Harun Denizkan: Cumhurbaşkanlığı seçimleri değersizleşti, propagandalar inandırıcı gelmiyor

Gazeteci Harun Denizkan, Kıbrıs’taki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin artık değersizleştiğini, adayların iç politika odaklı propaganda yaptığını ve Kıbrıs sorununun gündeme alınmadığını belirtti. Denizkan ayrıca, Türkiye’nin adadaki rolü ve çözüm modellerine dair çarpıcı yorumlarda da bulundu.

Gazeteci Harun Denizkan, Ulaş Barış'ın Kıbrıs Postası TV'de hazırlayıp sunduğu Gündem programına konuk oldu.
Denizkan, programda Kıbrıs’taki cumhurbaşkanlığı seçim süreci, Türkiye’nin adadaki rolü ve çözüm modellerine ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Seçimlerin artık “değersizleştiğini” savunan Denizkan, adayların iç politika odaklı söylemler geliştirdiğini, Kıbrıs sorununun ise konuşulmadığını belirtti. Türkiye’nin adadaki varlığının siyasi sürecin yönünü belirlediğini öne süren Denizkan, AK Parti’nin Kıbrıs Türk siyasetinde önemli bir kırılma yarattığını ifade etti. Federasyon sürecinin “boşa geçen yıllar” olduğunu savunan Denizkan, iki devletli çözümün ise gerçekte “içte iki devlet” yapısını hedeflediğini iddia etti.
"CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ DEĞERSİZLEŞTİ, PROPAGANDALAR İNANDIRICI GELMİYOR"
“Artık cumhurbaşkanlığı seçimlerinin değersizleştiği dönemlere girdiğimiz için yapılan propagandalar inandırıcı gelmiyor” diyen Denizkan, seçimde milletvekili seçimi havası olduğunu ve söylemlerin iç politika odaklı olduğunu öne sürdü. Denizkan, adayların dışında, bundan sonraki seçimlerde aday olma ihtimali olan isimlerin de kendini ön plana çıkarmaya çalıştığını iddia etti ve bunun şık olmadığını vurguladı. Kıbrıs konusunun hiç konuşulmadığını ifade eden Denizkan, “bunun sebebi Türkiye'nin adadaki varlığıdır” dedi. 2000’li yıllar öncesinde ülkede ateşkes havasının daha çok hissedildiğini ve bu dönemde yalnızca Denktaş ve askerin bir ağırlığı olduğunu kaydeden Denizkan, 2002 yılında AK Parti'nin Türkiye'de iktidar olmasıyla AK Parti'nin “evimize girdiğini” iddia etti.
"REFERANDUMDA ÇIKAN 'HAYIR' CEVABI 20 YILA MAL OLDU"
AK Parti'nin Kıbrıslı Türklere iki büyük iyiliği olduğunu belirten Denizkan, bunlardan ilkinin Kıbrıs Türkü'nün “askerden kurtulması” olduğunu ifade etti ve diğerinin de Kıbrıs Türk halkının karakterinin ortaya çıkması olduğunu öne sürdü. AK Parti'nin, Kıbrıs'ta “güvenilecek kimsenin kalmadığını, siyasi partilerin duruşlarının ve ideolojilerinin ortadan kalktığını ve işe yaramadığını, cumhurbaşkanının, başbakanın, hükümetin iradesi olmadığını” gösterdiğini iddia eden Denizkan, bu sürecin 2003 yıllarının başında, Annan Planı sürecinde başladığını vurguladı. Zamanında AK Parti ile Kıbrıs sorununun çözüleceğine inandığını belirten Denizkan, bunun bir “oyun” olduğunu, sürecin zamana oynamak olduğunu belirterek, referandumda çıkan “hayır” cevabının 20 seneye mal olduğunu ifade etti.
"ÇÖZÜM MASASINDA HERKES DENKTAŞ"
Denktaş’tan sonra seçilen cumhurbaşkanlarının sokakta kendileri olduğunu fakat “çözüm masasında hepsinin Denktaş” olduğunu iddia eden Denizkan, bunun sebebinin Türkiye'nin güvenlik ve garantilerde taviz vermemesi olduğunu belirterek, bu meselenin her görüşmede sona bırakıldığını ve görüşmelerin bu yüzden son aşamalarda başarısız olduğunu öne sürdü. “Yıllarımızı bir federasyon uğruna boşa geçirdik” diyen Denizkan, federasyon sisteminin uygulanabildiği takdirde güzel bir sistem olduğunu fakat Güney Kıbrıs'ın asla Türk askerinin varlığını adada kabul etmeyeceğini vurgulayarak, siyasetçilerin federasyon konuşmalarında bu konuyu konuşmayı reddettiklerini öne sürdü. Şu an gündemde olan iki devletli çözüm kapsamında da, siyasetçilerin Türkiye'nin adadaki varlığını konuşmadığını ve bütün sorunun bu varlık olduğunu iddia etti.
"KIBRISLI RUMLAR 'TÜRKİYE ADADAN ÇEKİLSİN, KIBRIS BİRLEŞSİN' DİYOR"
Kıbrıslı Rumların “Kıbrıs'ta Kıbrıs sorunu yoktur, Kıbrıs'ta bir Türkiye sorunu vardır” söylemine atıfta bulunan Denizkan, 1 Ekim “kutlamalarında” mikrofon uzatılan tüm Kıbrıslı Rumların “Türkiye adadan çekilsin, Kıbrıs birleşsin” dediğinin altını çizerek, güvenlik ve garanti konularında görüşmelerin olmamasının Kıbrıs’a 50 yıla mal olduğunu ifade etti.
"ÇÖZÜME EN YAKIN MODEL İKİ DEVLETLİLİK"
Türkiye'nin iki devletlilik ilkesinin KKTC'nin tanınması olmadığını öne süren Denizkan, Türkiye'nin federasyona karşı olma sebebini “İngiltere, Fransa, herkes buradayken ben niye gideyim” yaklaşımına dayandırdı. Denizkan, iki devletliliğin Akıncı’ya uymaması nedeniyle yerine Tatar'ın “getirildiğini” iddia ederek, Tatar'ın söylemleri nedeniyle toplumun bu çözüm önerisini reddettiğini öne sürdü. Kendisinin, çözüme en yakın modelin de iki devletlilik olduğunu düşündüğünü söyleyen Denizkan, ancak bu iki devletin “içte iki devlet” olduğunu belirterek, “dışarıda buna ne isim verileceğini umursamayan” Türkiye'nin amacının Kuzey Kıbrıs ile savunma iş birliği anlaşması yapılabilecek duruma getirmek olduğunu iddia etti.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.