Neler oluyor?
İnsan ne yazar?
Bildiğini… Bilmediğiniz şeyi, yazamazsınız. Oturup Sicilya’da geçmiş bir hikâyenin romanını yazamam örneğin. Mafya’yı anlatamam! Onu Mario Puzzo yazar, filmini de yaparlar, ben de keyifle izler, okurum. Oturup, İstanbul’da geçmiş on yılımdan bir şiir, roman, hikâye anlatabilirim. 1970-80 arasında geçen… 1930 İstanbul’unu anlatamam ama! Bilmiyorum!
Sade insanın bunu bilmemesi bir kusur değil ama iddia sahibi olanın bilmemesi bir rezalet.
İlber Ortaylı’nın çok ünlü olmuş o cümlesinden sonra söylediği “ Cahilden ne istiyorsunuz, o bilmiyor, bilmediğini de biliyor! Bunlar hem bilmiyor hem de bilmediğini de bilmiyor…” açıklaması müthiş aydınlatıcıydı. Hoca boş bulunmuş “Ne kadar cahilsiniz, keşke ölseniz!” demişti… Kime söylediğini açıklıyor… “Hiç de masum değiller bunlar. Tıp konusunda teoriler üretiyorlar. Hepsi uluslar arası hukuk uzmanı. Ulusal meselelerde büyük büyük lâflar ediyorlar. Tarih konusunda bilmedikleri yok! Tehlikeli bunlar…” demişti…
Son bir yılda hepsini gördük… Her konuda… Son derecede haklıymış…
Türkiye’de “KKTC’de Kur’anı Kerim yasaklandı” mealindeki gürültüden sonra ne olup bittiğini anlamak için, mahkeme kararını bekledim. Çıktı, okudum, bir şey anlamadım! Kararda hiç öyle bir şey görmedim. Çağrı yapıp, “ben bundan bir şey anlamadım, anlayan biri, bir zahmet beni de aydınlatsın” dedim. Sağ olsun konu ile ilgili bir ünlü sendika başkanımız beni aradı ve anlattı…
19.04.2021günü sosyal medya hesabıma bir post ile öğrendiğimi aktardım…” Neler oluyor?
Gerekçeli kararı okuduk... Hiç birşey anlamadık... Anlayan bize de anlatsın dedik ve anladık!
Birsüre önce Din İşleri Dairesi,bir yasa değişikliği talep ediyor, meclis de kabul ediyor. Bu değişikliğe göre, bazı yeni kadrolar ihdas ediliyor:
a) İki adet başkan yardımcısı Barem 17A! Nasıl? Başkanın önereceği iki isim arasından birini, başkana bağlı yönetim kurulunun seçmesi sureti ile! Nasıl? Amma hizmeti by-pass...
b) Yüksek imamlık! İlahiyat mezunları
c) İmamlık: İmam Hatip mezunları
d) Müezzinlik: Bu kadro, yıllardır imam olarak görev yapan ama herhangi bir yerden mezuniyeti bulunmayanları kadrolamak üzere düşünülüyormuş! Diploma istemiyor! Ya ne istiyor? Müezzinlik Belgesi!Onu kim veriyor? Başkan, kendi atadığı 2 yardımcısı, bir yönetim kurulu üyesi ve bir de sendika temsilcisinden oluşmuş bir kurul!!!
Üniversite diploması, lise diploması ve bu "kurul"un diploması eşit!
Sendika mahkemeye baş vuruyor. Hangi sendika? Hizmet Sen! İmamlar sendikası!
Mahkeme de sendikayı haklı görüyor! Eğitimle görevli bakanlığın kontrolü altında bulunmayan bir kurul, üniversite diplomasına eşit bir belge, veremez!
Dolayısıyla, bu "kendiliğinden imam" ekibin kıldırdığı namaza birşey denilemez o ayrı bahistir ama vereceği kurs v.s. gibi eylemler de yasa dışına düşmüş bulunuyor. (Kurs vermek, mevlit okumak, cenaze kaldırmak gibi ek gelir kapıları, kapanıyor)
Kur'an Kursu yasaklanmış değil...
Birileri bunu sayın Erdoğan'a da anlatsa, fena olmaz...
Baktım ki Türkiye’deki gürültü devam ediyor, ertesi günü de şu notu attım:
Hoş vakitler ey cemaat-ı müslimin... Din İşleri Dairesi Başkanı Sayın Talip Atalay hoca, lütfetti beni aradı ve aydınlattı... Bir buçuk saat telefonda konuştuk... Dün de dediğimiz gibi tartışılan yeni Din İşleri Yasası'ndaki Hafızlıkla ilgili bir teknik ayrıntıdır. Yasaklanan bir şey yok... Dinlemeden anlamadan ayar çekmeye kalkanlara duyurulur... Yardımcı olun duyuralım... Bravo...
Bravo tam da gününde ne de güzel bölüyorsunuz, anlamındaydı…
Zaten ertesi günü herkes konuştu, mal meydana çıktı…
Dün, 24 Nisan günkü Hürriyet’te, Fuat Bol isimli birisi, KKTC’nin Laikçileri diye bir köşe yayınladı…
Baştan aşağa bir hayli yanlış bilginin üstüne, ayni yalanı tekrarlıyor. Efendim bizim dinsiz, imansız, allahsız olduğumuz bir sır değil ya? Bunlar gelmiş bize Din İşleri Dairesi kurmuşlar! İmam müezzin tayin etmişler, kitapsız olduğumuzdan kurslar düzenlemişler ki insan olalım, biz de Kur’an Kurslarını yasaklamışız… Oysa benim İptidai Mektep mezunu nenem, hafızdı…
Kıbrıs’ı hiç bilmiyor, cahil besbelli… Burada 70 yıl süren Müftülük mücadelesinden bihaber… Ama Hürriyet’te köşesi var ya? İddiası da var… Müftü Dana Efendi’den, Sait Hoca’dan, şimdiki cumhurbaşkanının dedesi Hürremzade Hakkı Efendi’den haberi yok belli ki… Son dönem Osmanlı uleması içinde adı geçen Müftü Hacı Hafız Ziyaettin Efendi, Sultan Abdülaziz’in Şeyhül Şüera ünvanı verdiği Kıbrıs Müftüsü Hilmi Efendi’den de haberi yok… Bilmiyor… Ama Kıbrıs’ta İslam hakkında fikri var!
Kaldı ki böyle imansız olmamızın da sebebi biz değilmişiz ha! Bizim ne haddimize? Mümtaz Soysal kandırmış bizi da böyle olduk…
Tam da bu Cenevre öncesinde, bu konuyu tartışmak istemediğimi sayın Talip Atalay’a da söylemiş olmakla beraber, ağır olmakla mulla olunamayacağını, İbn-i Haldun’un söylemi ile “aşırı tevazuu gösterenin, cahillerden nasihat dinlemek zorunda kalacağını” anladım. İbn Haldun kimdir Hürriyet’in ümmi yazarı bilmezse, Fahrettin Altun’a sorup öğrensin.
Varsın papazın başına gelenle ilgili o darb-ı mesele dönelim…
Bu devamlı bizi aşağılamaya yönelik kampanya karşısında, Türkiye’de bir çevrenin, Kıbrıs belasından kurtulmak üzere bazı hesaplar yaptığı ve Türkiye kamuoyunda bizi kötü gösterip, nefret yaratmak ile iştigal ettiği ile ilgili iddiayı, ciddiye almaya başladım.
Bizi “satmaya” hazırlanan bu çevre, kimdir?
Başlayalım mı bu konuyu irdelemeye? Konferansı monferansı sittir edip?
Aranıyor musunuz?
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.