İÇ HABERLER
okuma süresi: 13 dak.

Trafik uzmanları: Facialara rağmen yönetimlerin ve siyasilerin trafik mevhumunu yok sayması topluma ihanettir

Trafik uzmanları: Facialara rağmen yönetimlerin ve siyasilerin trafik mevhumunu yok sayması topluma ihanettir

Trafik Güvenliği Sistemi hazırlayan uzmanlar Taner Aksu ile Hüseyin Sevay, ülkede 1974’ten bu yana trafik kazalarında hayatını kaybedenlerin 2 bini aştığına işaret ederek, "Bu kadar büyük facialara rağmen yönetimlerin ve siyasilerin trafik mevhumunu yok saymaları topluma büyük ihanettir" açıklamasında bulundu.

Yayın Tarihi: 08/02/25 13:33
okuma süresi: 13 dak.
Trafik uzmanları: Facialara rağmen yönetimlerin ve siyasilerin trafik mevhumunu yok sayması topluma ihanettir

Trafik Güvenliği Sistemi hazırlayan uzmanlar Taner Aksu ile Hüseyin Sevay, ülkede 1974’ten bu yana trafik kazalarında hayatını kaybedenlerin 2 bini aştığına işaret ederek, gelmiş geçmiş tüm hükümetlere, siyasilere ve topluma yönelik açık mektup yayımladı.

Topluma “hesap sormayı bilin” çağrısı yapan uzmanlar, “Kıbrıs’ın kuzeyinde yıllardır hüküm süren trafik güvensizliğinden dolayı yaşanmakta olan büyük faciaya rağmen yönetimlerin ve önde gelen siyasilerin trafik güvenliği mevhumunu yok saymaları topluma büyük bir ihanettir” ifadelerini kullandı.
Trafik güvenliği sorunlarının çözümü için hazırladıkları projenin çöpe atıldığını belirten uzmanlar, yakın zamanda köklü bir değişim beklenemeyeceğini kaydederek toplumun harekete geçmesini istedi.

2018’de Trafik Güvenliği ve Ulaştırma Sistemi Projesini hazırlayan ekipte de yer alan, faaliyetleri dondurulan Trafikte Güvenli Yaşam Derneği’nin iki eski yetkilisi profesyonel inşaat ve trafik mühendisi, TRAKAYAD/TGYD kurucu ve onursal başkanı Taner Aksu ile bilgisayar mühendisi, akademisyen, eski TRAKAYAD Başkanı Hüseyin Sevay’ın yaptığı geniş açıklama şu şekilde:

Gelmiş geçmiş tüm hükümet görevlilerine, siyasilere ve topluma...

1974 yılından günümüze dek trafiğimizde ölüm ve ciddi yaralanma ile sonuçlanan çarpışmalar azalması gerekirken neden çoğalmaktadır?

Sebep bellidir: Tüm bilinçli çabalara rağmen, gelmiş geçmiş tüm yönetimler trafikte hayat kurtaracak ve ciddi yaralanmaları önleyecek bir Trafik Güvenliği Sistemi oluşturulması için uğraş vermemişlerdir. Bir başka deyişle, trafik güvenliği bu yönetimler için önem arz eden bir konu olmamıştır. Bu nedenledir ki bilim ve etik temelli, yani topluma hizmet edecek bir Trafik Güvenliği Sistemine ihtiyaç olduğu gerçeğini ağızlarına dahi almaktan korkmaktadırlar. Trafik güvenliğinden bahsetmek dahi bu siyasiler için düşünülemezdir.

1974’ten bugüne yaklaşık 2 bin insanımızı trafiğe kurban vermiş olmamız tam da bu yüzdendir. Kıbrıs’ın kuzeyinde yıllardır süren trafik güvensizliği nedeniyle büyük facia yaşanmasına rağmen yönetimlerin ve önde gelen siyasilerin trafik güvenliği mevhumunu yok saymaları topluma büyük bir ihanettir. Ancak toplumumuzun da bu sorumlulukta payı vardır, çünkü toplum göreve getirdiği kişileri hiçbir zaman gerektiği gibi sorgulamamıştır.

TRAKAYAD–yeni ismi ile "Trafikte Güvenli Yaşam Derneği" (TGYD)–2010-2019 yılları arasında Topluma hizmet verecek bir Trafik Güvenliği Sisteminin trafik mühendisliği, trafik güvenliği eğitimi ve koruyucu ve bilinçli denetimin bir bütün olarak devreye konması ile mümkün olduğunu defalarca dile getirmiştir. Sadece cezaya dayalı bir denetimin koruyuculuk sağlamaktan uzak olduğunu ve işe yaramayacağını defalarca anlatmıştır. Trafik güvenliği ile ilgili tüm yasal mevzuatın yeniden düzenlenmesi ve enternasyonal standartların kullanılmasının yasal zorunluluk haline getirilmesi gerektiğini defalarca açıklamıştır. Özetle, başarı sağlamış ülkelerden örneklere vererek, çalışacak bir trafik güvenliği sisteminin nasıl kurgulanması gerektiğini yazılı ve sözlü olarak defalarca izah etmiştir. Bu ülkelerin uygulamaları hayata geçirilmediği takdirde trafikte verdiğimiz büyük kayıpların artarak devam edeceğini defalarca belirtmiştir. Nitekim, hiçbir adım atılmadığından dolayı çok ciddi kayıplar yaşamaya devam etmekte olduğumuz aşikardır. Trafik güvenliğinden geçmişte ve bugün sorumlu olanlar ise topluma hesap vermek yerine sorumluluğu başkalarına atmakla meşguldür.

Yalnızca 2024 yılında 50 insanımızı trafiğe kurban verdik. 2025 yılının ilk ayı içinde 8 insanımızı kaybetmemiz üzerine bazı siyasiler sanki kendileri görev başındayken farklı bir tablo yaşanmış gibi yaygaraya başlamışlardır. Şu an görevde olanlar tüm suçu yol kullanıcılarına yüklemekle meşgulken önceki yıllarda görev almış olanlar ise bugünkü yönetimi suçlayarak kendilerini aklayabileceklerini düşünmüşlerdir.

Oysa gelmiş geçmiş tüm yönetimler trafik güvensizliğinden kaynaklanan büyük kayıpların baş sorumlularıdırlar, çünkü devlet tarafından sunulması gereken trafik güvenliği hizmetlerini insanımıza ulaştırması gerekenler onlardır. Yıllardır yapılmakta olduğu gibi, sadece bir olayı yaşamış bazı yol kullanıcılarını seçip tüm suçu onların omuzlarına yükleyerek sorumluluklarından arınamayacaklarını bilmeleri gerekir.

Topluma hizmet vermeyen bugünkü sistem ise trafik güvensizliğinin (!) var olan şartlar altında artmasının önüne geçemez. Böyle olunca da insanlarımız göz göre göre ölür ve sakat kalır. Dolayısı ile, sadece bugünkü yönetimin topa tutulması çok yanlış, çok çirkin, etik dışı ve yetersizdir.

Topluma hesap veremeyecek durumda olan siyasiler son zamanlarda trafikte meydana gelen kayıpları hep başkalarını suçlayarak siyasi malzemeye dönüştürmeye çalıştıklarından özürlerinin kabahatlerinden de büyük olduğunu çok çirkin bir şekilde ifşa etmişlerdir. Yapıcı eleştiri ve öz eleştiri yapmak ve sorumluluk almak dururken bu siyasilerin sadece başkalarını suçlayan ve tüm sorumluluğu başkalarına yükleyen söylemlerde bulunmaları kaybettiğimiz tüm canlara ve mağdur ailelere büyük saygısızlıktır. Diğer yandan, bu siyasilerin trafik güvenliği için hiçbir düzgün uğraş verilmemiş gibi açıklamalar yapmaları ve sistemden sorumlu olanları aklmaya çalışmaları ise Topluma karşı büyük bir hakarettir.

Örneğin, Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Sayın Tufan Erhürman 17 Ocak 2025 tarihinde sosyal medya hesabından talihsiz bir açıklama yaparak “gerçek uzmanların hazırlayacağı ve kararlılıkla uygulanacak kapsamlı bir plana, programa ihtiyaç var." demiştir. Genel anlamda bir doğruya işaret etmiş olmakla birlikte Sayın Erhürman gönüllü olarak 30 küsur yıl devletin değişik birimlerindeki trafik güvenliğinden sorumlu memurlar ile çalışmış, Amerika Birleşik Devletlerinde 45 küsur yıldan beridir profesyonel trafik ve inşaat mühendisi lisanslarına sahip olan Taner Aksu’nun “gerçek uzman” olmadığını mı söylemeye çalışmaktadır? Özellikle, 2018 yılında Taner Aksu kendi oluşturduğu teknik çalışma takımı ile birlikte Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığında dokuz ay gönüllü olarak bu yazıda özetlediğimiz temel adımların gerçekleştirilmesi için çok yoğun şekilde çaba sarf ederken Sayın Erhürman başbakan değil miydi? O zaman niye Sayın Erhürman hiçbir adım atmadı, hiçbir açıklama yapmadı ve bu çalışma grubu ile neden tek bir kez bile görüşmedi? Dahası, sayın eski başbakan ve bağlı olduğu parti bu tarihlerin öncesinde ve sonrasında trafik güvensizliği sorunlarının çözülebilmesi için niye herhangi bir mücadele ortaya koymadı? 2025 yılının ilk üç haftası içinde 7 can kaybedilince mi bir uyanma yaşandı?

TGYD’nin Kurucu ve Onursal Başkanı Taner Aksu derneğin kuruluşundan çok önceleri kendi toplumuna katkı koymak için yıllarca gönüllü olarak uğraşmış bir kişidir. 1989 yılı sonunda Kıbrıs’ın kuzeyinde bir trafik güvenliği sisteminin oluşturulması için gönüllü olarak zamanın polis genel müdürü rahmetli Namık Birgen ile çalışmaya başlamıştır. 1990 yılı ortalarında ise zamanın cumhurbaşkanı rahmetli Rauf Denktaş’ın baskısı ile zamanın Bakanlar Kurulunun özel davetlisi olarak trafik güvenliği sorunlarını çözmek ve bir trafik güvenliği komisyonu kurmak üzere Ada’ya gelip çalışmıştır. Ne üzücüdür ki, uzun ve zorlu uğraşlar sonucunda trafik güvenliğini sağlamak amacı ile kurulan ve sonradan Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı bünyesine taşınan “Trafik Hizmetleri ve Ulaştırma Komisyonu” hiçbir zaman kuruluş amaçlarına hizmet etmemiş ve “trafik güvenliği” kavramı bu komisyon yönetimince bilinçli olarak hep göz ardı edilegelmiştir.

2017 yılının yaz aylarında Meclis bünyesinde kurulan "Trafik Güvenliği Komitesi"nin alt komitesinde Taner Aksu ile birlikte trafik güvenliği eğitimi almış dernek gönüllüleri arasından akademisyen Hüseyin Sevay ve Doğu Akdeniz Üniversitesi inşaat mühendisliği öğretim üyesi Mehmet M. Kunt görev alıp aylarca çalışmıştır. Neticede dörtlü koalisyon hükümeti başa geçince süresiz statüsüne (!) rağmen bu komite bilinçli olarak öldürülmüş ve böylelikle çok büyük bir fırsat da göz göre göre heba edilmiştir. Toplum tarihimizde ilk kez kurulan bu komitenin öneminin farkında olan dernek yönetimi iki kez Meclis başkan ve başkan yardımcısına yazı sunarak ve Meclis başkan yardımcısı ile görüşerek bu komitenin tekrar canlandırılması ve çalışmalarına devam etmesinin sağlanması gerektiğini açıkça ifade etmiştir. Ne yazık ki bu uğraşlar da sonuçsuz kalmış, Toplum trafik güvensizliği ile bir kez daha baş başa bırakılmıştır.

Diğer yandan, yol ve kavşaklarımızın dünya standartları hiçe sayılarak inşa edilmesinin insanlarımız için ölüm tuzakları yarattığı hâlâ görmezden gelinmektedir. Katkı koymak istenince ve yapılanlar sorgulanınca ise cevap alınmamaktadır.

Dernek tarafından trafik güvenliği hususunda yapılan tüm projeler ve Avrupa Birliği tarafından finanse edilen projeler–bilhassa trafik güvenliği projesi–de dahil olmak üzere trafik güvensizliğini azaltacak tüm çalışmalar yıllar yılı yok sayılmıştır. Bilinçsizlik ve korkularına yenilen yönetimler bu projeleri uygulamayı reddederek Topluma çok büyük bir ihanette bulunmuşlardır. Oysa trafik güvensizliğine karşı ciddi bir mücadele başlatılmış olsaydı bugün yaşanmakta olan kayıpların çok büyük bir oranını yaşamak zorunda kalmayabilirdik. Dolayısı ile siyasiler değişim için çalışmak yerine siyasi güçlerini kötüye kullanarak nitelikli kişileri kenara itmişler, değişim sağlaması potansiyeli taşıyan projeleri ölüme mahkum edip kendi gölgeleri arkasına saklanmayı seçmişlerdir.

Trafik güvenliği sorunları bir yana, başka toplumsal sorunlarımızın çözümü için çaba sarf etmeye hazır insanlarımızın uğraşları da aynı şekilde hep çöpe atılmıştır. Örneğin, topluma hizmet verecek bir sağlık sisteminin kurgulanması için Ada’ya çağrılan ünlü Kıbrıslı Profesör Rifat Atun’un çalışmaları bile yok sayılmıştır. Oysa Profesör Rifat Atun dünyaca bilinen ve çok saygı duyulan bir sağlık sistemi tasarımı uzmanıdır. Dolayısı ile yönetimlerin Topluma hizmet sunmak için hiçbir çaba sarf etmemeleri sadece trafikle sınırlı değildir.

Sonuç olarak, TRAKAYAD/TGYD toplum tarihimizde hiçbir zaman düşünülmemiş ve gerçekleştirilmemiş çalışmaları gönüllü olarak yapmış ve bu çalışmaları ilgili yönetimlere altın tepsi içinde sunmuştur. Bu çalışmaların gerektirdiği zaman, enerji ve tecrübe göz önüne alındığında bu çalışmaların yakın bir gelecekte tekrarlanması da mümkün görünmemektedir. Bahsettiğimiz üzere, TRAKAYAD/TGYD’nin dünya örneklerine bağlı olarak sunduğu çözüm fırsatı ilgili yönetimlerin basiretsizlik ve korkaklığından dolayı tepilmiştir. Dolayısıyla, vardığımız noktada yıllardır değişmeyen yönetim zihniyeti ile yakın zamanda herhangi bir köklü değişimin kendi başına gerçekleşmesini beklememek gerekmektedir.

Toplumun bu açık mektupta anlattığımız gerçeklerin ışığında yaşamaya mahkum edildiğimiz trafik güvensizliğini yaratanlardan ve bu soruna çözüm aramayanlardan hesap sormayı bilmesi gerekmektedir. Hesap sormamanın ve hesap almamanın bedeli ise dayanılamayacak kadar ağırdır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.