Sağlık Örgütleri'nden ortak açıklama: Dini sembollerin okullara taşınması, pedagojik tarafsızlığı zedeleme riski taşır

Tabipleri Birliği ve Hekimler Sendikası, eğitim kurumlarında dini sembol ve kıyafet kullanımının çocukların psikososyal gelişimi üzerindeki etkilerine dair bilimsel görüş açıkladı. Açıklamada, eğitim ortamlarının tarafsız ve kapsayıcı olması gerektiği vurgulandı.

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği ve Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası, eğitim kurumlarında dini sembol ve kıyafetlerin kullanımının çocukların gelişimsel süreçleri üzerindeki etkilerine ilişkin bilimsel görüş açıkladı.
Çocuk ve ergen psikiyatri uzmanlarının katkısıyla hazırlanan açıklamada, eğitim kurumlarının yalnızca bilgi aktarımı yapılan yerler değil, aynı zamanda bireyin kimlik gelişiminin ve sosyal yönelimlerinin şekillendiği temel alanlar olduğu belirtildi. Bu nedenle eğitim ortamlarının tüm çocukları kapsayıcı, tarafsız ve psikososyal gelişimlerini destekleyici nitelikte olması gerektiği vurgulandı.
Çocukların, bilişsel ve sosyal gelişim süreçlerinde çevresel etkilere son derece açık olduğu dile getirilen açıklama şöyle sürdü:
“Belirli gelişim dönemlerinde çocuklar, aidiyet ve onay ihtiyacını yoğun olarak yaşarlar. Bu süreç çocukların içinde bulunduğu etnik köken ve kültürel özelliklere göre farklılıklar gösterir. Çocukların belirli gelişim dönemlerinde karşılaşabilecekleri farklı kültürel öğeler ya da uygulamalar, kendi aile yapılarından ve inanç sistemlerinden farklıysa; çocukta dışlanma, kaygı ve benlik karmaşası yaratabilir. Farklı kimliklerin bir arada bulunduğu bir sınıf ortamında, bir grubun kendi kültür ve inançlarını belirli semboller ve uygulamalar aracılığıyla görünür kılınması, diğer çocuklarda ‘norm dışı’ olma algısını tetikleyebilir.
"DİNİ SEMBOLLER VE KIYAFETLERİN OKUL ORTAMINA TAŞINMASI, PEDAGOJİK TARAFSIZLIĞI ZEDELEME RİSKİ TAŞIMAKTADIR"
UNESCO’nun “Inclusion and Equity in Education” raporuna göre, kapsayıcı eğitimin temel unsurlarından birinin de eğitim ortamının dinsel ve ideolojik açıdan tarafsız olması olduğu kaydedilen açıklamada, “Çocukların kendilerini ifade edebildiği, eşit kabul edildiği ve herhangi bir baskıdan uzak bir öğrenme atmosferi oluşturulması, tüm modern eğitim yaklaşımlarının öncelikli hedefidir. Bu anlamda dini sembollerin ve kıyafetlerin okul ortamına taşınması, pedagojik tarafsızlığı zedeleme riski taşımaktadır” denildi.
Jean Piaget ve Michael Tomasello gibi gelişim psikologlarının, çocukların kendi kararlarını verebilecek bilişsel olgunluğa ancak geç ergenlik döneminde ulaşabildiklerini vurguladığı ifade edilen açıklamada “Dolayısıyla çocuk yaşta dini kıyafet ya da sembollerle okula gitmek, özgür irade ile yapılmış bir tercih değil; çoğunlukla ailesel yönlendirme veya toplumsal baskının sonucu olabilir. Bu durum, çocuğun inanç özgürlüğü kadar, inanmama ve nötr kalma hakkını da gölgede bırakmaktadır.” ifadeleri kullanıldı.
Seküler eğitimin, hiçbir inancı ya da inançsızlığı üstün ya da eksik görmeden, tüm bireyleri eşit kabul ettiği belirtilen açıklamada laiklik ilkesinin, bireyin değil; kamusal alanın tarafsızlığına işaret ettiği kaydedildi. Açıklamada, bu yönüyle dini sembollerin okul gibi kamusal alanlarda görünür olmasının, eğitim sisteminin çoğulcu yapısına zarar verme potansiyeli taşıdığı dile getirildi.
Açıklamanın sonunda; “Okulların nötr ve kapsayıcı bir yapıda kalması. Dini sembollerin ve kıyafetlerin okul ortamında kurumsal olarak teşvik edilmemesi. Çocukların psikososyal gelişimlerinin öncelenerek, özgür bireyler olarak yetişmelerine alan açılması” çağrısı yapıldı.
Açıklamanın, hiçbir inanç grubunu hedef almadığı; çocuk haklarını, pedagojik ilkelere dayalı laik eğitimi ve sosyal barışı öncelediği vurgulandı.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.