Tatar: Hristodulidis önce Güney'i silah deposuna çevirmekten vazgeçsin

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Hristodulidis’in Türkiye’ye yönelik açıklamalarını “pişkinlik” olarak nitelendirerek, Rum liderliğinin hem uluslararası hukuk dersi vermeye kalktığını hem de Güney'i silah deposuna çevirdiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Ersin Tatar, Rum Yönetimi lideri Nikos Hristodulidis’in, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Doğu Akdeniz’deki ittifaklara ilişkin açıklamalarına verdiği tepkiyi “pişkinlik” olarak nitelendirdi.
Ersin Tatar Seçim Ofisi 2025'den yapılan açıklamaya göre, Tatar, Rum liderliğinin 1963’te Kıbrıs Türk ortağını silah zoruyla yönetimden atarak 1960 Ortaklık Cumhuriyeti’ni gasp ettiğini, bugün ise kalkıp uluslararası hukuk dersi vermeye kalktığını belirtti.
Tatar, Hristodulidis’in “Türkiye davranışlarıyla kendini dışlıyor” ifadesini “kibirli, ikiyüzlü ve tarihi gerçeklerden tamamen kopuk” bir açıklama olarak niteledi.
“Türkiye, Doğu Akdeniz’in en güçlü devletidir. Kimse Türkiye’yi dışlayamaz. Kimse Kıbrıs Türk halkının iradesini yok sayamaz. Türkiye Dışişleri Bakanı sayın Hakan Fidan’ın sözleri, Türkiye’nin sabrını da kararlılığını da anlatan yerinde bir uyarıdır. Bu bölgedeki dışlayıcı ittifakların hepsi, Rum-Yunan-İsrail ekseninin çıkar oyunlarıdır. Bizi istememelerinin en önemli nedeni de bu oyunu bozduğumuz içindir.”
“HRİSTODULİDİS HUKUKU AĞZINA ALMADAN ÖNCE GÜNEYİ SİLAH DEPOSUNA ÇEVİRMEKTEN VAZGEÇSİN”
Cumhurbaşkanı Tatar, Rum yönetiminin son yıllarda hızla artan silahlanma faaliyetlerine de sert tepki gösterdi. Tatar, “Rum tarafı bir yandan uluslararası hukuk ve barış çağrıları yaparken diğer taraftan da milyarlarca dolarlık silah alımlarıyla adayı yeniden bir çatışma alanına çevirmektedir. Kıbrıs Türk halkı bu tehditlere asla boyun eğmeyeceği gibi Rum’un silahlanması sonunda sadece kendisine zarar verecektir.” dedi.
“3,5 MİLYAR DOLARLIK SİLAHLANMA, ÇÖZÜM DEĞİL SAVAŞ PROJESİDİR”
Cumhurbaşkanı Tatar, 2020-2025 yılları arasında Rumların savunma ve silahlanmaya 3,5 milyar dolardan fazla kaynak ayırdığını, bu dönemde savunma bütçesinin neredeyse üçte bir oranında artışla 444 milyon Avro’dan 588 milyon Avro’ya çıktığını belirtti.
Tatar, “Bu rakamlar, Rum yönetiminin barıştan değil, silahlanmadan yana olduğunu göstermektedir. Beş yılda üçte bir oranında artan savunma harcamaları, saldırgan bir stratejinin ifadesidir. Bu adımların hiçbirini savunma gerekçesiyle açıklamak mümkün değildir.” dedi.
“ADAYI YABANCI GÜÇLERİN İLERİ KARAKOLUNA ÇEVİRDİLER”
Tatar, Güney Kıbrıs’ın adeta bir silah deposuna dönüştüğünü vurgulayarak şunları kaydetti: “Rum yönetimi Almanya’dan ENOK A.B. zırhlı araçlarını, İsrail’den SPIKE LR-2 tanksavar füzelerini, Fransa’dan AKERON MP tanksavar sistemleri, EXOCET gemisavarve MISTRAL hava savunma füzelerini, Sırbistan’dan Tamnava çok namlulu roketatar sistemlerini satın almıştır. ABD ve Avrupa menşeli hafif silah alımları da sürmektedir.
Bu tablo açıkça gösteriyor ki Rum tarafı savunma değil, saldırı hazırlığı içindedir. Üstelik Mari’deki Florakis Deniz Üssü ile Baf’taki Andreas Papandreu Hava Üssü artık sadece Rum ordusuna değil, Amerikan, Fransız ve İsrail güçlerine de açık hale getirilmiştir. Kıbrıs’ın güneyi bölge dışı güçlerin adeta ileri karakoluna dönüşmektedir.”
“HUKUK ÇAĞRISI YAPARKEN SİLAH YIĞIYORLAR”
Cumhurbaşkanı Tatar, Rum yönetiminin uluslararası kamuoyuna sürekli olarak “barıştan yana” bir görüntü vermeye çalıştığını ancak gerçekte silahlanma yarışına girdiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Rum tarafı bir yandan müzakere çağrıları yaparken, öte yandan milyarlarca dolarlık silah sistemleri satın almaktadır. Bu, en hafif tabiriyle ikiyüzlülüktür. Kıbrıs Türk halkı bu zihniyeti çok iyi tanır. Biz, bu adada nice zulümlere, nice saldırılara direndik. Bugün de aynı dirayetle ayaktayız.”
“KIBRIS TÜRK HALKININ İRADESİ, HER SİLAHTAN GÜÇLÜDÜR”
Tatar açıklamasında, Kıbrıs Türk halkının güvenliğini tehlikeye atacak hiçbir adımı sineye çekmeyeceklerini vurguladı.
“Kıbrıs Türk halkının iradesi, en gelişmiş silah sistemlerinden daha güçlüdür. 1960’larda üzerimize yağan kurşunları, 1974 öncesi toplu katliamları unutmadık. Bugün aynı zihniyet, farklı maskelerle yeniden karşımıza çıkmaktadır. Sözde Karpaz’ı alacağız yemini edenleri, bu zamanda hala Enosis çağrısı yapanları sosyal medyada görüyor ve onlar adına da utanıyoruz. Ama biz buradayız, varız ve var olmaya devam edeceğiz.”
Tatar, Kıbrıs Türk halkının Türkiye Cumhuriyeti ile sarsılmaz bağlarına da dikkat çekti.
“Bizim güvenliğimizin teminatı, Türkiye’nin garantörlüğü ve Kıbrıs Türk halkının egemen devletidir. Ne silahlar ve tehditler ne de diplomatik oyunlar bu gerçeği değiştirebilir.”
“ÇÖZÜM, TEHDİT ALTINDA DEĞİL, EŞİTLİK TEMELİNDE OLUR”
Cumhurbaşkanı Tatar, barışın ancak karşılıklı saygı ve egemen eşitlik temelinde mümkün olduğunu vurguladı: “Biz çözümden yanayız; ama o çözüm, teslimiyetle değil, eşitlikle mümkündür. Biz müzakereye açığız; ama o müzakere, silahların gölgesinde değil, halkların özgür iradesiyle ve eşit statü zemininde yapılır. Rum yönetimi eğer gerçekten çözüm istiyorsa, bu silahlanma sevdasından ve adayı yabancı güçlerin oyun sahasına çevirmekten vazgeçmelidir.”
“KİMSE KIBRIS TÜRKÜ’NÜ DIŞLAYAMAZ VE HAKKINI GASP EDEMEZ”
Cumhurbaşkanı Tatar açıklamasını, Kıbrıs Türkü’nü kimsenin dışlayamayacağı ve Türkiye olmadan hiçbir bölgesel denklemin de kurulamayacağı gerçeğini vurgulayarak şu şekilde tamamladı:
“Bu coğrafyada Türkiye’siz hiçbir denklem kurulamaz vekimse Kıbrıs Türk Halkını dışlayamaz, hakkını gasp edemez. Türkiye Cumhuriyeti’nin Doğu Akdeniz’deki varlığı, bu bölgedeki barışın, güvenliğin ve hakkaniyetin teminatıdır. Kıbrıs Türk halkı, Türkiye ile omuz omuza aynı hedef için yürümektedir. Bu hedef, devletimizin geleceğe taşınması ve adaletin yani özden gelen haklarımız olan egemen eşitlik ile eşit uluslararası statümüzün teyit edilmesidir. Rum tarafı hala geçmişin hayalleriyle oyalanmaktadır, biz ise kararlılıkla bu adanın geleceğini sağlam temeller üzerine kuruyoruz.”
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.