EKONOMİ & FİNANS
okuma süresi: 13 dak.

İktisatbank piyasa analizi: Gümüş geride bıraktığımız hafta %13 yükseldi, sene başına göre ise %93!

İktisatbank piyasa analizi: Gümüş geride bıraktığımız hafta %13 yükseldi, sene başına göre ise %93!

İktisatbank, 1 Aralık 2025’e ilişkin piyasa analiz raporunu yayımladı. Raporda, "Gümüş geride bıraktığımız hafta %13 yükseldi, sene başına göre ise %93!" ifadeleri kullanıldı.

Yayın Tarihi: 01/12/25 07:57
okuma süresi: 13 dak.
İktisatbank piyasa analizi: Gümüş geride bıraktığımız hafta %13 yükseldi, sene başına göre ise %93!

İktisatbank'ın 1 Aralık 2025’e ilişkin Günlük Piyasa Analiz ve Yorumu şu şekilde:

Bir süredir piyasaların gündemini meşgul eden teknoloji şirketlerinin piyasa değerlerine ilişkin endişeler ve bu minvalde balon tartışmalarının geçen hafta itibariyle boşa çıkması, küresel mali piyasaların çehresini topyekûn değiştirdi. Bu bağlamda, piyasaların ayın son haftasını oldukça iyimser bir şekilde tamamladıklarını söylememiz gerekiyor. Balon tartışmalarının odağında bulunan teknoloji hisselerinin işlem gördüğü Nasdaq endeksi, geride bıraktığımız haftayı %5 yükselişle tamamlarken, en büyük 500 şirketin yer aldığı S&P 500 endeksinde yükseliş %4'e yaklaştı. Uzun bir süredir, kağıt ve mürekkep sistemine başkaldıran ve ateşli bir savunucusu olduğumuz kıymetli metaller, özelinde ise gümüş haftayı âdeta 'kükreyerek' tamamladı.

Teknik mânâda son haftalarda altın ve gümüş özelinde üzerinde durduğumuz formasyonların isabetli bir şekilde çalıştığına şahit oluyoruz. Bu paralelde, altın gümüş rasyosu uzun bir süredir üzerinde durduğumuz kritik 77,50 seviyesini neredeyse beş sene sonra aşağı yönlü kırmayı başardı (bakınız grafik). Gümüşün ons fiyatı 45 yıllık kış uykusundan uyanarak tüm zamanların yeni rekorunu, 54,40 dolar seviyesinde bulunan direncini aşarak 56,70 dolar seviyesine aldı. Gümüş geride bıraktığımız hafta %13 yükselirken, sene başına göre ise %93 yükselişle getiri sıralamasına ilk sırada yer almaya devam ettiğini bir kez daha söylememiz gerekiyor. Teknik mânâda takip ettiğimiz fincan ve kulp formasyonunun kısa vadeli hedefi 62-63 dolar seviyelerinde olsa da, gözümüzün çok ama çok daha yüksek seviyelerde olduğunun altını kalınca çizmemiz gerekiyor! (bakınız grafik). 

Öte yandan, altının ons fiyatı, gümüşün depara kalkması ile daha yavaş tempoda yükselerek haftayı ön plana çıkardığımız 4,180 dolar seviyesinin üzerinde ve 4,230 dolar seviyesinde tamamladı. Altında tüm zamanların zirvesi olan 4,390 dolar seviyesinin yakın bir zamanda test edileceğini, hatta bir devam formasyonu olarak takip ettiğimiz simetrik üçgenin hedefinin ise daha da yukarıda 4,600 dolar seviyesinde olduğunu not edelim (bakınız grafik). 

Bugün bültenimizin manşetini “Come On Baby, Light My Fire” Jim Morrison’ın tutku, özgürlük ve içsel ateş üzerine kurulu, rock tarihinin en ikonik parçalarından birinin süslediğini fark etmişsinizdir. Risk almaya, sınırları aşmaya, kendi ateşini yakmaya hatta başkaldırıya davet eden bu şaheserin aynı zamanda kontrolü ele alma çağrısı niteliğinde de yorumlayabiliriz. Manşet olarak, içinde olduğumuz kritik dönüm noktasını yani var olan enerji ve kırılma anlarını daha iyi tasvir edecek bir şarkı herhâlde bulamazdım. Bu girizgâh ardından, uzun bir süredir kıymetli madenlerde taşıdığımız uzun pozisyonlarımızı, özellikle de gümüşte, haftanın son iş günü 53,80 dolar seviyesinden daha da büyüttüğümüzü not edelim. Açıkçası, 54,40 dolar seviyesinin aşılmasını bekleyemedik :) Bu cesaretimizin arkasında uzun bir süredir sığındığımız görüşümüzü bir kez anlatmak isteriz.  

İkinci Dünya Savaşı’nın yıkımından sonra ülkeler ABD’de küçük Bretton Woods kasabasında toplanarak dünyanın parasına bir düzen getirerek herkes parasını dolara bağlamış, dolar da altınla garanti edilmişti. 1971’de sistem devam edemeyince, artık karşılıksız para basmanın önü açıldı. Elli yılı aşkın bir süredir devam eden itibarlı paraya dayalı parasal sistemin sorgulanmaya başlandığını son yıllarda, mütemadiyen kıymetli madenleri savunuyoruz.  

Ülkeler büyük bir borç içinde ve bu borcu çevirmek için paranın maliyetinin de ucuzlaması gerekiyor. Trump'ın Fed üzerinde mütemadiyen tam saha pres yaparak faizleri indir çağrısını bu bağlamda düşünebilirsiniz. Sayıların dili ile konuşursak, dünyadaki toplam borç 2025 ortasında yaklaşık 338 trilyon dolara ulaşırken, IMF’ye göre küresel borcun dünya GSYH’sine oranı hâlâ %235 seviyesinde. Bu da dünyanın her yıl ürettiğinin yaklaşık 2,5 katı borca sahip olduğu anlamına geliyor! Borcun faizinin dâhi borçlanıldığı bir ekosistemde, altyapı projeleri, sağlık sistemi, yaşlanan nüfus, hâliyle artan bütçe açıkları, yatırımcıların yaklaşan parasal 'resete' karşı tarihin en bilinir koruma enstrümanlarına yönetmeye devam edeceğini düşünüyoruz. Daha da basit bir anlatımla, altın ve gümüş, binlerce yıldır kabul görmüş tek gerçek para niteliğiyle öne çıkıyor. Borç balonu tehlikesi, jeopolitik gerilimler ile birlikte ele alındığında portföylerde altın ve gümüşe ağırlık vermek, zenginleşmekten ziyade servetin de sigortası konumunda düşünülmelidir. Son yıllarda, Dünya Altın Konseyi (WGC) ve diğer kurumlara göre, merkez bankaları altın alımlarını ciddi şekilde artırdı. Neden acaba! 

Borçla şişen bir sistemde, borçla şişmeyen tek varlığın hâlâ altın ve gümüş olmaya devam edeceğini düşüyoruz. Fed'in yeni senede çevirmek zorunda olduğu yaklaşık 6 trilyon dolar borcu mümkün olan en düşük faiz oranı ile çevirmek isteyeceğini göz ardı etmeyelim. Geçen hafta Fed'in veri yokluğunda önünü göremiyor bu nedenle de faiz indirimekte zorlanacak yönünde artan piyasa beklentisi, New York Fed Başkanı Willams'ın Aralık'ta faiz indirim ihtimali hâlen masa üzerinde açıklamasıyla yön değiştirdi. Hisse senedi rallisine ve gümüşün coşkusuna, EURUSD paritesi de 1,16 seviyesine dayanarak eşlik etti.  

İngiltere Maliye Bakanı Reeves'in açıkladığı vergi paketine piyasa tepkisi de olumlu oldu. GBPUSD paritesi 1,3250 ile bir ayın en yüksek seviyesini test ederken, mali disipline paralel tahvil faizleri de gevşedi. EUR cephesinde yaşanan yükselişi Trump'ın zayıf dolar talebi ile ilişkilendirip, EUR'nun güçlenmesi ile anlatmayı çok da uygun görmüyorum. Mahfi Hocanın da dediği üzere, Avrupa, ucuz emek gücüne sahip Asya'ya karşı zor durumda kalırken, itici motor konumunda Almanya'nın, Rusya ambargosu nedeniyle ucuz Rus gazından mahrum kalması, Kıta Avrupasının işini iyice zorlaştırmaya başladı. 

Yeni ayın başlaması ile artık gözümüzü Kasım ayı enflasyon rakamlarına ve 10 Aralık Fed toplantısından bir gün sonra sonuçlanacak yılın son olağan TCMB PPK toplantısına çevireceğiz. Öncesinde, TCMB Başkanı Karahan'ın geride bıraktığımız hafta, Banka'nın dijital iletişim kanalları üzerinden Para Politikası ve Makroekonomik Görünüm başlıklı sunumu takip ettik. Uzun bir süredir bizim de dile getirdiğimiz üzere, kira ve gıda fiyatlarını (bizce sağlık ve eğitim de) enflasyonist baskının müsebbibi olarak tanımlanırken, iç talebin kuvvetli olmadığı belirtilmek suretiyle geleceğe ilişkin temkinli iyimser bir tablo sunulduğunu gördük. Başkanın iletişimini para politikasının etkinliği anlamında önemli bulduk. 

Enflasyonla mücadelenin toplumsal bir mesele olduğunu unutmamak gerekiyor. Daha basit bir anlatımla, herkesin enflasyonun düşeceğine inanması gerekiyor ki, katılık da kırılabilsin. Bu bağlamda, TCMB'nin 2026 sonu tahminini (orta nokta) %16'da tutarken, piyasaların tahmininin %23 civarında olduğunu göz ardı etmeyelim. Bu minvalde, TCMB'nin öngörüsü toplumdan pek de kabul görmüşe benzemiyor. Mesela, bankamızda bütçe çalışması yaptığımız bu dönemde, iş ortaklarımızın, 2026 fiyat artışlarını gelecek enflasyona yerine geriye doğru endekslemeye devam ettiklerini görüyoruz! Demek ki, insanlar henüz TCMB'nin enflasyonun belini bükeceğine tam olarak inanmıyor! Öte yandan, BloombergHT'nin anketine göre Kasım ayında TÜFE'nin %1,25 artış göstermesi beklense de, Türk-İş'in hazırladığı Kasım ayı Açlık ve Yoksulluk Sınırı raporunda, Ankara'da gıda enflasyonunun bir önceki aya göre %4,98 oranında artış kaydetmesi, açıkça zihinleri bulandırdı. Bu bağlamda biraz daha ipucu elde etmek adına, bugün İTO tarafından açıklanacak İstanbul bölgesi enflasyon rakamlarına bakacağız. 

Başkan Karahan'ın açıklamalarını da dikkate alırsak, TCMB'nin 11 Aralık'ta en az 150 baz puan faiz indirimine gideceğini düşünüyoruz. Türk tahvilleri son günlerde bu beklentiyi satın alarak alımlara sahne olurken, 2 yıl vadeli tahvil faizi 19 Mart sonrası dönemin dibine gerilerken, 5 yıllık CDS risk primi de COVID döneminden bu yana en düşük seviyeye geriledi. USDTRY kuru otoritenin kontrolünde 42,50 seviyesine yerleşirken, Borsa İstanbul dolar bazında sene başına göre %8'e yakın değer kaybederken negatif ayrışmaya devam etti. Şirketlerde kârsızlık sorunu ön plana çıkarken, emek yoğun sektörlerde tablonun daha da sorunlu bir hâl aldığını pekâlâ biliyoruz.  

21 Kasım ile biten haftada, yurt içi yerleşiklerin parite etkisinden arındırılmış DTH hacmi 0,24 milyar dolar gerilerken, gerçek kişilerin kıymetli metal talebinin güçlü seyrini koruduğu görülüyor. Rezerv tarafında ise TCMB'nin net yabancı para pozisyonu, altın fiyatlarındaki oynaklığa paralel dalgalı bir görünüm sergilerken, manşet rakam son verilerle 46,7 milyar dolar seviyesinde olduğunu not edelim. BDDK verilerine göre, bir nevi yabancı para enstrümanı olan KKM’nin, kur riskinin devlet tarafından üstlenilmesi ile Ağustos 2023’te 127,5 milyar dolara kadar yükseldikten sonra, ekonomi yönetiminin kararlı adımları sonucunda geçen hafta 0,5 milyar dolar seviyesine kadar gerileyerek adeta tarihe karıştığını söylememiz gerekiyor. Ekonomiye yaklaşık 60 milyar dolarlık bir maliyet yüklediği hesaplanan bu ürünün bir daha gündeme gelmemesi en büyük temennimiz. Genel hatları ile haftalık verilerin piyasalara yeni bir yön göstermediğini söylememiz gerekiyor. 

Asya borsaları haftayı güçlü kapatmalarının ardından, yeni haftaya temkinli bir başlangıç yaptıklarını görüyoruz. Japonya Merkez Bankası Başkanı Ueda’nın bir sonraki toplantıda faiz artışını tüm artı ve eksileriyle değerlendireceğiz yönünde açıklamasıyla Yen hafif de olsa toparlarken, ihracat odaklı Tokyo borsası Nikkei ise %2'ye yakın geriledi. On yıllık gösterge Japon tahvil son 15 yılın zirvesine yükselirken, daha da uzun vadeli faizlerde %3,40 seviyesiyle rekor kırıldığını görüyoruz. Başkan Ueda’nın sözleri her ne kadar bu ay faiz artış ihtimalini kuvvetlendirse de, Japonya'nın ultra gevşek politikalardan yavaş adımlarla uzaklaşmasını bekliyoruz. Bu nedenle Yen cephesinde zayıflığın kısa sürede sona ermeyeceğini düşünüyoruz.  

ABD'de bu hafta veri akışı imalat, hizmet ve tüketici güveni göstergeleri ile yoğun bir şekilde devam edecek. Fed Başkanı Powell’ın yapacağı konuşma, gelecek haftaki toplantıda fiyatlanan faiz indirimi beklentileri açısından kritik olacak. Risk iştahı sabah saatlerinde genel hatları ile zayıf seyrettiğini görüyoruz. ABD borsalarının vadeli endeksleri %1 civarında ekside seyrederken, haftayı 91bin dolar seviyelerinde tamamlayan bitcoin yeniden 86bin dolar seviyesine geriledi. Altın ve gümüş ise güçlü görünümlerini korumaya devam ettiklerini görüyoruz. Tüm zamanların yeni zirvesinde yer alan gümüş bu sabah erken saatlerde 58 dolar seviyesine yaklaşması ardından karamsar havayla 57 dolar seviyelerine çekilirken, altının ons fiyatı ise yeni haftaya geçen haftayı tamamladığı 4,230 dolar seviyesinin hemen üzerinden başladığını görüyoruz. ABD’de Black Friday online satışları %9 artarak 11,8 milyar dolarla rekor kırdı: yapay zekâ destekli alışveriş araçlarının online harcamaların güçlü artışında önemli bir rol oynadığını görüyoruz.

İktisatbank Günlük Piyasa Analiz ve Yorumu 1 Aralık Pazartesi

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.