Maraş işi, bir ‘Kentsel Dönüşüm Projesi’ değildir

Yayın Tarihi: 02/11/20 07:00
okuma süresi: 7 dak.

“Sadece bir şey, bir şey olarak kalıyorum, o da palyaço. Bu beni herhangi bir politikacıdan daha yüksek bir düzleme yerleştirir”

Charlie Chaplin

 

Maraş açılımı safhalarının asıl kısmının -Konya Belediyesi, TOKİ ve sairin ortaya çıkması ile- “Kentsel Dönüşüm” tadında düşünüldüğü anlaşıldı.

Anlamayanlar da yakında kıvrana kıvrana idrak ederler

Gerçekten Maraş işini bir “kentsel dönüşüm” olarak görenler olduğu açık

Bilhassa bu durumu, konunun hem teknik hem de siyasi boyutlarına hâkim diğerleri gibi doğrusu hayretler içinde izliyoruz…

**

Türkiye’de en son Ersin Tatar ile Recep Tayyip Erdoğan’ın ortak basın toplantısında da “uyum” bu konuda şahane idi!

Ersin Bey, Maraş’a ilişkin kürsüdeki karşılıklı sohbette iadeden söz ederken, Erdoğan tazminden bahisle espri yaptı…

‘Maraş işi’ hiç olmamış, sanki hiç yaşanmamış gibi bugüne değin ilginç bir şekilde konu hakkında sessizliğini koruyarak topa girmeyen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun da konuya “piknik” davetiyle dâhil edilmesi isabet oldu.

Sanırız Bakan Çavuşoğlu, çokları gibi Mustafa Akıncı’yı “günahı kadar” sevmese de seçimin ilk turu öncesi Ersin Tatar lehine son anda yapılan “usûlü berbat” operasyonu şahsen onaylamıyor.

Bu sessizliğinin başka bir izahı olamaz.

**

Maraş’ta ziyarete açılan ana plajın, Derinya Plajı’nın Ağustos 2017’de Gazimağusa Belediyesi'nin Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı (GKK) ile imzaladığı protokol kapsamında –belli saatlerde- halkın kullanımına açılmasından teknik bir farkı yok şimdilik…

Varsa da bilen yok.

Üstelik Maraş’a ilişkin ‘fareler ve yılanlara kurban etmedik’ hamâseti de bu aralar sırıtıyor doğrusu…  

Maraş’ın artık hükümsüz BM parametreleri dönemi öncesi tüm potansiyel marifeti zaten bu fare ile yılanlar idi.

Ayrıca bugüne değin orada “piknik yapmamıza” da bir engel yoktu.

Ne idi engel pikniğe?

Yani açtık, diye övünürken sanki başında bizden başkası duruyormuş gibi konuşmak çok düz bir politik söylem olarak dikkat çekiyor.

**

Şimdi Rumların dizlerini boşa döverek ağladığı Kapalı Maraş, Annan Planı’nda kendilerinindi…

Başlarına daha nelerin geleceğinin farkında bile değiller henüz…

Çünkü donuk ihtilaf Kıbrıs sorunu artık bir AB meselesi de değil

Onları şimdilik boş verelim de asıl biz, sanırım bu meseleyi yanlış bir mecra üzere konuşup değerlendiriyoruz.

Elbette “kibarlıktan” yanlış bir mecra diyoruz.

Kimin yönetiminde açılacağı, bunda usûlün nasıl izleneceği ile güvenliği bir yana Kapalı Maraş’ta esas konu doğal olarak mülkler…

Öncelikli mesele ise bütçesi sürünen Taşınmaz Mal Komisyonu’dur.

AİHM denetimine tâbi Komisyonda, 6’sına Evkaf’ın taraf olduğu yaklaşık 300 Maraş dosyası var.

Başvuran Rumların 3’te 1’i paramı verin, satmak istiyorum diyor...

3’te 2’si ise iâde talep ediyor.

Yani gelecekler

Ama TMK’da para yok ve uzun bir süredir sistem tıkalı

Evet Maraş, evlenen genç çiftlerin fotoğraf çektirmek için yeni gözdesi ama Maraş’ı doğru düzgün Kıbrıs Türk yönetiminde açabilmenin kritikliği bu gerçekte yatıyor. 

Bu da başka bir siyasi ya da askeri etik tartışması: Yani “kanla alınan” yeri, “parayı bastırarak” meşrulaştırmak!

**

Kapalı Maraş, şimdilerde yeni Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın –ne gereği var ise- “Türkiye'nin beşli konferans önerisi, Kıbrıs konusunda bir anlaşma için son şanstır" açıklamasının da ışık tutacağı gibi yarım asrı bulan Kıbrıs Müzakere sürecinde Türk tarafının masadaki en büyük kozu, en güçlü as kartı olarak bilinir.

74 sonrası yalnızca bu pazarlık gücü sebebiyle kıymetlidir.

O yüzden Maraş, hep direk uçuşları elde etmek ya da bir şekilde Ercan Havalimanı ile ilişkilendirildi.

Yani büyük bir şey vererek, anlamlı bir şey elde etmek için.

Şimdi onu açmak, masada ortaya konacak anlamlı bir şeye de ‘artık ihtiyaç duyulmadığını’ gösteriyor ki esasen gecikilmiş bir adım…

Kimsenin kimseye bir şey vereceği yok çünkü…

Ne masada, ne Dünya’da…

Ayrıca yeni dünyada "paylaşmak" değil "kapmak" daha da rahat ve esas.

**

Kapalı Maraş'la ilgili gelişmeler ‘kalıcı bölünmenin’ en sert işaret fişeği olarak gündeme geldi…

Denizlerde dengelenen sahanın karadaki karşılığı... Bunları hep yazdık ama Kentsel Dönüşüm kafası ile olmaz bu işler…

Ne bu kafanın üslubu ile olur, ne de hukuku ile

Çok yönlü sıkıntı çıkar.

Bilmem “müspet yapıcılık” kapsamında anlatabiliyor muyum?


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.