Evrensel Hasta Hakları Derneği: Her ölüm, sağlık hizmetlerinde ‘kalite’ standardı göstergesidir
Evrensel Hasta Hakları Derneği, 9 yaşındaki C.O.A.’nın ölümünün ardından yaptığı açıklamada, "Her ölüm, sağlık hizmetlerinde ‘kalite’ standardı göstergesidir" ifadelerini kullandı.
Evrensel Hasta Hakları Derneği (EHHD), 9 yaşındaki C.O.A.’nın ölümüyle ilgili yaptığı açıklamada, yaşanan sürecin yalnızca bireysel bir trajedi değil, aynı zamanda sağlık sistemindeki yapısal sorunların da yansıması olduğunu vurguladı. Dernek, “Her çocuk, kökeni, dili ya da uyruk fark etmeksizin sağlık hizmetine güvenle ve eşit biçimde erişebilmelidir” diyerek çocuk hakları ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini belirtti.
“ETNİK KÖKEN, DİL VE SOSYAL GÜVENCE ARAŞTIRILMALIDIR”
EHHD, C.O.A.’nın yaşadığı süreçte etnik kökenin, bilgilendirme dilinin ve sosyal güvencenin sağlık hizmeti sunumunu etkileyip etkilemediğinin mutlaka araştırılması gerektiğini ifade etti. Açıklamada, “9 yaşındaki bir çocuk sağlık hakkından yararlanabildi mi?” sorusu yöneltildi.
“BİLGİLENDİRME, ONAM VE AİLEYLE ETKİLEŞİM ŞEFFAF DEĞİL”
Basına yansıyan bilgilere göre, doktorların çocuğun hastanede kalmasını önerdiği ancak ailenin bu öneriyi kabul etmediği hatırlatılarak, “Aileye bu karar öncesinde ne kadar detaylı bilgi verildi? Tıbbi durumun ciddiyeti açık ve sade bir dille anlatıldı mı? Ailenin konuştuğu dil dikkate alındı mı?” soruları soruldu.
EHHD, aydınlatılmış onam sürecinin yalnızca bir imza değil, hekimle hasta (veya yakını) arasında güvene dayalı bir bilgi alışverişi olduğunu vurguladı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Bir hekim, hastaya yalnızca ‘ne yapılacağını’ değil, neden yapıldığını, yapılmazsa ne olacağını, olası riskleri, alternatif tedavi seçeneklerini açık ve sade bir dille anlatmakla yükümlüdür. Bu bilgilendirme, hastanın yaşı, eğitim düzeyi ve dil yeterliliği dikkate alınarak yapılmalıdır. Ancak bu koşullar sağlandığında verilen onay gerçekten ‘aydınlatılmış’ kabul edilir.”
Dernek, C.O.A.’nın ailesinin hastaneye yatışı reddetmesinin gerçekten yeterince bilgilendirilmiş bir karar olup olmadığının sorgulanması gerektiğini belirtti.
“SAĞLIK HAKKI DEVLETİN EN TEMEL SORUMLULUĞUDUR”
Açıklamada, KKTC Anayasası ve uluslararası sözleşmelerin herkesin sağlık hizmetine eşit erişim hakkını garanti altına aldığı hatırlatılarak şu ifadeler kullanıldı:
“Peki bu hak her zaman hayata geçirilebiliyor mu? C.O.A.’nın yaşadığı süreçte bu anayasal güvence gerçekten işledi mi? Aile ve çocuk ihtiyaç duydukları sağlık hizmetine zamanında ulaşabildiler mi? Bu sorular, sağlık sistemimizin yapısal zorluklarını da düşündürüyor.”
“HER HASTANIN EN TEMEL HAKKI GÜVENLİKTİR”
EHHD, hasta haklarının en önemli unsurlarından birinin güvenlik olduğunu belirterek, çocuk hastalarda bu hakkın çok daha dikkatli korunması gerektiğini vurguladı. Açıklamada, “C.O.A.’nın yaşadığı süreçte ilk başvuru, sevk ve acil müdahale aşamalarında bu güvenlik bütünlüklü olarak sağlandı mı? Tıbbi süreçlerdeki her gecikme, bilgi eksikliği ya da iletişim kopukluğu, çocuk hastaların hayatını doğrudan etkileyebilir” denildi.
“KALİTE STANDARTLARI SAĞLIK SİSTEMİNİN VİCDANIDIR”
Modern sağlık hizmetlerinin yalnızca müdahale etmekle değil, önleyici, planlı ve standartlara uygun çalışmakla yükümlü olduğu belirtilen açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımladığı hizmet kalitesi ilkelerine vurgu yapıldı:
“Her ölüm aynı zamanda bir kalite göstergesidir; ihmal değilse, sistemin nerede yetersiz kaldığının işaretidir.”
“SORUŞTURMA VE ŞEFFAFLIK TALEBİMİZDİR”
EHHD, kamuoyunun güveninin yeniden tesis edilmesi için kapsamlı, tarafsız ve bağımsız bir soruşturma yürütülmesi gerektiğini vurguladı. Açıklamada, “Soruşturma yalnızca kurum içi raporlarla sınırlı kalmamalı; bağımsız uzmanlar, hasta hakları temsilcileri ve çocuk sağlığı alanında yetkin sivil toplum kuruluşları da sürece dahil edilmelidir. Hangi aşamada, kim tarafından hangi kararlar alındı? Bilgilendirme süreci yeterli miydi? Acil müdahale protokolleri eksiksiz uygulandı mı? Bu soruların yanıtı kamuoyuna açık biçimde verilmelidir” denildi.
“HASTA HAKLARI YASASI HAYATA GEÇMELİDİR”
EHHD, yıllardır taslak düzeyinde kalan Hasta Hakları Yasası’nın artık ertelenemeyecek bir toplumsal zorunluluk haline geldiğini belirtti:
“C.O.A. gibi göçmen kökenli çocuklar, sağlık hizmetine erişimde görünmeyen engellerle karşılaşabiliyor. Dil bariyerleri, kültürel farklar ve sosyal dışlanma, hizmetin eşitliğini doğrudan etkileyebiliyor. Bu durum her ne kadar kasıtlı olmasa da, sonuçları açısından dolaylı ayrımcılık doğurur. Hasta Hakları Yasası yalnızca bir metin değil, eşitliği güvence altına alacak yaşamsal bir koruma kalkanıdır.”
“SESSİZ ÖLÜMLER EN ÇOK VİCDANLARI YARALAR”
EHHD, açıklamasını şu ifadelerle sonlandırdı:
“Bu yaşananlar artık münferit olaylar olarak değerlendirilemez. Karşımızda sistemli bir ihmalkârlık, yapısal bir duyarsızlık vardır. Giden canlar geri gelmiyor ama sistem değişirse başka çocuklar yaşatılabilir. Son olarak, hayatını kaybeden çocuğun yabancı kökenli olması, bu trajedinin toplumda ve medyada hak ettiği duyarlılıkla karşılanmamasına neden olmuştur. Oysa her çocuğun hayatı eşit değerdedir ve sessiz ölümler, en çok vicdanları yaralar.”
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.