Anlaşılan kimse bizi istemiyor…

Başörtüsü kriziyle başlayan garip bir döngü bu. Bu memlekete sonradan gelen kişiler çıkıp Başörtüsü için neler söylediler neler. Türkiye’den bazı yerlerden de acımasız eleştiriler yapıldı. Ne Rumculuğumuz kaldı ne dinsizliğimiz. Darken ansızdan Türkiye Cumhurbaşkanlığı Baş Danışmanı olan zat Başbakanı bile Rumculukla suçladı ve görevden alı an imama sahip çıktı. Son noktayı da Papaz koydu ve dedi ki Türkleri kovun. Yani anlayacağınız elbette ki tüm Türkiye böyle düşünmüyor olsa da Türkiye de etkili yerlerde oturanlarda Papaz da Kıbrıslı Türklerden rahatsız. Kimseye yaranamadık anlayacağınız.

Kıbrıslı Türklerin Türkiye sevdasını kimse yargılayamaz. Türkiyesiz bir KKTC düşünülemez bile ama gelin görün ki Kıbrıslı Türklerin varlığına yayılan saldırılara karşın da kimse kalkıp kesin sesinizi demedi. Gelin görün ki her gün için azalan da bir nüfusumuz var. Kıbrıslı Türk gençler göç ediyor. Kalıp ne yapacaklar. Şansları varsa daha doğrusu torpilleri varsa memur olacaklar eğer torpilleri yoksa askeri ücretle bir kasiyerden daha az maaş alma pahasına çalışacaklar. İşte bu nedenle kaçıyorlar. Rum tarafında gidip çalışanların sayısı hiç de az değil.

Bakın Türk Devletleri Teşkilatı bile iki dakikada bizi sattı ve Rum tarafına kapağı attı.

Öte yandan her ne kadar perde gerisinde bir şeyler pişiriliyor ansızdan çözüm olacak diyenlerin sayısı her gün artmasına rağmen Rum tarafının tutumuna baktığınız da yakın zamanda bir çözüm olması ihtimali de hayli zayıf görünüyor. Ambargolar altında üretemeyen büyüyemeyen bir halkız biz. Ne futbolda ne sanatta Uluslararası başarı elde edemiyoruz. Eğitim için yurt dışına gidenler de geri dönmek istemiyor.

Beni en çok üzen Türkiye kamuoyunda Kıbrıslı Türklere saldıranların Kıbrıslı Türkleri Rumcu ilan etmesidir. Türkiye Cumhurbaşkanı Başdanışmanı bile çıkıp Başbakan Ünal Üstel’e Boşbakan diyebildikten sonra ve görevden alınmadıktan sonra daha ne olabilir başka diye düşünüyorum. Yani lafın özü biz Kıbrıslı Türkler kimseye yaranamamış bir halkız. Rumlar bizi zaten istemiyor, bu bir gerçek. İsteseler çoktan bir çözüm olurdu dostlar. Çözümsüzlüğün asıl mimarı Rumlardır bunu iyi belleyin. Bizi azınlık olarak görüyorlar. Rum lider Hristodulidis bile Tatar ile değil Ankara ile görüşmenin yollarını arıyor; demem o ki bizi kale alan yok ne yazık ki.

Siyaset kötü, ekonomi kötü ve gelecek kötü. Geldiğimiz nokta budur. Kendi başımıza yaşıyoruz bunun içerisinde. Değerinden eksiğine bozulmuş bir halkız biz. Yaşlılar öldü gençler kaçtı kalanlar ise hayatlarını bir şekilde sürdürmeye çalışıyor.

Burası KKTC ne ararsanız var ama pahalısından. Ucuz bir şey yok. Pahalıdan alıyorsunuz ama kullanamıyorsunuz. Elektrik pahalı ama yok, telefon internet pahalı ama yok, seyrüseferler pahalı ama yol yok. İşte burası KKTC. Kimse bu ülke de yaşamak istemiyor. Sürekli göç veriyoruz. Türk kardeşlerimizin yerini bile artık üçüncü dünya vatandaşları aldı alıyor. Türk kardeşlerimiz bile daha iyi şartlar oluştuğu için ülkelerine geri dönüyorlar.

Bir öğrencinin okuması bile artık bu memlekette zor. Okul fiyatları, ev kiraları, aşırı pahalı olan marketler, Türk Lirası’nın aşırı değersiz oluşu hep bunlar bir öğrencinin KKTC’de okuması için büyük dezavantajlar.

Turist deseniz hakeza o da öyle. 20 bin lira bilet parası vererek kim gelecek tatil yapsın. Hiçbir arama motorunda yokuz, fuarlarda yeterli temsiliyet yapılsa bile ulaşım çok ama çok pahalı; bu nedenle turist de gelmiyor. En önemli destinasyonlardan bir tanesi olan İngiltere’den sadece bir tur operatörü satışımızı gerçekleştiriyor.

Bu memleket için hepimiz üzülüyoruz. Ekonomi kötü olmakla birlikte fena kazıklanıyoruz. Menüleri pahalı azıcık yemek veren lüks restoranlar gibiyiz.

*****************

Günün Sözü

“Birisi için önemliysen, her durumda senin için zaman yaratır. Bunun dışındaki her şey bahanedir.”

Charles Bukowski