İlaç, hemşire krizi derken şimdi de ‘sağlık gideri endişesi’ krizi

KKTC’de ekonomik zorlukların derinleşmesi, halkın sağlık sistemine olan güvenini ve bu alandaki harcamaları karşılama kapasitesini her geçen gün daha da zayıflatıyor.

Yapılan son anket çalışmaları, halkın büyük bölümünün sağlık harcamalarını karşılamaktan endişe duyduğunu ortaya koyarken, bu kaygının giderek arttığı gözlemleniyor.

Ekonomik sıkıntılarla boğuşan CMIRS anketine katılımcıların %79’u, sağlık alanındaki masrafları karşılama konusunda ciddi kaygılar taşıdığını ortaya koydu. Bu oran yalnızca üç ay önce %71 düzeyindeydi.

Sonuçlar, ekonomik durumun daha da kötüleştiği yönündeki toplumsal kanaatin genişlediğine işaret ediyor.

EKONOMİK DARBOĞAZ HALKIN TEDAVİ UMUDUNU DA KIRDI

Artan kaygı, yalnızca bireysel değil; toplumsal güven duygusunda da ciddi bir aşınmaya işaret ediyor.

Ülke ekonomisindeki daralmanın halkın alım gücünü düşürmesi, sağlık gibi temel bir alanda bile “erişilebilirlik” sorunu yaratıyor.

Özel hastanelere gitmenin lüks haline geldiği; kamu hastanelerinde ise ilaç eksikliği ve randevu yetersizliği gibi yapısal sorunların çözülemediği bu ortamda vatandaşın “sağlık hakkı” fiilen daralıyor.

İLAÇ BULUNAMAMASI DA KAYGILARI BÜYÜTÜYOR

Öte yandan pandemi döneminden beri kronikleşen ilaç tedarik sıkıntısı, hem hastaların tedaviye erişimini zorlaştırıyor hem de sağlık sistemine duyulan güveni azaltıyor. Temel ilaçların dahi zaman zaman piyasada bulunamaması, bu alandaki kırılganlığı gözler önüne seriyor.

Uzmanlara göre sağlık hizmetlerine ulaşamama korkusu, bireylerin psikolojik sağlığını da tehdit ediyor.

Sürekli bir “ya hasta olursam ama tedavi olamazsam” endişesi, kaygı bozukluklarını artırıyor. Bu durum, toplumda huzursuzluk, devlete olan güvenin zedelenmesi ve sosyal dayanışma duygusunun zayıflaması gibi daha geniş çaplı sonuçlar doğurabilir.

Uzmanlar, bu eğilimin kontrol altına alınabilmesi için sosyal devlet ilkesi çerçevesinde sağlık harcamalarının sübvanse edilmesi, ilaç tedarikinin güvence altına alınması ve kamu hastanelerinin niteliksel olarak güçlendirilmesi gerektiğine işaret ediyor.

İLAÇ KRİZİ KALICI HALE Mİ GELDİ?

Öte yandan pandemiden bu yana devam eden ve aralıklarla tekrarlayan ilaç tedariki sorunları da halk sağlığını tehdit eden bir başka başlık olarak öne çıkıyor. Özellikle kronik hastalıkları olan bireyler, ilaca erişimde yaşanan sıkıntılar nedeniyle tedavi süreçlerinde kesintiye uğradıklarını belirtiyor.

Sağlıkta yaşanan bu sorunlar, sadece bireylerin cebini değil, aynı zamanda yaşam kalitesini ve sosyal güveni de derinden etkiliyor. Uzmanlar, sağlık harcamaları üzerindeki yükün azaltılması ve ilaç tedarik zincirinin güçlendirilmesi için kalıcı reformlara ihtiyaç olduğunun altını çiziyor.

KTHES VE KTAMS’DAN SAĞLIK BAKANI DİNÇYÜREK’E İSTİFA ÇAĞRISI

Öte yandan Kıbrıs Türk Hemşireler ve Ebeler Sendikası, sağlık sistemindeki sorunlara dikkat çekmek amacıyla bir basın açıklaması yaptı. Sağlık sektöründeki yanlış politikaların ve artan siyaset müdahalesinin sağlık sistemini sürdürülemez bir noktaya getirdiği vurgulandı.

Sendika, yıllardır süregelen hemşire ve ebe eksikliklerinin ciddi boyutlara ulaştığını belirterek, bu eksiklikleri gidermek amacıyla başlatılan 3. derece yüksek hemşire ilk atama münhali ve 2. ile 1. derece terfi sınavlarının, art arda iptal edilmesinin ve ertelenmesinin sorunları daha da derinleştirdiğini ifade etti.

KTHES Başkanı İbrahim Özgöçmen ve KTAMS Başkanı Güven Bengihan, sağlıktaki sorunlara dikkat çekerek Bakan Hakan Dinçyürek’in istifa etmesi gerektiğini söyledi.

DİNÇYÜREK: 2025, SAĞLIKTA ÖNEMLİ BİR DÖNÜM YILI OLACAK

Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek ise Lefkoşa Yeni Devlet Hastanesi tanıtım toplantısında yaptığı açıklamada, 2025’in sağlıkta büyük dönüşümlerin yaşanacağı bir yıl olacağını belirtti. Yeni yatırımlar ve altyapı güçlendirmeleriyle halka daha erişilebilir ve kaliteli sağlık hizmeti sunulacağını vurguladı.