TÜRKİYE
okuma süresi: 6 dak.

Hakan Fidan: SDG sabrın tükenmekte olduğunu anlamalı, anlaşmayı uygulamalı

Hakan Fidan: SDG sabrın tükenmekte olduğunu anlamalı, anlaşmayı uygulamalı

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye’de SDG adını kullanan PKK/YPG’nin zaman kazanmaya çalıştığını belirterek, 10 Mart Anlaşması’nın gecikmeden uygulanması gerektiğini, aksi halde askeri seçeneklerin yeniden gündeme gelebileceğini söyledi. Fidan, ilgili aktörlerin sabrının tükenmek üzere olduğu uyarısında bulundu.

Yayın Tarihi: 18/12/25 13:26
okuma süresi: 6 dak.
Hakan Fidan: SDG sabrın tükenmekte olduğunu anlamalı, anlaşmayı uygulamalı

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye'de SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG'nin zaman kazanmaya çalıştığına işaret ederek, "Tekrar askeri yollara başvurmak zorunda kalmak istemiyoruz ancak 'SDG', ilgili aktörlerin sabrının tükenmekte olduğunu anlamalıdır. 10 Mart Anlaşması'na bağlılıklarını yerine getirmeleri gereken bir noktaya gelmeliler." dedi.

Fidan, TRT World'de yayınlanan "One on One" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Fidan, Suriye'deki duruma ve olası terör örgütü DEAŞ tehdidine yönelik, "Evet, DEAŞ kesinlikle büyük bir tehdit, bununla başa çıkabiliriz. Bölge ülkeleri olarak, Türkiye ve Suriye olarak, iyi bir işbirliği mekanizması olduğu sürece, bu sorunu etkili bir şekilde çözebileceğimizi düşünüyorum " ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin, son 40 yılda terör örgütü PKK ve diğer terör unsurlarıyla mücadele ettiğine ve terörle mücadele konusunda bölgede çok tecrübeli bir ülke olduğuna işaret eden Fidan, bu tehditle başa çıkmak için kapsamlı beceri ve yetenekler geliştirdiklerini belirtti.

Fidan, geçen yıldan önce, Suriye'deki tehdit ortamı nedeniyle, DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin sistemdeki çatlaklardan yararlanarak kendilerine bir yol bulabildiklerini anımsatarak, artık iç savaşın sona erdiğini, halkın Şam'ı yönettiğini ve şu anda sağlıklı bir işbirliği bulunduğunu dile getirdi.

İşbirliği mekanizması olduğu sürece bu tehditle başa çıkılabileceğinin altını çizen Fidan, şunları kaydetti:

"Bu nedenle, devrimin ilk aylarında, 2025'in başlarında, diğer bölge ülkeleriyle bir araya geldik ve şöyle dedik 'Bakın, Suriye şimdi iyileşme yolunda. Derin yaraları var ve iyileşmek için zamana ihtiyaçları var, bu yönde ilerlemek için uluslararası ve bölgesel desteğe ihtiyaçları var. Ancak bu arada, başka düşman unsurların bu süreçten yararlanmasını istemiyoruz.' Bu nedenle, o dönemde terörizmin en büyük tehdit olduğunu ve müdahale etmemiz gerektiğini düşündük. Bu işbirliği, Suriyeli ortaklarımızın zihninde ayrı bir farkındalık yaratmak açısından çok yararlı oldu çünkü onlar DEAŞ tehdidinin çok iyi farkındalar ancak 'uluslararası toplum DEAŞ ile nasıl mücadele ediyor ve ne tür mekanizmalara sahip', onlar artık devlet aktörleri ve bir devlet aktörü olarak bu sorunu diğer bölgesel ortaklarla birlikte ele alırken nasıl davranmalılar, bu onlar için başka bir şeydi ancak bu alana giriş yapmaları iyi oldu. Onlar bu sorunu çözme konusunda çok yetenekli ve istekli."

Fidan, Suriye'nin geçen ay Washington'da belgeleri imzalayarak ABD öncülüğünde 2014'te kurulan DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyonun parçası olduğunu anımsattı.

Bunun iyi bir girişim olduğunu vurgulayan Fidan, Suriye'nin diğer ülkelerle birlikte DEAŞ'la mücadeleye kararlı olduklarını çok net bir şekilde ortaya koyduğunu dile getirdi.

"HİÇBİR TERÖRİST UNSURUN SURİYE'Yİ İYİLEŞME YOLUNDAN ÇIKARMASINA İZİN VERMEMELİYİZ"

Fidan, askeri uzmanlarla, istihbarat uzmanlarıyla, diğer bölge ülkeleriyle, ABD ve diğer herkesin DEAŞ’la mücadele gündemini ilerlettiğine dikkati çekerek, "Hiçbir terörist unsurun Suriye halkını ve devletini iyileşme yolunda raydan çıkarmasına asla izin vermemeliyiz." dedi.

Suriye'de SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG'nin durumuna ve Suriye'ye entegrasyon sürecine ilişkin Fidan, "Elbette sürecin hızından memnun değiliz. Biz, Suriyeliler ve bazı diğer ortaklar, isimlerini vermek istemiyorum, topluca 'SDG'nin daha fazla zaman kazanmaya çalıştığını düşünüyor. Bence kendileri için başka fırsatlar umut ediyorlar, belki başka bir bölgesel kriz şeklinde, belki de İsrail'in Suriye ve diğer yerlere yönelik yayılmacı politikaları nedeniyle. Bu yüzden, bence iyi olan şey, Amerikalı ortaklarımızın bu sürecin tamamlanması gerektiğinin çok iyi farkında olmaları çünkü bu, ülkenin birliği için çok önemli." diye konuştu.

Fidan, Suriye muhalefetinin her farklı unsurunun, silahlı grupların, "SDG" hariç, şu anda Suriye Savunma Bakanlığına bağlandığını anımsatarak, "Çünkü onlar eski muhalefet yapısında muhalefet üyesi değillerdi. Farklı gruplar vardı. Her zaman tek bir komuta ve kontrol altında değillerdi. Şimdi ise Savunma Bakanlığının komuta ve kontrolü altına girmeyi kabul ettiler. Bu, ulusal birlik için çok önemlidir çünkü bir devlette farklı otoritelere izahat veren iki veya üç farklı silahlı yapı olamaz. Böyle bir durumda birlik ve egemenlikten söz edilemez." ifadelerini kullandı.

"SDG, İLGİLİ AKTÖRLERİN SABRININ TÜKENMEKTE OLDUĞUNU ANLAMALI"

Bunun çok önemli olduğunu, herkesin bunu anladığını ancak Türkiye'nin işlerin diyalog, müzakere ve barışçıl yollarla halledilmesini umduğunu vurgulayan Fidan, şunları kaydetti:

"Tekrar askeri yollara başvurmak zorunda kalmak istemiyoruz ancak 'SDG', ilgili aktörlerin sabrının tükenmekte olduğunu anlamalıdır. 10 Mart Anlaşması'na bağlılıklarını yerine getirmeleri gereken bir noktaya gelmeliler. Herkes, bu anlaşmayı gecikmeden ve çarpıtmadan yerine getirmelerini bekliyor çünkü bu anlaşmadan sapma görmek istemiyoruz. Günün sonunda, biliyorsunuz, Şam'daki Suriyeli ortaklarımız da bunun ulusal birlikleri için çok önemli bir adım olduğunu görüyorlar. Bir anlamda iyimserim. Umarım doğru taktik, teknik ve işbirliği biçimlerini kullanırsak, hedefe ulaşacağımızı düşünüyorum. "

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.