KÜLTÜR-SANAT
okuma süresi: 12 dak.

Rüya Taner: Ben bir KKTC sanatçısı olarak yola çıktım, başka türlüsü zaten düşünülemezdi

Rüya Taner: Ben bir KKTC sanatçısı olarak yola çıktım, başka türlüsü zaten düşünülemezdi

Dünyaca tanınan Kıbrıslı Türk Konser Piyanisti Rüya Taner, müzisyen bir ailenin mirasıyla başladığı sanat yolculuğunu ve uluslararası arenada KKTC’yi temsil etmenin sorumluluğunu anlattı. Müziğe olan tutkusunu “Bazen hâlâ yolun başındaymışım gibi hissediyorum” sözleriyle ifade eden Taner, genç yeteneklere özveri, sabır ve disiplinle yılmadan ilerlemeleri çağrısında bulundu.

Yayın Tarihi: 01/06/25 09:30
Güncelleme Tarihi: 01/06/25 11:19
okuma süresi: 12 dak.
Rüya Taner: Ben bir KKTC sanatçısı olarak yola çıktım, başka türlüsü zaten düşünülemezdi
A- A A+

Müziğe olan tutkusunu daha çocuk yaşta hayatının merkezine yerleştirerek piyano başına oturup notaların dilini konuşmaya başlayan Kıbrıslı Türk Konser Piyanisti Rüya Taner, müzisyen bir ailenin kızı olarak sanatla örülü bir yaşamın kapılarını erken yaşta araladı.

Sanat yolculuğunda önce Ankara Devlet Konservatuvarı, ardından müziğin köklü adreslerinden Guildhall Müzik ve Drama Okulu’nda aldığı eğitimlerle önemli bir mesafe kateden Taner, henüz 17 yaşındayken dünyanın en prestijli konser salonlarında sahne alarak büyük beğeni kazandı.

Tek bir sınav hakkıyla girdiği sınavı başarıyla geçerek “Konser Piyanisti” unvanını kazanan Taner, bu başarının yalnızca kişisel değil, ülkesini sanat yoluyla temsil etme sorumluluğunu da beraberinde getirdiğini ifade etti.

Sahne ışıkları altında parlayan ancak KKTC’nin uluslararası alanda tanınmamasından kaynaklanan zorluklarla da mücadele eden Taner, müziğe olan tutkusunu ve sanat yolculuğunu Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) anlattı.

KKTC’nin uluslararası platformlarda tanınmamasından doğan eksikliği konserleriyle kapatmaya çalıştığını ve hâlâ bu yönde çaba gösterdiğini vurgulayan Taner, “Bu kolay bir yol değil ama ben bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sanatçısı olarak çıktığım bu yolda başka türlüsü zaten düşünülemezdi” sözleriyle duruşunu ortaya koydu.

“Müziğe dair içimde hâlâ yapmak istediğim çok şey var. Bazen kendimi yolun başındaymışım gibi hissediyorum” diyerek müziğe olan tutkusunu dile getiren Taner, genç yeteneklere seslenerek, “Bu çok uzun bir yol... Ama özveriyle, sabırla ve disiplinle yürürseniz, bir o kadar da keyifli bir yol. Asla yılmayın” diye konuştu.

MÜZİSYEN BİR AİLENİN MİRASI

Müzik eğitimine çok küçük yaşlarda başladığını anlatan Rüya Taner, müzisyen bir ailede büyümenin kendisi için büyük bir şans olduğunu belirtti. “Ortam zaten hazırdı” diyen Taner, büyükbabası Zeki Taner’in bugünkü Güvenlik Kuvvetleri Bandosu’nun temellerini attığını, babası Yılmaz Taner’in ise orkestra şefi ve eğitmen olarak görev yaptığını aktardı.

“En büyük şansım babam Yılmaz Taner gibi bir müzisyenle aynı çatı altında büyümekti” diyen Taner, bu süreçte adeta bir atlet gibi disiplinle çalıştığını vurguladı.

“Yaşım çok küçüktü ve bu disipline girmek benim için hiç kolay olmadı” diyen Taner, “O yıllarda herkes dışarıda oynuyordu. Bahçede koşuşturan arkadaşlarımı duyduğumda, ‘Benim zorum ne? Neden içerideyim?’ diye düşündüğüm anları hatırlıyorum” sözleriyle çocuk yaşta yaşadığı iç mücadelenin altını çizdi.

“Bu yolda özveri ve disiplin şart. Bunları olumsuz anlamda söylemiyorum; aksine, başarıya giden yolun doğası bu” diyerek müziğe adanmışlığın ne denli emek gerektirdiğini ortaya koyan Taner, bugün kendi öğrencileriyle çalışırken, disiplinin küçük yaşta kazanılmasının ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gördüğünü ifade etti.

Sahneye çıkmanın tarifsiz bir mutluluk olduğunu belirten Taner, bu başarının özveri ve sorumlulukla mümkün olduğuna da vurgu yaptı.

DİSİPLİNLE ŞEKİLLENEN BİR EĞİTİM YOLCULUĞU

Küçük yaşta başladığı müzik eğitimiyle ilgili bilgi veren Taner, henüz yedi yaşında Ankara Devlet Konservatuvarı’nda Prof. Mithat Fenmen ile çalışmaya başladığını, hocasının vefatından sonra bir süre Tulga Çetiz ile çalışmalarına devam ettiğini anlattı.

Ailesinin planladığı Ankara dönüşünün, Eğitim Bakanı merhum Ahmet Atamsoy’un babasına yaptığı teklif sonrası değiştiğini belirten Taner, Londra’daki Eğitim ve Kültür Ataşeliği göreviyle İngiltere’ye taşındıklarını ve “Çok Yetenekli Çocuklar Yasası” kapsamında devlet bursu kazanan ilk kişi olarak Guildhall Müzik ve Drama Okulu’nda eğitimine devam ettiğini aktardı.

11 yaşında gittiği İngiltere’de dil bilmemesinin ve ailesinden uzak kalmanın kendisi için zorlayıcı olduğunu kaydeden Taner, piyano yeteneği sayesinde bu süreci atlattığını ve kısa sürede dikkat çekerek okulunda “müzik kaptanı” seçildiğini söyledi.

TEKRARI OLMAYAN SINAVDA "KONSER PİYANİSTİ" UNVANI

Eğitiminin devamında Purcell Müzik Okulu’nda eğitim gördüğünü ve burada GCSE ile A-Level eğitimini tamamladıktan sonra Guildhall Müzik ve Drama Okulu’nun üniversite bölümüne kabul edildiğini belirten Taner, dört yıllık lisans ve iki yıllık yüksek lisans eğitiminin ardından yalnızca bir kez girilebilen ve tekrarı olmayan özel bir sınavı geçerek “Konser Piyanisti” unvanını kazandığını ifade etti.

Eğitimi süresince İngiltere genelinde düzenlenen yarışmalarda birincilikler elde ettiğini ve özellikle Mozart ile Liszt yorumlarıyla öne çıktığını söyleyen Taner, bu sürecin ardından Wigmore Hall, St. John’s Smith Square ve Fairfield Hall gibi ünlü konser salonlarında sahne almaya başladığını belirtti.

ULUSLARARASI ZORLUKLAR VE ÜLKESİNİ TEMSİL ETME MÜCADELESİ

17 yaşından itibaren yurtdışında konserler verdiğini ve ilk yurtdışı konserini 1974 yılında Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de gerçekleştirdiğini aktaran Taner, KKTC’nin uluslararası alanda tanınmaması nedeniyle birçok engelle karşılaştığını dile getirdi.

“Bu eksikliği konserlerle kapatmaya çalıştım ve hâlâ bunun için çaba gösteriyorum” diyen Taner, “Bu kolay bir süreç değil ama ben bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sanatçısıyım. Gerektiğinde Türkiye’yi de temsil ederek çıktığım bu yolda başka türlüsü zaten düşünülemezdi. Belki bazı şeylerden ödün verdim ama bunu yaparak daha huzurluyum” ifadeleriyle duruşunu ortaya koydu.

Kıbrıs Türk halkını ve KKTC’yi temsil etmenin kendisi için ayrı bir sorumluluk olduğunu da vurgulayan Taner, “Uluslararası alanda önümüze engeller koydular ama onlar kapıyı kapatıyor, siz pencereden giriyorsunuz” sözleriyle mücadelesine dikkat çekti.

UNUTULMAZ KONSER DENEYİMLERİ

Bugüne kadar birçok ülkede sahne aldığını belirten Taner, en unutulmaz konser deneyimlerinden birinin, babasının yönettiği orkestrada solist olarak sahne aldığı İsrail’deki Oda Orkestrası konseri olduğunu söyledi.

“Bu benim için çok duygu yüklü bir konserdi, annem için ise herhalde daha da fazla” diyen Taner, İngiltere’deki Wigmore Hall konserinin de çok özel bir yeri olduğunu ifade ederek “Yıllarca hayranlıkla izlediğim salonda sahneye çıkıp seyircilere bakmak tarifsiz bir duyguydu” diye konuştu.

RÜYA İLE GERÇEK PROJESİ VE KKTC'DEKİ MÜZİK EĞİTİMİ

Yıllarca yurt dışında yaşayan ve pandemi döneminde Kıbrıs’a dönen Rüya Taner, burada Milli Eğitim Bakanlığı ile yürüttüğü "Rüya ile Gerçek Projesi"nin kendisine büyük motivasyon sağladığını belirtti. Taner, “Yıllarca uzakta kaldım ama şimdi gençlerle bir araya gelip onlara dokunabilmek benim için çok kıymetli” diyerek, bu süreçten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

KKTC’de müzik eğitiminin daha dengeli ve güçlü bir yapıya kavuşturulması gerektiğini vurgulayan ve “Konser salonlarına genç dinleyicileri çekmenin yolu okuldan başlar” ifadelerini kullanan Taner, günümüzde müzik derslerinin yeterince etkin olmadığını gözlemlediğini belirtti Taner, müfredatın zenginleştirilmesi ve özellikle medya aracılığıyla çocuklara yönelik müzik eğitim programlarının oluşturulmasının önemli olacağını söyledi.

Bazı okullarda yeterli imkân ve öğretmen bulunmadığını belirten Taner, durumu şu sözlerle aktardı:

“Bir okulda 800 öğrenciye tek bir müzik öğretmeni düşüyor; bu da eğitimin kalitesini ciddi şekilde etkiliyor. Okullarda müzik odalarının donatılması ve öğretmen desteğinin artırılması gerekiyor.”

Özellikle küçük yaştaki çocukların müzikle tanışmasının önemine de değinen Taner, “Tanımadıkları bir şeye ilgi duymaları mümkün değil. Bu yüzden müziği daha yaygın hale getirmeliyiz” dedi.

Müzik eğitiminin sadece sınıfta değil, sahnede de deneyimlenmesi gerektiğini vurgulayan Taner, sınıf ortamının ötesine geçilmesi gerektiğine dikkat çekerek, "Grade sınavları, ezbere dayalı bir sistem sunuyor ve çocukların yaratıcılığını köreltiyor. Müzik, geniş bir dünyaya açılan kapıdır, bu yüzden çocukların düzenli olarak konserlere katılmalarını teşvik etmeliyiz" şeklinde konuştu.

"ÖZVERİ, SABIR VE DİSİPLİN ŞART, YILMADAN VE KARARLILIKLA ÇALIŞMAYA DEVAM ETMELİSİNİZ"

Genç müzisyenlere ve müzikle ilgilenenlere seslenen Taner, bu yolun uzun, zorlu ama bir o kadar da keyifli olduğunu vurguladı.

“Okula girmek sadece başlangıç; asıl önemli olan iyi bir hocayla çalışıp donanımlı mezun olmak. Ancak mezuniyetle her şey bitmiyor, asıl mücadele ondan sonra başlıyor.” diye konuşan Taner, “Kendi kimliğinizi bulup müziğinize imza atmalısınız. Bu süreçte özveri, sabır ve disiplin şart. Yılmadan ve kararlılıkla çalışmaya devam etmelisiniz” diye konuştu.

YAPAY ZEKA VE MÜZİK

Bu noktada müzikteki gelişmeleri değerlendirirken, son dönemde hızla yayılan yapay zekâ destekli müzik üretimine de değinen Taner, teknolojinin bazı kolaylıklar sağladığını ancak sanatın özünde duygusal bir aktarım olduğunu belirtti. “Bir piyanoyu başında biri olmadan çaldırabilirsiniz ama oradan çıkan sesin duygusu eksik kalır” diyen Taner, müzikte sanatçının sahnedeki varlığının ve izleyiciyle kurduğu canlı bağın eşsiz olduğunu ifade etti.

"YAPTIĞIMIZ İŞ MEKANİK BİR İŞ DEĞİL, DUYGU YÜKLÜ OLMALI, HİSSETMELİ VE AKTARABİLMELİSİNİZ"

Geleneksel müzik eğitimi ile teknolojik gelişmeler arasında bir denge kurulabileceğini ancak sanatın özünde insan dokunuşunun her zaman ön planda olması gerektiğini ifade eden Taner, “Çünkü bizim yaptığımız iş mekanik bir iş değil. Duygu yüklü olmalı, hissetmeli ve aktarabilmelisiniz” dedi.

Hâlâ yapılacak çok şey olduğuna inandığını ve gelecekteki projeleri için yeniliğe açık olduğunu da sözlerine ekleyen Taner, müzikte en önemli unsurun samimiyet olduğunu ifade ederek, “Bir müzisyen olarak karşınızdakine duygu aktarabilmek esas meseledir; bu olmadan müzik eksik kalır” şeklinde konuştu.

Konuşmasını sonunda Kıbrıs’ta kültürel altyapının yetersizliğine dikkat çeken Taner, mevcut salonların günümüz ihtiyaçlarını karşılamadığını belirterek, özellikle tarihi ve kültürel mekânların daha etkin değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

“Turizmi sadece kumarhanelerle sınırlı görmekten vazgeçip kültür ve sanatla da ön plana çıkmalıyız. Bellapais Manastırı gibi değerlerimizi dünya standartlarında tanıtarak sürekli etkinliklerle canlı tutabiliriz” diyen Taner, çözüm üretmenin ve vizyoner adımlar atmanın önemine dikkat çekerek, Kıbrıs’ın sanat ve kültürle daha güçlü bir imaj oluşturması gerektiğinin altını çizdi.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.