Müzakerelerin başlamasının amacı nedir?

Yayın Tarihi: 13/09/24 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Müzakerelerin son kaldığı yerden yeniden başlatılmasını isteyen Rum’a, Avrupa Birliği'ne, ABD, İngiltere ve BM ve KKTC’de zayıf halkların, niyetlerinin ne olduğunu açıklamalarını istemeliyiz.

1. Bazı Rum siyasilerin açıkladığı gibi, ENOSİS’e sıçrama tahtası olarak kullanılacak federal çözümü gerçekleştirmek mi?

2. Müzakerelerle oyalanmak ve KKTC’nin tanıtılmasını geciktirmek ve önlemek mi?

3. Türk tarafını masada oyalayarak, haksızca ambargolarla cezalandırmak ve mağdur etmeye devam mı?

4. Batılı emperyalist ve Rumların güdümlerinde hareket edecek bir kişinin KKTC başkanlığına gelmesini sağlamak için zaman kazanmak mı?

Kıbrıs’ta iki halkın gerçekten bir barış anlaşması yapmasını ve ilelebet yan yana barış içinde yaşamalarından yana olanlar, gerçekleri göz ardı etmemeli.

Öncelikle uluslararası anlaşmalara saygılı olmalı, haklı ile haksızı ve suçlu ile mağdur olanı kısaca gerçekleri göz ardı etmemesi kaçınılmazdır.

Müzakerelerin yeniden başlatılmasını dayatan kesimler, samimi olarak hakça ve kalıcı bir anlaşma yapılmasından yana ise:

1. Güneydeki yönetimin 1960’ta kurulan iki halklı Kıbrıs Cumhuriyeti olmadığını sadece iki ortaktan biri olan Rum halkını temsil eden bir yönetim olduğunu;

2. Ortaklık yönetiminden silah zoru ile atılan Türk halkının kendi yönetimimi oluşturmasının normal olduğunu;

3. Ortaklık yönetiminden zorla atılan Türk halkının dayanaksız ve haksız ambargolarla cezalandırılmasının ve yönetiminin tanınmasının önlenmesinin haksızlık olduğunu;

4. Bir çeşit federasyon olan 1960 ortaklık yönetiminin başarılı olamadığını aksine yıkına ve acılara sebep olduğunu;

5. 1974’den sonra iki kesimliliğin ve yönetimin oluşması sayesinde iki tarafın da barış ve huzura kavuştuğunu;

6. Şehit kanı ile suladığımız Kıbrıs’ın %66’lık bölümünden hak talep etmememiz karşılığında, Rumların da adanın tümüne sahip olmak hayallerinden vazgeçmesi gerektiğini;

7. Girit modeli bir ara çözümle Kıbrıs’ın kuzeyinin de Rum’a verilmesine, Türkiye’nin boyun eğmeyeceğini;

8.Güneyde kalan taşınmaz malların alan olarak daha az olmasına karşın, ekonomik verimlilik bakımından daha değerli olduğu gerçeği dikkate alınmalı.

Yaklaşık yarım asırlık süre içinde yürütülen müzakerelerde her iki taraf arasında ortak bir yönetim kurulamayacağı, Rum’un hedefinin ordumuzu adadan uzaklaştırmak ve kuzeyi de ele geçirmek olduğu açıkça ortaya konulmuştur.

Mevcut gerçekler ışığında Rum ve onu destekleyen taraflar, kalıcı bir anlaşma yapılmasını istiyorlarsa öncelikle, KKTC’ni tanımaları, böylece müzakerelerin iki eşit taraf arasında yapılmasını desteklemeli. Kıbrıs Türk halkının düşmanca tutumla ambargolarla cezalandırılmasına son verilmeli.

Müzakerelere başlanmasını dayatan Avrupa Birliği ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden, adil ve tarafsız davranmasını istemeliyiz.

Kıbrıs’taki gerçeklerin tüm ilgili taraflarca dürüstçe kabul edilmesi durumunda, kısa zamanda kalıcı bir anlaşma yapılabilmesi mümkün olacak ve dünyada artık Kıbrıs sorunu ortadan kalkacaktır.

Aksi halde Rum, güneydeki yönetim yasal Kıbrıs Cumhuriyeti kabul edildiği süre, adanın kuzeyini de sahiplenmek hayalinden vazgeçmeyecek.

Türk tarafı ise, adanın tümden feragat etmeyecek. Böylece anlaşma yapılabilmesi mümkün olmayacak.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.