Andreas Mavroyannis: Cenevre görüşmeleri cesaret verici ancak somut değişim yok

Eski Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis, Cenevre’de gerçekleştirilen genişletilmiş gayriresmi Kıbrıs görüşmelerini "iyi ve cesaret verici" olarak nitelendirdi ancak müzakerelerin özüne ilişkin henüz somut bir ilerleme olmadığını vurguladı.

Eski Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis Cenevre’de gerçekleştirilen gayriresmi genişletilmiş Kıbrıs görüşmesini “iyi ve cesaret verici” diye niteledi.
Mavroyannis haftalık Kathimerini gazetesine verdiği özel söyleşide Cenevre’den Kıbrıs sorununun özüne ilişkin sarsıcı bir şey çıkmasını beklemediklerini ancak çıkmaz olmamasının ve bazı adımlar atılmasına karar verilmesinin “önemli ve bataktan çıkılması için kullanılabilecek bir hareketlilik yarattığını” söyledi.
Temmuz sonu gerçekleştirilecek yeni konferanstan Kıbrıs sorununun özünün görüşülmesiyle ilgili önemli bir adım atılmasının, müzakere masasına oturulması için asgari ortak zemin olmasının arzulanabileceğini söyleyen Mavroyannis “Türk tarafının bugün dile getirdiği tezleri değiştirmesi zor olduğundan, asgari, bu tezlerini uzlaşılmış çerçeve içerisinde müzakere masasına oturmak için ön şart koşmaması olur.” dedi.
Mavroyannis gelecek konferansta hedefin, ucu açık olmayacak özlü müzakerelerin çağrılması için mutabakat ilan edilmesi, önce iki lider arasında müzakere gerçekleştirilmesi ve daha sonra Crans Montana’dakine benzer bir konferans çağrılması olduğunu belirtti.
BM Genle Sekreteri’nin Kişisel Temsilcisinin bu yönde azami katkı koyacağı görüşünü de ortaya koyan Mavroyannis “son iki aydır bana ulaşan bilgiler Maria Angela Holguin diyor, göreceğiz.” ifadesini kullandı.
Holguin’in Genel Sekreter Guterres’e sunduğu raporda bazı önerilerde bulunduğu hatırlatılan Mavroyannis’e, bu konuda bir şey bilip bilmediği soruldu. Mavroyannis Holguin’in, Guterres çerçevesini kapsamlı paket olarak ele almak yerine alt gruplar oluşturulmasını, maddeleri gruplara ayırıp ikişer ikişer ya da üçer üçer ele alınmasını önerdiğinin anlaşıldığını belirterek şunları ekledi: “Fikrin prosedürel bir değeri var, biraz basitleştiriyor ancak pratikte de görüldüğü gibi ancak maddeler bütün ve birbirine bağlantılı şekilde çapraz müzakere edilebilir. Crans Montana’da gerçekleşen müzakere yöntemini sürecin iyi bir kazanımı görüyorum ve bunu BM genel Sekreteri’nin açık sözlülüğüne borçluyuz.”
Mavroyannis yeni geçiş noktaları başta olmak üzere güven yaratılması için inisiyatifler açıklandığı hatırlatıldığında “insanların hayatının ve ortamın iyileştirilmesi için önlemler iyi. Ancak ne çözüm arayışının yerine geçer ne de Tatar’ın önerdiği gibi devletler arası iş birliğini ifade eder.” dedi. Dört geçiş noktası açılmasında mutabakat sağlanmasının, kapı açılışları gerçekleşmiş gibi düşünülmemesi gerektiğine işaret eden Mavroyannis Türkiye’nin şu anda dört geçiş noktasının da bir pakete girmesini kabul etmesinin, geçmişte bu konuda sergilediği katı tavırda bir parça değişim anlamına geldiği görüşünü ortaya koydu.
Mavroyannis Costa ve Fon Der Leyen’in Guterres’e mektup göndermesinin AB’nin rutin uygulaması olduğunu 2021’de de aynı şeyin yapıldığını, bunun yeni ve sarsıcı bir şey olmadığını hatırlattı ancak bu seferki mektubun son dönemde AB ile Türkiye arasında olup bitenlere bir çeşit denge oluşturduğunu ve bu boyutun dikkatle yönetilmesi gerektiğini söyledi.
"BERTOZZOLO NE YEMEĞE NE TOPLANTIYA KATILDI"
Andreas Mavroyannis “AB konferansa katılmadı ve Bayan Bertozzolo ne yemekte ne de toplantıda bulundu. Gelişmeleri izlemek için Cenevre’deydi” dedi, “Katılmama sebebi, Türk tarafının reddetmesiydi. Ne olduğunu söyleyelim, ciddi olalım, insanlara saygı gösterelim. Hayalperestlik ve sanal gerçeklikle yönetilmeyip doğruyu söyleyelim.” ifadesini kullandı.
Mavroyannis, “Türkiye özellikle Türkiye-Avrupa ilişkileri ve diğer konjonktürel nedenlerle hareketsizliğin sorumluluğunun kendi üzerine kalmasını istemediği için Cenevre’de küçük bir ışık huzmesi olduğunu ancak henüz öze ilişkin somut bir değişim gözlemlemediklerini” belirtti. Türkiye’nin bu aşamada Avrupa ve özellikle ortak dış politika ve savunma ve güvenlik politikası konularına olabildiğince daha sıkı bağlantı kurmak yönünde ilerlemek istediğini söyleyen Mavroyannis, şunları ekledi:
“Burada, bizim sadece sözler Türkiye’nin ise özlü karşılıklar almaması için çok dikkate ihtiyaç var. Veto vb gibi olumsuz bir mantıkla değil gerek Kıbrıs’ın gerek Yunanistan’ın çıkar ve taleplerini koruyacak bir verimli bir gelişme döngüsü yaratarak.”
Türkiye’nin Kıbrıs sorununda ne verebileceği sorulan Mavroyannis “müzakerelerin Crans Montana’da kaldığı yerden devam etmesini kabul edebilir ve daha önce çıkmaza sürükleyen garantiler ve askerler konusunda daha esnek olabilir.” dedi, şunları ekledi: “Türkiye çözümle de çözümsüz de yaşayabilir. Mevcut konjonktür Doğu Akdeniz’de ve Türkiye-AB ilişkilerinde karşılıklı kazanç durumunu gündeme getirecek ölçüde çözümden yana ağır basabilir.”
Mavroyannis müzakerelerin Crans Montana’da kaldığı yerden yeniden başlamasının, o on günde müzakerelerde elde edilen kazanımlar da dahil, son akşam yemeğinde bulunulan noktadan başlamak anlamına geldiğini söyledi.
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in, Guterres Çerçevesinin 6 maddesini de görüşmeye hazır olduğunu söylemesinin, Crans Montana’da yapılan çalışmayı kabul etmediği ve iptal ettiği şeklinde anlaşılabileceğine dikkat çeken Mavroyannis Guterres Çerçevesinin müzakere konusu değil, müzakere kazanımlarının parçası olduğunu kaydetti. Mavroyannis, her şeyde uzlaşılana kadar hiçbir şeyde uzlaşılmış sayılmayacağı rutin teknik şerhin de kalınan yerden devam edilmesi taleplerini iptal etmediği görüşünü de ekledi.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.