AB-Türkiye İş Zirvesi: Gümrük Birliği'nin güncellenmeli; Türkiye, SAFE programında yer almalı
Brüksel’deki AB-Türkiye İş Zirvesi’nde konuşan Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Türkiye-AB ortaklığının küresel belirsizlik döneminde öneminin hiç bu kadar yüksek olmadığını belirterek, Gümrük Birliği’nin hizmetler, dijital ticaret ve yeşil dönüşümü kapsayacak şekilde güncellenmesi gerektiğini vurguladı.
-
Bolat: "Türkiye-AB ortaklığı, hiç bu kadar önemli olmamıştı"
-
Bolat: "Güçlü bir savunma ve endüstriyel uzmanlığa ve çok güçlü bir orduya sahip önemli bir NATO müttefiki olarak, Türkiye'nin AB’nin savunma dayanıklılığına ve yetenek gelişimine önemli katkılarda bulunabileceğine inanıyoruz"
-
Tuzcu: “1990'larda tasarlanan çerçeve artık günümüz dünyasının gerçeklerini tam olarak yansıtmıyor. Gümrük Birliği, derhal güncellenmeli”
-
Olpak: “Türkiye'nin Avrupa Güvenlik Eylem Programına (SAFE) aktif katılımı ve ortak projeler geliştirmesi kritik öneme sahiptir"
Türkiye Ticaret Bakanı Ömer Bolat, "Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, yalnızca ekonomik bütünleşmemizi güçlendirmek için değil aynı zamanda adil, öngörülebilir ve ileriye dönük bir ticaret ortamı sağlamak için her iki taraf için de elzem hale gelmiştir." dedi.
Bolat, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ve European Business Summit (EBS) işbirliğinde Brüksel'de düzenlenen AB-Türkiye İş Zirvesi’nin açılışında konuştu.
"Küresel ticaretin giderek daha öngörülemez hale geldiği, ticari anlaşmazlıkların, tek taraflı önlemlerin, artan korumacılığın ve yoğunlaşan endüstriyel rekabetin küresel piyasaları yeniden şekillendirmeye devam ettiği bir dönemde sizlerle buluşuyoruz." diyen Bolat, Türkiye-AB ortaklığının küresel belirsizlik döneminde daha kritik olduğunu vurguladı.
Bolat, "Türkiye-AB ortaklığı, hiç bu kadar önemli olmamıştı." değerlendirmesinde bulundu.
AB’nin Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı olduğuna, Türkiye’nin de AB’nin beşinci büyük ticaret ortağı konumunda bulunduğuna dikkati çeken Bolat, "İkili ticaret hacmimiz, geçen yıl 220 milyar dolar ile rekor seviyeye ulaştı ve bu yıl sonuna kadar muhtemelen 230 milyar dolar olacak." dedi.
Bolat, Türkiye'nin AB'ye ihracatının geçen yıl 109 milyar dolara ulaşarak şimdiye kadarki en yüksek seviyeye çıktığına işaret ederek, Türkiye’nin toplam mal ihracatının yüzde 41'ini AB’ye yaptığını anlattı.
BOLAT: TÜRKİYE'DEKİ YABANCI YATIRIMLARIN YAKLAŞIK YÜZDE 70'İ AVRUPALI ORTAKLARDAN
"Türkiye, AB için stratejik bir üretim ve tedarik merkezi olmaya devam ediyor." diyen Bolat, Türkiye'deki yabancı yatırımların yaklaşık yüzde 70'inin Avrupalı ortaklardan geldiğini söyledi.
Bakan Bolat, "Türkiye'deki Avrupa yatırımlarına büyük önem veriyoruz. Ülkemizde faaliyet gösteren AB şirketleri, yaklaşık 1,2 milyon çalışanı istihdam etmekte ve Türkiye'nin AB'ye ihracatını sürdüren tedarik zincirlerinde hayati bir rol oynamaktadır." diye konuştu.
"Türkiye, AB'nin çeşitlendirilmiş, dayanıklı ve rekabetçi tedarik zincirleri oluşturma hedefini desteklemek için benzersiz bir konumdadır." diyen Bolat, yabancı yatırımcılara yönelik mevzuatı sürekli iyileştirdiklerinin altını çizdi.
"TÜRK ŞİRKETLERİNİN, SAFE KAPSAMINDAKİ PROJELERİNE ENTEGRE EDİLMESİ STRATEJİK BİR GEREKLİLİK"
Bakan Bolat, Türkiye’nin savunma alanında çok ileri noktada bulunduğuna dikkati çekti.
"Güçlü bir savunma ve endüstriyel uzmanlığa ve çok güçlü bir orduya sahip önemli bir NATO müttefiki olarak, Türkiye'nin AB’nin savunma dayanıklılığına ve yetenek gelişimine önemli katkılarda bulunabileceğine inanıyoruz." diyen Bolat, şöyle konuştu:
"Bu nedenle, Türk savunma üretim şirketlerinin Avrupa Güvenlik Eylem Girişimi (SAFE) kapsamındaki ortak tedarik projelerine entegre edilmesinin, genel Avrupa güvenliğini artıracak stratejik bir gereklilik olduğuna inanıyoruz. Böyle bir ortaklık, daha güvenli ve dayanıklı bir Avrupa inşa etme yolunda önemli bir adım olacaktır."
Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Ticaret Diyaloğu'nun da çok önemli olduğuna işaret eden Bolat, platformun işbirliği alanlarını belirleme, ticaret sorunlarını ele alma ve gelecek için yapıcı yaklaşım belirleme konusunda katkı sağladığını vurguladı.
Bolat, "Üst düzey ticaret diyaloğu, hem Türkiye hem de AB'nin ortak hedefi olan Gümrük Birliği'nin güncellenmesi için stratejik bir temel oluşturmaktadır. Bu bağlamda AB Komisyonu, Türkiye ile Gümrük Birliği'nin modernizasyonu konusunda müzakereleri başlatmak için elinden gelenin en iyisini yapmaktadır." diye konuştu.
Gümrük Birliği’nin 1995 yılında oluşturulduğunu anımsatan Bolat, "Ancak 30 yıl sonra küresel ticaret gerçekleri değişmiş ve mevcut çerçeve artık bu yeni dinamikleri tam olarak yansıtmamaktadır. Bu nedenle Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, yalnızca ekonomik bütünleşmemizi güçlendirmek için değil aynı zamanda adil, öngörülebilir ve ileriye dönük bir ticaret ortamı sağlamak için her iki taraf için de elzem hale gelmiştir." dedi.
Bolat, Gümrük Birliği'nin kapsamını hizmetler, dijital ticaret, yeşil dönüşüm, uluslararası yatırımlar ve düzenleyici işbirliğini de kapsayacak şekilde genişletmek gerektiğine işaret ederek, bunun her iki tarafa da yeni fırsatlar sunacağını ve rekabet gücünü artıracağını vurguladı.
VİZDE VE TAŞIMACILIK KOTALARI UYARISI
Gümrük Birliği'ni güncellemenin ticaret anlaşmasından daha fazlası olduğunu belirten Bolat, "AB’nin mevcut vize uygulamaları ve Türk ticari araçlarına uygulanan kara taşımacılığındaki taşıma geçiş kotaları, hala önemli darboğazlar yaratmaya devam ediyor. Bu kısıtlamalar, yalnızca Gümrük Birliği'nin uygulanmasını zorlaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda Türkiye ile AB arasında mal, hizmet ve yatırımın serbest akışını da kısıtlıyor." diye konuştu.
Bolat, "Gümrük Birliği'nin modernizasyonu, işbirliğini derinleştirerek, rekabet gücünü artırarak ve Türkiye'deki Avrupalı yatırımcılar için verimliliği sağlayarak bu çabaları daha da güçlendirecektir." değerlendirmesinde bulundu.
Zirvede konuşan Türkiye Ticaret Bakan Yardımcısı Tuzcu, son dönemde dünyanın ve uluslararası ticaretin değiştiğini, kuralların, sistemin kurucusu tarafından görmezden gelinmeye başlandığını belirterek, bu koşullar altında Türkiye-AB Gümrük Birliği'nin geliştirilmesi gerektiğini söyledi.
Tuzcu, Gümrük Birliği'nin 30 yıl önce yapıldığını, o dönemde AB'nin sadece 15 üyesi ve 11 tercihli ticaret anlaşması bulunduğunu hatırlattı.
Gümrük Birliği'nin Türkiye'nin AB ile ekonomik entegrasyonu için "geçici" bir anlaşma olarak hazırlandığını ifade eden Tuzcu, bunun Türkiye'nin mevzuatını AB ile uyumlu hale getirdiğini anlattı.
Tuzcu, "Gümrük Birliği sonucunda 2024'te yıllık toplam ticaretimiz 220 milyar dolara ulaştı. Türkiye şu anda AB'nin beşinci büyük ticaret ortağı, AB de Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı." dedi.
2000'lerin sonlarından itibaren Gümrük Birliği’nin çeşitli zorluklarla karşılaşmaya başladığını aktaran Tuzcu, "1990'larda tasarlanan çerçeve artık günümüz dünyasının gerçeklerini tam olarak yansıtmıyor." diye konuştu.
TUZCU: GÜMRÜK BİRLİĞİ DERHAN GÜNCELLENMELİ
Zirvede konuşan Türkiye Ticaret Bakan Yardımcısı Tuzcu, son dönemde dünyanın ve uluslararası ticaretin değiştiğini, kuralların, sistemin kurucusu tarafından görmezden gelinmeye başlandığını belirterek, bu koşullar altında Türkiye-AB Gümrük Birliği'nin geliştirilmesi gerektiğini söyledi.
Tuzcu, e-ticaret, dijital ekonomi gibi alanların ortaya çıktığını, özellikle Asya'dan olmak üzere pazara yeni aktörlerin dahil olduğunu, dünyanın değiştiğini ve bu durumun mevcut düzenlemelere yansımadığını belirterek, bu nedenle Gümrük Birliği'nin derhal güncellenmesi gerektiğini anlattı.
AB'nin önceliklerinin de değiştiğini belirten Tuzcu, Yeşil Mutabakat ve dijital gündemle birlikte büyüme odaklı bir AB'nin ortaya çıktığını, AB’nin serbest ticaret anlaşmalarının sayısının da önemli ölçüde arttığını söyledi.
Tuzcu, AB'nin 70'ten fazla ülkeyle 44 tercihli anlaşması olduğunu ve bunun Türkiye için ticarette sapmayı ve sorunları ortaya çıkardığını anlattı.
"Üzücü olan şu ki, Türkiye mevzuatını AB ile uyumlu hale getirirken, AB mevzuatı Türkiye'nin önceliklerini dikkate almıyor." diyen Tuzcu, Türkiye'nin AB'ye uyum sağlamasına rağmen karar ve istişare sürecinin bir parçası olmadığını belirtti.
Tuzcu, "2015 yılında Gümrük Birliği güncelleme sürecini başlatmaya karar verdik. Bu kritik bir karardı ve şimdi bu kararın 10'uncu yıl dönümündeyiz. Ancak, AB Konseyi, AB Komisyonuna müzakerelere başlama yetkisi vermedi." dedi.
AB’nin "AB yapımı, AB ürünü, Avrupa tercihi" gibi girişimlerinin uluslararası ticaret kurallarına uyumu konusunda sorunlar olduğunu anlatan Tuzcu, bu önlemlerin Türk sanayisi ile AB üzerinde de olumsuz etkileri olacağını ifade etti.
Tuzcu, "AB'nin bizi bir ortak olarak görmesini bekliyoruz. Türkiye, AB'nin bu yeni büyüme planının bir parçası olmaya hazır. Türkiye'nin güçlü üretim kapasitesinin, savunma da dahil olmak üzere tüm alanlarda AB’nin ekonomik dayanıklılığını artıracağına inanıyoruz.” diye konuştu.
OLPAK: BU YENİ DÖNEMDE, GELECEĞİ BİRLİKTE ŞEKİLLENDİREREK ORTAKLAR OLARAK DÜŞÜNMELİYİZ
DEİK Başkanı Nail Olpak ise "Gümrük Birliği'ni güncellemek yalnızca ekonomik bir zorunluluk değil, aynı zamanda hizmetler, e-ticaret ve sürdürülebilir değer zincirlerinde yeni potansiyellerin kilidini açmak için stratejik bir fırsattır. DEİK olarak, AB-Türkiye ekonomik işbirliğinin bir sonraki aşamasının diyaloğun ötesine geçip somut eyleme dönüşmesi gerektiğine inanıyoruz.” dedi.
Gümrük Birliği'nin güncellenmesi konusunda 10 yıldır devam eden bir sürecin bir sorun olduğu anlamını taşıdığını belirten Olpak, "Bir ortaklıkta kayıp varsa, büyük tarafların kaybı daha büyük, küçük tarafların kaybı daha küçüktür." diye konuştu.
Olpak, Türkiye ve AB’nin karşılıklı çıkarlar, ekonomik bağımlılık, istikrar ve refah için ortak bir vizyon üzerine kurulu, uzun vadeli ve dinamik bir ortaklığa sahip olduğunu anlattı.
Ticaret ve yatırım bağlarının Türkiye-AB ilişkisinin omurgasını oluşturduğunu ifade eden Olpak, "Küresel ekonomi 1990'lardan bu yana önemli ölçüde değişti ve işbirliğimizin temel taşı olan Gümrük Birliğimiz de buna göre gelişmeli." şeklinde konuştu.
Olpak, enerji güvenliği, iklim, bağlantı ve savunma sanayi işbirliğinin Türkiye'nin Avrupa'nın stratejik özerkliğine önemli ölçüde katkıda bulunabileceği alanlar olduğunu belirterek, "Bu bağlamda, Türkiye'nin Avrupa Güvenlik Eylem Programına (SAFE) aktif katılımı ve ortak projeler geliştirmesi kritik öneme sahiptir." değerlendirmesinde bulundu.
Ticaret ve yatırım ilişkilerini derinleştirmek için malların, insanların ve hizmetlerin serbest dolaşımının sağlanması gerektiğine işaret eden Olpak, "Bu yeni dönemde, geleceği birlikte şekillendirerek ortaklar olarak düşünmeli ve hareket etmeliyiz." diye konuştu.
YALÇINDAĞ: BİRLİKTE, KÜRESEL TİCARETTE GÖRKEMLİ BİR HİKAYE YAZABİLİRİZ
DEİK Türkiye-Avrupa İş Konseyleri Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ da "Enerji, güvenlik ve tedarik zinciri alanlarında Türkiye, Avrupa için stratejik ve dirençli bir ortaktır. Birlikte, küresel ticarette görkemli bir hikaye yazabiliriz." dedi.
Uzun vadeli ve stratejik bir bakış açısıyla, AB ve Türkiye arasında daha güçlü bir entegrasyon sağlanarak ekonomik bağımlılıkların azaltılabileceğini belirten Yalçındağ, "Güvenlik ve savunma günümüzün en önemli konularından biri halini aldı. NATO'nun ikinci büyük ordusu olan Türkiye, AB'nin en güvenilir ortağı konumunda. Türk savunma sanayisiyle güçlü ortaklıklar kurmak, stratejik işbirliğimizi güçlendirecek ve bölgesel güvenliğe katkıda bulunacaktır. Karşılıklı çıkarlarımıza odaklanmalıyız." diye konuştu.
Program kapsamında, üst düzey AB yetkilileri ve iş insanlarının katılımıyla Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve dijital konuların ele alındığı paneller düzenlendi.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.