İÇ HABERLER
okuma süresi: 18 dak.

İsias davasında taraflar dinlendi, 20 dakika aranın ardından, ara karar açıklanacak

İsias davasında taraflar dinlendi, 20 dakika aranın ardından, ara karar açıklanacak

Adıyaman Grand İsias Otel davasında 3'üncü duruşma görülüyor. Yakınlarını kaybeden aileler, kamu görevlilerinin sorumluluk almasını ve tutuklanmalarını isterken, “Her imza bir suçtur, adalet istiyoruz” çağrısında bulundu. Tüm tarafların dinlenmesinin ardından mahkeme, ara kararı açıklamadan önce 20 dakika ara istedi.

Yayın Tarihi: 06/11/25 13:00
Güncelleme Tarihi: 06/11/25 15:38
okuma süresi: 18 dak.
İsias davasında taraflar dinlendi, 20 dakika aranın ardından, ara karar açıklanacak

Adıyaman Grand İsias Otel’in yıkılmasında kusuru bulunan altı kamu görevlisinin yargılandığı 3. duruşmaya, tarafların dinlenmesinin sonrasında 20 dakika ara verildi. Aranın ardından ara kararlar açıklanacak.

Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, iddia makamı yeni bir bilirkişi raporu alınmasına dair talepleri olmadığını söyledi. Ardından sanıkların dinlenmesine geçildi.

Sanık Yusuf Gül, mahkemede dinledikleriyle alakalı bilgi sahibi olduğunu söyledi. Gül, sorumluluğu bulunmadığı addedilen rapora katıldığını belirtti. 1993 yılımda yapı ruhsatı verdiklerini ve kullanım amacı konut olduğunu aktaran Gül, kendisinin mimar olarak belediyenin İmar Müdürlüğü’nde görev yaptığını ancak binanın statik hesaplamalarını yapma yetkisi olmadığını anlattı. Gül, “O dönemde Yapı Denetim Yasası’na tabi değildik.” dedi.

Yapı sahibinden istenen belgeleri eksiksiz olarak aldıklarını söyleyen Gül, binanın 1998 yılında yapı ruhsatının hükmünü kaybettiğini söyledi. Bina sahibinin konut projesinden otel yarattığını anlatan Gül, “Benim buna hükmedecek gücüm ve yetkim yoktu. Görevim süresince kimsenin hükmü altında çalışmadım. Alnım açık, şaibeli bir işim yoktur. Maddi manevi bir yolsuzluğum söz konusu olamaz.” diye konuştu.

Sanık Bilal Balcı ise kısmen okuduğu raporda bazı eksik ve yanlış değerlendirmeler yapıldığını söyledi. İmar kanununa atıfta bulunan Balcı, “Bunun yapım sürecinde ben Adıyaman Belediyesi'nde bile değildim. Ruhsatın düzenlendiği tarihte buna göre bir mevzuat yoktu. O dönemin şartlarında işin uzmanı olan inşaat mühendisinden rapor alıp, dosyaya koyduk. Yapmamız gereken işlemi yaptık.” ifadelerini kullandı. Binada esaslı tadilatların 2006’dan sonra yapıldığını söyleyen Balcı, bu değişikliklerden sonra binanın yıkıldığını söyledi.

Sanık avukatı, mahkemeden raporu detaylı incelemek için süre talebinde bulundu.

Dönemin Adıyaman Belediye Başkan Yardımcısı Osman Bulut da raporun bir kısmını okuduğunu söyledi. Bulut, beyanatta bulunmak için ek süre isteyeceğini belirterek, üç aşamada tamamlanan binanın ilk yapım aşamasında görevde olmadığını kaydetti.

Teknik projelerde de imzasının olmadığını belirten Bulut, “Projeler imzalanır, hazırlanırdı. Ben sadece ruhsata imza attım, herhangi bir rapor hazırlamak benim görevim değildi. Belediye işleyişi ve işlemleri o kadar kalabalık ki benim onları hatırlamam mümkün değil. Encümenden sonra ne gibi bir işlem yapıldığını hatırlamıyorum. Ben sadece havale kısmına bakıyordum. Ben ayrıldıktan sonra bu binaya birçok işlem yapıldı.” şeklinde konuştu.

Sanık Abdurrahman Karaaslan, “Dosyanın içeriğiyle ilgili bilgim yoktu, öyle bir yetkim de yoktu. Belediye çalışırken şef Bilal Balcı’ydı.” dedi.

Fazlı Karakaş’ın görevinin yapı kullanma formunu doldurup, yetkiliye teslim etmek olduğunu kaydeden Karaaslan, incelemeyi kimin yaptığını bilmediğini söyledi. Yapının ruhsata aykırı yapıldığı konusunda bilgi olmadığını söyleyen Karaaslan, evrakta “düzenleyen" yeri olmadığı için belgede kendisinin ismi olduğunu ve imza attığını aktardı.

Mehmet Salih Alkayış da, raporu okuyup, detaylı incelediğini belirterek, itiraz edeceğini kaydetti. Alkayış, bina için yıkım kararı alınıp alınmadığını hatırlamadığını da söyledi.

Sanık avukatı ise, bilirkişi raporunu kabul etmediklerini belirterek, yeni bir heyetten yeni bir bilirkişi raporu alınmasını talep etti. Avukat, yeni bir bilirkişi raporu talep edilecekse bilirkişi heyetine soracaklarını hazırlamak için süre isteyeceklerini kaydetti.

Karaaslan ve Karakuş’un avukatı, iki sanığın da sahaya inmediğini ve binaları denetlemediğini belirtti. Şu an belediyede aynı sistemin devam ettiğini anlatan avukat, her iki müvekkilinin de katiplik yaptığını kaydetti. Yazacağı yazıya bile müvekkillerinin karar veremediğini söyleyen eden avukat, sanıkların suçsuz olduğunu belirtti ve beraatlarını istedi.

Sanık ve sanık avukatlarının dinlenmesinin ardından Cumhuriyet savcısı adli kontrol şartlarının devam edilmesi ve tutukluk taleplerinin reddi şeklinde mütalaa verdi. Sanıklar, haklarında adli kontrol şartlarının kaldırılmasını talep etti.

Mahkeme heyeti, ara kararları açıklamak için duruşmaya 20 dakika ara verdi.

MAHKEME TARAFLARI DİNLEMİŞTİ

Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada İsias Otel’e yapı ruhsatı verildiğinde Adıyaman Belediyesi Yapı Kontrol Birimi’nde görevli ve Yapı Ruhsatında Proje Kontrollerinden sorumlu Dönemin Belediye Başkan Yardımcısı Osman Bulut, Ruhsat Büro Şefi Bilal Balcı, Plan Proje/İmar Müdürü Mehmet Salih Alkayış ve daimi işçi Abdurrahman Karaaslan, 1993 ruhsatında İmar Müdürü Yusuf Gül ve daimi işçi, Ruhsat Büro Teknisyeni Fazlı Karakuş yargılanıyor.

Mahkemede, ailelerin dinlenmesinin ardından müşteki avukatları da dinlendi.

Avukat Emrah Genç, sanıkların ayrı ayrı tutuklanmasını istedi; sorumluluk addedilmeyen sanıkların sorumlu olması gerektiğini söyledi.

Avukat Baki Turan, bilirkişi raporunda sorumluluk addedilen sanıklar konusunda rapora katıldıklarını ancak cezanın olası kast olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Sorumlu addedilmeyen sanıkların da sorumlu tutulmaları gerektiğini söyleyen Turan, raporun bir kısmına itiraz ettiklerini belirtti. Turan, sanıkların olası kastla yargılanmalarını ve tutuklanmalarını istedi.

Avukat Gülsüm Özdoğru, bilirkişi raporunun çelişkili olduğunu ve “yıldız vermek” için gelen Turizm Bakanlığı yetkililerinin de yargılanması gerektiğini ifade etti. Özdoğru, Alpergün Apartmanı ve Kartalkaya Otek davalarının sonuçlarına da dikkati çekti. Özdoğru, sanıkların imzaladıkları kağıtları okumamış olmaları durumunda dahi olası kastla yargılanmaları gerektiğini ekledi.

Avukat Tan Okay, sorumluluk addedilmeyen sanıklar hakkında bilirkişi raporuna katılmadıklarını söyledi, devletin liyakat ilkesi gereği kontrol birimine hak eden insanların oturtulması gerektiğini kaydetti. Okay, sorumlu addedilen sanıkların ise olası kasttan yargılanması gerektiğini, tutuklu yargılanmaları gerektiğini söyledi.

Avukat Mehmet Eren Turan da, raporda üç kişinin binanın yıkılmasından sorumlu, üç kişinin de sorumsuz addedildiğini anımsatarak, bilirkişi raporunda hatalar olduğunu ve yeni bir bilirkişi heyetinden yeni bir rapor alınması gerektiğini söyledi. Turan, mahkeme heyetinin delillere dayanarak karar vermesini istedi.

Turan, “Kamu görevlileri ile ilgili yapılan soruşturmada, 2003 yılında bu binayla alakalı ruhsata ve yasaya aykırılık saptandı. Binanın o aşamada mühürlenmesi ve iskana açılmaması gerektiğine ilişkin bir rapor bulundu. Bu rapora rağmen ve bu rapordan çok kısa bir süre sonra burada yargılanan sanıkların bu rapora ve yasaya aykırı bir şekilde iskan belgesini düzenleyip onayladıkları dolayısıyla otelin açılmasına izin verdikleri ortaya çıktı.” dedi.

Avukat Yiğit Gökçehan Koçoğlu ise, “Bina kendi kendine yapılmadı, devletten izin alındı. Karakuş’un imzaladığı evraklar burada, binayı incelemiş. Mehmet Salih Alkayış da binayı inceleyip imzaladı. Hata ettiniz. Tüm hukuka aykırılıklara karşı bu binaya onay verilmeseydi, bugün burada olmayacaktık.” diye konuştu. Koçoğlu, bilirkişi raporunun yetersiz olduğu ve çelişkiler içerdiği için hüküm koymaya yeterli olmadığını da söyledi.

Yapı ruhsatlarında yapılan sahteciliğe de dikkat çeken Gökçehan, yeni bir heyetten bir rapor alınması gerektiğini belirtti. Gökçehan, “Sanıkların tutuksuz olmaları ne hukuka ne de vicdana uygundur. İmza sorumluluktur, imzayı atanlar sorumlu olmadığını söylüyor. Bu insanların ölümlerin sorumluluğunu alması gerekiyor.” dedi.

Avukatların dinlenmesinin ardından duruşmaya yarım saat ara verildi. Aradan sonra sanıklar ve sanık avukatları dinlenecek.

Adıyaman Grand İsias Otel’in yıkılmasında kusuru bulunan altı kamu görevlisinin yargılandığı 3. duruşmada önce aileler dinlenmiş, ardından avukatların dinlenmesine geçilmişti.

Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Türkiye saatiyle 10.30’da başlayan duruşmada, Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) de davaya katılım talep etti.

Duruşmada, Sahil Özberkman’ın annesi ve çocukların öğretmeni Esra Özberkman, binadan yaralı olarak çıktığını belirterek, “Ben olayı birebir yaşadım, benim bir kanıta ihtiyacım yok ama sizin var. Mal sahiplerinin aç gözlü olduğu usulsüzlükler yaptıkları ortada.” dedi. Kamu görevlilerinden Belediye Başkan Yardımcısı’nın ifadesinde “Ben sadece öğretmenim, imza attım.” dediğini aktaran Özberkman, “Ben de öğretmenim, okuyup anlamadığım hiç bir şeyin altına imza atmıyorum. ‘Adalet yerini buldu’ demek istiyorum artık.” diye konuştu.

Sahil Özberkman’ın babası Tayyip Özberkman ise, bazı şeylerin atık değişmesi gerektiğini, değişmezse insanların ölmeye devam edeceğini söyledi. Tayyip Özberkman, altı kamu görevlisinin tutuklanmasını ve davaların birleştirilmesini de istedi.

Mert Niyazi Topukçuoğlu’nun babası Mehmet Topukçuoğlu, duruşmada, “Taleplerimizin hiç birinin karşılık bulmamasının bizim için çok yıpratıcı bir süreç oluyor. Vicdan biziz buna sizin mutlaka duyarlılık göstermeniz lazım. Bu binaya çivi çakan çaktıran imza atan da attıran da suçludur. Şikayetçi ve mağduruz. Biz evlatlarımızı arkadaşlarımız, öğretmenlerimizi, canlarımızı yitirdik bunun telafisi yoktur. Bizim mücadelemiz bu coğrafyadaki çocukların geleceği içindir. Kahramanlık öyküsünün bir parçası olabilirsiniz, herkesin cezalandırılmasını istiyoruz.” ifadelerini kullandı.

Havva Balcı Çavdır’ın annesi Sevgen Balcı, geride annesiz ve babasız bir çocuk kaldığını belirtirken; Selin Kararakaya’nın halası Senem Karakaya “Bir uçak düşünün yolcusu yok, varış yerinde sadece bekleyenler var ve bu uçakta sadece cenazeler var.” diyerek, tüm sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi.

Hayal Gençalioğlu’nun annesi Sibel Kumsal, depremin üzerinden 1004 gün geçtiğini hatırlatarak, bilirkişi raporunda kusurlu bulunanların neden tutuklu olmadığını sordu.

Duruşmada, Nehir Çevik’in babası Yoksuli Çevik şikayetçi olduğunu dile getirirken; Aras Aktuğralı’nın annesi Afet Aktuğralı kamu görevlilerinden şikayetçi olduğunu ve mahkeme heyetine güvenmek istediğini söyledi. Aras Aktuğralı’nın babası Murat Aktuğralı da, “Çıkan rapor göstermiştir ki imza sahibi ve makamda oturan herkes sorumludur.” diyerek, suçluların tutuklanarak cezalarını çekmelerini istedi.

Ali Karasel’in eşi Fatma Karasel, adalet istediğini; İzcan Nurluöz’ün babası İhsan Nurluöz, her imzanın bir suç olduğunu, kamu görevlilerinin tümünden şikayetçi olduklarını ve hepsinin tutuklanması gerektiğini kaydetti.

Aykan Ekiz’in babası Murat Ekiz ise, “Tümünden şikayetçiyim, adalet istiyorum. Gereğinin yapılmasını istiyorum.” dedi.

Nehir Çevik’in annesi Safiye Çevik ve Rehberlik öğrencisi Müzeyyen Gökçen’in annesi Özlem Gökçen de adalet isteklerini dile getirirken, depremde İsias Otel’de kızı ile eşini kaybeden Can Ahmet Yeniçeri “Kamu görevlilerinden şikayetçiyim. Adaletin tecelli etmesini istiyorum. Tutuklanmalarını ve olası kast istiyorum.” dedi.

Depremde eşi ve iki kızını kaybeden Ozan Dağlı, kamu görevlilerinin tutuklu yargılanmalarını; Doruk ile Alp Akın’ın amcası Ali Akın kamu görevlilerinin attıkları imzaların yükünü taşıyarak cezalarını çekmelerini istedi.

Fahri Arkar’ın babası Ramadan Arkar, “Binanın yapımında imza atanların hepsinin suçu var şikayetçiyim.” derken; Osman Çetintaş’ın babası Nafi Çetintaş tüm kamu görevlilerinden şikayetçi olduğunu söyledi ve tutuklanmalarını istedi.

Selin Karakaya’nın babası Enver Karakaya, “Kamu görevlilerinden şikayetçiyim. Bugün mahkemeden ellerini kollarını sallayarak çıkmamalılar.” dedi; Fahri Arkar’ın annesi Şeniz Arkar, Havin Kılıç’ın babası Recep Kılıç, Perihan Çetiner’in babası Mehmet Çetiner ve Doruk ile Alp Akın’ın babası Osman Akın da kamu görevlilerinden şikayetçi olduğunu dile getirdi.

Evren Çavdır, Havva Çaldır ve Elvin Çavdır’ın dayısı, milletvekili Teberrüken Uluçay da mahkemede ifade vererek, “Adalet bekliyoruz. Bolu Kartalkaya’da alınan emsal kararların sizlere motivasyon olmasını bekliyoruz.” dedi.

Serin İpekkçioğlu’nun babası Sertaç İpekçioğlu ise, ruhsatın geçerlilik süresi konusunda “96 yılında binaların yapımına ilişkin bir afet yönetmelik çıktı 2001 yılındaki ruhsat bu yönetmeliğe göre neden verilmedi?” diye sordu.

Doruk ile Alp Akın’ın annesi Ayşe Akın da, “Atılan imzaların adaletle sonuçlanmasını istiyorum. Sanıkların derhal tutuklanmasını istiyorum. Kamu görevlilerinden şikayetçiyim.” ifadelerini kullandı.

Serin İpekçioğlu’nun annesi Pervin Aksoy İpekçioğlu enkazdan yaralı çıkanlardan biri olduğunu belirtti. İpekçioğlu, bilirkişi raporunu detaylı değerlendirerek, sanıklara attıkları imzalar hakkında bazı sorular yöneltti. Bilirkişi raporunun mahkemenin görev alanına girip sonuç hakkında değerlendirme yapmasını doğru bulmadığını belirten İpekçioğlu, her belediye encümenin olayda sorumluluğu olduğunu söyleyerek bu konuda da soruşturma açılmasını istedi. İpekçioğlu, “2001 yapı ruhsatında Başkan yardımcısı Osman Bulut, Ruhsat Büro Şefi Bilal Balcı, İmar İşleri Müdürü Mehmet Salih Alkayış, binadaki aykırılığı tespit ediyor, aykırılığın giderilmediğini bilerek isteyerek ruhsatı onaylıyorlar. Fikri sahtecilik suçu işlenmiş, sahtecilik suçu kastla işlenebilir bir suç, artık bilinçli taksiri tartışmak abesle iştigal etmektir." diyerek, suç işleyen kişilerin kaçma ihtimalinin de göz önünde bulundurularak tutuklanmalarını talep etti.

Hayal Gençalioğlu’nun babası Yaşar Kemal Gençalioğlu da, kamu görevlilerinin suçlu olduğunu ve şikayetçi olduğunu dile getirdi.

Selin Karakaya’nın annesi Ruşen Yücesoylu Karakaya, “Aylardır bilirkişi raporu bekliyorduk. On gün önce çıktı, bu katiller hala tutuklanamadı. Burada asla bilinçli taksirden söz edilemez. Çocuklarımız nefessiz kaldı bu katil binanın altında. Acımıza bir son verin artık. Biz aileler olarak çocuklarımızın acısını yaşamak istiyoruz. Adalet olası kastla son bulsun, biz de rahat bir nefes alalım.” diye konuştu.

Duygu Kalaycı’nın eşi ve Lavin Kalaycı’nın babası Caner Kalaycı, “Bütün yasaları araştırıp bilen insanlarız. Burada bir güvensizlik yaşıyoruz. Bu delillerle bir sonuç çıkmasını istiyoruz. Sizin başınıza gelmedi diye bizi ne kadar anlayabilirsiniz bilmiyorum.” dedi. Kamu görevlilerinden şikayetçi olduğunu belirten Kalaycı, sanıkların tutuklu yargılanmalarını ve olası kast kararı çıkmasını istedi.

Asya Tülek’in babası Mehmet Tülek ise bilirkişi raporunda eksik olan kısımlar olduğunu vurguladı. “Suç somut, raporları okudum çok bir şey bilmeye gerek, yok suç zaten resmi belgelerle somutlaştırılmış. Bu taksir değil kasıttır.” diyen Tülek, sanıkların tutuklu yargılanmasını istedi.

Atakan Celal Konuklu’nun annesi ve Pamir Konuklu’nun eşi Şenay Konuklu, “Vicdanınıza konuşmak istiyoruz. Deprem yerine bir umutla gittik tek tek cesetler çıkarken ben 55 ceset gördüm. 25’inin gözleri açık ve hepsi acı içindeydi. O çığlıkları atamayan çocukların çığlığı oluyorum. Çocukların çektiği işkenceyi hayal edin. Yaşayanlar da vardı ezim ezim ezildi canlarımız. Her gün ölüyoruz, ailelerimiz katledildi. Çocuklarımızın çektiği acıların karşılığını vermeniz lazım. Vicdanınıza sesleniyorum lütfen karar verirken 72 canın sesi olun.” dedi.

Özgür İçme’nin babası Meriç İçme de, “Eğer imza atmasaydılar bizim çocuklarımız yanımızda olacaktı.” diyerek, şikayetçi olduğunu ve sanıkların tutuklanmasını istediğini söyledi.

Mahkemede, tur rehberlerinin aileleri de söz alarak, İsias’ta kaybettikleri canları için adalet istedi; sanıklardan şikayetçi oldu ve tutuklanmalarını istedi.

Duruşmada, ailelerin ardından avukatlar dinlenmeye başlandı.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.