devletli çözüm politikasını ortaya koyduğunu ve bu tuzağa düşüldüğünü kaydeden Kızılyürek, Türkiye’nin de bugün bu politikayı savunduğunu ancak ileride vizyon değiştirecek bir manevra gücüne sahip olduğunu ifade etti.
"KIBRIS'TA OLASI BİR KALICI BÖLÜNME, GEREK TÜRKİYE GEREKSE DE KIBRIS'IN KUZEYİNDE TÜM JEOPOLİTİK KAYGILARI YENİDEN DOĞURACAKTIR"
Kıbrıs’ta olası bir kalıcı bölünmenin gerek Türkiye gerekse de Kıbrıs'ın kuzeyinde tüm jeopolitik kaygıları yeniden doğuracağını ifade eden Kızılyürek, Güney Kıbrıs’ın böyle bir durumda çevreleme ve silahlanma politikalarını hiçbir çekince olmadan devam ettirebileceğini belirtti.
"ERHÜRMAN'IN SEÇİLMESİ BİR ÇOK AÇIDAN KIBRISLI TÜRKLER İÇİN ÇOK ÖNEMLİ"
Programda son olarak Cumhurbaşkanlığı seçimleri hakkında konuşan Kızılyürek, Tufan Erhürman’ın seçilmesinin çok önemli olduğunu söyledi.
Kıbrıslı Türklerin özne olması ve federasyon modelini savunan bir adayın yeniden sahneye çıkmasının tüm uluslararası kurumlarda önemli etkiler doğuracağını kaydeden Kızılyürek, Türkiye ile ilişkilerde herhangi bir problem olmayacağını da vurguladı. Kapsamlı müzakereler çerçevesinde elde edilecek kazanımların da en az çözüme giden adımlar kadar önemli olduğuna dikkat çekerek bunun Türkiye açısından da faydalı olacağını ifade etti.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.