Filistin-İsrail Çatışmasının İz Düşümü…

Yayın Tarihi: 17/10/23 07:35
okuma süresi: 5 dak.

Filistin-İsrail Çatışmasının İz Düşümü…

Filistin-İsrail Çatışmasının uluslararası ilişkiler sistemi açısından iz düşümünü geçtiğimiz hafta bir kaç yayın kuruluna değerlendirmeye çalışmıştım…

Bu değerlendirmeleri yaparken de mevzunun özeline ilişkin bir uzmanlığımın olmadığını, ilgili mevzuyu ancak uluslararası ilişkiler sistemi ve bölge bakımından değerlendirebileceğimin altını çizdim….

Kısacası Filistin-İsrail çatışması akademik anlamda özel çalışma isteyen bir konu, ben sadece uluslararası ilişkiler bağlamında ortaya çıkan sonuçları, çelişkileri ve yakın gelecekteki olası gelişmelere dair sizlerle bildiklerimi ve ön görülerimi paylaşıyorum…

1800’lerin ortalarından itibaren Ortadoğu olarak tanımlanmaya başlanan bölge nihayetinde  ABD’li deniz stratejisti Alfred Thayer Mahan tarafından 1902 yılında batı merkezli bir terim olarak yerleştirilmesi söz konusu olmuştur… Esasen günümüzdeki Filistin-İsrail ve çevresi Batı Asya olarak tanımlanabilecek bir bölge… 

Hamas’ın İsrail’e karşı yaptığı saldırı ve üst düzey ordu yetkililerini rehin almasından sonra  artarak devam eden çatışmalara ilişkin gerek küresel, gerekse bölgesel devletlerin konuya yaklaşımları arasında farklılıklar daha net bir şekilde ortaya  çıktı…

ABD ve AB mevzuyu tamamıyla Hamas’ın saldırılarına ve terörizme indirgeyerek değerlendirirlerken, 1967 yılında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin oy birliğiyle aldığı 242 sayılı kararı pek anmayı düşünmüyorlar… Oysa ki , ilgili karar çerçevesinde İsrail’in işgal ettiği topraklardan çekilmesi isteniyordu ! Rusya ve Çin ise BM Güvenlik Konseyi kararlarına atıfta bulunarak açıklamalar yapıyorlar… Özellikle Rusya mevcut durumun ortaya çıkmasından ABD’yi sorumlu tutuyor… Bu noktada Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri arasında farklı düşünceler var… Bir tarafta ABD, Birleşik Krallık ve Fransa diğer tarafta Rusya ve Çin… ABD’nin yıllardır BM Güvenlik Konseyinde veto hakkını en çok Filistin konusunda kullanarak, İsrail’e uluslararası yaptırımların uygulanmasının önüne geçmiştir… Sonuçta ise  Filistin konusunda işlevsizleşen BM Güvenlik Konseyi…! 

Bölgesel güçlerden İran ve Lübnan Hizbullah’ı ise Filistin’e yani Hamas’a destek veriyorlar…. Türkiye devlet politikası olarak arabuluculuk pozisyonunda yer almak durumunda olsa da kamuoyu nezdinde mevcut hükümete Filistin’e destek bağlamında büyük bir baskı var… Nitekim bu da iktidarı Filistin’e daha yakın kılıyor !

Azerbaycan ise özellikle son 10 yıldır pragmatik bir düzlemde hem askeri hem de ekonomik alanda ilişkilerini ilerlettiği İsrail’e destek veriyor…

Yazımı yazdığım sırada hem çatışmalar yoğun bir şekilde devam ediyordu hem de mekik diplomasisi hız kazanıyordu…

Türkiye Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan, bölge ülkelerindeki mevkidaşlarıyla yaptığı görüşmelere Lübnan’ı ekliyordu ve mekik diplomasisine devam ediyordu…

ABD Başkanı Biden ise İsrail’in Gazze’yi işgal etmesinin hata olacağını söylüyordu… Ancak Biden İsrail’in Gazze’ye girip Hamas gibi örgütleri yok etmesi gerektiğini ve Filistin devletiyle birlikte iki devletli bir çözüme işaret ediyordu…

Uluslararası toplum içerisinde farklı düşünülen noktalardan bir tanesi de ‘’Hamas’’ konusu… İran, Rusya ve Türkiye gibi ülkeler Hamas’ı kabul ederlerken, ABD ve bir çok Avrupa ülkesi ise Hamas’ı terör örgütü olarak görüyorlar….

Her an her şeyin olabileceği bir durumdayız… 

Yazımın sonuna gelirken medya kuruluşları İsrail ordusunun Gazze’nin kuzeyinde hazır bir şekilde  kara harekatı için emir beklediğini bildiriyorlardı…

Kara harekatı başlayınca BM Güvenlik Konseyinin Daimi üyelerinin tavırları ne olur İran ve Lübnan Hizbullahı bu noktada ne yapar? Çatışmanın sona ermesi için çaba gösteren Türkiye İsrail kara harekatını başlattıktan sonra nasıl bir pozisyon alır? 

Bu soruların yanıtını kısa bir sürede alabileceğiz gibi görünüyor…

Yazımın sonuna gelirken umarım bölgede yıllardır ekilen nefret tohumlarının sonucu yeşeren düşmanlık bir an önce kurur ve yerini barış fidanlarına bırakır…  Ancak dünya genelinde mevcut zihniyetler hüküm sürdükçe,  yani devletlerin dış politikasında ofansif realist akım çerçevesinde jeopolitik öncelikli olmaya ve uluslararası kurumlar işlevsiz kılınmaya devam ederse daha  yoğun bir çatışma atmosferinin bizleri beklediğini üzülerek söyleyebilirim …!

Çözüm: Çok kutuplu olsa da adaletli bir dünya sistemi...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.