Erhürman'ın 4 maddelik müzakere metodu: "Hükümet olarak bu çerçevede Erhürman'ı destekleyeceğiz"
Siyasi Partiler Konseyi toplantısının ardından konuşan YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı, Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ın dört maddelik müzakere metodolojisini önemsediklerini belirterek, hükümetin bu çerçevede Cumhurbaşkanı’na destek vereceğini açıkladı.
Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ın ortak bir değerlendirme zemini oluşturmak amacıyla ilk kez topladığı Siyasi Partiler Konseyi toplantısı, hem müzakerelerin geleceğine hem de iç siyasi uyumun düzeyine ilişkin önemli mesajlar içerirken, özellikle Yeniden Doğuş Partisi (YDP) Genel Başkanı Erhan Arıklı’nın Cumhurbaşkanı’nın dört maddelik müzakere metodolojisine verdikleri desteği açıklaması dikkat çekti.
ARIKLI, ERHÜRMAN'IN 4 MADDELİK MÜZAKERE METODUNU VE İKTİDARIN DA BU KONUDA CUMHURBAŞKANI'NI DESTEKLEYECEĞİNİ AÇIKLADI
Bu toplantının dikkat çeken başlıklarından biri Kıbrıs Postası'nın sorusu üzerine YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı’nın yaptığı değerlendirme oldu.
“Uzun zamandır ilk kez, kapsamlı çözüm hedefi için olmasa da Erhürman'ın 4 maddelik müzakere metodolojisine Siyasi Partiler Konseyi destek verecek mi?” yönündeki soruya Arıklı, “Hristodulidis’in kabul etmeyeceği unsurlar olmasına rağmen, bizim açımızdan bu 4 madde önem taşımaktadır” ifadeleriyle yanıt veren Arıklı, Siyasi Partiler Konseyi olarak bu konuda Erhürman’a destek verdiklerini belirterek, iktidar olarak Cumhurbaşkanı’nı yormayacaklarını ve süreç boyunca her konuda destekleyeceklerini ifade etti.
ERHÜRMAN'IN RESMİ MÜZAKERELERE BAŞLANABİLMESİ İÇİN ORTAYA KOYDUĞU 4 MADDELİK METODOLOJİ NEDİR?
Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ın, Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlayabilmesi için taraflara sunduğu dört maddelik metodoloji, sürecin hem çerçevesini hem de ilerleyiş koşullarını belirleyen temel ilkeleri içeriyor.
Geçmiş deneyimlerden kaynaklanan güven kayıplarını gidermeyi, belirsiz ve ucu açık müzakere dönemlerini geride bırakmayı ve siyasi eşitliği tartışmasız bir zemine oturtmayı amaçlayan bu dört madde, yeni bir müzakere sürecinin ancak hangi şartlarda mümkün olabileceğine dair net bir yol haritası sunuyor.
1) SİYASİ EŞİTLİK PAZARLIK KONUSU HALİNE GETİRİLMEYECEK:
Müzakere metodolojisinin ilk maddesi, siyasi eşitlik ilkesinin tartışma ya da pazarlık konusu yapılmamasını hedefliyor. Buna göre Kıbrıs Rum Liderliği, BM Güvenlik Konseyi kararlarında ve bugüne kadarki yakınlaşmalarda yer aldığı şekliyle dönüşümlü başkanlığı ve Kıbrıslı Türklerin iradesi dışında merkezi düzeyde hiçbir karar alınamayacağını içerecek biçimde siyasi eşitliği kabul etmek durumunda olacak.
Bu düzenleme, Kıbrıslı Türklerin azınlık statüsüne düşürülmesini engellemeyi, adil bir ortaklık yapısının kurulmasını ve gelecekte yaşanabilecek hak kayıplarının önüne geçilmesini amaçlıyor. Türk tarafı, siyasi eşitliğin sağlanmadığı bir çözümün sürdürülebilir olamayacağını vurguluyor.
2) MÜZAKERELERİN BAŞLANGIÇ VE BİTİŞ TARİHİ BELLİ OLACAK
Metodolojinin ikinci maddesi, müzakere sürecinin yıllarca belirsiz şekilde sürmesini engelleyecek bir zaman çerçevesinin oluşturulmasını öngörüyor. Buna göre başlangıç ve bitiş tarihlerini içeren bağlayıcı bir takvim hazırlanacak.
Geçmiş müzakere deneyimlerinde (özellikle 2008–2017 döneminde), süre sınırı olmadan yürütülen görüşmelerin ilerlemeyi zorlaştırdığı ve güven kaybına yol açtığı belirtiliyor. Bu nedenle yeni süreç: Belirlenmiş bir takvime bağlı yürümeyi, aşamalı hedefler içermeyi, süreç sonunda siyasi bir sonuç veya çerçeve anlaşmaya ulaşılmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, taraflar arasında samimiyet ve ciddiyete dayalı bir müzakere zemini oluşturmayı amaçlamasının yanı sıra, BM Genel Sekreteri'nin Crans Montana'nın ardından yaptığı önerilerden biriydi.
3) GEÇMİŞTEKİ YAKINLAŞMALAR TEYİT EDİLECEK
Üçüncü madde, geçmişte varılmış teknik ve siyasi yakınlaşmaların yeniden tartışmaya açılmamasını içeriyor. Özellikle mülkiyet gibi kritik başlıklarda oluşturulmuş uzlaşıların korunması gerektiği belirtiliyor.
Annan Planı, 2014–2019 müzakereleri ve Berlin süreci boyunca ortaya çıkan yakınlaşmaların ortak zemin oluşturduğu belirtilerek, bunların sıfırdan başlatılacak yeni bir müzakereyle boşa çıkarılmaması hedefleniyor. Türk tarafı, müzakerelerde “en başa dönme” yaklaşımının kabul edilmeyeceğini net şekilde ifade ediyor.
4) RUM TARAFININ MASAYI TERK ETMESİ HÂLİNDE TÜRK TARAFI STATÜKOYA DÖNMEYECEK
Metodolojinin dördüncü ve son maddesi, Rum tarafının masayı yeniden terk etmesi durumunda Türk tarafının bugünkü statükoya geri dönmeyeceğinin baştan güvence altına alınmasını amaçlıyor. Bu madde, 2004 Annan Planı sürecinde yaşanan güven kaybının tekrar etmesini önlemeyi hedefliyor.
Bu çerçevede oluşturulacak mekanizma: Rum tarafı masadan çekilirse Türk tarafının cezalandırılmamasını, tanınmamışlık, izolasyon ve belirsizliğe geri dönülmemesini, sürecin uluslararası toplum nezdinde güvenilirliğinin korunmasını içeriyor. Bu düzenlemenin, sürdürülebilir bir müzakere zemini için kritik olduğu vurgulanıyor.
Kamuoyunda en çok tartışılan önerilerden biri olan bu madde, Annan Süreci'nin ardından dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın "Çözüm iradesi göstermiş olan Kıbrıs Türk halkına uygulanan izolasyonlar için bir gerekçe kalmamıştır" ifadelerinden faydalanmakta ve Kıbrıs Türk halkına önceden verilmiş olan bu sözün teyidi garanti altına almayı hedeflemektedir.
SİYASİ PARTİLER KONSEYİ, KAPSAMLI BİR ÇÖZÜM İÇİN OLMASA DA, 4 MADDELİK METOD İÇİN HEMFİKİR
Siyasi Partiler Konseyi’nde ortaya konan ortak duruş, Cumhurbaşkanı Erhürman’ın müzakerelerin yeniden başlayabilmesi için belirlediği dört maddelik metodolojinin iç politikada geniş bir destek bulduğunu gösteriyor.
Rum tarafının yaklaşımına ve uluslararası dinamiklere rağmen, siyasi eşitlikten takvimli müzakereye, geçmiş yakınlaşmaların korunmasından masayı terk etme hâlinde statükoya dönüşün reddine kadar uzanan bu çerçeve, yeni bir sürecin ancak hangi şartlarda ilerleyebileceğine dair net bir tablo sunuyor. Bu yaklaşım, hem Türk tarafının müzakere iradesinin sınırlarını netleştiriyor hem de geçmişte yaşanan güven kayıplarının tekrar etmemesi için ortak bir siyasi zemine işaret ediyor.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.