Fidan: Kıbrıs'ın adil ve sürdürülebilir bir çözüme kavuşturulabilmesi için gayretler sürdürülüyor
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yaptığı sunumda Türkiye'nin milli davası Kıbrıs meselesinin adil, kalıcı ve Ada'daki gerçeklere dayalı bir çözüme kavuşturulması için gayretlerin sürdüğünü vurguladı. Fidan, "Anavatan ve garantör devlet olarak, Kıbrıs Türk halkının huzur, refah ve kalkınmasına yönelik gayretlerimizi sürdüreceğiz" dedi.
-
"Önümüzdeki dönemde, geçmişte de olduğu gibi, anavatan ve garantör devlet olarak, Kıbrıs Türk halkının huzur, refah ve kalkınmasına yönelik gayretlerimizi sürdüreceğiz.
-
“Türkiye olarak Ege ve Doğu Akdeniz'i, tüm tarafların meşru menfaatlerine saygı gösterildiği bir istikrar ve refah bölgesi olarak görmek istiyoruz."
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Türkiye'nin milli davası Kıbrıs meselesinin adil, kalıcı, sürdürülebilir ve Ada'daki gerçeklere dayanan bir çözüme kavuşturulabilmesi için gayretlerin sürdürüldüğünü” vurguladı.
Fidan, "Önümüzdeki dönemde, geçmişte de olduğu gibi, anavatan ve garantör devlet olarak, tarihi, hukuki ve insani sorumluluklarımız çerçevesinde ve Ada'nın gerçeklerine uygun biçimde, Kıbrıs Türk halkının huzur, refah ve kalkınmasına yönelik gayretlerimizi sürdüreceğiz” dedi.
Hakan Fidan, “Türkiye olarak Ege ve Doğu Akdeniz'i, tüm tarafların meşru menfaatlerine saygı gösterildiği bir istikrar ve refah bölgesi olarak görmek istiyoruz." ifadesini de kullandı.
Hakan Fidan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Dışişleri Bakanlığının 2026 yılı bütçesine ilişkin sunum yaptı.
Bu yılın, Türkiye'nin gelişmeleri yönlendiren etkili bir aktör olarak uluslararası alandaki saygın konumunu pekiştirdiği bir dönem olduğunu dile getiren Fidan, "Ülkemiz sözüne itimat edilen, işbirliği aranan ve uluslararası girişimlere öncülük eden bir ülke olarak öne çıkmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımızın dirayetli liderliğiyle yürüttüğümüz bağımsız ve milli dış politika, ülkemizin itibarını, güvenliğini ve istikrarını daha da tahkim etmiştir." dedi.
Bakanlığın, dünyanın her bölgesinde Türkiye'nin güvenliğini, refahını ve itibarını korumak, vatandaşların ve soydaşların, akraba toplulukların yanında olmak için yılmaz bir iradeyle faaliyet gösterdiğini anlatan Fidan, "Çalışmalarımızda yüce Meclisimizin desteği bizim için son derece değerlidir." ifadesini kullandı.
Fidan, bu yıl Türkiye'nin yakın coğrafyasından küresel düzleme uzanan çok katmanlı sınamalar silsilesiyle karşı karşıya olduğunun altını çizerek, şunları söyledi:
"Küresel ölçekte güç dengelerinin yeniden şekillendiği ve rekabetin arttığı, öngörülebilirliğin azaldığı mevcut uluslararası ortamda, gündemi artık 'Hangi kriz ne zaman nereye sıçrar' endişesi belirlemektedir. Bununla birlikte yeni ve kapsamlı bir teknolojik dönüşüm dalgasıyla da karşı karşıya olduğumuz açıktır. Yapay zeka, kuantum bilişim, otonom sistemler ve ileri robotik gibi çığır açan teknolojilerin geliştirilmesi, ticarileştirilmesi ve kontrolü üzerindeki rekabet, uluslararası güç mücadelesinin merkezine yerleşmiş durumdadır. Aynı zamanda, küresel ekonomideki kırılganlıkların derinleştiği ve korumacılık eğilimlerinin güç kazandığı kritik bir dönemden geçiyoruz."
Türkiye'nin bloklaşma ve kutuplaşma eğilimlerinin güç kazandığı mevcut konjonktürde, krizlerin ve fırsatların kesiştiği stratejik bir konumda yer aldığına işaret eden Fidan, bunun yanı sıra ulaştırmadan enerjiye, ticaretten veri akışına uzanan bağlantısallık alanlarında kıtalararası ölçekte merkezi bir konuma sahip olduğunu vurguladı.
Fidan, Türkiye'nin küresel sistemde yaşanan dönüşümün gerisinde kalmayarak değişime yön verebilecek bir ülke olarak hedefe sebatla yürüdüğünü belirterek, "Bu iradeyi sahada hayata geçirebilmek, güçlü bir teşkilatı, yaygın temsil ağını, donanımlı insan kaynağını ve modern imkan ve kabiliyetleri gerektirmektedir." diye konuştu.
"Gazze, 2025 dış politikamızın ana gündem maddelerinden biri"
Gazze'deki son gelişmelere de değinen Fidan, "Gazze'deki soykırım, 2025 yılı boyunca dış politikamızın ana gündem maddelerinden biri olmuştur. İsrail'in saldırgan politikaları, Gazze ile sınırlı kalmamış, Lübnan, Suriye ve İran'ı içine alan geniş bir coğrafyaya yayılmış, hatta arabulucu konumundaki Katar'a kadar uzanarak bölgemiz için büyük bir tehdide dönüşmüştür." değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'nin, İsrail'in soykırım politikaları ve bölgeyi istikrarsızlığa sürükleme girişimleri karşısında kararlı bir duruş sergilediğine değinen Fidan, "2025 yılında mesaimizin önemli bir bölümünü, Gazze'de ateşkesin sağlanması, insani yardımların ulaştırılması ve İsrail'in saldırganlığının sona erdirilmesine tahsis ettik. Filistin konusundaki tutumumuzu Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere tüm platformlarda en güçlü şekilde dile getirdik." şeklinde konuştu.
Gazze'de akan kanın durması için, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın öncülüğünde New York'ta ABD Başkanı Donald Trump ile Türkiye dahil 8 Müslüman ülke arasında gerçekleştirilen toplantıyla başlayan sürece dikkati çeken Fidan, bu sürecin 10 Ekim'de ateşkesin sağlanmasına temel teşkil ettiğini vurguladı. Fidan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Şu ana kadar, İsrail'in ihlallerine rağmen ateşkes büyük ölçüde korunmuş, çeşitli kısıtlamalara karşın Gazze'ye yönelik insani yardım sevkiyatı başlamıştır. Ülkemizin bu süreçte oynadığı rol, uluslararası toplum tarafından takdirle karşılanmıştır. Gazze'de sağlanan ateşkesi uluslararası mekanizmalar eliyle tahkim etmeye dönük çalışmalarımızı da kararlılıkla sürdürüyoruz. Bu çerçevede, New York'ta başlatılan süreçte yer alan ülkelerle, 3 Kasım 2025 tarihinde, İstanbul'da Gazze konulu bir toplantı gerçekleştirdik. Bu toplantıda yapılan istişareleri takiben, ortak önerilerimiz çerçevesinde güncellenen karar tasarısı, ABD tarafından BM Güvenlik Konseyi'ne sunulmuş ve bu sabah kabul edilmiştir. Bundan sonraki aşamada, sürecin yakın takipçisi olacak ve iki devletli çözüm hedefiyle çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz."
Fidan, Filistin meselesinde Türkiye'nin en başından beri izlediği ilkeli tutuma değinerek, Filistin'in "devlet" olarak tanınması ve iki devletli çözüm vizyonunun ilerletilmesi amacıyla sürdürülen yoğun diplomatik çabayı anımsattı.
Türkiye'nin süreci dönüştüren, barış zeminini hazırlayan aktörlerden biri olduğuna işaret eden Fidan, "Bu sayede Netanyahu hükümetinin Filistinlileri tehcir ve Batı Şeria'yı ilhak etme emellerinin önüne set çekildi. Birleşik Krallık, Fransa, Belçika, Avustralya ve Kanada'nın da aralarında bulunduğu 11 ilave ülke Filistin Devleti'ni resmen tanıdı. Diğer yandan Gazze krizinin başından bu yana masum sivillere yardım ulaştırılması için yoğun çaba sarf etmekteyiz." dedi.
Fidan, Dışişleri Bakanlığının yürüttüğü kurumlar arası çalışmayla, Türkiye'nin 103 bin tondan fazla insani yardımla, Gazze'ye en çok ayni yardım gönderen ülkelerden biri olduğunu söyledi.
Türkiye'nin yardım sevkiyatlarının Mısır'ın El Ariş Limanı'na gönderdiği gemiler vasıtasıyla devam ettiğini diğer yandan da Gazze'ye desteğin hasta ve yaralıların Türkiye'de tedavisini de kapsadığını dile getiren Fidan, "Aynı zamanda, Yakın Doğu'daki Filistin Mültecilerine Yardım ve Bayındırlık Ajansına (UNRWA) gerek maddi gerek siyasi desteğimizi sürdürüyoruz. Bunun bir yansıması olarak, UNRWA'nın Ankara Temsilcilik Ofisinin açılmasına dair anlaşma Yüce Meclisimiz tarafından onaylanmıştır. Gazze'deki insani yardım çalışmalarının sahada uyumlu ve etkin biçimde yürütülmesini teminen tesis edilen Filistin İnsani Yardımlar Koordinatörlüğü görevini, Büyükelçi Mehmet Güllüoğlu titizlikle sürdürmektedir." diye konuştu.
Filistin'de ve bölgede barışın anahtarının iki devletli çözüm olduğunu belirten Fidan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Konseyi Dönem Başkanı olarak, Türkiye'nin Filistin davasında İslam dünyasında ortak duruş sergilenmesi için çalışmalarını kararlılıkla sürdüreceğini dile getirdi.
Suriye'nin tüm terör unsurlarından temizlenmesi
Fidan, Türkiye'nin en uzun kara sınırına sahip olduğu Suriye ile tüm veçheleriyle dış politikanın öncelikli konusu olmaya devam ettiğini vurgulayarak, "Suriye halkının özgürlüğe kavuşmasından bu yana geçen 11 aylık dönem, Suriyeli kardeşlerimize kendi geleceğini tayin etme imkanı sunan yeni bir sayfa açmıştır. İlk günden bu yana Suriye halkının yanında duran ve milyonlarca Suriyeliye kapılarını açan bir ülke olarak bu yeni dönemi, Suriye ile ilişkilerimizi canlandırma ve derinleştirme imkanı olarak görüyoruz." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin sürecin başından itibaren, Filistin konusunda olduğu gibi, Suriye konusunda da bölge ülkeleriyle etkin bir eşgüdüm içinde olduğunu anımsatan Fidan, Suriye'nin 13 yıl sonra İİT'ye geri dönüşüne öncülük edildiğini vurguladı.
Fidan, Türkiye'nin Suriye'deki yeni yönetime yönelik çalışmaları konusunda, şunları kaydetti:
"ABD'nin ve Avrupa ülkelerinin, yeni yönetimle yapıcı bir angajman geliştirmesine aracı olduk. Yaptırımların kaldırılması sürecinde aktif rol üstlendik. Büyükelçiliğimizi ve Başkonsolosluğumuzu süratle faaliyete geçirerek, diğer ülkeleri de Suriye hükümeti ile diplomatik angajmana teşvik ettik. THY'nin Şam seferlerini başlatmasıyla Suriye'nin dış dünyaya erişimini sağladık. Tüm bu çabalarımız neticesinde, gelinen aşamada, Suriye'nin uluslararası topluma yeniden entegrasyonu yolunda kısa zamanda büyük mesafe kat edilmiştir. Bu gelişmeler neticesinde, 8 Aralık 2024 tarihinden bu yana Türkiye'den 550 binden fazla Suriyeli ülkelerine geri dönmüştür."
İlerleyen dönemde, Suriye'nin toprak bütünlüğü ve birliğinin muhafazası temelinde güvenliğin tesis edilmesi, terör örgütleri PKK ve DEAŞ uzantıları başta olmak üzere, Suriye'nin tüm terör unsurlarından temizlenmesi ve tüm silahlı grupların birleşik bir ordu çatısı altında bir araya getirilmesi gerektiğinin altını çizen Fidan, halkın tüm kesimlerinin temsil edildiği kapsayıcı bir yönetimin tesis edilmesi, uluslararası toplumun aktif desteğiyle, ülkenin yeniden imarıyla ekonomik kalkınmanın sağlanması ve geri dönüşlerin sürdürülebilir kılınmasının temel öncelik teşkil ettiğini aktardı.
Fidan, bu konularda kaydedilen gelişmelere rağmen Suriye'de güvenlik ve istikrarın önünde hala muhtelif sınamaların mevcut olduğunu ve 10 Mart Mutabakatı'nın hayata geçirilmesine yönelik ABD ve Suriye hükümetiyle yakın eş güdüm sürdürüldüğünü anlattı.
Öte yandan, İsrail'in Kuneytra, Dera ve Süveyda bölgelerinde yürüttüğü faaliyetlerin, güneyde yeni bir gerilim hattı oluşturduğuna dikkati çeken Fidan, "Tüm bu risklerin önünü almak üzere Suriye'nin terörle mücadele kapasitesinin güçlendirilmesine yönelik çalışmalarımız sistematik bir nitelik kazanmıştır." diye konuştu.
Fidan, "Suriye sahasından ulusal güvenliğimizin tehdit edilebileceği bir ortamın kök salmasına izin vermeyeceğiz." ifadesini kullanarak, Meclis tarafından ekimde üç yıllığına süresi uzatılan tezkerenin bu yoldaki en güçlü dayanak ve referans noktası olduğunu belirtti.
Ukrayna'da barışın tesisine yönelik çabalar
Avrupa'nın güvenliğini derinden etkileyen Ukrayna'daki savaş bağlamında da barışın tesisine yönelik çabaların kararlılıkla sürdürüldüğünü dile getiren Fidan, "Ukrayna'nın bağımsızlığına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne tam destek verirken, hem Rusya'yla hem Ukrayna'yla ilişkilerimizi kendi bağımsız gündemleri dahilinde yürütmeye özen gösteriyoruz." dedi.
Fidan, "Savaşın başından bu yana diplomasi, diyalog ve insani hassasiyeti önceleyen dengeli politikamız sayesinde, tarafları müzakere masasında buluşturabilen yegane ülke olduk." ifadesini kullanarak, 2025'te Rusya ile Ukrayna arasında üç tur doğrudan görüşmeye İstanbul'da ev sahipliği yapıldığını anımsattı.
Esir takası başta olmak üzere insani alanlarda sonuç üreten bu görüşmelerin, Türkiye'nin sorunun çözümündeki kritik rolünü bir kez daha ortaya koyduğuna işaret eden Fidan, şunları kaydetti:
"Savaşı sona erdirmeye dönük çabalarımızı sürdürürken, savaş sonrasına ilişkin hazırlıkları da aynı ciddiyetle ele alıyoruz. Önümüzdeki dönemde, Ukrayna'da barışın sağlanması için etkin çabalarımızı ve kolaylaştırıcı rolümüzü kararlılıkla ilerleteceğiz. Bu çabalarımızı yürütürken, Karadeniz'de güvenlik mimarisinin temel taşı olan Montrö rejimini de aynı kararlılıkla koruyoruz."
Bakan Fidan, Irak'a yönelik politikaları bütüncül stratejik bir anlayışla ele aldıklarını belirtti. Irak ile yapılan karşılıklı üst düzey ziyaretler sonucunda imzalanan 11 anlaşma ve su alanındaki işbirliği çerçevesi belgesiyle ilişkilerin hukuki temelinin güçlendirildiğini hatırlatan Fidan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Hem Irak'ın hem de bölgemizin istikrar ve refahına kayda değer katkı sunacak Kalkınma Yolu Projesi'ne her platformda destek veriyoruz. İhracat ortaklarımız arasında dördüncü sırada yer alan Irak'la ticaretimizin önündeki engelleri kaldırmaya ve ticaret hacmimizi artırmaya yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Irak makamlarının 'Terörsüz Türkiye' sürecine destek verdiklerini de memnuniyetle müşahede ediyoruz. Irak'ta 11 Kasım'da düzenlenen Irak Temsilciler Meclisi seçimlerinin sorunsuz bir şekilde tamamlanmasından memnuniyet duyuyoruz."
Fidan, bölgesel denklemin ayrılmaz bir diğer parçası olan İran'la yürütülen diyalog ve işbirliğinin, hem ikili ilişkilerin sağlıklı şekilde ilerlemesi hem de bölgesel istikrarın korunması açısından önem taşıdığını aktardı.
Bu anlayışla, ilerleyen dönemde Tahran'da düzenlenmesi planlanan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi 9. Toplantısı için hazırlıkların sürdüğünü söyleyen Fidan, "Haziran ayında 12 gün süren İran-İsrail Savaşı, bölgesel ve küresel ölçekte ciddi riskler yaratmıştır." dedi.
Fidan, "Türkiye olarak İsrail'in saldırganlığını açık bir dille kınadık ve sorunun ancak diplomasi kanallarının işletilmesiyle çözülebileceğini her platformda vurguladık. Bugün oluşan görece sükunetin vakit kaybetmeden diyalog yoluyla kalıcı bir çözüme dönüştürülmesi önem taşımaktadır. Aksi halde gerilimin yeniden kontrol dışı bir şekilde tırmanma riski mevcuttur." diye konuştu.
Yunanistan ile yürütülen pozitif gündem... Kıbrıs meselesinin çözümü konusu... Ege ve Doğu Akdeniz…
Türkiye'nin Yunanistan'la yürüttüğü pozitif gündemin, 2025 boyunca gerçekleştirilen üst düzey temaslarla korunduğunu dile getiren Fidan, "Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi 6. Toplantısı'nın önümüzdeki dönemde Ankara'da düzenlenmesini öngörüyoruz. Güven Artırıcı Önlemler süreci, 6 Şubat depremlerinin ardından canlandırılmış, son toplantı 23 Ekim 2025'te İzmir'de gerçekleştirilmiştir." bilgisini verdi.
Fidan, öte yandan, Batı Trakya Türk Azınlığı ve Onikiadalar'daki soydaşların karşı karşıya olduğu eğitim, dini özgürlük ve diğer temel haklara ilişkin kısıtlamalara ve haksız uygulamalara karşı gerekli tüm girişimlerin kararlılıkla sürdüğünü aktardı.
"Yunanistan'la ilişkilerimizi iyi komşuluk temelinde geliştirme irademizi korurken, milli menfaatlerimizi ve soydaşlarımızın haklarını koruyan tutumumuzu da aynı kararlılıkla devam ettireceğiz." ifadesini kullanan Fidan, Türkiye'nin milli davası Kıbrıs meselesinin adil, kalıcı, sürdürülebilir ve Ada'daki gerçeklere dayanan bir çözüme kavuşturulabilmesi için gayretlerin sürdürüldüğünü anlattı.
Fidan, "Önümüzdeki dönemde, geçmişte de olduğu gibi, anavatan ve garantör devlet olarak, tarihi, hukuki ve insani sorumluluklarımız çerçevesinde ve Ada'nın gerçeklerine uygun biçimde, Kıbrıs Türk halkının huzur, refah ve kalkınmasına yönelik gayretlerimizi sürdüreceğiz. Türkiye olarak Ege ve Doğu Akdeniz'i, tüm tarafların meşru menfaatlerine saygı gösterildiği bir istikrar ve refah bölgesi olarak görmek istiyoruz." dedi.
Libya'nın siyasi birliği, toprak bütünlüğü ve istikrarın sağlanması
Libya'nın, Türkiye'nin Doğu Akdeniz vizyonunun ayrılmaz bir parçasını teşkil ettiğini söyleyen Fidan, Libya'nın siyasi birliği, toprak bütünlüğü ve istikrarının muhafazası için Türkiye'nin çabalarının devam ettiğini vurguladı.
Bakan Fidan, "Ülkeye bir bütün olarak yaklaşan ve ilkelere dayanan Libya siyasetimiz çerçevesinde tüm kesimlerle diyaloğumuzu güçlü biçimde ilerletiyoruz. Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika'nın kilit aktörlerinden Mısır'la üst düzey temaslarımızı 2025 yılı boyunca yoğunlaştırarak sürdürdük." ifadesini kullandı.
Yakın zamanda Türkiye'yi ziyaret eden Mısır Dışişleri Bakanı ile bir araya geldiğini hatırlatan Fidan, başkanlık edilen Ortak Planlama Grubu'nun ilk toplantısında, müzakeresi süren anlaşmalar başta olmak üzere ikili ve bölgesel gündemin kapsamlı bir şekilde ele alındığını aktardı.
Fidan, Türkiye-Mısır İkinci Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısının 2026'da yapılmasının planlandığını söyleyerek, şunları kaydetti:
"Mısır'la ilişkilerimizde yakaladığımız bu olumlu ivme sayesinde bölgede oluşan işbirliği zeminini, Körfez ülkeleriyle ilişkilerimize de aynı şekilde taşıyoruz. Bölgemizin ve İslam dünyasının temel aktörlerinden Suudi Arabistan ile gerek ikili gerekse çok taraflı işbirliğimiz her geçen gün daha da güçlenmektedir. Gazze başta olmak üzere, İslam dünyasının istikrarını ve huzurunu ilgilendiren tüm konularda Suudi Arabistan'la eşgüdüm ve işbirliğine stratejik önem atfediyoruz. 16 Temmuz 2025'te Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed'in ülkemizi ziyareti vesilesiyle Türkiye-BAE Yüksek Düzeyli Stratejik Konseyinin ilk toplantısını gerçekleştirdik. Sayın Cumhurbaşkanımız 21-23 Ekim 2025 tarihlerinde Kuveyt, Katar ve Umman'ı ziyaret etmiş, 22 Ekim'de, Katar ziyareti marjında Doha'da Yüksek Stratejik Komitenin 11. toplantısına başkanlık yapmıştır. Körfez İşbirliği Konseyi ile kurumsal düzeydeki diyalog ve işbirliğimiz ivme kazanmıştır."
Fidan, bu çerçevede, Türkiye-Körfez İşbirliği Konseyi Yüksek Düzeyli Stratejik Diyalog Dışişleri Bakanları 7'nci Toplantısı'nın ilerleyen yakın dönemde Türkiye'de düzenlenmesinin planlandığını aktardı.
Türkiye ile Körfez ülkeleri arasındaki ticaret hacminin 28,4 milyar dolar seviyesine ulaştığını bildiren Fidan, bu rakamın daha da artırılması için çalışmaların sürdürüldüğünü belirtti.
Yemen'in barış ve istikrarına da aynı ciddiyetle yaklaşmaya devam ettiklerini vurgulayan Fidan, "Yemen'de barışın, istikrarın ve toprak bütünlüğünün korunması, bölgemizin, Afrika Boynuzu'nun ve uluslararası seyrüsefer hatlarının güvenliği bakımından hayati önemdedir." şeklinde konuştu.
Fidan, "Bu doğrultuda, ülkenin egemenliği ve siyasi birliği temelinde Yemen'de kalıcı bir çözüme ulaşılmasına yönelik uluslararası çabaları desteklemeyi sürdürüyoruz. Yakın çevremizde oluşturduğumuz olumlu işbirliği zeminini, derin tarihi, kültürel ve beşeri bağlarımız bulunan Balkanlar gibi mücavir bölgelerde güçlendiriyoruz." ifadelerini kullandı.
Bölgesel sorunlara bölgesel çözümler bulabilmek için Balkan Barış Platformu'nu kurduklarını anımsatan Fidan, "Platform çerçevesinde bağlantısallık, savunma sanayisi ve enerji güvenliği gibi alanlarda işbirliğimizi ilerletmeyi öngörüyoruz." dedi.
Fidan, Bosna Hersek'te artan ayrılıkçı eylem ve söylemler karşısında, ülkede yaşanan siyasi krizin aşılması yönünde yoğun diplomatik temaslar gerçekleştirildiğini dile getirerek "EUFOR-Althea harekatına desteğimizi de sürdürüyor, Bosna Hersek'in huzuruna somut katkı veriyoruz. Kosova'daki gelişmeleri de yakından takip ediyor, ilgili tüm tarafların hassasiyetlerini gözeten dengeli bir siyaset izliyoruz. Sırbistan ile Kosova arasındaki meselelere ancak diyalog yoluyla çözüm bulunabileceğine inanıyor, bu anlayışla, Belgrad-Priştine Diyaloğu'na desteğimizi özgün katkılarımızla sürdürüyoruz." açıklamasını yaptı.
"Azerbaycan'la eşgüdüm ve dayanışma içinde hareket"
Fidan, bir diğer hassas bölge olan Güney Kafkasya'ya da aynı titizlikle yaklaşıldığını söyleyerek, "Azerbaycan-Ermenistan barış sürecinde 8 Ağustos'ta Washington'da ortaya konan irade ve Ermenistan'la yürüttüğümüz normalleşme sürecindeki ilerleme, bölgede uzun süredir beklenen kalıcı barışa yönelik umutları güçlendirmiştir." ifadesini kullandı.
Azerbaycan ile müstesna ilişkilerin ikili ve çok taraflı platformlarda sürdürüldüğünü belirterek "Karabağ'ın yeniden imarı ve ihyası da dahil olmak üzere, Güney Kafkasya'da barış ve istikrarın tesisine yönelik çabalarda müttefikimiz Azerbaycan ile eşgüdüm ve dayanışma içinde hareket etmeye devam ediyoruz." diye konuştu.
Ermenistan'ın Türkiye'ye ve Azerbaycan'a yönelik barışçıl ve yapıcı yaklaşımını memnuniyetle karşıladığını aktaran Fidan, "Ülkemizle ilişkilerini normalleştirme konusunda açık ve istekli bir duruş gösteren Ermenistan'la farklı düzeylerde diyaloğumuzu sürdürüyor, atılabilecek somut adımlar üzerinde ortak çalışmalarımızı samimiyetle ilerletiyoruz. Türkiye, en başından itibaren Güney Kafkasya'da barışın tesis edilmesi ve bölgede ortak bir refah alanı oluşturulması için çaba göstermektedir." dedi.
Fidan, Azerbaycan ve Ermenistan'ın bu tarihi fırsatı iyi değerlendirmeye ve barış anlaşmasını bir an önce sonuçlandırmaya teşvik edildiğini hatırlatarak, Gürcistan ile stratejik ortaklık seviyesine ulaşan ikili ilişkilerin de karşılıklı yarar temelinde güçlendirilmeye devam edildiğini belirtti.
Türk dünyasıyla işbirliğinin stratejik bir perspektifle her geçen gün derinleştiğini vurgulayan Fidan, "Türk dünyasında bütünleşme çabalarının temel çatısını oluşturan Türk Devletleri Teşkilatı, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da iki zirve düzenlemiştir. Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan Teşkilatın üyeleri, Macaristan, Türkmenistan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ise gözlemci statüsü altında Aile Meclisimize değerli katkılar sunmaktadır." şeklinde konuştu.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.