İnsan ve eğitimi
Yayın Tarihi: 13/07/24 08:00
okuma süresi: 4 dak.
Günümüzde gelişmiş ve az gelişmiş ülkeler arasındaki en önemli ayrıcalık eğitim ve bilgidir.
Eğitimde geri kalan bir ülke, bütün alanlarda geri kalmaya mahkûmdur.
Kalkınmanın sadece fiziki üretim araçlarına yapılacak yatırımlarla sağlanması olanaksızdır.
İnsan unsuru üzerine ya da insan gücü kaynaklarının geliştirilmesi için yapılacak yatırımların sosyal ve yapısal değişmeyi hızlandırıcı ve üretim seviyesini yükseltici çok önemli etkileri vardır.
Eğitim iktisadi kalkınmada lokomotif güç olup,
İyi eğitilmiş insan gücüne (beşeri sermayeye) sahip olan ülkeler daha hızlı kalkınmaktadır.
Japonya ve Almanya bunun en iyi örnekleridir.
Eğitim toplumsal barış ve düzeni sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda toplum ve uygarlığın gelişmesinde ve iktisadi kalkınmanın sağlanmasında da önemli rol oynamaktadır.
Fakirliğin kısır döngüsünün kırılması için eğitim seviyesinin yükseltilmesi bir gereklilik arz etmektedir.
Eğitim ile kalkınma arasında çok sıkı bir ilişki söz konusu olup, eğitim olmadan iktisadi kalkınma gerçekleştirilemez.
İnsanı sevmeyi ve değer vermeyi kendimize şiar edindiğimizde, işe eğitimle başlamamız gerektiğini de rahatlıkla görebiliriz...
Evet, işe eğitimle başlamalıyız...
Ancak, eski anlayışlardaki bir eğitim sistemiyle değil!
Ne olmalıdır eğitimin hedefi?
Eğitime yüklememiz gereken misyon ne olmalıdır?
İnsanın değeri ve özgürlüğü bizim için ne anlama gelmektedir?
Eğitim sistemimiz insanlarımızın yeteneklerini keşfetmesine ne derecede katkıda bulunuyor?
Bizim insanları tanımlamaya hakkımız var mıdır?
Testten başka bir metotla, bu düşünme biçiminin eğitsel sonuçlarını ölçüp değerlendirmemiz mümkün müdür?
Nasıl insan yetiştirileceği konusu ve buna göre nasıl bir eğitim sistemi planlanması gerekliliği hangi anlama gelmektedir?
İnsanı devlet için mi yoksa devleti insan için mi düşünmeliyiz?
İnsanların gerçek yeteneklerine göre bir eğitim almaları mı önemli, yoksa devletin ihtiyaç duyduğu alanlara göre insan yetiştirmek mi?
Var mıdır bunun bir dengesi?Peki nasıl ölçeceğiz bu eğitim sisteminin çıktılarını ve elde ettiklerimizi?
Bugün Kıbrıs Türk Toplumu’nun dokusunu oluşturan tüm öğeler, kendi "doğruları" yolunda kıyasıya çatışıyorlar...
Bunun en önemli sebebi, kendi doğrularını belletmeye ve karşıtlarını reddetmeye dayalı olan bu eğitim sistemidir.
Çokkültürlülüğümüz dahi bu kötü politikanın ve çağdışı kalmış bu eğitim paradigmasının elinde bozulmaya yüz tutmuştur...
Bu bir savurganlık değil midir?
Kamu kaynaklarını doğru ve yerinde kullanmayanları savurganlık yapıyor diye eleştirip suçlamıyor muyuz?
İnsanın kendi de en önemli kamu malı değil midir?
Eğer en önemli kamu kaynağı insan ise, kamu kaynaklarını kullanırken, diğer tüm alanlardaki savurganlık,
usulsüzlük ve yolsuzluk kadar önem verilmesi gereken bir başka konu daha var demektir...
İnsan ve Eğitimi...
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvarGözden Kaçmadı
#gozdenkacmadiDiğer Prof. Dr. Mehmet ÇAĞLAR yazıları
27/11/24
08/10/24
04/10/24
13/09/24
22/07/24
18/07/24
14/05/24
08/04/24
04/03/24
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.