Dünya Ruh Sağlığı Günü: Ruhsal iyi oluş büyük jestlerde değil, evin günlük ritminde saklı

Uzman Psikolog Nisan Erkan, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü dolayısıyla açıklama yaparak, "Ruhsal iyi oluş büyük jestlerde değil, evin günlük ritminde saklı küçük anlarda" dedi.

10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü, ruh sağlığını yalnızca klinik bir tanıdan ibaret görmememizi değil, evlerimizde her gün yeniden şekillendirdiğimiz bir kültür olarak hatırlamayı teşvik ediyor.
Uzman Psikolog Nisan Erkan, bu özel gün vesilesiyle ruhsal iyi oluşun büyük jestlerden değil, evin günlük ritminde saklı küçük anlarda gizlendiğini ifade etti.
Erkan, bir özür, bir sarılma, yemek masasında telefonu bir kenara bırakmak ya da uyku öncesi kısa bir sohbetin evde ruh sağlığını güçlendiren temel taşlar olduğunu belirtti.
“HATA YAPMAK VE TELAFİ KÜLTÜRÜ”
Gündelik hayatın koşuşturmacası, bildirimler, sorumluluklar ve “iyi ebeveyn” olma çabası arasında kaybolurken hata yapmanın kaçınılmaz olduğunu ifade eden Erkan, asıl önemli olanın hatadan sonraki tutum olduğunu söyledi, “Sesimizi yükselttiğimiz, sabrımızın taştığı anlar olabilir. Önemli olan, bu hatalardan sonra kurduğumuz cümleler ve tamir etme çabamız" dedi.
Erkan, "Çocuğumuza, ‘Az önce sana bağırdım, bunu istemezdim, üzgünüm. Birlikte nasıl telafi edebiliriz?’ demek, otoriteyi zedelemez; aksine çocuğun kendine, dünyaya ve geleceğe güvenini onarır. Bu, çocuğa ‘İnsan hata yapar, önemli olan onarmaktır’ mesajını verir.” şeklinde konuştu.
Erkan, evde bir telafi kültürü oluşturmanın çocuğun kendi hatalarında pes etmek yerine ilişkiyi onarmayı öğrenmesini sağladığını belirtti.
“ÖZ-ŞEFKAT: EVİN HAVASINI YUMUŞATAN GÜÇ”
Erkan, ebeveynlerin çoğunun başkalarına karşı şefkatliyken kendilerine karşı acımasız olduğunu söyledi. “Yine beceremedim” diyen iç sesin ruh halini ve evin atmosferini zehirleyebileceğini ifade etti. Öz-şefkatin bu noktada bir fren mekanizması gibi çalıştığını dile getiren Erkan, “Zordu, iyi niyetle çabaladım; şimdi kendime nazik davranıp bir dahaki sefere neyi farklı yapabileceğime bakabilirim. Kendine adil davranan bir ebeveyn, çocuğunun ve eşinin hatalarında da adil olur. Bu, evdeki havayı yumuşatır ve şefkati besler” dedi.
“DEĞERLERLE DOLU BİR EV KÜLTÜRÜ”
Erkan, evde kuralların değil, değerlerin ön planda olması gerektiğini vurguladı. “Kurallar dışarıdan dayatılmış gibi hissettirebilir, ama değerler evin kimliğidir. ‘Bizim evde saygı, dürüstlük ve yardımlaşma kıymetlidir. Sofrada birlikte olmak, birbirimizi duymak önemlidir’ gibi cümleler, yasak listelerinden çok daha etkili. Çocuk, ‘neden’ini anladığı bir düzeni içselleştirir; bu, çatışmaları tartışmaya, tartışmaları da çözüme dönüştürür” dedi.
“EKRANSIZ ADACIKLAR: İLİŞKİLERİ GÜÇLENDİREN ANLAR”
Erkan, telefon ve tabletlerin hayatımızdaki yerinin yadsınamaz olduğunu, ancak sınırsız ekran kullanımının ilişkileri gölgelediğini söyledi. Çözümün yasaklarla savaşmak değil, evin değerleriyle uyumlu “ekransız adacıklar” yaratmak olduğunu ifade eden Erkan, “Akşam yemeği bir ada, yemek sonrası 30 dakikalık sohbet veya oyun bir ada, uyku öncesi 40 dakika bir ada… Bu anlarda telefonlar kenara bırakılır, gözler birbirine döner. ‘Bugün günün en güzel anı neydi?’ sorusuyla başlayan kısa bir sohbet, evin damarlarına sıcak kan gibi yayılır. Bu, hem çocukları tanımamızı hem de onların bizi, değerlerimizi fark etmesini sağlar” dedi.
“UYKU: RUH SAĞLIĞININ SESSİZ KAHRAMANI”
Erkan, uyku hijyeninin ev kültürünün ayrılmaz bir parçası olduğunu belirtti. Yetersiz uykunun çocuğun dikkatini ve duygularını zorlayacağını, ebeveynin sabrını incelteceğini ifade eden Erkan, “Işıkları kısmak, ekranları erken kapatmak, yatağı bir ‘şarj istasyonu’ olarak görmek, hem çocuğun gelişimini hem de ilişkilerin tonunu olumlu etkiler” dedi.
“ZAMANIN ÜÇ HALKASI: KENDİN, EŞİN, ÇOCUĞUN”
Erkan, ruh sağlığını destekleyen bir diğer önemli unsurun zaman yönetimi olduğunu ifade etti. Erkan, “Kendinle, eşinle ve çocuğunla geçirilen zaman, üç halkalı bir zincir gibi. Kendine ayırdığın 15 dakikalık bir yürüyüş, eşle kurulan küçük bir sohbet, çocukla yere inip oynanan kısa bir oyun… Bu anlar, evin uyumunu dayanıklılığa dönüştürür” dedi.
“MİNİK ADIMLARLA BÜYÜK DEĞİŞİM”
Erkan, değişimin devrim değil, ritim ve kararlılık istediğini vurguladı. Erkan, “Haftada birkaç kez sofrayı ekranlardan arındırmak, yatmadan önce telefonları başka odada bırakmak, hata yaptığımızda ‘telafi cümlesi’ kurmak… Bunlar, ruh sağlığının günlük egzersizleri. Şefkat ve değerler, tekrarlandıkça evin dokusuna işler” dedi.
“BİR GÜNÜN KIYMETİ”
Erkan, Dünya Ruh Sağlığı Günü’nün bir prova olduğunu hatırlattı. “Belki hiçbir şey harika gitmedi, ama telefonu biraz erken bıraktık, çocuğumuza ‘Üzgünüm’ dedik, eşimize ‘Seni duyuyorum’ dedik ve uykuyu koruduk. Bu, dışarıdan sıradan görünse de içeriden kıymetli bir gün. Çünkü ruh sağlığı, bir sonuç değil; hata kabulüyle, şefkatle, ekransız adacıklarla ve değerlerle her gün yeniden kurduğumuz bir kültür” dedi.
Erkan, evde bu kültürü inşa etmenin çocukların dünyanın gürültüsü karşısında kendi iç sükûtlarını duymayı öğrenmelerine olanak tanıyacağını ifade etti.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.