EKONOMİ & FİNANS
okuma süresi: 9 dak.

Vatan Mehmet'in analizi: Ücret artışı, maliyet baskısı: Asgari ücretin gizli yüzü

Vatan Mehmet'in analizi: Ücret artışı, maliyet baskısı: Asgari ücretin gizli yüzü

Ekonomik istikrar-refahın sürdürülebilir olması için yalnızca ücret artışları değil, aynı zamanda üretim maliyetlerinin azaltılması ve enflasyonun kontrol altında tutulması gibi çok yönlü çözümlerin devreye sokulması düşüncesi bu tartışmalar içinde “en akılcı yaklaşım” olarak öne çıkıyor…

Yayın Tarihi: 14/09/24 10:05
okuma süresi: 9 dak.
Vatan Mehmet'in analizi: Ücret artışı, maliyet baskısı: Asgari ücretin gizli yüzü

Asgari Ücret Saptama Komisyonu, yılın 3. asgari ücretini belirlemek için toplantılarına devam ediyor.

Komisyon ikinci toplantısı 17 Eylül’de yapacak.

Asgari Ücret Saptama Komisyonu, 1 Mayıs 2024 itibarıyla geçerli olacak yılın ikinci asgari ücretini brüt 33 bin 926 TL, net ise 29 bin 516 TL olarak açıklamıştı. İşçi tarafı asgari ücrete yüzde 20 kadar zam yapılmasını istiyor. 

Asgari ücret, düşük gelirli kesimlerin yaşam standartlarını iyileştirmeyi amaçlayan bir ekonomik araç… KKTC'deki mevcut asgari ücretle kimsenin geçinemeyeceğini herkes kabul ediyor. 

Öte yandan özellikle son birkaç yıldır, asgari ücret artışlarının hayat pahalılığını artırdığına dair de eleştiriler yapılıyor ve bunun, yani asgari ücret artışlarının bir çözüm olmadığı dile getiriliyor.

Komisyonun geçtiğimiz hafta içi toplanması ile bu konuda tartışmalar önümüzdeki hafta yeniden gündeme gelecek. Özellikle Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın "Bin dolar asgari ücret olmaz" açıklaması sonrası başlayan tartışma komisyonun ilk toplantısı ardından daha da alevlenecek gibi görünüyor. 

Özellikle işverenlerin artan işgücü maliyetlerini fiyatlara yansıtması, piyasadaki enflasyonist baskıları daha da güçlendiriyor.

Ekonomik istikrar ve refahın sürdürülebilir olması için yalnızca ücret artışları değil, aynı zamanda üretim maliyetlerinin azaltılması ve enflasyonun kontrol altında tutulması gibi çok yönlü çözümlerin devreye sokulması, aksi takdirde, asgari ücret artışları uzun vadede bir çözüm yerine daha büyük bir sorun haline gelebileceği düşüncesi bu tartışmalar içinde “en akılcı yaklaşım” olarak öne çıkıyor…

ASGARİ ÜCRET ARTIŞI: HAYAT PAHALILIĞINI TETİKLİYOR MU?

Peki, asgari ücret artışları gerçekten hayat pahalılığını tetikleyen bir unsur mu?

Bu soruya konuyu değerlendiren herkes yanıt arıyor.

Ekonomik koşulların zorlaştığı, enflasyonun yükseldiği bir dönemde, asgari ücret artışları, çalışanlar için bir nefes alma fırsatı gibi görünse de bu artışların uzun vadede hayat pahalılığını artırıcı bir etkisi olduğu tartışılıyor.

Basında demeçleri ya da tv kanallarına çıkan ekonomistlerin birçoğu, asgari ücret artışlarının enflasyon üzerindeki etkisinin kaçınılmaz olduğunu söylüyor.

Ancak bazı uzmanlar, bu artışların planlı ve kademeli bir şekilde yapılmasının bu etkileri hafifletebileceğini savunuyor.

Bir diğer görüş ise, asgari ücret artışlarının yanı sıra, piyasa denetimlerinin sıkılaştırılması ve üretim maliyetlerinin düşürülmesi yönünde adımlar atılması gerektiği yönünde…

ASGARİ ÜCRET ARTIŞININ DOĞRUDAN ETKİLERİ

Ücretlerin artırılması, işçilerin alım gücünü artırsa da, bunun piyasaya yansımaları farklı boyutlar kazanabiliyor. Birçok ekonomist, ücret artışlarının kısa vadede çalışanlar için olumlu olduğunu kabul etmekle birlikte, işletmeler üzerindeki maliyet baskısını artırdığına dikkat çekiyor.

Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler, artan işgücü maliyetleriyle başa çıkmak için ya işçi çıkarmaya ya da ürün ve hizmet fiyatlarını artırmaya yöneliyor.

Bu da kaçınılmaz olarak piyasada fiyat artışlarına yol açıyor ve enflasyonist bir baskı oluşturuyor.

Asgari ücret artışı, çalışanların cebine daha fazla para girmesine neden olurken, piyasada enflasyonu artırıcı bir etki yarattığı vurgusu birçok siyasetçi, uzman ve ekonomist tarafından da öteden beri vurgulanıyor.

DÖNGÜDE ASIL KAYBEDEN YİNE DÜŞÜK VE ORTA GELİRLİ KESİMLER

Bu durum şu argümanla dillendiriliyor; Ürün ve hizmetlerin maliyetleri yükseldiğinde, tüketicilerin harcamaları da aynı oranda artıyor. Özellikle gıda, enerji ve kira gibi temel ihtiyaç maddelerine yapılan zamlar, geniş bir kesimi etkileyerek hayat pahalılığını daha da körüklüyor.

Birçok uzmana göre, bu döngüde asıl kaybeden yine düşük ve orta gelirli kesimler oluyor. Ücret artışlarının yarattığı geçici refah, hızla yükselen fiyatlar karşısında eriyor ve bu kesimler, hayat pahalılığı karşısında daha da zorlu bir duruma düşüyor.

İŞVERENLER NE DİYOR?

İşverenler, asgari ücret artışlarının üzerlerinde ciddi bir maliyet baskısı yarattığını dile getiriyor.

Küçük işletme sahipleri, artan işçi maaşlarını karşılamakta zorlandıklarını ve bu durumun fiyat artışlarına yansıdığını belirtiyor. Birçok işletme sahibi, maliyet baskılarının sürdürülemez olduğunu vurgularken, bazıları ise işgücünü azaltmak gibi zor kararlar almak zorunda kaldıklarını belirtiyor.

İşletmecilerin ortak görüşü, asgari ücret artışlarının iyi niyetli bir adım olsa da piyasanın genel dengesini bozduğu yönünde. Hem maliyetlerin hem de müşteri taleplerinin dengelenmesi işletmeler açısından ciddi bir zorluk yaratıyor.

Bir restoran işletmecisi, “Asgari ücret arttığında, sadece çalışanların maaşı değil, tedarikçilerden gelen ürünlerin fiyatları da artıyor. Biz de mecburen fiyatlarımızı yükseltiyoruz” diyerek durumu özetliyor.

İşgücü maliyetlerinin hızla yükseldiğini belirten mağaza sahibi, “Artan maaşlarla birlikte kiralar ve tedarik maliyetleri de yükseliyor. Çalışanlarımıza hak ettikleri ücreti vermek istiyoruz ancak bu durum bizi de zorluyor. Sonuç olarak, ya fiyatlarımızı yükseltmek zorunda kalıyoruz ya da çalışan sayısını azaltıyoruz. Bu da hizmet kalitemizi düşürüyor,” diyor.

Bir başka işletmeci ise gıda tedarik sektöründe faaliyet gösteriyor. Market sahibi şöyle açıklıyor: “Personel maliyetlerindeki artış, bizde de doğrudan fiyatlara yansıyor. Ancak müşterilerimiz bu fiyat artışlarını kabul edemiyor.”

EKONOMİK REFORMLARLA DESTEKLENMELİ

Asgari ücret artışları, çalışanların hayatlarını kısa vadede iyileştirirken, uzun vadede hayat pahalılığını artırıcı bir unsur olarak karşımıza çıkabiliyor.

Ücret artışları her ne kadar geçici bir rahatlama sağlasa da, hızla yükselen fiyatlar karşısında bu kazançlar eriyebiliyor. Bu nedenle, asgari ücret artışları tek başına yeterli bir çözüm değil.

Bu karmaşık döngüde, hem çalışanlar hem de işverenler, artan fiyatlar ve enflasyonist baskılar altında eziliyor. Bu durum, asgari ücret artışlarının yalnızca bir çözüm olmayıp, daha geniş kapsamlı ekonomik reformlarla desteklenmesi gerektiğini ortaya koyuyor.

SON GÜNLERDE KONU HAKKINDA KİM, NE DEDİ?

Asgari ücret tartışmaları çerçevesinde geçtiğimiz günlerde bir çok açıklama yapıldı. Dikkat çekici açıklamaların özeti şöyle; 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık GARDİYANOĞLU: “Belirlenecek yeni asgari ücret 1 Eylül’den itibaren geçerli olacak. Yasal süreç ve takvim bellidir. Oy birliği ya da oy çokluğuyla hep birlikte son şartları ortaya koyacağız”

İşverenler Sendikası'nı temsilen Ali Başman: Asgari ücret konusunda daha sağlıklı bir tespit yapabilmek için Hayat Pahalılığı’nın yanında gıda kalıbı ve yasanın 4’üncü maddesinin 1. ve 2. fıkralarında yer alan diğer tüm belirleyici unsurlar önümüze tam olarak gelmedi.”

İşçi tarafını temsilen Hür-İş Başkanı Ahmet SERDAROĞLU: “Memleketimizde üç tane market seçtik. Sadece gıda harcaması 35 bin 170 TL tutuyor. insanlarımız 2-3 bin TL’ye okul çantası alıyor. Yaşananların sebebinin asgari ücretin artması değil, yanlış politikalar”

Esnaf ve Zanaatkârlar ODASI: “Bu oyunun da sonu geldi, geliyor. Hayat pahalılığı durdurulmadıkça, pahalılığı durdurmak için kaynak ayırmadıkça, her ücret artışı daha beterine yol açacak.”

CTP Milletvekili Devrim Barçın: “Hayatın pahalılaşma hızını azaltmak adına hiçbir ekonomi enstrümanını kullanmayanların asgari ücret artışına yönelik söyleyecek en ufak bir lafı bile olamaz”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar: “Oy kaybı demek olsa bile doğruları söylemek gere. Böyle asgari ücret olmaz. Bin dolar asgari ücret olmaz”.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.