DÜNYA
okuma süresi: 9 dak.

Avrupa, Ukrayna konusunda "transatlantik uyum" ve güvenlik garantilerini tartışıyor

Avrupa, Ukrayna konusunda "transatlantik uyum" ve güvenlik garantilerini tartışıyor

Washington’da alınan '5. Madde benzeri güvenlik garantileri' sonrası gözler Ukrayna’ya çevrilirken, NATO’nun kıdemli diplomatı Jamie Shea, garantilerin sınırlı kapsamına ve Avrupa’nın savunma kapasitesini artırma gereğine işaret etti.

Yayın Tarihi: 01/09/25 19:00
okuma süresi: 9 dak.
Avrupa, Ukrayna konusunda "transatlantik uyum" ve güvenlik garantilerini tartışıyor
A- A A+

Washington’da alınan "5. Madde benzeri güvenlik garantileri" kararının ardından gözler Ukrayna’nın geleceğine çevrilirken, NATO’nun kıdemli diplomatlarından Jamie Shea, bu garantilerin sınırlı kapsamına ve Avrupa’nın kendi savunma kapasitesini artırma zorunluluğuna dikkati çekti.

Ukrayna'da 3,5 yıldır süren savaş, bir yandan ABD öncülüğünde ivme kazanan diplomatik çözüm girişimleri diğer yandan Rusya'nın artırdığı saldırılar nedeniyle, kritik bir döneme girdi.

Savaşı "varoluşsal tehdit" olarak tanımlayan AB ve üye ülkeleri, kendi güvenlik çıkarlarının göz ardı edilmesi, varılacak barış anlaşmasının gelecekteki muhtemel Rus saldırganlığını caydırıcı nitelikte olmamasıyla ilgili yoğun endişe içerisindeydi.

ABD Başkanı Donald Trump'ın 15 Ağustos'ta Rus mevkidaşı Vladimir Putin ile Alaska'da yaptığı görüşmenin ardından Washington'da 18 Ağustos'ta NATO'nun da katılımıyla Avrupalı ve Ukraynalı liderlerle bir araya gelmesi, bu kaygıları bir nebze yatıştırdı.

Zirvede "transatlantik birlik" mesajları verilirken, Ukrayna'ya savaş sonrasında sunulacak güvenlik garantilerine ABD'nin de dahil olacağını duyurması, liderlerin bu garantilerin NATO Anlaşmasının 5. Maddesine "benzer" dizayn edileceği yönündeki mutabakatı "Avrupa'nın istediğini aldığı" şeklinde yorumlandı.

Zirvenin ardından bu benzerliğin neleri içereceği merak konusu olurken, NATO ve AB'den yetkililer teknik görüşmelerin her seviyede sürdüğünü kaydetti.

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, 22 Ağustos'ta Kiev'de yaptığı açıklamada, Ukrayna'ya yönelik güvenlik garantilerinin, Rusya'nın bir daha asla saldıramayacağı düzeyde olmasını sağlamak için Ukrayna, ABD ve Avrupalıların birlikte çalışmaya başladığını bildirdi.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas da AB'nin vereceği güvenlik garantilerinin Ukrayna'nın silahlı kuvvetlerine yönelik eğitim misyonu ve savunma sanayisine destek olacağını, bu konuda görüşmelerin sürdüğünü ancak kararı üye ülkelerin vereceğini söyledi.

Bu gelişmeler sürerken cephe hattı da ısındı, Rusya'nın geçen hafta Kiev'e düzenlediği saldırılarda AB Delegasyonu binası da hedef olarak hasar aldı.

AB yetkilileri, "Putin'in barış istemediğini, yaptırımların sertleştirilmesi gerektiği" söylemini yoğun biçimde dile getirdi.

AVRUPA TRUMP’I POZİSYONUNA DAHA YAKIN BİR NOKTAYA ÇEKMEYİ BAŞARDI

2005-2018 döneminde NATO'nun "Ortaya Çıkan Güvenlik Zorlukları"ndan sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Kosova'daki savaş sırasında NATO Sözcüsü olarak görev yapan Jamie Shea, konuyla ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Washington Zirvesi’nin başlangıçta olumlu bir hava oluşturduğunu belirten Shea, kısa süreli bu iyimserliğin Rusya’nın artan saldırıları ve Putin’in sert tutumu ile gölgelenmeye başladığını ifade etti.

Shea, "Zirve sırasında Putin’in Zelenskiy ile görüşme isteği ve Rusya’nın Ukrayna için güvenlik garantilerini kabul etme eğilimi, kısa süreli olumlu bir izlenim verdi. Avrupa ülkeleri ise Başkan Trump’ı Ukrayna ve Avrupa’nın savaşın sona erdirilmesine dair pozisyonlarına daha yakın bir noktaya çekmeyi başardı." değerlendirmesini yaptı.

Bu olumlu havanın sürdürülemediğini vurgulayan Shea, "Kiev ve diğer Ukrayna şehirlerine yönelik Rusya’nın hava bombardımanı artarken, Donetsk ötesinde askeri ilerlemeler sağlandı. Putin, Zelenskiy ile görüşmeyi reddetmede ve Moskova’nın 'güvenlik garantileri' anlayışında çok daha sert bir tutum benimsedi." ifadelerini kullandı.

Shea, Washington zirvesinde zikredilen "5. Madde benzeri" güvenlik garantilerine değinerek, şöyle devam etti:

"NATO ülkelerinden Ukrayna’da herhangi bir asker bulunmuyor. Bu nedenle, gerçekten ileriye gitmiş sayılmayız. ABD’nin savaş sonrası Ukrayna için bir 'Avrupa Güvence Gücü' kurma taahhüdü, Avrupa’nın bu güce katkı yapmasını teşvik edebilir. Ancak bunu NATO’nun 5. Maddesi kapsamında bir garanti olarak nitelendirmek yanıltıcı olur. ABD'nin kara birlikleri, nükleer caydırıcılık ve 32 müttefikin bir Rus saldırısına toplu ve anında yanıt verme taahhüdü olmayacak. Dolayısıyla, Ukrayna'ya sunulan güvenlik garantilerinin, sağlam olması gerekse de, NATO'nun 5. Maddesi kapsamındaki toplu savunma yükümlülüğü kadar güçlü olmayacağı açıktır."

Ukrayna’nın modern Batı silahlarına acilen ihtiyacı olduğuna dikkat çeken Shea, bu konuda farklı tedarik ve finansman mekanizmalarının önemine işaret etti.

Shea, NATO'nun "Ukrayna'nın Öncelikli İhtiyaçlar Listesi" (PURL) programı kapsamında İttifak üzerinden ABD silahlarının (Patriotlar, Himars ve Atacms gibi uzun menzilli topçu sistemleri) sağlanabileceğini ancak bu mekanizmanın Avrupa'nın mali katkılarına bağlı olması nedeniyle yeterince etkin olmayacağını belirtti.

Bugüne kadar bu girişim aracılığıyla yalnızca Hollanda, Danimarka, Norveç, İsveç, Almanya ve Belçika'nın katkıda bulunacağını açıkladığını hatırlatan Shea, "PURL ile ilgili sorun, Avrupa'nın finansal katkılarına bağlı olması ve şimdiye kadar pek çok ülkenin bağış açıklamamış olmasıdır. Ayrıca, ABD savunma şirketlerinin yeni ABD silahları üretimine de bağlıdır ve Pentagon'un PURL'a kendi iç ihtiyaçları karşısında ne kadar öncelik vereceği şu anda belirsizdir. ABD endüstrisi hala daha fazla askeri üretim için yeniden yapılanma ve yatırım yapma sürecinde olduğundan, yeni silah üretimi her halükarda zaman alacaktır." tespitini paylaştı.

Shea, diğer mekanizmaların da en az PURL kadar önemli olduğuna dikkati çekerek, "Ukrayna’nın Avrupa Güvenlik Eylemi (Security Action for Europe-SAFE) ve diğer AB savunma finansmanı ve ortak tedarik programlarına katılımı, ayrıca F-16, Patriot ve 155 mm mühimmat sağlayan ülke konsorsiyumları kritik önemde. Özellikle Avrupa ve ABD’nin Ukrayna’daki silah üretimine yatırım yapması ve teknoloji paylaşım anlaşmaları, Ukrayna’nın kendi savunma sanayisinde drone ve uzun menzilli seyir füzeleri gibi silahları NATO ülkelerinden daha hızlı ve ucuz üretebilmesini sağlayacaktır." ifadelerini kullandı.

TRANSATLANTİK UYUMUN NE KADAR SÜRECEĞİNİ GÖRMEK GEREKİYOR

Transatlantik güvenlik düzenlemelerinin NATO'nun haziran ayında Lahey'de yapılan 2025 zirvesinden bu yana daha iyi durumda olduğunu belirten Shea, şunları kaydetti:

"Avrupalılar ABD’nin savunmaya daha fazla harcama yapması yönündeki baskısına olumlu yanıt verdi. Artık hedef, Gayrisafi Yurt İçi Hasıla'nın (GSYH) yüzde 5’ini savunmaya harcamak ve Avrupa kıtasının günlük konvansiyonel savunmasını üstlenmek. Trump, İttifak'tan çekilme tehditlerini ve ABD güvenlik garantilerini sadece tercih ettiği müttefikler için uygulama planını geri çekti. Ancak bu yeni transatlantik uyumun ne kadar süreceğini görmek gerekiyor. Ticaret politikaları, AB regülasyonlarına yönelik ABD itirazları ve Pentagon’un olası Avrupa asker çekme planları bu uyumu hızla bozabilir."

Kıdemli NATO diplomatı, ABD-Avrupa arasında Rusya ve Ukrayna stratejisine dair hala kalıcı ve somut bir anlaşma olmadığını vurgulayarak, "Bu durum, NATO’nun Rusya’ya karşı caydırıcılığı ve AB ile NATO’nun Doğu Avrupa’daki etkisi açısından büyük önem taşıyor. Transatlantik ilişkilerin öngörülemezliği göz önünde bulundurulduğunda, Avrupalılar güvenlik bağımlılıklarını kademeli olarak azaltmalı ve kendi stratejik ve askeri özerkliklerini geliştirmelidir. NATO’yu olabildiğince korumaları gerekiyor, ancak bu ABD’nin izin verdiği ölçüde mümkün olacak." görüşünü paylaştı.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.