BİRAZ AYDINLIK

Mert MAPOLAR, C.Ht.
mertmapolar@gmail.com
Mert MAPOLAR, C.Ht.

Halkın Partisi neden siyasette bir gölge gibi kaldı?

Yayın Tarihi: 07/03/25 07:39
okuma süresi: 8 dak.

MERT MAPOLAR’IN KÖŞE YAZISINI SESLİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Siyasi partiler için ders niteliğinde önemli bir değerlendirmeyi daha bugün siz değerli okuyucularıma paylaşıyorum...

Halkın Partisi neden büyüyemedi veya büyütülmedi?

Halkın Partisi (HP), KKTC siyaset sahnesine 6 Ocak 2016'da, büyük umutlarla girdi. O dönemde toplumun siyasete olan güvensizliği artmış, mevcut partiler yıpranmış, yeni bir soluk ve değişim ihtiyacı had safhaya ulaşmıştı. Halkın Partisi, bu beklentiye cevap vermek amacıyla yola çıktı, ancak bugün geldiği nokta itibariyle, beklenen sıçramayı gerçekleştiremedi.

Bu yazımda, HP'nin siyasi bir parti olarak neden büyüyemediğini, hangi hataları yaptığını ve bundan sonra, hem kendisi hem de yeni kurulacak partiler için hangi derslerin çıkarılması gerektiğini, tarafsızlık ilkesine bağlı kalarak ana hatlarıyla değerlendirmeye çalışacağım.

  1. "Tek Kişilik" Parti Algısı

Halkın Partisi'nin en büyük sorunlarından biri, kuruluşundan itibaren "tek kişilik parti" algısının kırılamamasıdır. Partinin lideri, hem kurucu hem de en görünür yüzü olması sebebiyle, parti ile fazlasıyla özdeşleştirildi.

Bu durum, parti içinde ikinci bir lider figürü yaratılmasını engelledi ve HP'nin bir hareket olmaktan çok "bireysel liderliğe dayalı" bir yapı olarak algılanmasına neden oldu. Halbuki kurumsal kimliğe sahip ve farklı seslerin etkin olduğu bir siyasi hareket, uzun vadede daha güçlü ve sürekli olabilirdi.

  1. Kurumsallaşma Eksikliği

Partinin, kuruluşundan bu yana geçen 9 yıllık süreçte, kurumsal kimliğini tam anlamıyla oturtamaması, etkin bir teşkilatlanmayı kuramaması ve profesyonel bir halkla ilişkiler stratejisi geliştirememesi de, en büyük eksikliklerinden biri olmuştur.

Siyasette kalıcı olmak isteyen partilerin, birey odaklı değil, kurum odaklı bir strateji benimsemesi gerekiyor. HP kendisini, seçimden seçime hatırlatan bir yapıya dönüştürmüş, bu da halkla arasındaki bağın zayıflamasına neden olmuştur.

  1. Koalisyon Dönemlerindeki Hatalar

HP siyasi hayatta en büyük sınavlarından birini koalisyon ortağı olarak verdi. Ancak bu süreç, halk tarafından "kararsız", "sistemin içine girince değişen" bir parti olarak algılanmasına neden oldu.

Koalisyon dönemlerinde HP'nin sergilediği tutarsız tutum, seçmen kitlesinin büyük bir kısmını hayal kırıklığına uğrattı ve alternatif bir parti olma iddiasını zedeledi.

  1. Siyasi Vizyonun Net Olmaması

HP'nin siyasi ideolojisi tam anlamıyla oturmamış bir çizgide ilerledi. Kuruluş felsefesinde "halkçı, reformist ve temiz siyaset" ön planda olmasına rağmen, pratikte yeterince net bir siyasi duruş sergileyemedi. Partinin uzun vadeli bir vizyonu olup olmadığı konusunda, kamuoyunda bir kafa karışıklığı oluştu.

  1. Parti İçi Dinamiklerin Zayıflığı

HP'nin büyük umutlarla başlayan hikayesinde, parti içi dinamiklerin yetersiz kalması da önemli bir etken oldu. Parti içinde fikir ayrılıklarının etkin bir şekilde yönetilememesi ve karar alma mekanizmalarının çok fazla merkeziyetçi bir yapıya sahip olması, uzun vadede parti içinde bölünmelere ve güvensizliğe neden oldu.

HP ve Yeni Partiler İçin Dersler...

HP'nin bu sürecinden çıkarılması gereken dersler, yeni siyasi hareketler için de yol gösterici olacaktır. Şimdi gelin bunlara kısaca bir bakalım...

  • Lider Yerine Kurum Odaklı Yapı: Tek kişiye bağlı olmadan çok sesli bir yapı inşa edilmelidir.

  • Kurumsallaşma: Parti içi mekanizmaları güçlendirilmeli, profesyonel bir medya ve halkla ilişkiler ekibi kurulmalıdır.

  • Tutarlı Politika ve Vizyon: Seçimden seçime değil, sürekli bir ideolojik duruş sergilenmelidir.

  • Daha Etkili Halkla İlişkiler ve Saha Organizasyonu: Seçmenle, parti olarak sürekli temas halinde olmak gerekmektedir.

  • Demokratik Parti İçi Yönetim: Parti içinde demokratik karar alma mekanizmaları etkinleştirilmelidir.

Halkın Partisi’nin bugüne kadar yaptığı hataları ve nasıl daha etkili bir siyasi hareket olabileceğini, ana hatlarıyla ele aldım. Yeni siyasi partiler için de, ders çıkarılabilecek noktalar ekledim...

Hatırlanmalı ve hatırlatılmalıdır ki, siyaset ile yönetimde en büyük yanılgılardan biri de, "her şeyi ben bilirim" anlayışıdır... Bu zihniyet, karar alma süreçlerinde, dar bir çerçeve yaratırken, kolektif aklın gücünü yok sayarak, demokratik yapıları zayıflatmaktadır. Oysa ki modern siyaset, danışmaya, ortak akla ve farklı görüşleri birleştirmeye dayanmalıdır. Halkın Partisi gibi genç siyasi hareketlerin, kişisel egolardan sıyrılıp daha katılımcı ve kapsayıcı bir yönetim anlayışı benimsemesi gerekmektedir. Parti içi demokrasiyi güçlendirmek, farklı kesimlerin sesine kulak vermek ve uzmanlık alanlarından faydalanmak, sürdürülebilir bir başarı için elzemdir. Aksi takdirde, geçmişteki hataların tekrarlanması kaçınılmaz olacak ve toplumun güveni giderek daha da azalacaktır.

Sonuç olarak, siyasi partilerin birey merkezli bir yapıdan uzaklaşarak, kurumsal bir kimliğe bürünmesi, etkili iletişim stratejileri geliştirmesi ve toplumsal dinamikleri doğru analiz etmesi gerekmektedir... Halkın Partisi’nin karşı karşıya olduğu temel sorunlar, sadece bu partiye özgü değil, KKTC’deki pek çok siyasi hareketin, yaşadığı yapısal problemlerin bir yansımasıdır. Bundan sonrası için HP'nin ve diğer siyasi oluşumların başarısı, lider kültünden sıyrılıp kurumsal ve toplumsal fayda odaklı bir yönetim anlayışına yönelmelerine bağlıdır.

Vatandaşların ve toplumun da, siyaset mühendisliğinin ne olduğunu daha iyi kavraması, siyasetin sadece belli kesimlerin yönettiği bir alan olmaktan çıkıp, herkesin bilinçli katılım sağladığı, bir süreç haline gelmesi gerektiğini, daha iyi anlaması gerekiyor. Toplum olarak, daha iyi ve yaşanılabilir bir ülke talep etmek için, siyaset mekanizmaları ve karar alıcılar, daha fazla sorgulanmalıdır... Halkın, yalnızca seçim dönemlerinde değil, sürekli olarak yöneticilerini denetleyen, onlardan hesap soran ve katılımcı demokrasiye katkı sağlayan, bir bilinç geliştirmesi, şimdi çok daha büyük önem taşımaktadır. Bilinmelidir ve daha fazla farkına varılmalıdır ki, ülkemizdeki en kritik meselelerden biri de, toplumsal odaklanma sorununun, genişleyip, yaygınlaşmasıdır... Kamuoyunun, yüzeysel ve anlık gündemlerle dikkatinin dağıtılmasına izin vermemesi, uzun vadeli çözümler ve stratejik politikalar üzerine yoğunlaşması gerekmektedir. Aksi halde, sistemin yanlış işleyişi devam eder ve toplumun beklentileri hiçbir zaman tam anlamıyla karşılanamaz...

Yazdığım tüm bu değerlendirme yazılarım, bilinçaltı davranış bilimci ve hipnoterapist olarak, uzun yıllardır insan davranış mekanizmaları, kitle iletişimi ve algı yönetimi üzerine, ulusal ve uluslararası çalışmalar yapan birisi olarak, siyasi partilerin kitlelerle kurduğu iletişim bağlamında, önemli dersleri de içermektedir... Yurt dışından aldığım uzmanlık eğitimlerim içerisinde, "Yeni Nesil Hipnotik Siyasal İletişim" alanında da yetkinlik kazanımlarım olduğundan, bu bağlamda, siyasal değerlendirme yazılarımı tarafsızlık ve profesyonellik esasına dayalı olarak, toplumsal çıkarları gözeterek kaleme almaktayım. Bilimsel yöntemlere dayanan bu analizlerim, siyasi aktörler ve toplum için, aydınlatıcı bir perspektif sunmayı amaçlamaktadır.

Mert MAPOLAR, C.Ht.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.