İÇ HABERLER
okuma süresi: 12 dak.

Münür Rahvancıoğlu: Ersin Tatar ve temsil ettiği olgular halk tarafından mantıksal olarak reddedildi

Münür Rahvancıoğlu: Ersin Tatar ve temsil ettiği olgular halk tarafından mantıksal olarak reddedildi

Bağımsızlık Yolu Mali Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, cumhurbaşkanlığı seçim sürecine dair siyasal analizlerini paylaşarak, "Ersin Tatar ve temsil ettiği olgular halk tarafından mantıksal olarak reddedildi" dedi.

Yayın Tarihi: 27/10/25 08:30
Güncelleme Tarihi: 27/10/25 09:46
okuma süresi: 12 dak.
Münür Rahvancıoğlu: Ersin Tatar ve temsil ettiği olgular halk tarafından mantıksal olarak reddedildi

Bağımsızlık Yolu Mali Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, cumhurbaşkanlığı seçim sürecine dair siyasal analizlerini paylaşarak, seçimden yaklaşık bir buçuk ay önce tablonun Bağımsızlık Yolu için netleştiğini ve Tufan Erhürman’ın seçimi kazanacağını öngördüklerini aktardı. Rahvancıoğlu, bu öngörünün temel nedeninin, Ersin Tatar ve temsil ettiği olguların halk tarafından duygusal ve mantıksal olarak reddedilmesi olduğunu izah etti.

Bağımsızlık Yolu Mali Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, Ahmet Kaptan’ın sunduğu Kaptan’ın Günlüğü programında açıklamalarda bulundu.

“CUMARTESİ ÇALIŞTIRMAK VE 40 SAATLİK YASAL LİMİT ÜSTÜNÜ ÖDEMEMEK SUÇ TEŞKİL EDİYOR”

Bağımsızlık Yolu Mali Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, özel sektördeki işçi hakları ihlallerine dikkat çekerek, neredeyse özel sektörün yüzde 70 ila 80'inin çalışanlara asgari ücret ödediğini belirtti. Çalışanların minimum 8 saat, hatta 9 veya 10 saat çalıştığını vurgulayan Rahvancıoğlu, mevcut yasaya göre günlük 8 saat çalışmanın haftalık 40 saatlik yasal limiti doldurduğunu ifade etti. Pazartesiden cumaya 40 saati dolduran işçilerin cumartesi günleri çalıştırılmasının ek mesai değil, "angarya" olduğunu dile getirdi. Rahvancıoğlu, asgari ücretle maaş ödenen bu durumda, cumartesi çalıştırma kararı alan iş yerlerinin maaş artışı sağlaması ve ücreti asgari ücret üzerinden değil, daha yukarıdan ödemesi gerektiğini vurguladı. Yasalara göre ek mesai çalışmanın zorunlu olmadığını ve işçinin onayının alınması gerektiğini hatırlatan Rahvancıoğlu, yaratılan baskı ortamı nedeniyle işçilerin zorunlu çalıştırıldığını söyledi. Ayrıca, sadece cumartesi çalıştırılmanın değil, bu çalışmanın parasının ödenmemesinin de büyük bir sorun ve suç teşkil ettiğini belirtti.

“ERSİN TATAR VE TEMSİL ETTİĞİ OLGULAR HALK TARAFINDAN DUYGUSAL VE MANTIKSAL OLARAK REDDEDİLDİ”

Münür Rahvancıoğlu, cumhurbaşkanlığı seçim sürecine dair siyasal analizlerini paylaşarak, seçimden yaklaşık bir buçuk ay önce tablonun Bağımsızlık Yolu için netleştiğini ve Tufan Erhürman’ın seçimi kazanacağını öngördüklerini aktardı. Rahvancıoğlu, bu öngörünün temel nedeninin, Ersin Tatar ve temsil ettiği olguların halk tarafından duygusal ve mantıksal olarak reddedilmesi olduğunu izah etti. Bu reddiyeye yol açan unsurların, 2020 seçimlerinde yaşanan müdahaleler ve irade çiğnenmesi travması, UBP-DP-YDP hükümetinin eğitimden sağlığa, ulaşımdan barınmaya kadar ortaya koyduğu veya koyamadığı politikalar, yolsuzluklar, diploma ve reçete skandalları, Ersin Tatar’ın bu hükümeti temsil etmesi ve iki devlet adı altında ortaya konan, mevcut durumun devamına hizmet eden siyaset olduğunu anlattı.

Rahvancıoğlu, bu siyasetin aslında bir "iki devlet" siyaseti ya da kktc’nin tanınması amacı taşımadığını, kumar, uyuşturucu, kara para ve kısa vadeli vur-kaç sermayesine dayalı, belli odakların zenginleşmesine ve toplumun yoksullaşmasına yarayan mevcut durumun devamını sağlamayı hedeflediğini belirtti. Toplumdaki bu birikmiş öfkenin ve 2020 travmasına tepki verme arzusunun Ersin Tatar’ın karşısında bir tutum oluşturduğunu ifade etti. Rejim partilerinin aday çıkarmaması ve seçimin ilk turda bitecek olmasının da etkisiyle Bağımsızlık Yolu’nun aday çıkarmama kararı aldığını ve Ersin Tatar’ı reddetme iradesinin yanında yer aldığını net bir şekilde ortaya koyduklarını belirtti. Seçilecek olan Erhürman’a yönelik eleştiriler ve takipçi, eleştirel bir duruş geliştirileceğinin de ifade edildiğini ekledi.

“TÜM OLUMSUZLUKLAR ERSİN TATAR’DA CİSİMLEŞEREK, ERSİN TATAR GİTSİN İRADESİNİ ORTAYA ÇIKTI”

Hükümet partilerinin seçim sürecinde sergilediği “kazanacağız,” “Girne’den birinci parti çıkacağız” gibi iddialı ve pervasız açıklamaları eleştiren Rahvancıoğlu, bir gün sonra yanlışlığı ortaya çıkacak iddiaları dahi bu denli rahatlıkla söyleyenlerin, daha uzun vadede halka ne gibi yalanlar söylüyor olabileceklerinin ciddi bir soru işareti olduğunu belirtti. “Halka yalan söylemek en büyük suçtur” ilkesine inandığını vurgulayan Rahvancıoğlu, sağ partilerin bir tür illüzyon yarattığını ifade etti. İnsanların, özellikle gençlerin, emeklerinin ve düzgün bir hayat yaşama çabalarının belli menfaat ilişkileri, parti bağlantıları ve sözler üzerinden nasıl çöpe atılabileceğine dair hayal kırıklığı ve inançsızlık yaşadığını gözlemlediğini aktardı. Bu durumun da bir anlamda sandığa yansıdığını ve tüm olumsuzlukların Ersin Tatar’da cisimleşerek, “Ersin Tatar gitsin” iradesini ortaya çıkardığını söyledi. Rahvancıoğlu, alınan sonuçtan hiç üzüntü duymadığını, sonucun Ersin Tatar için "müstahak" olduğunu net bir dille ifade etti.

“ÖZEL SEKTÖRDE ÇALIŞMAYI BİR ZULÜM HALİNE GETİRMELERİ NEDENİYLE KAMUDA ÇALIŞMA ÇEKİCİ HALE GELİYOR”

Kamuda çalışmaya olan talebin artmasına da değinen Rahvancıoğlu, UBP, DP, YDP veya genel olarak rejim partilerinin, belli haklar olması gereken unsurları kısıtlı hale getirip, özel sektörde çalışmayı bir zulüm haline getirmeleri nedeniyle kamuda çalışmanın çekici hale geldiğini belirtti. Özel sektörün nitelikli hale gelmesi durumunda gençlerin kamuda işe girme derdinin azalabileceğini ifade etti. Rejim partilerinin kamuyu bir lütuf gibi sunarak bunu oy ve menfaat devşirme pratiğine çevirdiğini vurguladı. Rahvancıoğlu, yapılması gerekenin süreçlerin şeffaf, açık, adil ve dengeli bir şekilde yürütülmesi olduğunu söyledi. Ayrıca, sınavından hukukuna, kriterlerinin net bir şekilde belirlendiği, Bakanlar Kurulu veya İçişleri Bakanlığı inisiyatifinde olmayan hukuki bir süreç olarak organize edilmiş çağdaş bir vatandaşlık yasasının şart olduğunu dile getirdi.

“ERHÜRMAN ÇOK GENİŞ BİR TABANDAN, FARKLI KESİMLERDEN OY ALDI”

Erhürman’ın yüzde 63 gibi çok geniş bir tabandan oy aldığı gerçeğine dikkat çeken Rahvancıoğlu, bu tabanın içinde partisine tepkili UBP seçmeni, YDP'li, Serdar Denktaş ve çevresi ile eski HP milletvekilleri gibi farklı kesimlerin olduğunu belirtti. Toplumsal beklentinin onurlu, saygın, Türkiye ile dengeli ilişkilere sahip, daha "presentable" bir liderlik olduğunu ifade etti.

Kıbrıs sorunu bağlamında ise bugünden yarına çözüm beklemediklerini belirten Rahvancıoğlu, ancak şoven dile kaymadan, karşılıklı suçlama oyununa girmeden diyalog ve çözüme doğru ilerleyen bir süreç beklentisi olduğunu söyledi. Toplumun öncelikle Türkiye ile ilişkilerde onur ve saygınlık beklentisi ile Kıbrıs’ın tamamına yayılan işbirliği, kardeşlik, yakınlaşma ve çözüme doğru ilerleme atmosferi beklediğini düşündüğünü belirtti. Başörtüsü tüzüğünün yasa haline getirilmesi gibi hassas konularda Anayasa Mahkemesi'ne gönderebilecek bir cumhurbaşkanlığı pozisyonunun önemine değinerek, cumhurbaşkanının toplumsal diyalog çerçevesinde “hayır” diyebilme enstrümanları olduğunu hatırlattı.

“KIBRIS CUMHURİYETİ EGEMENLERİ ERSİN TATAR SAYESİNDE KENDİLERİNİ TÜM DÜNYAYA ÇÖZÜM İSTEYEN, GÖRÜŞMEYE HAZIR TARAF OLARAK LANSE ETTİ”

Kıbrıs Cumhuriyeti egemenlerinin, Anastasiadis ile başlayıp Ersin Tatar sayesinde bu 5 yılda hayatlarında yaşamadıkları rahatlığı yaşadıklarını belirten Rahvancıoğlu, Rum tarafının kendini tüm dünyaya çözüm isteyen, görüşmeye hazır taraf olarak lanse edebildiğini söyledi. Ersin Tatar’ın, her şeyi tavla teslim bırakmış, sağda solda “timsah kuyruğu çekmekle” mutlu olan bir karikatürü temsil etmesinin Kıbrıslı Elen liderlerinin elini kolunu rahatlattığını savundu. Hristodulis’in seçim sonrası açıklamalarını ise, "suçüstü yakalanmış bir insanın panik içerisindeki tepkisi" olarak değerlendirdi. Rahvancıoğlu, Hristodulis’in toplumsal meşruluğunun iç meseleler ve Filistin-İsrail gibi konularda ciddi erozyona uğradığını, otoriterleşen ve kendi toplumu nezdinde saygınlığını yitiren bir lider olduğunu ifade etti.

“KIBRIS TÜM YABANCI ASKERLERDEN ARINDIRILMALI”

Bağımsızlık Yolu’nun genel pozisyonunu yineleyen Rahvancıoğlu, İngiliz üslerinin adadan sökülüp atılması, emperyalist devletlerle askeri anlaşmaların iptal edilmesi ve Kıbrıs'ın yabancı askerlerden arındırılması gerektiğini söyledi. Federasyon görüşmelerinin 50 yıl sürdüğü iddialarına karşı çıkarak, bunun bir takiye dönemi olduğunu, kiminin Türkiye’ye ilhak, kiminin kktc’nin tanınması, kiminin de tanınmamış kktc’nin devamı için çalıştığını belirtti. Devlet Bahçeli’nin kktc Meclisi’nin oturup Türkiye’ye iltihak kararı alması yönündeki söylemine en başta "kahraman iki devletçilerimizin" cevap vermesi gerektiğini vurguladı. Rahvancıoğlu, Bağımsızlık Yolu olarak ilhak söylemine kesinlikle karşı olduklarını ve bunun siyasal bir karşılığının olmadığını ifade etti. Böyle bir referandumda yüzde 90’dan fazla “istemeyiz” oyu çıkacağına inandığını dile getirdi.

Devlet Bahçeli’nin bu çıkışının arkasında fikirsel bir nedenin değil, UBP-DP-YDP hükümetine yol görünmüş olması korkusunun yattığını savundu. Türkiye’deki en karanlık, mafyatik, gerici ve sağcı kesimlerle kurulan parasal ve maddi menfaatler üzerinden ilişkilerin sona erme olasılığının Bahçeli’yi tutuşturduğunu belirtti. Rahvancıoğlu, mevcut Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ın “kutuplaşma istemem” söylemini hatırlatarak, Devlet Bahçeli gibi bir kutup ile Bağımsızlık Yolu gibi bir kutup arasında kalmak istemediklerini, bu onur meselesinde topun artık Sayın Erhürman’da olduğunu ve kendisinin bu toplumun iradesini, onurunu ve haysiyetini savunması gerektiğini söyledi. Ersin Tatar’ın savunamadığı noktada Bağımsızlık Yolu’nun savunmayı başardığını, olası olumsuz durumda da görevde olacaklarını ekledi.

“BAĞIMSIZLIK YOLU ERKEN SEÇİME KADRO VE PROGRAM OLARAK HAZIRDIR”

Bağımsızlık Yolu’nun programatik ve kadro anlamında herhangi bir erken seçime hazır olduğunu belirten Rahvancıoğlu, ancak seçim endeksli bir parti olmadıklarını ve seçim olana kadar mevcut hükümetin boğazına basmaya devam edeceklerini dile getirdi. Rahvancıoğlu, UBP, DP ve YDP’nin erken seçime gitmesinin intihar olacağını düşündüklerini, bu nedenle Mart, Nisan, Mayıs gibi oyalamaya çalışacaklarını öngördüklerini söyledi.

Son olarak, seçim sürecinde adayların harcadıkları yüklü miktardaki paralara dikkat çeken Rahvancıoğlu, tüm adaylara "Seçim bütçelerinizi açıklayacak mısınız? Harcanan para devlet yardımı ve aidat miktarının üstündeyse, kimlerden, hangi şirketlerden, hangi firmalardan, hangi şahıslardan alınan bağışlarla finanse edildiğini açıklayacak mısınız?" sorusunu yöneltti ve bu soruların takipçisi olacaklarını vurguladı.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.