Ahmet Serdaroğlu: Hükümetin her günü bu ülke için bir tehdit!
Hür-İş ve Kamu-İş Başkanı Ahmet Serdaroğlu, hükümeti sert sözlerle eleştirerek, “Hükümetin her kaldığı gün bu ülke için bir tehdittir" dedi. Serdaroğlu, özelleştirme politikalarını “peşkeş” olarak nitelendirerek, erken seçim çağrısı yaptı.
Hür İşçi Sendikaları Federasyonu (Hür-İş) ve Kamu İşçileri Sendikası (KAMU-İŞ) Başkanı Ahmet Serdaroğlu, Hakikat TV'de Mehmet Ercan'ın sunduğu “Dobra Dobra” programında gündemi değerlendirerek mevcut üçlü hükümeti hedef aldı. Serdaroğlu, ekonomik krizden özelleştirmeye, iç güvenlikten vatandaşlık politikalarına kadar birçok alanda sert eleştirilerde bulunurken, halkın sandıkta verdiği mesajın siyasetçiler tarafından ‘uyur numarası yapılarak’ görmezden gelindiğini söyledi. Serdaroğlu’nun en çarpıcı ifadesi, “Hükümetin her kaldığı gün, bu ülke için bir tehdittir!” oldu.
ÜÇLÜ HÜKÜMET İFLAS ETTİ: “HİÇBİR BAŞARI ÖYKÜSÜ YAZAMADILAR”
Ahmet Serdaroğlu, mevcut iktidar koalisyonunun “başarısız” olduğunu ve artık halk nezdinde itibarının kalmadığını belirterek, siyasi menfaat uğruna yapılan yanlışların bedelinin topluma ödetildiğini ifade etti. Hükümet ortaklarının üç seçimdir (belediye, ara seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimi) ortak adaylarla dahi başarı öyküsü yazamadığını söyleyen Serdaroğlu, özellikle cumhurbaşkanlığı seçiminde hükümet tarafından desteklenen adayın aldığı %35'lik oy oranının halkın mevcut yönetimden ne kadar memnuniyetsiz olduğunun net bir göstergesi olduğunu vurguladı.
Serdaroğlu, siyasetin kutuplaştırıcı ve ötekileştirici diline karşı çıkarak, “Din, vatan, millet” gibi değerlere sığınarak siyaset yapanların halktan karşılık bulamadığını ve bu tarz siyasetin adanın birliğine zarar verdiğini belirtti. UBP-YDP-DP hükümetinin ısrarla koltukta oturmasının halkın kararını değiştirmeyeceğini belirten Serdaroğlu, “Seçimin olması halkın faydasına olur. Bir an önce bu yanlış zihniyetten kurtulur halk ve daha fazla zarar görmez” diyerek erken seçimin tek çözüm olduğunu yineledi.
ÖZELLEŞTİRME DEĞİL, PEŞKEŞ: SONUNDA BİZİ DE SATACAKLAR
Serdaroğlu en keskin eleştirilerini, kamu kurumlarının özelleştirilmesi yönündeki politikalara yönelterek, bunun bir özelleştirme değil, peşkeş olduğunu vurguladı. Devletin varlıklarının elden çıkarılmasına karşı topyekûn bir mücadele çağrısı yaptı. Serdaroğlu, Telefon Dairesi’nin ve diğer kurumların kasten yatırım yapılmayarak hizmet veremez duruma getirildiğini ve ardından “zarar ediyor” algısıyla satılığa çıkarılmasının siyasi bir taktik olduğunu ifade etti.
Serdaroğlu, ulaşım, enerji, sağlık, eğitim gibi temel hizmetler ile limanlar ve tarihi eserlerin kesinlikle devletin elinde kalması gerektiğini vurgulayarak, “Devlet olmak istersek devletin öz kaynaklarını devlet elinde tutacak” dedi ve bu kurumların satılmasıyla devlet olmanın anlamının kalmayacağını belirtti. Serdaroğlu, bu kararları geçiren ve resmi gazetede yayınlayan tüm bakanların siyasetten men edilmesi gerektiğini ve bu kadar kolay varlıkları elden çıkaran siyasetçilerin komisyonluk alıp almadığı şüphesinin zihinlere girdiğini söyledi.
GERÇEKÇİ OLMAYAN ENFLASYON VE HAYAT PAHALILIĞI ÇIKMAZI
Serdaroğlu, ekonomideki en büyük sorunun Maliye Bakanlığı’nın sürekli borçlanması ve hayat pahalılığının gerçekçi hesaplanmaması olduğunu belirtti. Hayat pahalılığı oranının hesaplandığı geçim endeksi sepetinin güncellenmesi çağrısını tekrarlayan Serdaroğlu, açıklanan %1’lik aylık enflasyon gibi rakamların siyasi bir tercih olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını dile getirdi.
Asgari ücrete yapılan artışların artış olmadığını, enflasyon karşısında eriyen alım gücünü bir miktar telafi etme çabası olduğunu ifade eden Serdaroğlu, Temmuz ayında verilen %11.12'lik artışın üç ayda fazlasıyla geri alındığını söyledi.
İşveren temsilcilerinin tüp gaza, akaryakıta ve elektriğe gelen zamlar karşısında sessiz kaldığını, ancak asgari ücret masasına gelince “nağaralar attığını” belirterek, hükümetin başarısızlığını örtbas etmek için işverenlerle iş birliği yaptığını söyledi. Adaletli bir vergi sistemi oluşturmak yerine uygulanan “resen vergi” uygulamasının keyfi olduğunu ve rekabeti ortadan kaldırdığını söyleyerek Maliye’nin açığını kapatmak için kolay yoldan vergi toplama yoluna gittiğini belirtti.
ARTAN GÜVENLİK SORUNLARI VE KONTROLSÜZ GİRİŞLER
Ülkedeki artan kurşunlama ve silahlı saldırı olaylarına değinen Serdaroğlu, iç güvenlikteki zafiyetin siyasi olduğunu belirterek, suç odaklarının bu kadar rahat hareket edebilmesinin “hükümetin içindeki bazı mercilerden destek aldıkları” şüphesini doğurduğunu dile getirdi. Başbakanın sadece güvenlik toplantısı yapmak yerine, elindeki kısıtlı imkanlarla dahi başarılı olan Polis Teşkilatı’na bütçe, yatırım ve personel sağlaması gerektiğini vurguladı.
Serdaroğlu, ülkenin hastane, okul ve yol altyapısının ciddi anlamda yetersiz kaldığını belirterek, bu koşullarda kontrolsüz nüfus alımının ve kolay vatandaşlık verilmesinin ülkeyi uçuruma sürüklediğini söyledi. “Mevcut vatandaşlardan belki bizi bile dışarı atmaları lazım” diyerek durumun ciddiyetini gözler önüne serdi.
HESAP SORAN VE LİYAKATE ÖNEM VEREN YENİ NESİL SİYASET
Serdaroğlu, mevcut siyasetçilerin “uyur numarası” yaptığını ve halkın taleplerini görmezden geldiğini belirterek, kurtuluşun liyakat, adalet ve üretim odaklı yeni bir siyaset anlayışında olduğunu vurguladı. Serdaroğlu, gelecek hükümetin en büyük görevinin, halkın varlıklarına zarar veren mevcut siyasetçilere hesap sormak olduğunu ve “yapanın yanına kalır” mantığının son bulması gerektiğini söyledi. Genç ve okumuş yetenekli insanlara seslenen Serdaroğlu, siyaset sahnesine çıkmaları ve bu “efelik” yapan siyasetçileri görevden alarak ülkeyi düzlüğe çıkarmaları çağrısında bulundu.
Sendikal taleplere de değinen Serdaroğlu, 2011 sonrası işe giren personelin (göç yasası mağdurları) kıdem tazminatı ve özlük hakları mağduriyetinin giderilmesi gerektiğini, Maliye Bakanlığı ile yapılan görüşmelerin ise beklentilerini karşılamayacağını düşündüğünü belirtti.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.