Asgari ücrette farklı politika!

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun beklenen kararı pazartesi gününe ertelendi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu, asgari ücret görüşmelerinin gizlilik ilkesi çerçevesinde sürdüğünü belirterek, üçüncü toplantının pazartesi saat 10.30’da yapılacağını açıkladı.

2024’te hayat pahalılığı üzerinde zam yapılmıştı; şimdi yüzde 17,69’luk enflasyona bile itiraz ediliyor.

Sürecin uzamasında en dikkat çekici unsur ise Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nın (KTTO) yaptığı açıklamayla netleşiyor.

Oda, asgari ücretin "hayat pahalılığı oranı kadar artırılmasının mümkün olmadığını" savundu.

Ancak geçmiş, geçtiğimiz yıla ait veriler, özellikle de aynı hükümet ve aynı bakan dönemine ait uygulamalar, bu iddiayı boşa çıkarıyor.

AYNI HÜKÜMET, AYNI KOMİSYON, AMA FARKLI KARARLAR

Bugün görevde olan hükümet, 2024 yılında da aynı görevdeydi. O dönem, tıpkı bugün olduğu gibi Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun üyeleri aynıydı.

Üstelik 2024’te 6 aylık hayat pahalılığı oranı yüzde 50,31 olarak belirlenmiş ve asgari ücrete yüzde 52,38 oranında zam yapılmıştı.

Yani çalışanlara sadece enflasyon telafisi değil, yüzde 2’lik bir refah payı da verilmişti.

BUGÜN TEK ZAMMA BİLE İTİRAZ

2024 yılı içerisinde asgari ücret üç kez artırıldı.

Döviz dalgalanmasının çok daha yoğun olduğu bir dönemde, hükümet, işçilerin alım gücünü korumayı öncelik haline getirmişti.

Oysa bugün, döviz kurlarının neredeyse sabitlendiği, Türkiye’den finansal desteğin arttığı ve ekonomik istikrarın hükümet tarafından sıkça dile getirildiği bir süreçte, yalnızca yüzde 17,69’luk hayat pahalılığı oranına dayalı bir zam bile tartışmalı hale getirildi.

VERGİ POLİTİKASI TEPKİ ÇEKİYOR

Çalışanlar hayat pahalılığı altında kalan artışları geçtiğimiz artış periyodunda mahkemeye taşırken, hükümetin enflasyonla mücadelede herhangi bir etkin politika geliştirmemesi dikkat çekiyor.

Temel tüketim ürünlerinde KDV indirimi gündeme gelmezken, lüks tüketime vergi artışı dahi tartışılmadı.

Asgari ücretle geçinmeye çalışan kesimler için 2025 yılı, refah kaybının derinleştiği bir yıl olarak kayıtlara geçiyor.